Sürgün bebeklerin vatanı

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • anterior
    Senior Member
    • 06-11-2006
    • 6453

    Sürgün bebeklerin vatanı

    1948 yılından beri sürgün hayatı yaşayan Filistinlilerin ikinci ve üçüncü nesli çadırda büyüdü. ABD’nin Irak’ı işgaliyle bu ülkede misafir edilen Filistinliler sınır ötesine savrulunca dördüncü kuşak da çadırda doğdu. Suriye sınırındaki Tenf kampında doğan sürgün bebeklerine Hüseyin ve Esma adı verildi

    Dünyadaki her dört mülteciden biri Filistinli... Toprakları İsrail tarafından işgal edilen Filistinlilerin ikinci ve üçüncü nesli sürgünde doğdu. Saddam Hüseyin döneminde Irak’ta misafir edilen 25 bin Filistinli, 2003’ten itibaren şiddet yanlısı grupların hedefi haline gelince yeniden yollara düştü. Parası olanlar Batı’ya gitti. 660 kişi sınırı geçerek Irak-Suriye sırındaki Tenf (Tanf) adlı tampon bölgeye sığındı. Sayı her geçen gün artıyor.

    Şam’ın banliyöleri mülteci kamplarına dönüştüğü için Suriye yönetimi, Irak’tan akın eden mültecilerin şehir içindeki kamplara alınmasına sıcak bakmıyor. Mülteci statüsü alamadıkları için uluslararası hukuki korumadan yoksun olan Filistinliler, kum fırtınalarının eksik olmadığı Tenf Kampı’ndaki bez çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor.

    HASTANE BİLE YOK

    Tenf’te hastane yok. Kalp hastaları, böbrek yetmezliği çekenler, kan hastalığı olanlar ölüme terk ediliyor. Kampta Filistin Kızılay’ının ambulansı ile Şam’daki hastanelere ise dört saatlik yolculuktan sonra ulaşılabiliyor. Ancak resmi makamlardan bir aydan önce izin çıkmıyor. Kamp yetkilileri Birleşmiş Milletler (BM)’in Arap ülkelerine gitmek isteyenlere yardımcı olmadığını ancak batıyı tercih edenleri teşvik ettiğini söylüyor. Mart ayında 27 aile daha Şili’ye gidecek.

    Suriye’de bulunan 25 kampta 500 bin Filistinli yaşıyor. Kamplardakiler Suriye, Filistin ve yardım kuruluşları sayesinde hayatta kalmaya çalışıyor. Türkiye ile kamplar arasında yardım köprüsü kuran İnsani Yardım Vakfı (İHH), Suriye’deki bürokrasi yüzünden 19 günlük gecikmeyle Tenf’e ulaştı. İHH’nin gönüllü ekipleri yardımları dağıtırken, biz de çadırlara misafir olup insan hikayeleri topladık.

    Kampta birinci ve dördüncü kuşak bir arada

    Kampın en yaşlısı 95 yaşındaki Hayzaren Muhammed 1948 yılında Filistin’den sürülen ilk kuşağı temsil ediyor. İzzettin Kassam tugaylarında askeri yönetimde görev alan kardeşi Saad Muhammed İsrail’e karşı savaşmış. Bir torunu işkenceden aklını yitirmiş. Hayfa’daki İzcim köyünden Irak’a göç ettirilen yaşlı kadın ‘Eğer Araplar yanımızda olsaydı böyle olmazdı’ diyor.
    Üç kuşaktan beri sürgün hayatı yaşayan Filistinlilerin dördündü kuşağı da aynı kaderi paylaşıyor. Sürgünden sonra Tenf kampında 12 bebek dünyaya geldi. Kampın en küçük bebeği Hansa-Eymen çiftine ait. Kardeşi Bağdat’ta mezhepçi bir grup tarafından öldürüldükten sonra kampa sığının Hansa, 57 günlük bebeğine Hüseyin adını verdi. Kampın diğer küçük misafiri ise Muhammed Ahmet Abdullah ve Elham çiftinin... 27 yaşındaki Abdullah, mensup olduğu mezhepten dolayı sokakta infaz edilen yedi gençten biri. Kurşun omiriliğe isebet etmeyince hayatta kalmayı başarmış. ‘Biz azap çekicileriz’ diyen Muhammed’in tek tesellisi 50 günlük kızı Esma.

    İstanbullu Margarette aşk sürgününde

    Kampın orta yerinde oynayan çocuklardan Meryem bizimle Türkçe konuşunca annesi Margarette’in İstanbul’a uzanan bir hikayesiyle karşılaştık. Margarette’in babası Georgies Yeldiko 40 yıl önce İstanbul’daki gayrimenkullerinin tapularını yanına alarak Kuzey Irak’ın Dohuk kentine yerleşmiş. Margarette, Gazzeli Muhammed Huccazi’ye gönlünü kaptırıp Müslüman olmuş. Margaratte savaşta karnından, eşi de ayağından vurulunca çocukları İman, Meryem, Fatıma, İbrahim ve Muhammed’i yanlarına alarak Tenf’e kaçmışlar. 19 yaşındaki İman’ı ülkeden çıkarabilmek için 15 bin dolar fidye ödemek zorunda kalmışlar.

    Eşini gözlerinin önünde öldürdüler

    Bağdat’ta tıp eğitimi alan İntisar Abdulfettah, İngilizce ve İtalyanca biliyor. Mezhepçi gruplar eşini öldürünce üç çocuğuyla birlikte Tenf kampına sığındı. Çocuklarına hem annelik hem babalık yapan talihsiz kadın yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘Eşimi 2005’te içeri almışlardı, o zaman hastalanmıştı. Yine rahatsızlanınca hastaneye kaldırdık. Serum verdiler, bir saat sonra taburcu olacaktı. Polis kıyafetiyle gelen birileri onu sorguladı. Kocama gözlerimin önünde iğneyle zehir verdiler. Bir dakika sonra gözlerini kapattı ve açmadı. Çocuğumun kolunu dipçikle kırdılar. Amcamı camide öldürdüler. Babamın amcası da öldürüldü. Diğer amcamı da kelepçeleyip ‘Sen Filistinlisin’ dedikten sonra vurdular. Çocuklar okula gidemiyor. Bütün müslümanlar kardeştir diyoruz ama bu kardeşliği göremiyorum. Onların eğitimsiz kalmasına dayanamıyorum.’

    Stargazete
  • serbest
    Member
    • 16-01-2006
    • 1105

    #2
    Konu: Sürgün bebeklerin vatanı

    Lawrenc aracılığıyla İngilizlerle işbirliği yapan atalarının cezasını çekiyorlar.Bir Lawrenc daha bulsunlar.

    Yorum

    İşlem Yapılıyor