Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, 'telekulak' tartışmalarını yorumladı. Orakoğlu, Türkiye'nin darbe ortamına çekilmeye çalışıldığını savundu ve ekledi:
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu, dinleme iddialarının dış güçlerinin eseri olduğunu iddia ederek devletin kurumları arasında çatışma çıkarılarak milletin devletin kurumlarına güvenini azaltmaya yönelik bir psikolojik savaşın sürdürüldüğünü iddia etti.
İHA muhabirinin CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın bir vali ile yaptığı görüşmelerin dinlendiği iddiaları ve Anayasa Mahkemesi Başkan Osman Paksüt'ün takip edildiği iddialarıyla gündeme gelen 'telekulak' tartışmalarına yönelik sorularını cevapladı.
Bülent Orakoğlu, bu iddialar ortaya atıldığında Türkiye Cumhuriyeti polis teşkilatının suçlandığına dikkat çekerek "Polis teşkilatının kurumsal kimliği, yani tamamen olayın içindeymiş gibi bir algılamayla açıklamalar yapıldı.
Türkiye Cumhuriyeti , bir hukuk devletidir. Bir ülkenin hukuk devletinde bir kurumu bir kişiyi suçlarken bir takım belge ve bilgilere dayanmamız gerekir ama Türkiye'de herkes işin kolaycılığına kaçıyorlar, hemen bir takım devletin kurumlarını suçlayıveriyorlar" dedi.
Ülkenin kritik bir ortamdan geçtiğine dikkat çeken Orakoğlu, Türkiye'de bir takım cunta grupları tarafından darbe ortamlarına çekilmek istendiğini medyada yer alan haberlerde izlediğini belirterek "Polis teşkilatının böyle kritik bir dönemde gündeme getirilmesine karşıyım.
Bu ülkede yasal olarak dinleme, izleme, ortam dinlemesi üç kurum tarafından yapılır. MİT, polis ve Jandarma istihbarat .
Bu izlemeler yapılırken Cumhuriyet savcılığının bilgisinde mahkemelerden alınan kararlarla yapılır. Bunun dışında başka bir izleme, dinleme, reorganizasyon, çete ve grubun içindeymiş gibi göstermek olmaz" diye konuştu.
Yasadışı dinleme yapacak bir kaç kişinin olabileceğine de işaret eden Orakoğlu, "Geçmişte oldu, poliste de olabilir, jandarmada da, MİT'te de olur ama bu kurumsal bir kimlik değildir. Menfaat amaçlı olabilir, Daire Başkanının haberi olmadan yapabilir" şeklinde konuştu.
Ankara Cumhuriyet savcılığının konu ile ilgili araştırma başlattığını hatırlatan Orakoğlu, "Güvenlik güçlerimiz de muhakkak ki bu olayın perde arkasının aydınlatılması için çok ciddi yardımda bulunur.
Benim söylemek istediğim burada Sayın Baykal'ın söylediği, bir organizasyon varmış gibi konuşuyor, böyle bir şey yok. Genel çerçevede bakmak lazım. Sadece Önder Sav bulunduğu ortamın dinlediği iddiasıyla bakmamak lazım" dedi.
Orakoğlu, Osman Paksüt'ün yanısıra, bir takım komutanların konuşmalarının youtube'a verildiğine dikkat çekerek şöyle konuştu " Bunlar kritik davalar bakmış, ciddi görevlerde bulunmuş kişiler, sanki anayasal kurumlar arasında çatışma çıkarmak, devletin milletin, kurumlarına güveni azaltmaya yönelik psikolojik hareket.
Sav'ın odasının izlenmesi kime ne yaracak. Önemli olan oradaki konuşmalar değil, önemli olan buranın dinlendiği intibahının verilmesi. Kimseye faydası yok , Polis, MİT niçin dinlesin ki?"
Dinleme iddialarının Anayasa Mahkemesi, TSK ve yargı çerçevesinde yoğunlaştığına dikkat çeken Orakoğlu, yargının önemli kararlar imza ettiğini vurgulayarak " Türkiye'de anayasal kurumlar arasında nifak tohumlarının ekilmesine çalışılıyor.
Sayın Baykal, Sayın Bahçeli dinlendiklerini söylüyor, eminin Başbakan da böyle düşünüyor. Geçmişte de böyle oldu, Mesut Yılmaz'dan biliyorum. Hangi makamda olursa olsun bir dinleniyoruz şüphesi var" diye konuştu.
Müslüman coğrafyanın bulunduğu bölgeler kan gölüne döndüğüne dikkat çeken Orakoğlu," Türkiye bir hedef. 32 ülkenin psikolojik savaşı var" dedi.
Orakoğlu, dinlemenin uzman kişiler tarafından yapılabileceği yönündeki iddialara ise "Bu bilgi çok yanlış, bilgisayar teknolojisini iyi bilen birisi lazer cihazı ile ortamı dinleyebilir, çeşitli sistemler var, bilgisayarı üst düzey bilen kişilerin yapılabileceği işler. Bilgisayar teknolojisi geliştikçe üniversite öğrencisi bile yapabilir, tabi bu kadar basite indirmemek lazım.
Teknolojinin Türkiye'de yapacağı erozyonları önlemek için, yabancı istihbaratların kurdukları sistemleri engellemek için önlem alınarak buna karşı birimlerin güçlendirilmesi lazım" ifadesini kullandı.
"İstihbarat birimi takip ediliyorsa bunu anlayamazsınız" diyen Orakoğlu, İçişleri Bakanı Atalay'ın yaptığı açıklamaya dikkat çekerek " Bakın Bakan açıklama yaptı, 'bu bizimle ilgili değil' diye. Devletin bakanına inanmıyoruz" dedi.
Yaşanan olayları " Yabancı ülkelerin gizli servisleri sanki psikolojik hareketler çerçevesinde yapılıyor gibi" diyerek özetleyen Orakoğlu konuşmasına şöyle devam etti; " Şunu bilmemiz lazım, polis suç olan konuları dinler, hukuki çerçevelerin içinde, Polis teşkilatının elinde bu imkanlar var demek yanlış. Birazda gözünüzü dış unsurlara çevirin.
Bizi birbirimize düşürmeye çalışan, Türkiye'nin güç olmasını engellemek isteyen güçlere bakmak lazım, bir kaç kişi bunu yaptıysa bunu ortaya çıkarırız bu önemli değil. Devletin kurumları üzerine çamur atılmaya çalışıyor, bu yargı, siyaset iktidar birbirine giriyor, insanlar arsında umutsuzluğa neden oluyor. Türkiye içine kapanıyor, Türkiye'yi idare edenlerin çok akıllı hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum."
İHA
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu, dinleme iddialarının dış güçlerinin eseri olduğunu iddia ederek devletin kurumları arasında çatışma çıkarılarak milletin devletin kurumlarına güvenini azaltmaya yönelik bir psikolojik savaşın sürdürüldüğünü iddia etti.
İHA muhabirinin CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın bir vali ile yaptığı görüşmelerin dinlendiği iddiaları ve Anayasa Mahkemesi Başkan Osman Paksüt'ün takip edildiği iddialarıyla gündeme gelen 'telekulak' tartışmalarına yönelik sorularını cevapladı.
Bülent Orakoğlu, bu iddialar ortaya atıldığında Türkiye Cumhuriyeti polis teşkilatının suçlandığına dikkat çekerek "Polis teşkilatının kurumsal kimliği, yani tamamen olayın içindeymiş gibi bir algılamayla açıklamalar yapıldı.
Türkiye Cumhuriyeti , bir hukuk devletidir. Bir ülkenin hukuk devletinde bir kurumu bir kişiyi suçlarken bir takım belge ve bilgilere dayanmamız gerekir ama Türkiye'de herkes işin kolaycılığına kaçıyorlar, hemen bir takım devletin kurumlarını suçlayıveriyorlar" dedi.
Ülkenin kritik bir ortamdan geçtiğine dikkat çeken Orakoğlu, Türkiye'de bir takım cunta grupları tarafından darbe ortamlarına çekilmek istendiğini medyada yer alan haberlerde izlediğini belirterek "Polis teşkilatının böyle kritik bir dönemde gündeme getirilmesine karşıyım.
Bu ülkede yasal olarak dinleme, izleme, ortam dinlemesi üç kurum tarafından yapılır. MİT, polis ve Jandarma istihbarat .
Bu izlemeler yapılırken Cumhuriyet savcılığının bilgisinde mahkemelerden alınan kararlarla yapılır. Bunun dışında başka bir izleme, dinleme, reorganizasyon, çete ve grubun içindeymiş gibi göstermek olmaz" diye konuştu.
Yasadışı dinleme yapacak bir kaç kişinin olabileceğine de işaret eden Orakoğlu, "Geçmişte oldu, poliste de olabilir, jandarmada da, MİT'te de olur ama bu kurumsal bir kimlik değildir. Menfaat amaçlı olabilir, Daire Başkanının haberi olmadan yapabilir" şeklinde konuştu.
Ankara Cumhuriyet savcılığının konu ile ilgili araştırma başlattığını hatırlatan Orakoğlu, "Güvenlik güçlerimiz de muhakkak ki bu olayın perde arkasının aydınlatılması için çok ciddi yardımda bulunur.
Benim söylemek istediğim burada Sayın Baykal'ın söylediği, bir organizasyon varmış gibi konuşuyor, böyle bir şey yok. Genel çerçevede bakmak lazım. Sadece Önder Sav bulunduğu ortamın dinlediği iddiasıyla bakmamak lazım" dedi.
Orakoğlu, Osman Paksüt'ün yanısıra, bir takım komutanların konuşmalarının youtube'a verildiğine dikkat çekerek şöyle konuştu " Bunlar kritik davalar bakmış, ciddi görevlerde bulunmuş kişiler, sanki anayasal kurumlar arasında çatışma çıkarmak, devletin milletin, kurumlarına güveni azaltmaya yönelik psikolojik hareket.
Sav'ın odasının izlenmesi kime ne yaracak. Önemli olan oradaki konuşmalar değil, önemli olan buranın dinlendiği intibahının verilmesi. Kimseye faydası yok , Polis, MİT niçin dinlesin ki?"
Dinleme iddialarının Anayasa Mahkemesi, TSK ve yargı çerçevesinde yoğunlaştığına dikkat çeken Orakoğlu, yargının önemli kararlar imza ettiğini vurgulayarak " Türkiye'de anayasal kurumlar arasında nifak tohumlarının ekilmesine çalışılıyor.
Sayın Baykal, Sayın Bahçeli dinlendiklerini söylüyor, eminin Başbakan da böyle düşünüyor. Geçmişte de böyle oldu, Mesut Yılmaz'dan biliyorum. Hangi makamda olursa olsun bir dinleniyoruz şüphesi var" diye konuştu.
Müslüman coğrafyanın bulunduğu bölgeler kan gölüne döndüğüne dikkat çeken Orakoğlu," Türkiye bir hedef. 32 ülkenin psikolojik savaşı var" dedi.
Orakoğlu, dinlemenin uzman kişiler tarafından yapılabileceği yönündeki iddialara ise "Bu bilgi çok yanlış, bilgisayar teknolojisini iyi bilen birisi lazer cihazı ile ortamı dinleyebilir, çeşitli sistemler var, bilgisayarı üst düzey bilen kişilerin yapılabileceği işler. Bilgisayar teknolojisi geliştikçe üniversite öğrencisi bile yapabilir, tabi bu kadar basite indirmemek lazım.
Teknolojinin Türkiye'de yapacağı erozyonları önlemek için, yabancı istihbaratların kurdukları sistemleri engellemek için önlem alınarak buna karşı birimlerin güçlendirilmesi lazım" ifadesini kullandı.
"İstihbarat birimi takip ediliyorsa bunu anlayamazsınız" diyen Orakoğlu, İçişleri Bakanı Atalay'ın yaptığı açıklamaya dikkat çekerek " Bakın Bakan açıklama yaptı, 'bu bizimle ilgili değil' diye. Devletin bakanına inanmıyoruz" dedi.
Yaşanan olayları " Yabancı ülkelerin gizli servisleri sanki psikolojik hareketler çerçevesinde yapılıyor gibi" diyerek özetleyen Orakoğlu konuşmasına şöyle devam etti; " Şunu bilmemiz lazım, polis suç olan konuları dinler, hukuki çerçevelerin içinde, Polis teşkilatının elinde bu imkanlar var demek yanlış. Birazda gözünüzü dış unsurlara çevirin.
Bizi birbirimize düşürmeye çalışan, Türkiye'nin güç olmasını engellemek isteyen güçlere bakmak lazım, bir kaç kişi bunu yaptıysa bunu ortaya çıkarırız bu önemli değil. Devletin kurumları üzerine çamur atılmaya çalışıyor, bu yargı, siyaset iktidar birbirine giriyor, insanlar arsında umutsuzluğa neden oluyor. Türkiye içine kapanıyor, Türkiye'yi idare edenlerin çok akıllı hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum."
İHA