Çok şey mi istiyorum yoksa.
Açıktan şiddeti savunanlar dışında hiçbir partinin kapatılmasını istemiyorum...
Demokratik sistemin devam etmesini isterken, birilerinin Türkiye’yi bir daha demokratik laik sisteme geri dönemez hale getirmesinden de fena halde ürküyorum...
Demokratik sistemin bozulmamasını istemekle ayıp mı ediyorum acaba.
Ben çok şey mi istiyorum yoksa.
***
Kimsenin darbe yapmasını istemiyorum...
Batı’nın demokratik laik sistemlerinin dışında bir sistemde de yaşamak istemiyorum...
İktidar, muhalefet her türden görüş, düşünce ve renk istiyorum...
Bunların renk cümbüşünden oluşan bir gökkuşağı olmasını arzuluyorum Türkiye’nin...
Ama “gökkuşağı getireceğiz” diyenlerin aslında tek bir “renk” getirmek istemelerinden fena halde ürküyorum...
Darbeye karşıyım...
Ancak esasen tek “renkli” ve gerçekte hiç demokratik olmayan bir Orta Doğu toplum modeline de fena halde karşıyım...
İki berbat arasında seçim yapamam...
Sonuçta herkes gibi doğru düzgün bir demokrasi istiyorum...
Ben çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Başbakanların ve iktidarların seçimle gelip, seçimle gitmelerini istiyorum...
Ama seçimle gelip, seçimle gidecek iktidarların sistemin demokratik ve laik altyapısını koruyan “yargıyı” kendi halinde bırakmalarını arzuluyorum...
Onu kaşımanın, demokrasiyi iyice allak bullak edeceğinden endişe ediyorum...
Sistem demokratik olsun ve rejim demokratik niteliğinden uzaklaşmasın...
Çoğunluğun dediği olsun ama azınlığın hakları korunsun...
Kim daha fazlaysa kararda o etkili olsun ama fazlalık cemaat fazlalığı değil birey fazlalığı olsun...
Cemaatlerin, tarikatların üyelerinin oluşturduğu kitlesel çoğunluklar demokrasiyi belirlemesin...
Tarikatçı örgütlenmeler köşebaşlarını tutup, demokrasi oyunu oynamasın...
Batı’daki biçimiyle özgürlüklerden ve bireylerin katılımından oluşan gerçek demokrasi olsun...
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Çeteler ve faili meçhuller olmasın istiyorum...
Hrant’ın katilinin ya da Danıştay saldırganının veya Cumhuriyet bombacısının kim olduklarının, bütün kirli bağlantılarının, Ergenekon ya da Washington, ne bağlantıları varsa ortaya çıkmasını istiyorum...
Devlet içinde ya da dışında hiçbir şey, hiçbir çamaşır kirli kalmasın istiyorum...
Ergenekon ya da Washington ortaya çıkartılırken, devlet içinde örgütlenen cemaatler ya da tarikatların da teker teker ortaya çıkartılmasını arzu ediyorum...
Ergenekon veya cemaat adı altında Washington’ın devlet içinde yuvalanmasını istemiyorum...
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Suçlular yakalansın ama insanların şerefiyle oynanmasın istiyorum...
Mehmet Barlas’a teşekkür ediyorum, “28 Şubat’ta en tutarlı ve dik duran gazetecilerin başında geliyordu Reha... Ben ve benim gibiler susturulup konuşturulmazken o günlerde, ekranlarını ve programlarını bize sonuna kadar açtı o dönem... Kendisine minnettarım...” diyerek tarihi bir olayı dürüstçe aydınlattığı için...
Ama aynı şeyi bugün herkesin yapmasını istiyorum...
İktidara muhalif yazar çizerlerin, namuslarıyla şerefleriyle oynanmamasını, hayatı boyunca istihbarat servislerinin yerini bilmemiş kişilerin ajanlıkla suçlanmamasını arzu ediyorum...
İnsanları sindirmek, susturmak, “yarın başıma ne gelir” duygusuyla korkutmak sona ersin, kim kimi eleştiriyorsa eleştirsin, denetlesin, yol göstersin; laik ve demokratik rejim sürsün, kim kazanırsa o da hakkıyla helaliyle başbakanlık yapsın istiyorum...
Yargıdan kimse kaçmasın ama 83 yaşındaki duayen Atatürkçü yazar da “çete misin sen” diye gece yarısı yatağından kaldırılıp götürülmesin diyorum...
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Bu ülkede, sadece modern ve batılı demokrasiyi istemek, İran’laşmadan, Malezya’laşmadan ya da Franko’laşmadan yaşamak ayıp mıdır acaba.
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Reha Muhtar
Açıktan şiddeti savunanlar dışında hiçbir partinin kapatılmasını istemiyorum...
Demokratik sistemin devam etmesini isterken, birilerinin Türkiye’yi bir daha demokratik laik sisteme geri dönemez hale getirmesinden de fena halde ürküyorum...
Demokratik sistemin bozulmamasını istemekle ayıp mı ediyorum acaba.
Ben çok şey mi istiyorum yoksa.
***
Kimsenin darbe yapmasını istemiyorum...
Batı’nın demokratik laik sistemlerinin dışında bir sistemde de yaşamak istemiyorum...
İktidar, muhalefet her türden görüş, düşünce ve renk istiyorum...
Bunların renk cümbüşünden oluşan bir gökkuşağı olmasını arzuluyorum Türkiye’nin...
Ama “gökkuşağı getireceğiz” diyenlerin aslında tek bir “renk” getirmek istemelerinden fena halde ürküyorum...
Darbeye karşıyım...
Ancak esasen tek “renkli” ve gerçekte hiç demokratik olmayan bir Orta Doğu toplum modeline de fena halde karşıyım...
İki berbat arasında seçim yapamam...
Sonuçta herkes gibi doğru düzgün bir demokrasi istiyorum...
Ben çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Başbakanların ve iktidarların seçimle gelip, seçimle gitmelerini istiyorum...
Ama seçimle gelip, seçimle gidecek iktidarların sistemin demokratik ve laik altyapısını koruyan “yargıyı” kendi halinde bırakmalarını arzuluyorum...
Onu kaşımanın, demokrasiyi iyice allak bullak edeceğinden endişe ediyorum...
Sistem demokratik olsun ve rejim demokratik niteliğinden uzaklaşmasın...
Çoğunluğun dediği olsun ama azınlığın hakları korunsun...
Kim daha fazlaysa kararda o etkili olsun ama fazlalık cemaat fazlalığı değil birey fazlalığı olsun...
Cemaatlerin, tarikatların üyelerinin oluşturduğu kitlesel çoğunluklar demokrasiyi belirlemesin...
Tarikatçı örgütlenmeler köşebaşlarını tutup, demokrasi oyunu oynamasın...
Batı’daki biçimiyle özgürlüklerden ve bireylerin katılımından oluşan gerçek demokrasi olsun...
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Çeteler ve faili meçhuller olmasın istiyorum...
Hrant’ın katilinin ya da Danıştay saldırganının veya Cumhuriyet bombacısının kim olduklarının, bütün kirli bağlantılarının, Ergenekon ya da Washington, ne bağlantıları varsa ortaya çıkmasını istiyorum...
Devlet içinde ya da dışında hiçbir şey, hiçbir çamaşır kirli kalmasın istiyorum...
Ergenekon ya da Washington ortaya çıkartılırken, devlet içinde örgütlenen cemaatler ya da tarikatların da teker teker ortaya çıkartılmasını arzu ediyorum...
Ergenekon veya cemaat adı altında Washington’ın devlet içinde yuvalanmasını istemiyorum...
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Suçlular yakalansın ama insanların şerefiyle oynanmasın istiyorum...
Mehmet Barlas’a teşekkür ediyorum, “28 Şubat’ta en tutarlı ve dik duran gazetecilerin başında geliyordu Reha... Ben ve benim gibiler susturulup konuşturulmazken o günlerde, ekranlarını ve programlarını bize sonuna kadar açtı o dönem... Kendisine minnettarım...” diyerek tarihi bir olayı dürüstçe aydınlattığı için...
Ama aynı şeyi bugün herkesin yapmasını istiyorum...
İktidara muhalif yazar çizerlerin, namuslarıyla şerefleriyle oynanmamasını, hayatı boyunca istihbarat servislerinin yerini bilmemiş kişilerin ajanlıkla suçlanmamasını arzu ediyorum...
İnsanları sindirmek, susturmak, “yarın başıma ne gelir” duygusuyla korkutmak sona ersin, kim kimi eleştiriyorsa eleştirsin, denetlesin, yol göstersin; laik ve demokratik rejim sürsün, kim kazanırsa o da hakkıyla helaliyle başbakanlık yapsın istiyorum...
Yargıdan kimse kaçmasın ama 83 yaşındaki duayen Atatürkçü yazar da “çete misin sen” diye gece yarısı yatağından kaldırılıp götürülmesin diyorum...
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Ayıp mı ediyorum acaba.
***
Bu ülkede, sadece modern ve batılı demokrasiyi istemek, İran’laşmadan, Malezya’laşmadan ya da Franko’laşmadan yaşamak ayıp mıdır acaba.
Çok şey mi istiyorum yoksa.
Reha Muhtar