Indiana Jones komplosunu açıklıyoruz!
Indiana Jones filmi sizde hayalkırıklığı mı yarattı? Hiç üzülmeyin, filmin şifrelerini çözünce konuyu daha iyi anlayacaksınız.
Yıllarca beklemiştiniz. Filmin fragmanlarını görünce bir heyecan duygusu her yanınızı sarmıştı. Vizyona girmesini beklerken günleri saydınız. Ama şimdi filmi görmüş bir sinema seyircisi olarak bir boşluk duygusu içindesiniz?
Bu film sizin hayatınızı değiştirmedi diye hiç dert etmeyin. Filmin içindeki gizli mesajları öğrenince kendinizi daha bilgili hissedeceksiniz!
(Yazının bundan sonrası filmi seyretmiş olanlar için. Henüz filmi görmediyseniz yazının geri kalanını okumak film seyretme ***finize zarar verebilir. Bizden söylemesi)
Filmde gizli olarak anlatılan hikaye aslında şu: George Lucas Hollywood’u aptallaştırmak gibi bir misyonu var. İlk başta bunu kabul etmekte zorlanabilirsiniz ama şifreleri çözdükçe herşey daha iyi anlaşılacak.
Lucas’ın yarattığı Indiana Jones karakteri besbelli Lucas’ın kendisi: Herkes onu kitaplarına gömülmüş bir sünepe sanıyor ama aslında o son derece dinamik bir maceracı. Kariyeri boyunca eski dünyaların izini sürmeyi iş edinmiş.
Marion Ravenwood (Karen Allen) ise Spielberg’i simgeliyor. O ve Indiana Jones bir zamanlar çok yakındılar ama sonra yolları ayrıldı. Birisi çılgın maceralara yol alırken (Star Wars serisi) diğeri arka planda kaldı ve Schindler’in Listesi ve Münih filmleri gibi daha ciddi işlerle uğraşmak zorunda kaldı.
Kristal Kafatası ise gişe kazancı getirecek film yapmanın karanlık sanatını temsil ediyor. Düşünsenize BOŞ BİR KAFA bu. Buradaki metafor ise büyük bütçeli filmler yapmak için beyin gerekmediği ve boş kafalı birilerinin bu filmlere zaten gideceğini anlatıyor.
Indiana Jones bu kafatasını bir mezarlıkta buluyor – yani hayalgücü çoktan ölmüş. Ve bu kafatasını altın şehre (ki bunu da Hollywood olarak düşünmelisiniz) getirmek iin maceraya atılıyor. Kafatasının ait olduğu yer işte bu altın şehir, orada 12 adet benzer ve saydam ‘şey’le yanyana durması lazım. Bu 12 saydam ‘şey’ de diğer film stüdyosu sahibi patronları temsil ediyor.
Bu maceradaki karakterlere gelince:
John Hurt'ün canlandırdığı Professor Oxley aslında eski tip bir senaryo yazarı. Kültürlü, entellektüel bir adam ama çılgın bir yerde çok fazla zaman geçirdiği için delirmiş. Sadece Indiana Jones (yani George Lucas) onun zırvalarından bir anlam çıkarabiliyor.
Shia LaBeouf'ün oynadığı Mutt ise Hollywood aktörlerini temsil ediyor: Aptal ve iğrenç Ama aynı zamanda genç, enerjik ve kötülük yapmaya eğilimli. Kendi kişisel hırslarıyla hareket ediyor ve projenin gerçek amacının ne olduğunu anlamaya kafası basmıyor.
Ray Winstone'ün Mac karakteri ise Indiana Jones’un en iyi arkadaşıymış gibi rol ama ilk fırsatta para için onu satan adam. Bu karakter bir Hollywood menajerinden başka kim olabilir, sorarız size...
Peki kim durduracak bu tipleri?
Cate Blanchett'ın Irina Spalko karakteri çok açık bir şekilde ‘Avrupa sineması’nı temsil ediyor. Irina Spalko çok zeki, çok yetenekli ve RUS! Yani bu karaktere Ingmar Tarkovski adını verseler de olurdu. Düşünün bir kere: Irina Spalko adı bile şüphe uyandıracak şekilde ‘Istvan Szabo’ya benzemiyor mu? Ve Spalko’nun asıl amacı zenginlik olmak değil. ‘Bilgiye ulaşmak’istiyor o.. O yüzden bu filmde kötü karakter olmuş.
Spalko’nun yardımcıları ise suratsız ve beceriksiz askerlerden oluşmuş bir ordu. Ki biz bunlara ‘film eleştirmenleri’ diyoruz. Indiana Jones’a trilyonlarca mermi sıkıyorlar ama asla zarar veremiyorlar. Bunlardan bir tanesi uçurumdan falan düşecek olsa ya karıncalara yem oluyor ya da başına kimbilir ne geliyor. Fakat bu sersemlere ne olduğunu hiç birimiz umursamıyoruz bile!
Ve tabii ki Indiana Jones (Yani George Lucas) misyonunu başarıyla tamamlıyor ve Hollywood’un en üst basamağına çıkarak bize yeni bir APTALLIK çağının başladığını gösteriyorlar. Şeytan Spalko'nun ‘bilgiye ulaşma’ mücadelesi en sonunda onu patlatıp öldürüyor. Buy mücadeleden kaos çıkıyor, özel efektler çıldırıyor ve kristal kafatası sahipleri başka bir boyuta geçiyor.
Toplumumuzun geri kalanı mahvolurken bizim uygarlığımızın niçin böyle şatafatlı sanat işlerine bu kadar enerji harcadığı ve bu bilgisayar hilesiyle yaratılmış idollere bizim niye taptığımızı da gelecek nesiller de merak edip duracak...
İşte biz de bu sırları ve komployu açığa çıkarıp gerekli belgeleri ilgili makamlara gönderdik. Onlar da bize söz verdiler, bu sırları tahta bir sandığa koyup dünyanın bilinmeyen biryerindeki depoya kaldıracaklar ve sonsuza kadar emin ellerde tutacaklar.
Siz de lütfen herkeslere bu sırları anlatın ki hiçbir şey gizli kalmasın.
Indiana Jones komplosunu açıklıyoruz! - Güncel.net
Indiana Jones filmi sizde hayalkırıklığı mı yarattı? Hiç üzülmeyin, filmin şifrelerini çözünce konuyu daha iyi anlayacaksınız.
Yıllarca beklemiştiniz. Filmin fragmanlarını görünce bir heyecan duygusu her yanınızı sarmıştı. Vizyona girmesini beklerken günleri saydınız. Ama şimdi filmi görmüş bir sinema seyircisi olarak bir boşluk duygusu içindesiniz?
Bu film sizin hayatınızı değiştirmedi diye hiç dert etmeyin. Filmin içindeki gizli mesajları öğrenince kendinizi daha bilgili hissedeceksiniz!
(Yazının bundan sonrası filmi seyretmiş olanlar için. Henüz filmi görmediyseniz yazının geri kalanını okumak film seyretme ***finize zarar verebilir. Bizden söylemesi)
Filmde gizli olarak anlatılan hikaye aslında şu: George Lucas Hollywood’u aptallaştırmak gibi bir misyonu var. İlk başta bunu kabul etmekte zorlanabilirsiniz ama şifreleri çözdükçe herşey daha iyi anlaşılacak.
Lucas’ın yarattığı Indiana Jones karakteri besbelli Lucas’ın kendisi: Herkes onu kitaplarına gömülmüş bir sünepe sanıyor ama aslında o son derece dinamik bir maceracı. Kariyeri boyunca eski dünyaların izini sürmeyi iş edinmiş.
Marion Ravenwood (Karen Allen) ise Spielberg’i simgeliyor. O ve Indiana Jones bir zamanlar çok yakındılar ama sonra yolları ayrıldı. Birisi çılgın maceralara yol alırken (Star Wars serisi) diğeri arka planda kaldı ve Schindler’in Listesi ve Münih filmleri gibi daha ciddi işlerle uğraşmak zorunda kaldı.
Kristal Kafatası ise gişe kazancı getirecek film yapmanın karanlık sanatını temsil ediyor. Düşünsenize BOŞ BİR KAFA bu. Buradaki metafor ise büyük bütçeli filmler yapmak için beyin gerekmediği ve boş kafalı birilerinin bu filmlere zaten gideceğini anlatıyor.
Indiana Jones bu kafatasını bir mezarlıkta buluyor – yani hayalgücü çoktan ölmüş. Ve bu kafatasını altın şehre (ki bunu da Hollywood olarak düşünmelisiniz) getirmek iin maceraya atılıyor. Kafatasının ait olduğu yer işte bu altın şehir, orada 12 adet benzer ve saydam ‘şey’le yanyana durması lazım. Bu 12 saydam ‘şey’ de diğer film stüdyosu sahibi patronları temsil ediyor.
Bu maceradaki karakterlere gelince:
John Hurt'ün canlandırdığı Professor Oxley aslında eski tip bir senaryo yazarı. Kültürlü, entellektüel bir adam ama çılgın bir yerde çok fazla zaman geçirdiği için delirmiş. Sadece Indiana Jones (yani George Lucas) onun zırvalarından bir anlam çıkarabiliyor.
Shia LaBeouf'ün oynadığı Mutt ise Hollywood aktörlerini temsil ediyor: Aptal ve iğrenç Ama aynı zamanda genç, enerjik ve kötülük yapmaya eğilimli. Kendi kişisel hırslarıyla hareket ediyor ve projenin gerçek amacının ne olduğunu anlamaya kafası basmıyor.
Ray Winstone'ün Mac karakteri ise Indiana Jones’un en iyi arkadaşıymış gibi rol ama ilk fırsatta para için onu satan adam. Bu karakter bir Hollywood menajerinden başka kim olabilir, sorarız size...
Peki kim durduracak bu tipleri?
Cate Blanchett'ın Irina Spalko karakteri çok açık bir şekilde ‘Avrupa sineması’nı temsil ediyor. Irina Spalko çok zeki, çok yetenekli ve RUS! Yani bu karaktere Ingmar Tarkovski adını verseler de olurdu. Düşünün bir kere: Irina Spalko adı bile şüphe uyandıracak şekilde ‘Istvan Szabo’ya benzemiyor mu? Ve Spalko’nun asıl amacı zenginlik olmak değil. ‘Bilgiye ulaşmak’istiyor o.. O yüzden bu filmde kötü karakter olmuş.
Spalko’nun yardımcıları ise suratsız ve beceriksiz askerlerden oluşmuş bir ordu. Ki biz bunlara ‘film eleştirmenleri’ diyoruz. Indiana Jones’a trilyonlarca mermi sıkıyorlar ama asla zarar veremiyorlar. Bunlardan bir tanesi uçurumdan falan düşecek olsa ya karıncalara yem oluyor ya da başına kimbilir ne geliyor. Fakat bu sersemlere ne olduğunu hiç birimiz umursamıyoruz bile!
Ve tabii ki Indiana Jones (Yani George Lucas) misyonunu başarıyla tamamlıyor ve Hollywood’un en üst basamağına çıkarak bize yeni bir APTALLIK çağının başladığını gösteriyorlar. Şeytan Spalko'nun ‘bilgiye ulaşma’ mücadelesi en sonunda onu patlatıp öldürüyor. Buy mücadeleden kaos çıkıyor, özel efektler çıldırıyor ve kristal kafatası sahipleri başka bir boyuta geçiyor.
Toplumumuzun geri kalanı mahvolurken bizim uygarlığımızın niçin böyle şatafatlı sanat işlerine bu kadar enerji harcadığı ve bu bilgisayar hilesiyle yaratılmış idollere bizim niye taptığımızı da gelecek nesiller de merak edip duracak...
İşte biz de bu sırları ve komployu açığa çıkarıp gerekli belgeleri ilgili makamlara gönderdik. Onlar da bize söz verdiler, bu sırları tahta bir sandığa koyup dünyanın bilinmeyen biryerindeki depoya kaldıracaklar ve sonsuza kadar emin ellerde tutacaklar.
Siz de lütfen herkeslere bu sırları anlatın ki hiçbir şey gizli kalmasın.
Indiana Jones komplosunu açıklıyoruz! - Güncel.net
Yorum