Bazı televizyon kanallarında yayınlanan “izdivaç” programlarında, evlilik ve eş seçimi konularının magazinel bir formatla ele alınması tepkilere neden oluyor. “Alo RTÜK” şikayet hattını arayan vatandaşlar, bu tür evlendirme programlarının Türk aile yapısına ve toplumun ahlak anlayışına zarar verdiğini belirterek, yayından kaldırılmasını istiyor.
RTÜK yetkililerinden alınan bilgiye göre, son 2 ayda bu tür programlar hakkında Alo RTÜK hattına 500'ün üzerinde şikayet geldi. Programların, evlilik kurumunun ciddiyetine yakışmadığını düşünen vatandaşların hatta bıraktıkları mesajların bazıları şöyle:
“-Bu programın toplumumuza çok kötü bir örnek sergilediğini düşünüyorum. Kutsal olan evlilik müessesenin çok kolay bir olgu gibi insanlara tanıtılması, televizyonlarda kadın ya da erkek adaylara eş aranması, toplumumuza, örf ve adetlerimize ters düşüyor. Bu programın yayından kaldırılmasını bilgilerinize arz ederim.
-Toplum ve kültürümüzde evlilik müessesesi önemlidir. İnsanların evlendirilmek üzere programlara çıkarılmasını doğru bulmuyorum. Bu durum gençlerimize olumsuz örnek oluyor. Bu tarz programların toplumu çökertmek adına yapıldığını düşünüyorum.
-Programda yer alan konular gençliği, çocukları olumsuz yönde etkileyebilecek düzeyde. Bu tarz programların, konuların ekranlarda yer almasından rahatsızlık duyuyorum.
-Bu tür programların nasıl yayın yapabildiklerine inanamıyorum. Türk aile yapısına ve çocuklarımızın ahlaki yönden gelişimlerine zarar verdiklerine kesinlikle eminim. Sizin bu konudaki hassasiyetinizi bildiğim için bu tür programlara acilen yapılması gerekenleri yapmanızı ve derhal kaldırılmasını istiyorum.
-İnsanlar resmen pazarlanarak, aile anlayışımız ve yapımız yozlaştırılıyor,bu durumdan şikayetçiyim.
-Aile olarak bu programdan nefret ediyoruz. Seviyesiz bir program olduğunu düşünüyorum.
-Topluma kötü örnek oluyorlar. Evlenmek için yapılan bir program, fakat insanlar rencide ediliyor. Aile yapımız olumsuz etkileniyor. RTÜK lütfen gereken uyarıyı yapsın.
-Ben böyle programların aile yapısına ters olduğunu düşünüyorum. İnsanlara satılık muamelesi yapmalarını istemiyorum. Bu tarz programları ekranlarda görmek istemiyorum.
-Yaşlı insanlar konuk oluyor, evlilik adına alay ediyorlar. Son derece şikayetçiyim. Program formatının saygılı olmasını istiyorum.”
“ÖZEL ALANDA YAŞANILAN HER ŞEY SEYİRLİK KONUMDA”
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürü Ayşen Gürcan, bir sözleşmeye dayalı olan evlilik olgusu, bireysel değil, toplumsal düzeyde bir ilişki biçimi olarak tanımladı.
Mutlu bir evliliğin eş seçiminin iyi ve dikkatli yapılmasına bağlı olduğunu vurgulayan Gürcan, eş seçiminin, insan hayatındaki dönüm noktalarından biri olduğunu belirtti.
Türkiye genelinde 30'dan fazla eş seçme ve evlenme biçimi olduğunu anlatan Gürcan, en fazla görücü usulü ve tanışıp anlaşarak evlenme şeklinin tercih edildiğini dile getirdi.
İletişim ve bilgi teknolojisinin gelişmesiyle görücü usulüne dayalı evlilik biçiminin yeni modellerinin ortaya çıktığına işaret eden Gürcan, “İnternetteki çöpcatanlık siteleri buna örnek verilebilir” dedi.
Son dönemlerde bazı televizyon kanallarında yer alan izdivaç programlarının da görücü usulüyle eş seçiminin yeni bir formatı olduğunu ifade eden Gürcan, “Bu tür programların izleyicide bulduğu karşılıklardan birisi, özel ve ailevi konu ve sorunların kamuya mal edilmesi olgusu olmuştur” diye konuştu.
Kişiye ve aileye özgü yaşananların bu şekilde deşifre edilmesi ve aile mahremiyetinin kamusal alanda sergilenmesinin, izleyiciyi “dikizci ya da röntgenci” konumuna soktuğuna dikkati çeken Gürcan, şunları kaydetti:
“Televizyonun toplumun bireylerine tahsis ettiği yer, 'açık tribün' yani 'elektronik haneler' olmaktadır. Bu haliyle mahrem olma olgusunu içinde barındıran aile ve evlilik kurumu, düğünler, eş seçimleri, bir başka ifadeyle özel alanda yer alan her şey 'göstermelik', özel alanda yaşanılan her şey ise 'seyirlik' bir konuma indirgenerek aile kurumunun kişi ve yapıları darbe almaktadır. Evlenecek kişilerin her birinin bir mizaç ve kişilik haritası vardır. Bu haritaların tahribatı ve evlilik kurumunun bir show aracı olarak kullanılması ise toplumsal sermayemizi derinden etkileyici bir nitelik taşımaktadır.”
“EVLENDİRME MEMURLUÐU GÖREVİ ÜSTLENİLİYOR”
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Uzmanı Fatma Özdoğan tarafından hazırlanan “Evlilikte Eş Seçiminin Önemi ve Medyanın Bu Alandaki Sorumluluğu” konulu raporda da “belediyelerin evlendirme memurluğu görevini üstlenmiş bir görüntü sergileyen bu tür programların”, evlilik ve aile gibi çok faktörlü ve etkileşimli bir sistemin dinamiğini derinden etkileyebileceği, hassas bir alanda ciddi yanlışlara sebep olabileceği ifade edildi.
Özdoğan raporunda, bir tür “reality show” formatındaki “izdivaç” programlarının içerik ve sunum itibariyle birbirine benzediğini belirtti. Bu tür programların verdiği mesajların seyircilerin bilgi, birikim, kültür ve yaşam tarzlarına göre çok farklı algılanabileceğine dikkati çeken Özdoğan, “Resmi kayıtlarda evli olduğu sonradan tespit edilen bir insanın programa eş seçmek için başvurmuş olması programın verdiği mesajların izleyici tarafından çok farklı algılandığı ve alındığının bir sonucudur” dedi.
Bu tür programların sunum formatında, merak uyandırıcı ve magazinel bir söylemin ağır bastığını ifade eden Özdoğan, raporunda şunları kaydetti:
“Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılan bir araştırmada çocukların sadece yüzde 4'ünün ailelerinin gözetiminde televizyon izledikleri tespit edilmiştir. Bu veri, çocukların medyada yer alan ürünleri ve verilen tüm mesajları hiçbir kısıtlama olmaksızın aldığını göstermektedir. Bu nedenle bir program yapımcısının 'acaba toplumuma hangi mesajı veriyorum bu programımla, nasıl bir yarar sağlıyorum' diye düşünmesi son derece önemlidir.”
Haberler.com
RTÜK yetkililerinden alınan bilgiye göre, son 2 ayda bu tür programlar hakkında Alo RTÜK hattına 500'ün üzerinde şikayet geldi. Programların, evlilik kurumunun ciddiyetine yakışmadığını düşünen vatandaşların hatta bıraktıkları mesajların bazıları şöyle:
“-Bu programın toplumumuza çok kötü bir örnek sergilediğini düşünüyorum. Kutsal olan evlilik müessesenin çok kolay bir olgu gibi insanlara tanıtılması, televizyonlarda kadın ya da erkek adaylara eş aranması, toplumumuza, örf ve adetlerimize ters düşüyor. Bu programın yayından kaldırılmasını bilgilerinize arz ederim.
-Toplum ve kültürümüzde evlilik müessesesi önemlidir. İnsanların evlendirilmek üzere programlara çıkarılmasını doğru bulmuyorum. Bu durum gençlerimize olumsuz örnek oluyor. Bu tarz programların toplumu çökertmek adına yapıldığını düşünüyorum.
-Programda yer alan konular gençliği, çocukları olumsuz yönde etkileyebilecek düzeyde. Bu tarz programların, konuların ekranlarda yer almasından rahatsızlık duyuyorum.
-Bu tür programların nasıl yayın yapabildiklerine inanamıyorum. Türk aile yapısına ve çocuklarımızın ahlaki yönden gelişimlerine zarar verdiklerine kesinlikle eminim. Sizin bu konudaki hassasiyetinizi bildiğim için bu tür programlara acilen yapılması gerekenleri yapmanızı ve derhal kaldırılmasını istiyorum.
-İnsanlar resmen pazarlanarak, aile anlayışımız ve yapımız yozlaştırılıyor,bu durumdan şikayetçiyim.
-Aile olarak bu programdan nefret ediyoruz. Seviyesiz bir program olduğunu düşünüyorum.
-Topluma kötü örnek oluyorlar. Evlenmek için yapılan bir program, fakat insanlar rencide ediliyor. Aile yapımız olumsuz etkileniyor. RTÜK lütfen gereken uyarıyı yapsın.
-Ben böyle programların aile yapısına ters olduğunu düşünüyorum. İnsanlara satılık muamelesi yapmalarını istemiyorum. Bu tarz programları ekranlarda görmek istemiyorum.
-Yaşlı insanlar konuk oluyor, evlilik adına alay ediyorlar. Son derece şikayetçiyim. Program formatının saygılı olmasını istiyorum.”
“ÖZEL ALANDA YAŞANILAN HER ŞEY SEYİRLİK KONUMDA”
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürü Ayşen Gürcan, bir sözleşmeye dayalı olan evlilik olgusu, bireysel değil, toplumsal düzeyde bir ilişki biçimi olarak tanımladı.
Mutlu bir evliliğin eş seçiminin iyi ve dikkatli yapılmasına bağlı olduğunu vurgulayan Gürcan, eş seçiminin, insan hayatındaki dönüm noktalarından biri olduğunu belirtti.
Türkiye genelinde 30'dan fazla eş seçme ve evlenme biçimi olduğunu anlatan Gürcan, en fazla görücü usulü ve tanışıp anlaşarak evlenme şeklinin tercih edildiğini dile getirdi.
İletişim ve bilgi teknolojisinin gelişmesiyle görücü usulüne dayalı evlilik biçiminin yeni modellerinin ortaya çıktığına işaret eden Gürcan, “İnternetteki çöpcatanlık siteleri buna örnek verilebilir” dedi.
Son dönemlerde bazı televizyon kanallarında yer alan izdivaç programlarının da görücü usulüyle eş seçiminin yeni bir formatı olduğunu ifade eden Gürcan, “Bu tür programların izleyicide bulduğu karşılıklardan birisi, özel ve ailevi konu ve sorunların kamuya mal edilmesi olgusu olmuştur” diye konuştu.
Kişiye ve aileye özgü yaşananların bu şekilde deşifre edilmesi ve aile mahremiyetinin kamusal alanda sergilenmesinin, izleyiciyi “dikizci ya da röntgenci” konumuna soktuğuna dikkati çeken Gürcan, şunları kaydetti:
“Televizyonun toplumun bireylerine tahsis ettiği yer, 'açık tribün' yani 'elektronik haneler' olmaktadır. Bu haliyle mahrem olma olgusunu içinde barındıran aile ve evlilik kurumu, düğünler, eş seçimleri, bir başka ifadeyle özel alanda yer alan her şey 'göstermelik', özel alanda yaşanılan her şey ise 'seyirlik' bir konuma indirgenerek aile kurumunun kişi ve yapıları darbe almaktadır. Evlenecek kişilerin her birinin bir mizaç ve kişilik haritası vardır. Bu haritaların tahribatı ve evlilik kurumunun bir show aracı olarak kullanılması ise toplumsal sermayemizi derinden etkileyici bir nitelik taşımaktadır.”
“EVLENDİRME MEMURLUÐU GÖREVİ ÜSTLENİLİYOR”
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Uzmanı Fatma Özdoğan tarafından hazırlanan “Evlilikte Eş Seçiminin Önemi ve Medyanın Bu Alandaki Sorumluluğu” konulu raporda da “belediyelerin evlendirme memurluğu görevini üstlenmiş bir görüntü sergileyen bu tür programların”, evlilik ve aile gibi çok faktörlü ve etkileşimli bir sistemin dinamiğini derinden etkileyebileceği, hassas bir alanda ciddi yanlışlara sebep olabileceği ifade edildi.
Özdoğan raporunda, bir tür “reality show” formatındaki “izdivaç” programlarının içerik ve sunum itibariyle birbirine benzediğini belirtti. Bu tür programların verdiği mesajların seyircilerin bilgi, birikim, kültür ve yaşam tarzlarına göre çok farklı algılanabileceğine dikkati çeken Özdoğan, “Resmi kayıtlarda evli olduğu sonradan tespit edilen bir insanın programa eş seçmek için başvurmuş olması programın verdiği mesajların izleyici tarafından çok farklı algılandığı ve alındığının bir sonucudur” dedi.
Bu tür programların sunum formatında, merak uyandırıcı ve magazinel bir söylemin ağır bastığını ifade eden Özdoğan, raporunda şunları kaydetti:
“Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılan bir araştırmada çocukların sadece yüzde 4'ünün ailelerinin gözetiminde televizyon izledikleri tespit edilmiştir. Bu veri, çocukların medyada yer alan ürünleri ve verilen tüm mesajları hiçbir kısıtlama olmaksızın aldığını göstermektedir. Bu nedenle bir program yapımcısının 'acaba toplumuma hangi mesajı veriyorum bu programımla, nasıl bir yarar sağlıyorum' diye düşünmesi son derece önemlidir.”
Haberler.com
Yorum