Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • RARELY
    Senior Member
    • 04-11-2004
    • 6810

    Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

    MİSAK-I MİLLİ


    « Misak-ı Millî, barış yapmak için makul ve asgarî koşullarımızı içeren bir programdır. Barışa ulaşmak için biraraya getireceğimiz esasları içine alır… »

    Ocak 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e Verdiği Mülâkat.


    « Barıştan sonraki çalışmada başarılı olabilmek milletin istiklalinin korunmuş olmasına bağlıdır Misak-ı Millî’nin hedefi, onu temindir. »

    Ocak 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e Verdiği Mülâkat.

    « Misak-ı Millî dairesinde varlığını temin ettikten sonra gürültü çıkarıp fesatçılık edecek ve araziyi genişletme fikrinde bulunacak adamlar ortaya çıkmaz. Bence buna imkân yoktur. »

    Ocak 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e Verdiği Mülâkat.

    Yorum

    • RARELY
      Senior Member
      • 04-11-2004
      • 6810

      Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

      Zübeyde Hanım, Ali Rıza Bey ve Atatürkün Nüfus Cüzdanı...

      Yorum

      • RARELY
        Senior Member
        • 04-11-2004
        • 6810

        Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

        Nazilli'de Çocuklar Tarafından Yapılan Bir Karşılma Töreni. (09.10.1937)

        Yorum

        • RARELY
          Senior Member
          • 04-11-2004
          • 6810

          Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

          Büyük Taarruz Öncesinde Çeklilmiş Bir Resim...

          Yorum

          • RARELY
            Senior Member
            • 04-11-2004
            • 6810

            Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

            ALÇAKGÖNÜLLÜ

            Atatürk'ü, 1938 Gençlik ve Spor Bayramı günü, son defa, 19 Mayıs Stadyumu'nda gördüm. Şeref tribünü kapısında -o zaman küçük bir çocuk olan kızıma- o günün anısı olan rozetini taktırmayarak bir şeyler söylüyordu. Zayıf ve yorgundu.

            Kızımdan Atatürk'ün kendisine neler söylediğini sordum:
            Rozette resmim varmış, nasıl takarım? dedi.
            Zeki ve alçakgönüllü Atatürk rozetteki resmi görmüştü.

            Bu, O'nun stadyuma ilk ve son gelişi, sanki gençliğe vedası oldu.
            Nasuhi BAYDAR
            Kaynak: Tan Gazetesi, 10.11.1946

            Yorum

            • RARELY
              Senior Member
              • 04-11-2004
              • 6810

              Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

              ATATÜRK VE ÇOBAN ÇOCUK


              ATATÜRK, Antalya'ya giderken yolda verdiği bir mola esnasında bir çocuğun söylediği türkü sesi duyar.Türkü ilgisini çekince türküyü söyleyen kişinin yanına getirilmesini emreder.Atatürk'ün yanındakiler türküyü söyleyen kişiyi bulurlar.Genç bir çoban çocuk türküyü söylemektedir.

              ATATÜRK

              - Türküyü sen mi söylüyorsun? diye sorduktan sonra
              - Burada da söyle de dinleyelim der.

              Genç çoban türküyü bitirince Atatürk çocuğu alkışlar ve

              - Biis... biis, diye bağırır.

              Genç çoban ve yanındakiler anlamayınca ATATÜRK biis' in ne olduğunu izah eder.

              - Biis demek, beğendim, tekrar söyle demektir.
              Çoban bunun üzerine türküyü tekrarlar. ATATÜRK'te, cebinden elli lira çıkararak çobana verir. Çoban paraya bakar ve

              - Biis... biis diye bağırır.


              ATATÜRK, bu zeki cevaptan o kadar memnun olur ki, bir elli liralık daha çıkarıp verir ve yanındakilere dönerek o dönemde sürekli Türkiye'ye sataşan İtalyan diktatörü Mussoloni için

              - İmkân olsaydı da, Musolini şu sahneyi görseydi ve cevabı işitseydi, hangi millete nutuk
              söylediğini anlardı der.
              Son düzenleme RARELY; 24-07-2006, 16:52.

              Yorum

              • RARELY
                Senior Member
                • 04-11-2004
                • 6810

                Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                Asla Bolşevik Olmayacağız
                Ankara'nın Şubat ayına gelen oldukça soğuk ve karlı bir gecesi idi. Ankara kulübünde bir balo tertip edilmişti. O zamanın bütün mümtaz simaları orada idiler. Saat henüz 12'ye gelmemişti. Herkesin kalbinde ani bir heyecan uyandıran bir haber baloya yayıldı:

                "Gazi Paşa baloya geliyorlar!"
                Rus Sefarethanesi'nde imişler, oradan baloya geliyorlar. O zamanki Rus Sefiri de baloya gelmişti.
                Bir aralık Sefir, salonunun ortasına doğru ilerlemekte olan Gazi'ye yaklaşarak Fransızca:
                "Ekselans" dedi, "Sizi çok seviyorum, hürmetim sonsuzdur; çünkü müşterek bir gaye uğrunda varlığını kurtarmağa çalışan milletleriz. Türkiye'nin en büyük halaskarı ve banisi olan sizi müsaade ederseniz bir kere öpmek şerefini kazanabilir miyim..."
                Atatürk evvela gülerek elini uzattı, sonra o da elçiyi öptü. Büyük ve kıymetli Ata'mız bu çeşit eğlence yerlerinde dahi memleketin menfaat ve siyasetini göz önünden bir an uzak tutmazdı. Onun için bütün yabancı gazete muhabirlerinin huzurunda şu cümlelerle Sefirin sözlerini cevaplandırdı:
                "Ekselans, gösterdiğiniz sevgi hareketinden ve sözlerinizden çok mütehassis oldum. Teşekkür ederim. Bu iki millet ilelebet dost kalmalıdır. Yalnız şuna dikkat ediniz, her zaman dost olmak arzumuza rağmen asla bolşevik olmayacağız!

                Mehmet Ali Ağakay, Atatürk'ten 20 Anı

                Yorum

                • RARELY
                  Senior Member
                  • 04-11-2004
                  • 6810

                  Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                  Atatürk'ün Eşitlik Anlayışı

                  Atatürk bir gün Dolmabahçe'den gizlice çıkar, Topkapı Sarayı Müzesi'ne gelir. Müzeyi gezmek ister. Kendisini kapıcıya tanıtır, fakat kapıcı "Henüz saat 9 olmadı, memurlar da gelmedi. Atatürk değil, kim olursan ol, bekleyeceksin" der.
                  Hiç şüphe yok ki, kapıcı Atatürk'ü tanımamış ve birden fazla bu sözlere muhatap bulunduğu için gelenin Atatürk olabileceğine inanmamıştır. Fakat bu olayda mühim olan nokta Atatürk'ün kapıcının sert cevabı karşısında ısrar etmeyerek, bir kenara çekilip, saatin 9 olmasını ve memurların gelmesini beklemesidir.

                  S. Arif Terzioğlu, Yazılmayan Yönleriyle Atatürk, s. 4

                  Yorum

                  • RARELY
                    Senior Member
                    • 04-11-2004
                    • 6810

                    Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                    İnsan Sevgisi

                    Devlet Bürokrasisi Cumhuriyet'in ilanından sonra idi. Karadeniz'de bir gezintiye çıkmıştı. Kendisine eşlik edenler arasında bulunuyordum. Rize'ye geldik. Yolların düzgünlüğü ilgisini çekmişti. Vali'ye :
                    "Yollarınızı nasıl bu hale getirebildiniz?" diye sordu.
                    Vali de anlattı; yakın köylüleri jandarmalarla toplattırmış ve yol onarımında çalıştırmış.
                    Ata'nın kaşları çatıldı. Oldukça sert bir dille :
                    "Vali Bey" dedi. " 'Corvee' nedir bilir misin? Öyle ise ben söyleyeyim: Angarya demektir. Ve şu anda bilmeniz lazım ki, kanunsuz hiçbir vatandaşı işten alıkoyamaz, onu çalışmaya zorlayamazsınız. Cumhuriyet'te angarya diye bir şey yoktur."

                    Kemal Arıburnu, Atatürk'ten Anılar, s. 321

                    Yorum

                    • RARELY
                      Senior Member
                      • 04-11-2004
                      • 6810

                      Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                      İleri Görüşlülük

                      21.06.1935'deki görüşmelerinde:
                      "Savaş çıktığı takdirde Amerika tarafsızlık siyasetini koruyabilecek mi?"
                      "İmkan yok"dedi, "İmkan yok. Eğer savaş çıkarsa, Amerika'nın milliyetler topluluğunda işgal ettiği yüksek durumu herhalde etkili olacaktır. Coğrafi durumları ne olursa olsun, milletler birbirlerine birçok bağlarla bağlıdır.
                      Atatürk, dünyadaki milletleri, bir apartmanda oturanlar gibi görüyordu.
                      Birleşik Amerika Cumhuriyetleri bu apartmanın en lüks dairesinde oturmaktadır.

                      Eğer apartman, oturanlarının bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin etkisinden kurtulması olanak yoktur. Savaş için de aynı şey olabilir. Birleşik Amerika Cumhuriyeti'nin bundan uzak kalması imkansızdır."
                      Atatürk şu sözleri ilave etti:
                      "Bundan başka, Amerika büyük ve kuvvetli ve dünyanın her yerinde ilişiği olan bir devlet olduğundan kendisinin siyaset ve ekonomi yönünden ikinci basamaktaki bir duruma düşmesine hiçbir zaman izin veremez."

                      Kemal Arıburnu, Atatürk'ten Anılar, s. 328

                      Yorum

                      • RARELY
                        Senior Member
                        • 04-11-2004
                        • 6810

                        Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                        Bu Millet O Kadar Zengin Değil

                        Bir tarihte Atatürk Ege vapuru ile Mersin'e gitmiş. Dönüşte vapur Fethiye'de durmuş. Kasabada halk şenlik yaparken, gemilerden de havai fişekler atılıyormuş. Kendisine refakat eden Zafer Torpidosu'nda bulunan Atatürk, donanmanın şenliklerini seyrederken, zafer torpidosu komutanına kumandanlardan biri, bir torpil atmasını söylemiş. Torpido kumandanı:
                        "Hayhay efendim, yanlız bir torpilin kıymeti elli bin liradır" demiş.
                        Bunun üzerine Atatürk:
                        "Vazgeçin torpil atmaktan, bu millet o kadar zengin değildir."
                        Ve torpido kumandanına dönerek:
                        "Sizi tebrik ederim" diye iltifatta bulunmuş

                        Em. Tümg. Muzaffer Erendil, Anekdotlarla Atatürk

                        Yorum

                        • RARELY
                          Senior Member
                          • 04-11-2004
                          • 6810

                          Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                          Atatürk'ün Bir Hediyesi

                          Bir gün Konya'da Behiç Bey'in evinde Mustafa Kemal General Tawsend şerefine büyük bir ziyafet verdi. Ziyafette Behiç Bey, Muhtar Bey, Salih Bozok bulunuyorlardı. Yemek çok güzel bir hava içinde geçti. Yemeğin sonunda Mustafa Kemal misafirine dedi ki:
                          "Biz Türklerde bir adet vardır. Misafirimize mutlaka bir hediye veririz. Ben asil bir milletin mütevazi bir başkumandanıyım. Size ancak bu tesbihi verebiliyorum" diyerek elindeki kırmızı mercan tesbihi hediye etti ve sofradan kalkılacağı sırada kolundaki saati çıkararak General'e dedi ki;
                          "Bu saati bana Anafartalar'da bir Türk askeri, ölen bir İngiliz zabitinin kolundan çıkardığını söyleyerek verdi. Saatin arkasında subayın künyesi yazılıdır. Bu subayın ailesini arattımsa da bulamadım. İngiltere'ye döndüğünüzde, ailesini bulur ve saati verirseniz çok memnun olurum" diyerek General'e teslim etti.

                          Em. Tümg. Muzaffer Erendil, Anekdotlarla Atatürk

                          Yorum

                          • RARELY
                            Senior Member
                            • 04-11-2004
                            • 6810

                            Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                            Ankara'yı Neden Başkent Yaptım

                            Sıcak bir günün akşamında yanında bazı ileri gelenler ile köşkünün bahçesinde dolaşıyordu. Ben de o sıralar eski köşkün tavan dekorlarıyla meşguldüm. Tozlu ve sisli bir akşam Ankara'nın üzerine çökmüştü. Yer yer toz hortumları semaya doğru yükseliyor ve manzaraya daha boğucu bir hava ekliyordu. Bize:
                            "Ankara'yı hükümet merkezi yapmakla iyi mi ettim?" diye sordu.
                            Tabii herkes müspet cevap verdi. Arkasından:
                            "Neden?" suali gelince, kimi staratejiden, kimi siyasetten bahsetti. Hatta birimiz kayalık güzeldir gibi bir estetik nazariye de ortaya attı. Atatürk:
                            "Şimdi dalkavukluğu bırakın" diyerek münakaşayı kapattı. Ankara'nın hükümet merkezi olmak için saydığınız meziyetleri beni ikna etmeye yetmez. Ben Ankara'yı hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk'ün imkansızı imkan haline getiren kudretini dünyaya bir kere daha tekrar etmek istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak."

                            Em. Tümg. Muzaffer Erendil, Anekdotlarla Atatürk

                            Yorum

                            • RARELY
                              Senior Member
                              • 04-11-2004
                              • 6810

                              Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                              Milletine Olan Güveni

                              Toplantıda kendisinden evvel söz söyleyenlerden biri ona: "Nereden ilham ve kuvvet" aldığını sormuştu; Atatürk bu soruya millet hizmetinde bulunan insanların ilham kaynakları hakkında, uzunca bir tahlil yaparak cevap verdi. Sonunda kısaca demişti ki:
                              "Efendiler... İlham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir; milletin müşterek arzusu, gerçek temayülüdür. Varlığımızı, istiklalimizi kurtaran bütün teşebbüs ve hareketler; milletin müşterek fikrinin, arzusunun azminin yüksek tecellisinden başka bir şey değildir."

                              Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, s. 50

                              Yorum

                              • RARELY
                                Senior Member
                                • 04-11-2004
                                • 6810

                                Konu: Siz Hiç Böyle Büyük Bir Adam Tanıdınız mı???

                                Herkesin Millete İnanmasını İstedi

                                Zaferi müteakip yaptığı seyahatte Samsun'a da uğramış, orada öğretmenlerle görüşüyordu.
                                Öğretmenler adını konuşanların, kendisi hakkında çok sitayişkarane sözler söyleyişlerini sükunetle dinledikten sonra, onlara şu cevabı vermişti:
                                "Vatandaşınız olan herhangi bir şahsı, istediğiniz gibi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evladınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz! Fakat bu sevgi, sizi milli varlığınızı, bütün muhabbetlerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermenize sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket kadar büyük hata olmaz. Ben ancak vazifemi yaptım. Bana, bu ilhamı ve kudreti nereden aldığımı soruyorsunuz. Cevap olarak diyebilirim ki, bugünkü uyanıklığı, düne, geçmişe borçluyuz. Geçmişte bu milletin çektiklerinden büyük bir ilham ve kudret kaynağı olamaz!"

                                Niyazi Ahmet Banoğlu, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, s. 74

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor