Gökçek göğsünü gere gere gizlice Kızılırmak suyu içirdiğini söyledi. Ama öyle bir rapor geldi ki Gökçek'in ne diyeceği merakla bekleniyor.
Melih Gökçek geçen hafta 15 gün boyunca "gizlice" Ankaralılar'a Kızılırmak suyu içirdiğini itiraf etti. Ardından "bakın, ishal vakaları artmadı" diyerek yaptığının ne kadar iyi olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Ama Tıp Kurumu'ndan gelen raporlar Gökçek'i yalanlıyor. Kızılırmak suyunda arsenik çıktı!
Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, Tıp Kurumu bir araştırma yaptı. “Kızılırmak Suyu Raporu” ile Ankara’ya verilen Kızılırmak suyundaki arsenik miktarının, kanser riski taşıdığı, Tıp Kurumu’nun raporuyla da ortaya çıktı.
Araştırmanın sonucuna göre Kızılırmak suyu ishal yapmıyor ama kanser yapıyor. Üstelik numunelerde arsenik miktarı düşük gösterilmiş. Ankaralılar'ı gelecekte "mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri" bekliyor. Üstelik suda arsenik kadar tehlikeli olan kadmidyum hiç ölçülmemiş...
Tıp Kurumu Başkanı Mehmet Altınok ile Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer’in imzasını taşıyan raporda, şu dikkat çekici tespitlere yer verildi:
İSHAL YAPMIYOR, KANSER YAPIYOR
• Su kalitesi ne kadar kötü olursa olsun, klorlama gibi basit dezenfeksiyon işlemleriyle sudaki patojen organizmalar yok edilebilir ve bu suyu kullananlarda ishal vakaları görülmez.
Ama kullananlarda ishal görülmemesi, içme suyunun sağlık yönünden sorunsuz olduğunu göstermez. İçme suyu kalitesinde insan sağlığı için esas önemli olan, basit arıtma işlemleri ile kolaylıkla bertaraf edilemeyen toksik etkili kimyasal kirliliklerdir. Bu kimyasal kirliliklerin etkisi, 15-20 yıl sonra, başta kanser olmak üzere çeşitli kronik hastalıkların artmasıyla ortaya çıkar.
ARSENİK MİKTARI DÜŞÜK GÖSTERİLMİŞ
• Kızılırmak suyunun Ankara’ya verilmesinden 6 gün sonra, 13 Mayıs 2008 tarihli ASKİ raporunda, ham ve arıtılmış su numunesindeki değerlere yer veriliyor.
Buna göre, arıtılmamış su örneğindeki arsenik miktarı 12.1 mikrogram/litre. İvedik’te arıtıldıktan sonra ise arsenik değeri 1 mikrogramın altında gösteriliyor.
Geleneksel arıtma yöntemleriyle, arsenik miktarının bu kadar düşük düzeylere nasıl çekildiğinin açıklanması gerekiyor. Bilimsel literatür ışığında, ASKİ’nin geleneksel arıtmasının ham sudaki arsenik düzeyini 1 mikrogram/litreye indirmesi mümkün değil.
ANKARALILAR BÜYÜK TEHDİT ALTINDA
• Arsenik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından içme sularındaki en tehlikeli kimyasal kirlilik olarak kabul ediliyor. İçme suyunda yüksek oranlarda arsenik bulunması; “mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri”ne yol açabiliyor.
Ayrıca sinir sisteminde, kalpte hasara neden olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü, TSE ve Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği’ne göre, 1 litre içme suyunda izin verilen en fazla arsenik değeri 10 mikrogram.
Ancak içme suyunda 0.5 oranında arsenik bulunması bile her 100 bin nüfus için 10 binde bir, 1 mikrogram arsenik bulunması ise 5 binde bir kanser yapma riski taşıyor.
Ankara içme sularında litrede 10 mikrogram arsenik olduğu takdirde, Ankara’nın nüfusunun 4 milyon 140 bin olduğundan hareketle, yaşamları boyunca Ankaralılardan yaklaşık 250 kadın ve 490 erkekte mesane kanseri; 380 kadında ve 300 erkekte de akciğer kanseri gelişecek. Bu içme suyundaki arseniğe bağlı olarak, 1420 yeni mesane ve akciğer kanseri vakası anlamına gelecek.
KADMİDYUM HİÇ ÖLÇÜLMEMİŞ
• Kadmiyum, arsenikle birlikte, sudaki en zehirli kimyasal olarak kabul ediliyor. Ancak ASKİ Kızılırmak Suyu Analizi’nde, kadmiyum ölçümüne ait değerler yok. Kızılırmak’ın kadmiyum açısından da kirli olduğu daha önce raporlandığına göre, bu analizin artık yayımlanmaması şüphe çekiyor.
TARIMSAL İLAÇ ANALİZİ YOK
• Kızılırmak Nehri, 1150 kilometrelik güzergâhı boyunca tarımsal ilaçlarla da etkileşim içinde oluyor. Tarımsal ilaç kökenli toksinlere ait analiz neden yapılmıyor?
• Kızılırmak güzergâhında, Kayseri dışındaki illerde atık su arıtma tesisleri yok. Kanalizasyon suları da Kızılırmak’a karışıyor.
GÖKÇEK YANLIŞ BİLGİLENDİRİYOR
İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan ise “Şu an itibarıyla kente verilen Kızılırmak suyu, normal karışımın 5 kat altında olduğundan, yapılan testlerde su değeri sağlık sınırları içinde görünmektedir. Oysaki Kızılırmak projesi ile kente verilmesi planlanan su miktarı 750 bin metreküptür. Ancak Gökçek, 21 gündür Ankara’ya Kızılırmak suyundan en fazla 150 bin metreküp su vermektedir. Geri kalanı ise Çamlıdere ve Kurtboğazı barajlarından karşılanıyor. Gökçek, ‘Kızılırmak suyu şehre veriliyor ve hiçbir hastalık görülmüyor’ diyerek halkı yanlış bilgilendiriyor. Karışım miktarının azlığı, yapılan testlerde su değerini sağlık sınırları içinde gösteriyor’’ dedi. Ersan, diğer barajların seviyeleri düşeceğinden ilerleyen günlerde Kızılırmak suyunun 5 kat daha fazla verileceğine işaret etti.
Melih Gökçek geçen hafta 15 gün boyunca "gizlice" Ankaralılar'a Kızılırmak suyu içirdiğini itiraf etti. Ardından "bakın, ishal vakaları artmadı" diyerek yaptığının ne kadar iyi olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Ama Tıp Kurumu'ndan gelen raporlar Gökçek'i yalanlıyor. Kızılırmak suyunda arsenik çıktı!
Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, Tıp Kurumu bir araştırma yaptı. “Kızılırmak Suyu Raporu” ile Ankara’ya verilen Kızılırmak suyundaki arsenik miktarının, kanser riski taşıdığı, Tıp Kurumu’nun raporuyla da ortaya çıktı.
Araştırmanın sonucuna göre Kızılırmak suyu ishal yapmıyor ama kanser yapıyor. Üstelik numunelerde arsenik miktarı düşük gösterilmiş. Ankaralılar'ı gelecekte "mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri" bekliyor. Üstelik suda arsenik kadar tehlikeli olan kadmidyum hiç ölçülmemiş...
Tıp Kurumu Başkanı Mehmet Altınok ile Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer’in imzasını taşıyan raporda, şu dikkat çekici tespitlere yer verildi:
İSHAL YAPMIYOR, KANSER YAPIYOR
• Su kalitesi ne kadar kötü olursa olsun, klorlama gibi basit dezenfeksiyon işlemleriyle sudaki patojen organizmalar yok edilebilir ve bu suyu kullananlarda ishal vakaları görülmez.
Ama kullananlarda ishal görülmemesi, içme suyunun sağlık yönünden sorunsuz olduğunu göstermez. İçme suyu kalitesinde insan sağlığı için esas önemli olan, basit arıtma işlemleri ile kolaylıkla bertaraf edilemeyen toksik etkili kimyasal kirliliklerdir. Bu kimyasal kirliliklerin etkisi, 15-20 yıl sonra, başta kanser olmak üzere çeşitli kronik hastalıkların artmasıyla ortaya çıkar.
ARSENİK MİKTARI DÜŞÜK GÖSTERİLMİŞ
• Kızılırmak suyunun Ankara’ya verilmesinden 6 gün sonra, 13 Mayıs 2008 tarihli ASKİ raporunda, ham ve arıtılmış su numunesindeki değerlere yer veriliyor.
Buna göre, arıtılmamış su örneğindeki arsenik miktarı 12.1 mikrogram/litre. İvedik’te arıtıldıktan sonra ise arsenik değeri 1 mikrogramın altında gösteriliyor.
Geleneksel arıtma yöntemleriyle, arsenik miktarının bu kadar düşük düzeylere nasıl çekildiğinin açıklanması gerekiyor. Bilimsel literatür ışığında, ASKİ’nin geleneksel arıtmasının ham sudaki arsenik düzeyini 1 mikrogram/litreye indirmesi mümkün değil.
ANKARALILAR BÜYÜK TEHDİT ALTINDA
• Arsenik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından içme sularındaki en tehlikeli kimyasal kirlilik olarak kabul ediliyor. İçme suyunda yüksek oranlarda arsenik bulunması; “mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri”ne yol açabiliyor.
Ayrıca sinir sisteminde, kalpte hasara neden olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü, TSE ve Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği’ne göre, 1 litre içme suyunda izin verilen en fazla arsenik değeri 10 mikrogram.
Ancak içme suyunda 0.5 oranında arsenik bulunması bile her 100 bin nüfus için 10 binde bir, 1 mikrogram arsenik bulunması ise 5 binde bir kanser yapma riski taşıyor.
Ankara içme sularında litrede 10 mikrogram arsenik olduğu takdirde, Ankara’nın nüfusunun 4 milyon 140 bin olduğundan hareketle, yaşamları boyunca Ankaralılardan yaklaşık 250 kadın ve 490 erkekte mesane kanseri; 380 kadında ve 300 erkekte de akciğer kanseri gelişecek. Bu içme suyundaki arseniğe bağlı olarak, 1420 yeni mesane ve akciğer kanseri vakası anlamına gelecek.
KADMİDYUM HİÇ ÖLÇÜLMEMİŞ
• Kadmiyum, arsenikle birlikte, sudaki en zehirli kimyasal olarak kabul ediliyor. Ancak ASKİ Kızılırmak Suyu Analizi’nde, kadmiyum ölçümüne ait değerler yok. Kızılırmak’ın kadmiyum açısından da kirli olduğu daha önce raporlandığına göre, bu analizin artık yayımlanmaması şüphe çekiyor.
TARIMSAL İLAÇ ANALİZİ YOK
• Kızılırmak Nehri, 1150 kilometrelik güzergâhı boyunca tarımsal ilaçlarla da etkileşim içinde oluyor. Tarımsal ilaç kökenli toksinlere ait analiz neden yapılmıyor?
• Kızılırmak güzergâhında, Kayseri dışındaki illerde atık su arıtma tesisleri yok. Kanalizasyon suları da Kızılırmak’a karışıyor.
GÖKÇEK YANLIŞ BİLGİLENDİRİYOR
İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan ise “Şu an itibarıyla kente verilen Kızılırmak suyu, normal karışımın 5 kat altında olduğundan, yapılan testlerde su değeri sağlık sınırları içinde görünmektedir. Oysaki Kızılırmak projesi ile kente verilmesi planlanan su miktarı 750 bin metreküptür. Ancak Gökçek, 21 gündür Ankara’ya Kızılırmak suyundan en fazla 150 bin metreküp su vermektedir. Geri kalanı ise Çamlıdere ve Kurtboğazı barajlarından karşılanıyor. Gökçek, ‘Kızılırmak suyu şehre veriliyor ve hiçbir hastalık görülmüyor’ diyerek halkı yanlış bilgilendiriyor. Karışım miktarının azlığı, yapılan testlerde su değerini sağlık sınırları içinde gösteriyor’’ dedi. Ersan, diğer barajların seviyeleri düşeceğinden ilerleyen günlerde Kızılırmak suyunun 5 kat daha fazla verileceğine işaret etti.
Yorum