Herşeyin çaresi var. İsyan olur, gelir geçer, sonunda bastırılır.
Terör olur, uzun sürse bile neticede kafası ezilir.
Savaş olur, elbet bir gün o da biter, barış gelir.
İhtilal olur, ki çok kere olmuştur, iyi kötü demokrasiye tekrar dönülür.
Ama bir şey var ki:
Laik-Antilaik kavgası.
İşte o bitmez.
Bizim başımıza böyle bir felâket geldi.
***
Hem de ne felâket.
Kanun fayda etmez.
Polisiye tedbir işlemez.
Tahsil, talim, terbiye bile sökmez.
Demokrasilerde her türlü krizin çaresi seçimdir. Bunda seçim de ilaç değil. Hiçbir çözüm getirmez.
Ne aksilik.
Çocuklarımıza torunlarımıza düzgün bir ülke bırakalım diye çabalarken, başımıza böyle bir felâket geldi işte.
***
Hazin tarafı:
Buradan nasıl çıkarız'a kafa yoranımız yok. Herkes sadece “haklı olmak” sevdasında.
- Ne benzetti ama.
-Öf, lâfı gediğine oturttu.
-Bravo, ağzının payını verdi.
Verdi de ne oldu?
Hiç.
O da daha ağırını söyledi. Kimin eline ne geçti?
Uçurum derinleşiyor.
Türkiye'de bütün kurumlar karşılıklı mevzilenmiş, günlük galibiyetler peşindedirler.
Sonuç, sıfır.
Sabaha kadar oynasan bu maç bitmez. Üstelik dünyanın en iyi hakemini getirtsen, tarafları yine memnun etmez.
***
Peki, hiç mi çare yok?
İnsanların buluşacağı bir tampon bölge hiç mi kalmadı?
Son ümidim, her şeye rağmen yine de siyaset'tir. Ama seviyeli siyaset... Tabanı memnun edeceğim derken tahrik eden değil, bilakis, tabanı teskin eden hatta eğiten siyaset.
Yâni halk dalkavukluğu değil, devlet adamlığı... İster iktidarda ister muhalefette ol, Türkiye, önce aklıselim'e muhtaç. Öbür yetenekler olmasa da olur.
Önce aklıselim.
Çünkü, 58 yıllık demokrasi tarihimizde böyle bir dönem hiç yaşanmadı.
Rauf TAMER
Terör olur, uzun sürse bile neticede kafası ezilir.
Savaş olur, elbet bir gün o da biter, barış gelir.
İhtilal olur, ki çok kere olmuştur, iyi kötü demokrasiye tekrar dönülür.
Ama bir şey var ki:
Laik-Antilaik kavgası.
İşte o bitmez.
Bizim başımıza böyle bir felâket geldi.
***
Hem de ne felâket.
Kanun fayda etmez.
Polisiye tedbir işlemez.
Tahsil, talim, terbiye bile sökmez.
Demokrasilerde her türlü krizin çaresi seçimdir. Bunda seçim de ilaç değil. Hiçbir çözüm getirmez.
Ne aksilik.
Çocuklarımıza torunlarımıza düzgün bir ülke bırakalım diye çabalarken, başımıza böyle bir felâket geldi işte.
***
Hazin tarafı:
Buradan nasıl çıkarız'a kafa yoranımız yok. Herkes sadece “haklı olmak” sevdasında.
- Ne benzetti ama.
-Öf, lâfı gediğine oturttu.
-Bravo, ağzının payını verdi.
Verdi de ne oldu?
Hiç.
O da daha ağırını söyledi. Kimin eline ne geçti?
Uçurum derinleşiyor.
Türkiye'de bütün kurumlar karşılıklı mevzilenmiş, günlük galibiyetler peşindedirler.
Sonuç, sıfır.
Sabaha kadar oynasan bu maç bitmez. Üstelik dünyanın en iyi hakemini getirtsen, tarafları yine memnun etmez.
***
Peki, hiç mi çare yok?
İnsanların buluşacağı bir tampon bölge hiç mi kalmadı?
Son ümidim, her şeye rağmen yine de siyaset'tir. Ama seviyeli siyaset... Tabanı memnun edeceğim derken tahrik eden değil, bilakis, tabanı teskin eden hatta eğiten siyaset.
Yâni halk dalkavukluğu değil, devlet adamlığı... İster iktidarda ister muhalefette ol, Türkiye, önce aklıselim'e muhtaç. Öbür yetenekler olmasa da olur.
Önce aklıselim.
Çünkü, 58 yıllık demokrasi tarihimizde böyle bir dönem hiç yaşanmadı.
Rauf TAMER