Küçük Ahmet hergün okuldan gelir, kapının önündeki eski taburenin üzerine çıkarak babasını kontrol ederdi ve hergün babasını aynı pozisyonda, önünde bir kaç rakı şişesi, sedirin üzerinde sızmış bir şekilde görürdü.
Babasını kontrol etmek Ahmedin göreviydi.Babasının sızınca ağzındaki sigarayla üstünü hatta evi yakmaması, Ahmedin bu kontrolü sayesindeydi. Küçük Ahmet, görevi bittikten sonra usulca dersinin başına geçerdi. Babası ise oturduğu mekandan sadece tuvalete gitmek için kalkardı. Babasının kalktığını gören Ahmet,hemen babasının yanına koşardı ve babasının kendisi ile konuşmasını hasretle beklerdi.
Hep rüyalarında babasının kendisi ile konuştuğunu, hatta sarıldığını görürdü. Ama sadece rüyalarında... Gündüzleri Ahmet'i karşısında gören babası, sadece şöyle söylerdi oğluna; "N'aber?"
Günler böyle devam ediyordu. Ahmet yine birgün okuldan geldi ve babasını kontrol etmek için taburenin üzerine çıktı. Tam bakacakken, eski tabure birden bire kırılıverdi ve Ahmet pencerede asılı kaldı. Onun yaşındaki bir çocuğun oradan atlaması çok kolaydı. Ama ne yazık ki kırılan tabure ters dönmüş,ve sivri ucu atlayacağı yere gelmişti.
İçerden sesleri duyan babası oğlunun yanına geldi. Kırılan tabureyi ayağı ile iterek oğlunun belinden sıkıca tuttu ve şöyle seslendi; "Ellerini bırak, seni sıkıca tuttum."
Ahmet babasını duymamazlıktan geldi.
Babası sesini biraz daha yükselterek; "Hadi bırak ellerini korkma düşmessin. Seni sıkıca tutuyorum.
Ahmet babasının duyacağı bir şekilde; "Takaatım iyice kesilinceye kadar bırakmam baba. Çünkü bana ilk defa sarılıyorsun..."
Alıntıdır
Babasını kontrol etmek Ahmedin göreviydi.Babasının sızınca ağzındaki sigarayla üstünü hatta evi yakmaması, Ahmedin bu kontrolü sayesindeydi. Küçük Ahmet, görevi bittikten sonra usulca dersinin başına geçerdi. Babası ise oturduğu mekandan sadece tuvalete gitmek için kalkardı. Babasının kalktığını gören Ahmet,hemen babasının yanına koşardı ve babasının kendisi ile konuşmasını hasretle beklerdi.
Hep rüyalarında babasının kendisi ile konuştuğunu, hatta sarıldığını görürdü. Ama sadece rüyalarında... Gündüzleri Ahmet'i karşısında gören babası, sadece şöyle söylerdi oğluna; "N'aber?"
Günler böyle devam ediyordu. Ahmet yine birgün okuldan geldi ve babasını kontrol etmek için taburenin üzerine çıktı. Tam bakacakken, eski tabure birden bire kırılıverdi ve Ahmet pencerede asılı kaldı. Onun yaşındaki bir çocuğun oradan atlaması çok kolaydı. Ama ne yazık ki kırılan tabure ters dönmüş,ve sivri ucu atlayacağı yere gelmişti.
İçerden sesleri duyan babası oğlunun yanına geldi. Kırılan tabureyi ayağı ile iterek oğlunun belinden sıkıca tuttu ve şöyle seslendi; "Ellerini bırak, seni sıkıca tuttum."
Ahmet babasını duymamazlıktan geldi.
Babası sesini biraz daha yükselterek; "Hadi bırak ellerini korkma düşmessin. Seni sıkıca tutuyorum.
Ahmet babasının duyacağı bir şekilde; "Takaatım iyice kesilinceye kadar bırakmam baba. Çünkü bana ilk defa sarılıyorsun..."
Alıntıdır