Başlığı bilerek “imparatorluk” diye attım, abarttım... Amaç “ilgiyi” bu noktaya çekmek ve Avrupa Birliği gibi bir “çıkmazdan” başka bir şey sorgulayamayan Türk kamuoyuna, “etrafındaki” gelişmeleri biraz göstermeyi denemek.
Son bir haftadır Rusya’da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırı aştığı dönemde değişen “Rus makro ekonomik” göstergelerini izliyor musunuz? İran’a saldırı potansiyeli ile 200 dolar sınırına dayanacak bir petrol fiyatı ile Rusya’da “neler olabileceğini” tahmin ediyor musunuz? Putin’in attığı imza ile “Rusya’yı küresel kan emicilere” kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının “Rusya, İsviçre olacak” tezine dikkat ediyor musunuz? Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu “görebiliyor musunuz”? Sevgili dostlar, yazdıklarımın “hepsine” sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir “eksen kaymasının” hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama “kafasını kuma gömen” ülkemde, “Avrupa Birliği yalanından” başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor.
Peki ne oluyor?
Gayet basit ve net; yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. 2001’deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani “diyalektik” içinde senteze doğru kayıyoruz ve “Amerika-Ortadoğu kaynaklı İslami terör” kurulumu yerini Amerika karşısında Rusya merkezli Rusya-Hindistan-Çin-İran döngüsüne bırakıyor...
Bu yapıya doğru kayarken son basamak ABD’nin İran saldırısı. Daha açık ifadesiyle; 1945 sonrası ortaya çıkan Amerika-Rusya diyalektiği, 1989 ile yerini ilk etapta “tek başına süper güç Amerika” tezine bıraktıktan ve sonra Amerika-Ortadoğu diyalektiğine döndükten sonra başlangıç noktasına doğru yeniden evrim geçiriyor ve ortaya yeni bir süper güçler “kapışması” çıkıyor. En ilginç noktada bu kapışmada Avrupa Birliği diye bir aktör yok ve asla olmayacak.
Türkiye ne yapabilir ?
Yapacağımız çok açık; bu değişimi, yeni diyalektiği anlamaya çalışmak ve 1945-1960 arasında denenen, Menderes ve arkadaşlarının “idamı” ile sonuçlanan sürece doğru hamleler yapmak... Daha doğrusu bölgede Türk-Rus ortaklığı için çıkış yolları aramak. Rusya buna hazır mı diyeceksiniz? Dünya “oyuncusu” olmak isteyen Ruslar, bu “yolu” bizden çok daha net ve akılcı şekilde analiz edebiliyorlar.
Sonuç: Ana tez dağılmasın diye kısa keseceğim. Avrupa Birliği yalanından biran önce kendimizi kurtarır ve çevremizin, dünya düzeninin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışırsak, treni kaçırmayız. Şimdilik duruyorum, tezi sizler de lütfen sorgulayın, kaldığımız yerden devam edelim...
Not: Menderes’in ömrü yetseydi 1960 Temmuz ayında Moskova’da “Petrol Ofisi” ve “İş Bankası” nı Ruslar’a satmak ve “yeni tezi” başlatmak için randevusu vardı.
Yiğit BULUT
Son bir haftadır Rusya’da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırı aştığı dönemde değişen “Rus makro ekonomik” göstergelerini izliyor musunuz? İran’a saldırı potansiyeli ile 200 dolar sınırına dayanacak bir petrol fiyatı ile Rusya’da “neler olabileceğini” tahmin ediyor musunuz? Putin’in attığı imza ile “Rusya’yı küresel kan emicilere” kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının “Rusya, İsviçre olacak” tezine dikkat ediyor musunuz? Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu “görebiliyor musunuz”? Sevgili dostlar, yazdıklarımın “hepsine” sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir “eksen kaymasının” hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama “kafasını kuma gömen” ülkemde, “Avrupa Birliği yalanından” başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor.
Peki ne oluyor?
Gayet basit ve net; yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. 2001’deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani “diyalektik” içinde senteze doğru kayıyoruz ve “Amerika-Ortadoğu kaynaklı İslami terör” kurulumu yerini Amerika karşısında Rusya merkezli Rusya-Hindistan-Çin-İran döngüsüne bırakıyor...
Bu yapıya doğru kayarken son basamak ABD’nin İran saldırısı. Daha açık ifadesiyle; 1945 sonrası ortaya çıkan Amerika-Rusya diyalektiği, 1989 ile yerini ilk etapta “tek başına süper güç Amerika” tezine bıraktıktan ve sonra Amerika-Ortadoğu diyalektiğine döndükten sonra başlangıç noktasına doğru yeniden evrim geçiriyor ve ortaya yeni bir süper güçler “kapışması” çıkıyor. En ilginç noktada bu kapışmada Avrupa Birliği diye bir aktör yok ve asla olmayacak.
Türkiye ne yapabilir ?
Yapacağımız çok açık; bu değişimi, yeni diyalektiği anlamaya çalışmak ve 1945-1960 arasında denenen, Menderes ve arkadaşlarının “idamı” ile sonuçlanan sürece doğru hamleler yapmak... Daha doğrusu bölgede Türk-Rus ortaklığı için çıkış yolları aramak. Rusya buna hazır mı diyeceksiniz? Dünya “oyuncusu” olmak isteyen Ruslar, bu “yolu” bizden çok daha net ve akılcı şekilde analiz edebiliyorlar.
Sonuç: Ana tez dağılmasın diye kısa keseceğim. Avrupa Birliği yalanından biran önce kendimizi kurtarır ve çevremizin, dünya düzeninin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışırsak, treni kaçırmayız. Şimdilik duruyorum, tezi sizler de lütfen sorgulayın, kaldığımız yerden devam edelim...
Not: Menderes’in ömrü yetseydi 1960 Temmuz ayında Moskova’da “Petrol Ofisi” ve “İş Bankası” nı Ruslar’a satmak ve “yeni tezi” başlatmak için randevusu vardı.
Yiğit BULUT
Yorum