Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Kadim
    Senior Member

    • 30-01-2004
    • 4782

    #16
    Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

    Ybalcik üstadımın ısrarı üzerine konu üzerindeki kişisel kanaatimi bildirmek istiyorum.

    Kısa kısa soruları kendime sorup kendim yanıtlamaya çalışacağım;

    Önce insanoğlunun Dünya hayatını niçin yaşadığını idrak etmek gerekir. Öyleyse bunu soralım. Biz niçin Dünya hayatını yaşıyoruz?

    Kuransal Yanıt:
    2:35 Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz."
    2:36 Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süreye kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır.
    2:37 Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar.
    2:38 "Hepiniz oradan aşağı inin." dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiç bir korku yoktur. Onlar kederle de yüz yüze gelmeyeceklerdir.
    2:39 Nankörlüğe sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar, ateşin dostu olacaklardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.

    Anlaşılıyor ki biz esasen bir şeylerin bilincine yaşayarak erdirilmek üzere aşağılara bir yerlere itilmişiz. Koca bir aşk denizi bizlere sadece geminin içinden gösteriliyor, fakat denize dalmamıza izin yok. O aşk denizinde yaşayabilecek kişiye de Adem adı verilmiş. Anlaşılan o ki Adem olmayı becerebilen her kişi o aşağılara düştüğü yüksek yere/seviyeye geri dönüyor. Öyleyse bizler tırmanıyoruz o yüksek seviyeli hallere, yani bilinçlenmiş, kamil insan haline. Dünya da bu yükselişteki merdiven basamaklarından biri. Bu durumda hiç bir insanın birbirinden ayrı olmadığı gerçeği, özleri gibi bir olmaları gerektiği kolayca anlaşılıyor.

    Peki şimdi şu soralım, Dünya hayatının niteliği nedir?

    Kuransal Yanıt:
    Şu iğreti, basit hayat bir oyun ve eğlenceden başka şey değildir. Sakınıp korunanlar için âhiret yurdu elbette ki daha iyidir. Hâlâ aklınızı işletemeyecek misiniz?

    Ahiret Türkçe "sonraki" demektir. Bir şeyin sonrasının olması demek sonradan da bir şeylerin yaşanacağı yaşamların olması demektir. Ancak burada daha manalı olan vurgu, Dünya hayatının oyun ve eğlenceden başka bir şey olmadığı konusudur. O zaman aklı çalıştıralım ve diyelim ki; biz bir oyundayız ve bu oyunun belirli kuralları var, o kurallar insanın oyun arenasındaki yolda düzgünce ilerlemesini sağlıyor. Ayrıca bu oyunun seviyeleri, levelleri var. Gerçek oyun yaşamın kendisi, bilgisayar başında oynanıp duran sahtesi değil. Bu kuralları çiğneyen kişi malesef yoldan çıkıyor, bazen tarlalara bağa bahçeye karışıyor hatta bazen uçurumların kenarına kadar geldiği oluyor. Tamam şimdi bunu buradan kolayca anladık. Peki Kuran bize bu oyunun kurallarını net bir biçimde veriyor mu? Kimisine göre evet, kimisine göre muğlak. Ancak kişilerin bu duruma muğlak diyenleri malesef Kuranı bir bütün olarak irdelemeyip, kendi içlerinde bulunan nefsani ve şekilsel, mülke suret bezeyen algılamaları ile irdeliyorlar. Halbuki Allah açıkça şöyle ; "Her ne görürseniz bu Kuran'da evrenin ve benliklerinizde gizli olan ana kitapta hiç bir şey çelişmez" diyor. Ve bu gerçekleri anlatırken teşbih sanatı ile, gerçekleri dönemin güncel kavramları ile işaret ederek anlatıyor. Peki ama her taraf fırkalara ayrıldığına göre ve herkes kendine göre ayetleri irdelediğine göre ve neticede farklı farklı sonuçlara ulaştığına göre, kim doğru ne doğru? İşte bu sorunun yanıtı daha ilk ayette gizli. "İkra bi ismi rabbikellezi ma halak - Oku yaratan rabbinin adıyla". Öyleyse biz okuma bilmiyoruz. Sanırım bizi Cebrail'in gelip sıkması gerek okuyabilmek için. Demekki biz doğru düzgün okumuyoruz daha doğrusu ben dahi son dört senedir bir derviş misali ne çok farklı yönden okudum onu. Ve sonunda tuttu elimden de içimdeki tüm çelişkileri kıyametimi kopararak giderdi. Evet, okumaya başladım evreni ve kendi benliğimdeki o gizli kitabı. Mana ilmi ile zikrin sabit ve muhafazalı olduğuna, yemin olsun ki şahidim. Yerdeki, gökteki ve kendi benliğimde biçimlenmiş ayetleri okuduğumda Kuran'ın şeksiz ve şüphesiz alemlerin rabbinden geldiğine emin oldum. Gördüm ki okumak için kişinin kendi benliğini arındırması gerek. Öyleyse şimdi bu oyunu nasıl oynayacağımızı bulmaya geldi. Kişisel kanaatimce oyunun kuralı çok açık. Öyleyse sorumuzu soralım...

    Bu iğreti oyun eğlence arenasındaki finiş çizgisine sağ salim varmanın kuralları nelerdir?

    Kısaca şunu söyleyelim. Biz bu Dünya hayatına ne olarak geliyoruz, ne olmamız isteniyor?

    Kuransal Yanıt:
    Hicr-29: Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere, "Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir beşer yaratacağım." demişti.
    Hicr-30: "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın."

    Anlaşılıyor ki insanoğlu başlangıçta bir beşer olarak yaratılıyor. Beşer Dünya hayatının zıtlıklarına muhatap olan, kendisine doğrudan ilahi bir vizyon(öz) verilmemiş kişi demektir. Beşer kişi hayvanlarda olanlara ilaveten bir alt bilince sahiptir. Bu alt bilinç onu hayvanlardan bir üst seviyede tutar. Fakat bizim Dünya hayatında geliştirmemiz gereken özellik üst bilinç dediğimiz kavramdır. Bu kavram beşeri insan yapar. Allah beşerin insanlık yolunda ilerlemesi ve ardından sonrakinde Ademi kişi olarak hazır bulunması için yeri ve göğü ayetlerle donatmıştır. Bu yerdeki ve gökteki ayetlerle değil orta doğudaki kişi, kutupta yaşayıp da Kuran'ın sayfalar halindeki haline muhatap olmamış kişiyi dahi müslüman yapar. Nitekim İbrahim'de teslimiyetini bu şekilde gerçekleştirmiştir yani hanif bir yol izleyerek gerçeklere tanık olmuştur. Şimdi bu aşamadan sonra bizlerden istenen nedir onu daha da genişletelim;

    Nur 41: Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlular da, bölük bölük olmuş kuşlar da Allah'ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir.

    Bakınız ne diyor şunlar şunlar dahi Allah'ı tesbih ederek yaşamlarını sürdürüyorlar. Tesbih etmek demek, Allah'ın vermiş olduğu vizyonu eksiksiz olarak yerine getirmek demektir. Gökteki kuş sadece kuşluk yapar başka hiç bir şey yapmaz. Bir eşeği sal çayıra sadece eşeklik yapar başka bişi yapmaz. Ancak şu insanı sal Dünya'ya her tarafı talan eder. Fitne fesat alır başını gider, değil mi? Çünkü insan nankördür, Dünya hayatındaki tuzaklara çok kolay düşer. Dünya hayatına hemencecik bağlanır da Dünya hayatının geçici bir metalanma ve konaklama yeri olduğunu düşünmez. Melekler de böyle demişti hatırlarsanız.

    Bakara 30: Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz." Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim."
    Bakara 31: Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."
    Bakara 32: Dediler ki: "Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin."
    Bakara 33: O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu.

    Görüldüğü gibi o balçıktan kişiye bir şeyler veriliyor ve o yeryüzündeki fitneyi, fesadı önleme yeteneği kazanıyor. Bir kişinin halife olabilmesi için de bu isimlere sahip olması gerektiği anlaşılıyor. İsim deyince ağızda gevelenip duracak bir kaç sözcük sananlar malesef gaflet ve dalalette olanlardır. Yaşamın yaşanışını bu isimlerin gereğince şekillendirenler ise doğrudalar.

    Peki biz bu isimleri nasıl öğreneceğiz ve nasıl yaşama uygulayacağız?

    Bu isimlerin kişinin insan olabilecek kadarını barındıran haline Esma-ül Hüsna denir. Ve insan olmanın gereği olarak her müslümanın bu isimleri tamamen kavrayıp bu isimlerin gerektirdiği yetenek ve bilinçle donanması ve yaşaması gerekmektedir. Bakınız Esma-ül Hüsna kişinin müslüman bir insan olmasını sağlar. Ama unutulmamalıdır ki Allah'ın isimleri 99 ile sınırlı değildir. Sonsuzdur. Çünkü o sonsuzluğunda hakimidir. İşte Allah insanların bu isimlerle tesbih edip rablerini anmaları ve yaşamaları için bazı öğretileri insanlara öğretmiştir. Hemen hemen tüm dinlerde bu isimler üzerine yerine getirilen, hem şekilsel, hem bilinçsel faaliyette bulunulan ritüeller bulunmaktadır. Budistlerde Meditasyon, Müslümanlarda Namaz gibi. Bu söylediklerimin doğruluğu konusunda çelişkiye düşenler lütfen size TDK sözlüğüne hiç girmemiş, kendimce oluşturduğum bir sözcüğü Kuran'da salat ve zekatın birlikte geçtiği tüm ayetlerde yerleştirsinler ve okusunlar. Bu sözcük "özuyumlama" dır. Öz/Ruh balçıktan yaratılmış kişiye verilen, kişinin hakka yarar eylemlerde bulunmasını sağlayan vizyondur. Kişi hakkın istediği gibi yaşamını idame ettirmek istiyor ise esma-ül hüsnadan oluşan bu özü tanıması ve kendi benliğini bu öz vizyonla karşılaştırıp, onun gibi yapması gerekmektedir. Salat bu sürecin öz sorgulama, özü tanıma aşamasıdır. O öz ki insanın içinden kişiye sessizce seslenen rabbinin sesidir. Ona vecd ya da vicdan sesi de diyebiliriz. Dünya hayatındaki insan onu eğer aklını kullanırsa duyabilir, kavrayabilir(ilmel yakin). Cennete ermiş kişiler onu doğrudan(aynel yakin) görürler. İşte kişi bu benlik biçimlendirmesini yaparken, her ne kadar kişiye zor gelse de özüne göre uyumlama yaparak eksiklerini giderir, fazlalıklarını yontar. Buna da zekat denir. Bir nevi eksiği olanın eksiklerinin giderilmesi ki insanoğlunu bunu her zaman madden algılamıştır(fakirler doyurulur, zenginin fazlalığı gider gibi) fakat Allah'ın insanlara sunduğu nimetleri sadece karın doyurmakla sınırlı değildir elbet. İlimden, sağlığa, yiyecekten, eğlenceye hemen hemen her rızkı kapsamaktadır. Yani vicdan sahibi kişi paylaşmasını öğrenmektedir. Kişi bunu karşısındaki ondan, o karşısındakinden razı olacak şekilde şeffaf olarak yapacaktır. Tarih ise bu kavramı milleti toptan komunist rejimle eşit rızk paylaşım modelleri ile zoraki yaptırmak isteyenlerle doludur. Ancak Dünya düzeni bunu asla kabul etmez. Çünkü zıtlıkların olmadığı bir Dünya düşünülemez. Zıtlıklar sayesinde insanlar Ademi seviyede nasıl bir güzelliği ellerinin tersiyle ittiklerinin farkına ve bilincine varabilirler.

    Ve şimdi güncel konu olan kumar meselesine gelelim ve Allah'ın yukarıda verdiğim sınırlı okuyuşlar çerçevesinde bu konu hakkında ne dediğini algılayalım...

    Kumar nedir?

    Kuransal Yanıt:
    Maide 90: Ey iman edenler! örtenler(hamr-gelenek:uyuşturucu-şarap v.s), kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.
    Bakara 219: Sana örtenleri(hamrı, gelenek:uyuşturucuyu/şarabı) ve kumarı sorarlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.

    Görüldüğü gibi kumar apaçık olarak tanımlanmıştır. Nedir Kumar? Pislik...

    Pislik nedir?

    Pislik temizliği örten demektir. Temizin temizliği bozan demektir.

    Peki öyleyse kumar ve hamrın pislikliği nereden geliyor?

    Kuransal Yanıt:
    Şeytan; örtenler(hamr,alkol,uyuşturucu) ve kumara sokularak aranıza düşmanlık ve şiddetli nefret yerleştirip sizi Allah'ı anmaktan, namazdan(salattan) geri çevirmek ister. Artık son veriyorsunuz değil mi?

    Görüldüğü gibi hamrın ve kumarın pislikliği kişiyi şeytanın salatından(namazından) alıkoymasından kaynaklanmaktadır. Salatını sadece şekilsel olarak başı eğip kaldırmaktan ibaret sayanlar ve bunu şekilsel olarak yapanlar bence çok büyük yanılgıdadırlar. Şekilsel namaz/salat kişinin gerçek salatın ne demek olduğunun idrakına varabilmesi için Allah'tan bir ayettir, işarettir. Ve öyle ki diyor;

    Ankebut 45: Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı/Salatı da yerine getir! Çünkü namaz/salat, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.

    Maun Suresi
    (1) Gördün mü o, dini yalan sayanı?
    (2) İşte odur yetimi itip kakan;
    (3) Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
    (4) Vay haline o namazı/salatı yerine getirenlerin ki,
    (5) Namazlarından/salatlarından gaflet içindedir onlar!
    (6) İkiliğe sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
    (7) Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar

    Gördük ki salat kişinin ulaşması gereken, Allah'ın bir şeyleri kişilere hatırlatması için verdiği bir yöntemdir. Eğer namazınızla/salatınızla gerçeğin idrakine hala erememişseniz, Maun suresinde anlatılanları iyi düşünün. E dedik ki kişi salatı ile Allah'ı ve esmasını tanıyabiliyor. Eğer siz Allah'ı, size vizyon olarak verilmiş, Allah'tan bir emir olan ruhunuzu/özünüzü tanıyarak anamıyorsanız bilinki salatınız/namazınız eksiktir. Çünkü kişi ancak ve ancak salatı ile gerçeği/Hakk'ı tanıyabilir. Öyleyse kendi benliğinizde sizin gerçekleri görmenizi engelleyen, gözlerinizi örtüp görmenizi engelleyen ne var ise örtendir, hamrdır, alkoldür, uyuşturucudur. Kumar da aynı şekilde sizin salatınızı engelleyen pisliklerden biri olmalıdır. Kumar apaçık görülmektedir ki, kişinin esma'ül hüsna uyumlanmış yürüyüşünü engelleyen unsurlardan biridir. Kişi bu Dünya'ya Hakk'a yarar amel işlemek için gelmiştir. Şimdi bakın etrafınıza Hakk'a yarayan eyleminiz çok mu? 16 saat oyun başında gençler, gece gündüz zevk-ü sefada kişilikler, günlerini TV karşısında diziler, kadın programları, yarışmalarla geçiren tiplemeler. Aklınıza ne kadar içi boş olup da zamanın çoğunluğunu çalan kavram geliyor ise bilin ki kumardır. Çünkü kişinin tam bir koyun olmasını sağlamakta, gerçekleri görmesini engellemektedir.(Kişiye gerçekleri gördürmesini sağlayan yüzünüzdeki iki göz değil, manayı almayı sağlayan gönül gözüdür. O kişinin yaşadıklarını bir süreç halinde değerlendirebilme yeteneğidir. Sahip olduğu vizyona uygunluğunu idrak edebilme yeteneğidir.) Böylece bir sürü halinde nankörleşmiş toplumlar ortaya çıkmaktadır. Ha derseniz ki kumar haram mıdır diye, İslam geleneğine ve ulemasına göre haramdır, kimine göre ise değil. Haram yasak demektir. Kişiyi 16 saat Pc başında oturmasını zorla engelleyecek olan bir sistem sadece komünizmdir. Kavramlar, eğlence niteliğindeki işler kani olduğum kadarıyla eğer sınırı aşacak şekilde yaşamın bir parçası haline getirilirse kesinlikle pisliktir. Hiç bir ayette de haram diye geçmez. Kişi eğer insan olmak istiyorsa, ve Allah'ın ipine tutunup Adem'iyete doğru o atıldığı en aşağıların aşağısına atıldığı yerden kurtulmak istiyorsa insiyatifine kalmış bir olgudur. Müslüman kişi İslam dinindedir. İslam dininin göstermiş olduğu yol üzerinde hamra(örtenler) da kumara da yer yoktur. Çünkü yolun gereği bunlar apaçık kişiyi saptırmaktadırlar. Allah kimseyi zorla cennete almak gibi bir açıklama da yapmıyor. Apaçık da belirtiliyor.

    Nahl 115: O size ancak şunları haram kılmıştır: Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen hayvan. Bununla birlikte, zorda kalan, başkasının hakkına tecavüz etmemek, sınırı da aşmamak şartıyla bunlardan yerse, Allah bağışlayacak, merhamet edecektir.

    Öyleyse bu ilmi bakış açısından diyeceğiz ki, Dünya hayatında gerçeğin örtülmesini sağlayan herşey birer pisliktir. Kişinin gerçekleri örterek nankörleşmesini ne sağlıyorsa o şey kişinin yolundan da sapmasını sağlıyordur demektir. Uzak duran kendi lehine, durmayan kendi aleyhine. Ha şu da apaçık belirtiliyor, içki içen kumar oynayan içti oynadı diye elinden tutulmayacak diye bir şey yoktur... O yarattığı evrenin ve benliğin kitabını okuyup, bu gerçeğe iman edenleri seven, tüm diğer kullarına da rahmet eden/merhamet edendir. Yasak(haram) olan şey ise kişinin Dünya hayatındaki yolculuğunu benliğini örterek değil de kişiye vereceği maddi zararla da sağlayan şeydir. Öyleyse bilelimki yukarıdaki ayetteki haram olarak belirtilen herşey bilimsel olarak da kişinin bu yolculuğunu maddeten saptıran şeylerdir. Kişiyi hasta eden unsurlardır. Yolcu sağlıklı olmalıdır. Çünkü bu vücudun sağlamlığı ile kişi düzgünce yolunda yürür. Gerçeğe hizmet eder. Domuz pisliği anlatır. Pislik yine örtendir. Bilimsel olarak da domuzun temsil ettiği kişinin ufacık miktarıyla dahi hasta olacağı şeylerin tamami Kuran tarafından da yasaklanmıştır. Mana ile bakanlar görür...

    Siz en iyisi mi biraz kuantum düşünün de aslında Dünya'nın cenneti de cehennemi de nasıl içerdiğini, aslında tüm oluşların zaten yaşanıyor olduğunu kavramaya bakın. İnsanoğlu üstünü örttüğü bir gerçeğin azabını o gerçek aydınlanana kadar hep içinde yaşar. Ona, bunu yaşatan zebani vicdan azabıdır. Her kim Dünya isteklerinden geçip, gerçekleri aydınlatarak, şeffafca bu yolda yürüyorsa bu yükten kurtulmuş ve huzura ermiştir. Gerçekten şeytan kişinin benliğinde bir etkendir, kişinin gerçekleri örtüp batıl olanı yaşamasına neden olur... Salat ise kişinin gerçekleri öğrenmesini sağlar. Şimdi hadi ilk sureyi okuyun bakalım dediğim manalarla, siz de görebilecek misiniz?

    (1) Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!
    (2) İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/bağdan/husûmetten yarattı.
    (3) Oku! Rabbin Ekrem'dir/en büyük cömertliğin sahibidir.
    (4) O'dur kalemle öğreten!
    (5) İnsana bilmediğini öğretti.
    (6) İş, sanıldığı gibi değil! İnsan gerçekten azar:
    (7) Kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görmüştür.
    (8) Oysaki, dönüş yalnız Rabbinedir!
    (9) Gördün mü o yasaklayanı,
    (10) Bir kulu saladayken(özuyumlama sürecinin ilk bölümü) kılarken.
    (11) Gördün mü! Ya o iyilik ve doğruluk üzere ise?!
    (12) Ya o, takvayı(gerçeğe sürekli uyumluluğu) emrediyorsa!
    (13) Gördün mü! Ya şu yalanlamış, sırt dönmüşse! (Kimdir gerçeği yalanlayan)
    (14) Bilmedi mi ki Allah gerçekten görür!
    (15) İş, sandığı gibi değil! Eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!
    (16) O yalancı, o günahkâr alnı.
    (17) Hadi çağırsın derneğini/kurultayını!
    (18) Biz de çağıracağız zebanileri!(gerçeği örttüğünüzdeki vicdan azabını düşünün)
    (19) Sakın, sakın! Ona boyun eğme; secde et ve yaklaş! (sakın ola gerçeği örtmeni isteyen o pislikleri vesile edinen her ne ise ona boyun eğme, gerçekleri örtme ve hakk üzere yaşa)

    Bu noktadan itibaren sorusu olana kanaatimi sunmak görevimdir. Var mısın yok musun, denemelik bir eğlence olarak kaldığı sürece hiç bir şey değildir. Ancak boş hayallerin ümit diye yutturulduğu, zamanın batıla hibe edildiği bir uğraşı haline dönüştüğünde kumardır.

    Saygılarımı sunuyorum...
    Son düzenleme Kadim; 09-05-2008, 02:19.

    Yorum

    • Kadim
      Senior Member

      • 30-01-2004
      • 4782

      #17
      Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

      Konunun gönüllerinizde daha net bir biçimde şekillenmesi için daha evvel söze bürüdüğüm bir hikaye ile destek olmak isterim...

      Üretici işçilerine şöyle dedi

      -Ben şu yollarda gezen, yolların yolcusu taşıtı üreteceğim. Yanına da ondan bir parçadan şu taşıtı koyacağım dedi de.

      İşçileri şöyle dediler. Orada tozu dumanı birbirine katacak birini mi yollarda bekçi yapacaksın dediler. Gerçekten biz senin dediklerini tam olarak yapıyoruz biliyorsun...

      Sonra üretici dedi ki;

      -Ben sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.

      -Sonra biz taşıta özümüzden bir vizyon verdik, içine de bir haritalı bir kullanma kılavuzu koyduk. Sonra döndük işçilere;

      -Hadi söyleyin bakalım bana şu yolların halini. Onlar “biz sadece senin bize öğrettiklerini biliriz, herşeyi ancak sen bilirsin” dediler.

      Sonra taşıta döndü de hadi bakalım ey taşıt söyle şu yolların halini

      -Taşıt onlara yolların halini güzelce anlattı da, “demedim mi bilirim” dedik.

      İşçilere dönüp taşıta vizyon verdiğimde hepiniz ona hizmet edeceksiniz dedik. Bir tek benzinci taşıtın hizmetine girmeyi reddetti.

      -Beni etten kemikten yarattın, taşıt ise metalden. Ben ondan üstünüm dedi de kibirlendi.

      Biz de onu huzurumuzdan defettik.

      Olmayan bir yerde ve olmayan bir zamanda bir araba var idi. Üreticisi ona emek verdi, adı anılmaz bir metal iken tuttu ona şekil verdi. Sonra yürüsün diye bir motor koydu, yollarda kalmasın diye tekerlek taktı, rüzgarlardan koltukları aşınmasın diye cam taktı. Yolda engele çarparsa olduğu yerde kalakalmasın diye bir şasi koydu. Önünü iyi görsün diye iki far taktı. Yağmurdan çamurdan etkilenmesin önünü görsün diye silecekler taktı. Rızkını taşısın diye bir depo taktı. Bir de ona yoldaş olsun diye taşıtın kasasından eşini üretip yoldaş etti. Ve ona dedi ki; bir de şu plakayı al o benden bir emirdir. Onunla hatırla, olanla yollarda git.

      -"Şu gördüğün yer göründüğü gibi değildir. O yere gir ve yollarında dilediğince gez. Ancak o yollardaki benzincinin süper benzininden içme. Dikkat et de benzinlikteki benzinci seni kandırmasın. Yoksa zulmedenlerden olursun" dedi. "O her ne zaman sizi kandırmaya çalışsa beni zikredin."

      Sonra iki araba düştü yollara, dilediğince sürdü yollarda, daha ilk benzinliğe girişinde, benzinci arabaya dedi ki "Bak üreticin senin sonsuza kadar çalışır kalmanı engellemek, birgün hurdaya düşüp ıskartaya ayrılman için süper benzin kullanma diyor. Gel sen beni dinle de bu benzinden kullan". Sonra ona kanan bu iki araba yasaklanmış benzinden kullanıverdiler ve yola koyuldular, ancak gördüler yol eğri büğrü olmuş, bir o yana bir bu yana derken kendilerini tarlabaşındaki uçurumun kenarında buldular. Tam o anda üretici bunlarla telsizle bağlantı kurdu ve dedi ki;

      -"Ey arabalarım ben size benzinciye uymayın demedim mi? Sizi yoldan çıkarır demedim mi? Tavan kaportası ile tavan bezi arasına koyduğum sesli kullanma kılavuzunuza baksaydınız ya? Plakanıza bakıp zikretseydiniz ya. Gerçekten ben isteseydim hepinize GPS takardım da yoldan şaşmazdınız. Ancak benden söz çıktı bir kere. Kim benzinciye uyarsa onun yeri artık hurdalık. Elbet benim sözüm haktır, artık inin oradan hepiniz, size şuradaki yollarda bir süre konaklama var. Eğer yollarda düzgünce ilerlerseniz, size araba cennetini vereceğim. Eğer yoldan çıkar nankörlük eder de tarlada taşta gezip dolaşırsanız sizi hurdalığa atacağım. Bilin ne kötü yerdir orası. Ve her ne zaman benim kokpit pilotum size gelir de sizi doğru yolda gitmeniz üzere yol aldırır, doğru yolunuz hakkında size öğüt verir ise ona uyun, müslümanlardan olun ve onun sizi yıkayıp, yağlayıp, tamir etmesine izin verin. Ancak sakın ola benzinciye yine kanmayın. O binbir kılığa bürünür bazen benzinci, bazen yolcu, bazen trafik ışıklarındaki cam silicidir. Fakat o camlarınızı çamurlu bezle siler de siz farkında bile olmazsınız. Dikkat edin o sizin aynalarınızdan bile göremeyeceğiniz kör noktanızdan yakalamasını bilir. Emin olun onun tuzakları çoktur. Onun tuzaklarına karşı benden yardım dileyin . Orası bir oyun alanı gibidir, her kim zikreder, kimliğini hatırlar da ona verdiğimiz vizyonun ne olduğunu öğrenmek için benimle telsiz bağlantısı kurar ve eksiğini fazlalığını görür de olması gereken hale getirir ve saygılı olursa kurtulur" dedik. Unutmayın yolun tarifi ve nasıl gidileceğinin bilgisi tavan kaportası ile bezi arasın gözündeki sesli kılavuz kitapta var, o size sürekli seslenir, nankörler duymaz onun sesini, kim onun kılavuzluğuna tabi olmadan yürürse bana ortaklar edindi demektir.

      Andolsun benzin deposunu yapana, kaportacıya ve şu tavan kaportasının bezini güzelce serene, tavanı güzelce hale sokana. İşte bu kitap bendendir... Tamirciye iman edenler kurtulur... Tamirciniz kokpite oturmuş biri değil de sizden biri olmasına mı şaşırıyorsunuz... Ki O karanlıktaki yürüyüşünü ona taktığımız kurşunsuz benzin motoruyla o temiz, uzaktaki finish çizgisinin bulunduğu beldeye, taşıt kimliğinin ne olduğunu anlayarak ve görerek gitmiş ve secde etmiştir, miracınıysa taktığımız hyperlightonic motor ile finish çizgisinin ötesine bizim tarafımızdan alınarak yapmış ve gerçekleri, cenneti, hurdalığı görmüştür. Taaa o son çizgiye kadar ne var önünüzde ne yok bilmiştir... Ona inanın...Siz normal benzinle yolunuza devam ededurun. Kurşunsuzu dilediğimize veririz...

      Hikayenin Kuran'a yayılmış tamamı benim gönlümde kalsın
      Son düzenleme Kadim; 09-05-2008, 01:47.

      Yorum

      • serbest
        Member
        • 16-01-2006
        • 1105

        #18
        Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

        TDK sözlüğünde kumar"ortaya para koyarak oynanan şans oyunu"diye tarif edilmiş.Orada kimse cebinden para koymuyorsa kumar değildir.Ama şansa dayalı bir oyun tabii ki.Dini boyutu ayrı.

        Yorum

        • Kadim
          Senior Member

          • 30-01-2004
          • 4782

          #19
          Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

          Kumarı para olarak görür isek dediğiniz doğru ancak kumarı rızk koyularak oynanan şans oyunu olarak görelim bir de.

          Geçen zaman rızk değil mi?
          Harcanan enerji rızk değil mi?
          İnsanların para uğruna kendilerinden verdikleri daha nice şeyler var ki gönüller görmüyor. Dünya hayatında kim var ki namusuyla, şerefiyle parayı elde edip zengin olmuş? İki seçenek var ya zorbalık ve nankörlükle ya da işte böyle şans ile. Çünkü namuslu ve şerefli kişi paranın kendisine ait olmadığını bilir ve eksiği olan ihtiyaç sahibine infak eder. Kendisi ile eş seviyeye çıkmasına çalışır. Var mı bunu yaptığı halde zengin olan Erdemlilik de budur. Geçtim milletin gördüğü o dinden bu dinden. Yaşamın gerçekleri bunu anlatır. Rıza esasını işaret eder.

          Bakara 220: Sana uyuşturucuyu/şarabı ve kumarı sorarlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.


          Böyle olduğu ve emredildiği halde niye millet milleti Allah'la aldatmaya devam ediyor?

          Yorum

          • ecelik
            Senior Member
            • 29-06-2004
            • 3902

            #20
            Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

            Kumar mı değilmi bilmem ama haram olduğu kesin bence emek sarfedilmeden kazanılan her para haramdır.şans oyunları da aynı o nedenle ne idda türü oyunlar oynarım ne de piyango alırım Allah(cc) haram lokma yedirmesin inşallah bu hayatta bana ve aileme.

            Yorum

            • Kadim
              Senior Member

              • 30-01-2004
              • 4782

              #21
              Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

              Emek sarfedilmeden elde edilen kazanç, halk için hizmete sunulduğu vakit bile niye haram olsun? Geçtim ondan ha kişi benliğinin tatmini için kullanacaksa o parayı varsın onun olsun. Bana göre haram kavramı haksız kazanca denilebilir ancak. Emeksiz kazanca haram demek, bilemiyorum... Örneğin bir müslümanın savaşta elde ettiği kazanç, haksız elde edilmiş kazancın dağıtılması ile ilgilidir. Çünkü müslüman kişi ancak hak ve gerçek uğruna savaşır. Haksızlıkla elde edenden alır, hakkı olan halka verir. Fakat emek sarfetmeksizin herhangi bir hak hukuk aşımı olmadan elde edilen bir kazanç ancak kişinin sınanması için bir vesiledir. O kazandığını nereye harcayacağı konusunda bir sınamadır. Haram bence insan istese de istemese de kişiyi suçlu duruma düşüren şeylerdir. Haksız kazanç buna örnektir. Fakat emek sarfı olmaksızın elde edilen kazanç kişinin istemesi halinde hayra ve barışa harcanabileceği gibi, şerre ve fitneye de harcanabilir. Haramlığı doğrudan bildirilmemiş bir şeye haram demek inanılmaz bir cesaret örneği. Çünkü şu ayet beni her zaman temkinli davranmaya götürmüştür;

              Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.

              ki bunun bir öncesinde neyin helal haram olduğu örneğin apaçık bildirilmiş...

              Saygılar
              Son düzenleme Kadim; 09-05-2008, 02:53.

              Yorum

              • ecelik
                Senior Member
                • 29-06-2004
                • 3902

                #22
                Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                iyi o zaman ben işi gücü bırakayım her gün bir şans oyunu oynayayım benden rızık bekleyen aileme bu şekilde getireyim.Akla mantığa uyuyormu.Tamam dediğiniz gibi elma dan şarap yapıp içiyorsun bu haram ama elmayı yiyorsun helal.Parayı Çalışarak ,yorularak kazanıyorsun helal,iki kutu açarak kazanıyorsun haram,yanlışmıyım.

                Yorum

                • Kadim
                  Senior Member

                  • 30-01-2004
                  • 4782

                  #23
                  Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                  @ecelik yukarıda uzunca yazdığım yazıyı okumadan mı yazıyorsun yoksa bilerek mi böyle yapıyorsun. Ya benimle dalga geçiyorsun ya da bilerek böyle yapıyorsun. Bak ne diyorum yukarıda. Eğer bahsi geçen şey kişiyi işinden, gücünden ki bunlar kişinin kulluk gerçeğidir ediyor ise kumardır ve şeytan işi gerçek birer pisliktir. Bu yoldan gelecek bir kazanç mı olur? Sen doğrudan maddi dünya çıkarları açısından olayı kurguluyorsun. Emek sarf etmeden elde ettiğin kazancın sana ait olduğunu düşünerek Dünya için kullanacağını düşünüyorsun. Kuransa bu olaya böyle bakmıyor. Bu yarışmaya katılan maddiyat sağlayıcı bir şans oyunu sürüyor. Kazanma olasılığı bazen düşük bazen yüksek. Senin dediğinden farklı ne var yukarıda söylenende? Ama senin bir önceki söylediğinle şimdiki söylediğin bambaşka şeyler. Birinde diyorsun ki emek sarf etmeden elde edilen kazanç haramdır, şimdi de diyorsun ki işi gücü bırakayım bu kutu açmaya odaklanayıp, ailemin rızkını buna odaklayayım. Burda bir iki kutu açıp para kazanayım. İkisi birbirinden tamamen farklı şeyler. Uzun yazımda ne dedim? Kişi rızkını boş ümitlere bağlamışsa, zamanını bu uğraşıya hibe etmişse o kesinkes kumardır. Ve kumar kesinlikle şeytan işi bir pisliktir. Ancak haram olduğunu söyleyen kendi bilir. Ancak ben de şunu diyebilirim ki, haksızlık ve yolsuzlukla ve hatta gasp ile elde edilen kazanç binde bin haramdır. Çünkü suçtur.

                  Örneğin piyangoda milyonlarca kişi cebinden para çıkmasına razı ve içlerinden birilerinin bu paraları toptan kazanmasına razı bir biçimde(ya da devletin cebine girmesine) bu oyunlara katılmaktadır. O ufak miktarın sahipleri razı iken bu toptan birinin cebine giden paranın kim haksızlıkla elde edilmiş bir gelir olduğunu söyleyebilir? Ancak kişi bu piyango işini boş hayallerle rızk kaynağı olarak gerçek bir şey olduğunu düşünmüş ve herşeyini(zaman, mal, enerji) bu yola koymuşsa bilsin ki şeytanın köpeği olmuştur demektir. Pisliğin içine batmıştır demektir. Ancak yine de Allah'ın haram ettiği bir şeydir demem cesaret ister. Örneğin yılda bir kez sadece yılbaşında milli piyango oynayan bir kişinin kumara battığını söylemek saçmalıktır.

                  Aynı şey içki için de geçerli.

                  Haram bilimsel olarak da kişinin gerçeğe tabi yürümesini %100 engelleyen unsurlardır.(Ölü eti gibi, domuz eti gibi hastalık kaynaklarıdır ve kişi kendini düşünmese bile toplumu ilgilendirdiğinde bir suçtur bunları yemek. Salgın hastalık riskini bile bile elde etme gibi.) Fakat diğerleri kişinin benliğine etki eden, saplantı haline geldikçe kişiyi yoldan çıkartan ve gerçekleri örten unsurlardır. Kişi seçme ve iradi karar verme gücüne sahiptir. Ve istemesi halinde saplantısının bir seviyesinden dönme yetisine de sahiptir. Kumar, hamr gibi pislikten uzak duran kurtulur, kurtulmak istemeyen kendi bilir. Yakın durması kendi zararınadır. Ancak şu hal hariç; eğer kişi çoluğunun çocuğunun rızkını bu pisliklere bile bile aktarıyorsa, bu durum haksız kazanç haline dönüşür ve bu durumda harama dönüşür. Çünkü aile ihtiyacını ebeveynin gidermemesi suçtur.

                  Eğer beni adam yerine koyup güvenirsen haramın genele ve özele haksızlıkla ilgili olduğunu, pislik diye sayılanların ise saplantı haline dönüştüğünde, yanlış seçim yapıldığında, niteliğine göre harama dönüştüğünü Kuran'dan haram sözcüğü geçen tüm ayetleri okuyarak görebilirsinz. Göreceksin ki haram geçen her ayette birilerinin hakkına, bir şeylerin hakkına gasp vardır.
                  Son düzenleme Kadim; 09-05-2008, 03:30.

                  Yorum

                  • ecelik
                    Senior Member
                    • 29-06-2004
                    • 3902

                    #24
                    Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                    Örneğin piyangoda milyonlarca kişi cebinden para çıkmasına razı ve içlerinden birilerinin bu paraları toptan kazanmasına razı bir biçimde(ya da devletin cebine girmesine) bu oyunlara katılmaktadır. O ufak miktarın sahipleri razı iken bu toptan birinin cebine giden paranın kim haksızlıkla elde edilmiş bir gelir olduğunu söyleyebilir? Ancak kişi bu piyango işini boş hayallerle rızk kaynağı olarak gerçek bir şey olduğunu düşünmüş ve herşeyini(zaman, mal, enerji) bu yola koymuşsa bilsin ki şeytanın köpeği olmuştur demektir. Pisliğin içine batmıştır demektir. Ancak yine de Allah'ın haram ettiği bir şeydir demem cesaret ister. Örneğin yılda bir kez sadece yılbaşında milli piyango oynayan bir kişinin kumara battığını söylemek saçmalıktır.
                    tek,tek sor bakalım hangisi helal edecek verdiği parayı.Bence milyonda birdir bu da o paranın haram olduğunu gösremezmi.niye helallik istiyoruz birbirimizden kul hakkıyla gitmemek için değilmi.

                    Yorum

                    • Kadim
                      Senior Member

                      • 30-01-2004
                      • 4782

                      #25
                      Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                      tek,tek sor bakalım hangisi helal edecek verdiği parayı.Bence milyonda birdir bu da o paranın haram olduğunu gösremezmi.niye helallik istiyoruz birbirimizden kul hakkıyla gitmemek için değilmi.
                      Bir kere o bileti alan kişi bu gerçeği bilerek o bileti alıyor. Saf olmayalım. Bilmemezlik eden ancak kendini kandırıyordur. O bileti alan kişi çoktan razı olmuştur. O kişide razı olmayan bir tek onun Dünya malına doymayan aç gözlülüğüdür, başkasına piyango çıkmasını çekemeyen kıskançlığı ve hasetçiliğidir. O ister helal etsin ister etmesin, o bileti alan kişi bu gerçeği bilerek razı olduğunu bildirmektedir. bilet kendine çıkarsa razıdır, çıkmazsa razı değil. peah bu ancak kişinin gerçeği örtmek için kendi benliğinde tamahkarlığın bir oyunudur... Bileti alan kişi razı ki o bileti alıyor... O bilet bir sözleşmedir. Kuralları apaçık belirtilen bir oyun eğlence aracıdır. Ancak asla bir rızk temin yolu değildir. kendine para çıkması için çekilişten önce ne dualar eder, çıkmayınca da ne beddualar çeker... Bir de üstüne üstlük Allah'a sitem eder. Yarabbim bu kulunu görmüyon da gidip elin iti kopuğuna veriyon diye... İnsanın Dünya malının çokluğu için Allah'a sitemi bile ne nankör olduğunu apaçık gösteren bir delildir.
                      Son düzenleme Kadim; 09-05-2008, 03:41.

                      Yorum

                      • abelen
                        Member
                        • 21-02-2005
                        • 1511

                        #26
                        Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                        Hem kumardır, hem haramdır.
                        Dağıtılan ikramiyelerin tamamı başkaları tarafından yatırılan paraların bir kısmıdır.Milli Piyango ya da öteki şans oyunlarından pek bir farkı yoktur.Eğer fark varsa o da şansın yanında torpilin de olması.çünkü o oyuna katılan kişiler şanslarıyla birlikte program yönetimi tarafından seçilmektedir.Dikkat ederseniz tüm kadınlar güzel tüm erkekler ağzı iyi laf yapan kişilerdir.

                        Yorum

                        • euronews.net
                          Member
                          • 01-03-2006
                          • 1687

                          #27
                          Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                          Originally posted by serbest
                          TDK sözlüğünde kumar"ortaya para koyarak oynanan şans oyunu"diye tarif edilmiş.Orada kimse cebinden para koymuyorsa kumar değildir.Ama şansa dayalı bir oyun tabii ki.Dini boyutu ayrı.
                          verilen teklifin ortaya konmasıda ortaya para koymaktır bence...

                          Yorum

                          • 67TOPRAK
                            Senior Member
                            • 12-11-2005
                            • 3015

                            #28
                            Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                            !!!!! D I K K A T !!!!!


                            fetva vermek yanlis olur arkadaslar.

                            bu konulari ilim adamlarina sormak gerekir. yoksa ki, en ufak bir yanlis anlasilmada insanlarin duygu ve dusunceleri, kafalari karisir. zira zararlidir.

                            Yorum

                            • euronews.net
                              Member
                              • 01-03-2006
                              • 1687

                              #29
                              Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                              Originally posted by 67TOPRAK
                              !!!!! D I K K A T !!!!!


                              fetva vermek yanlis olur arkadaslar.

                              bu konulari ilim adamlarina sormak gerekir. yoksa ki, en ufak bir yanlis anlasilmada insanlarin duygu ve dusunceleri, kafalari karisir. zira zararlidir.
                              zaten burda günahmı ,sevapmı açısından bakılması yanlış.kumarmı,değilmi olarak bakmak lazım.
                              ortaya konulan teklife karşı kutunun sunulması bana göre kumardır...

                              Yorum

                              • Kadim
                                Senior Member

                                • 30-01-2004
                                • 4782

                                #30
                                Konu: Var mısın Yok musun sizce kumarmı?

                                fetva vermek yanlis olur arkadaslar.
                                İşte bu nedenle diyorum, kumar mı değil mi buna karar verilebilir ama haramdır, helaldir tartışması kişinin kendi kıstaslarına ve nedensellik ilişkilerine göre karar vereceği şeylerdir. Herkesin haram ve helal kıstası kendine ait olmalıdır. Ben kendi kanaatimi nedenlerimi ortaya koyarak belirttim. Ancak bu sadece bir kanaattir. Kesin bilgiyi kuralı koyan bilir. Kumar mıdır değil midir derken bile hangi koşullarda kumardır hangi koşullarda kumar değildir diye nedensellik ilişkisini kanaatle verdim. Bunda dahi herkes kendi seçim hakkını kullanır... Kumardır ya da değildir diye millete evet kesin bilgi budur demek de fetvaya girer ve büyük sorumluluktur. Benim kanaatim olan şeyler hiç bir kesinliği olmayan şeylerdir...

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor