TEKEL’in sigara bölümünün özelleştirilmesi tamamlandı ve fabrikalar BAT’a devredildi.
Bununla ilgili haberler dünkü gazetelerin ekonomi sayfalarında geniş olarak yer aldı.
İlgimi çeken şu oldu: BAT, Tekel’den devir alacağı işçilere yüzde 10 zam ve 6 aylık tutarında ikramiye önermiş. Yer değiştireceklere 15 bin YTL taşınma parası ve bir yıl süreyle aylık 1000 YTL kira yardımı da önerilen paketin içinde yer alıyor.
Buna rağmen sadece 350 işçi BAT’ın teklifini kabul etmiş. Geri kalan 2 bin işçi, daha az ücrete razı olarak devlette kalmayı tercih etmiş.
İlk bakışta yadırgatıcı bir durum gibi görülüyor.
Ama Türk insanının genel alışkanlıklarını bilenler için hiç şaşırtıcı değil.
Çünkü bizde "devlet kapısı" her zaman daha garanti bir iş olarak görülür. Herkes bilir ki işini tam ve düzgün yapmasa da, bir kere devlet kapısında iş bulan, emekli olana kadar orada kalabilir.
Kamu hizmetlerinin kalitesinin kötülüğünden ve ağırlığından en çok yakınanlar için bile durum böyledir.
Türkiye’de siyaset de esasen bu temel üzerinde yapılır.
Amaç Hazine’den nemalanmaktır. Siyasetin amacı bu olduğu için, kamu çalışanları da bilirler ki kimse onlara dokunamaz. Bunun bireysel maliyeti daha az ücrete razı olmaktır ama iş garantidir!
Devlette kalmayı tercih eden işçilerin tutumlarını eleştirmek için yazmıyorum bunları.
Herkes kendi hesabını yapar ve ona göre hareket eder ve kimse de onları bu kararları nedeniyle kınayamaz.
Bu yüzden de verimsiz çalışan kamu kuruluşlarının maliyetini hep birlikte öderiz.
Oralarda çalışanlar neredeyse boğaz tokluğuna razı olurlar, çalışmayanlar da vergileri ile o kuruluşların zararlarını kapatmaya çalışırlar.
Bu kısırdöngü hiç bitmez.
Sonra da hayıflanırız: Çok dış borcumuz var, cari açık büyüyor!
Üretmeden harcamanın mümkün olmadığını bir gün anlayacağız elbette. O arada da elimizde avucumuzda ne varsa yabancılara satacağız. Satacak bir şey kalmadığında da şöyle diyeceğiz: Allah büyüktür!
Mehmet Y.YILMAZ
Bununla ilgili haberler dünkü gazetelerin ekonomi sayfalarında geniş olarak yer aldı.
İlgimi çeken şu oldu: BAT, Tekel’den devir alacağı işçilere yüzde 10 zam ve 6 aylık tutarında ikramiye önermiş. Yer değiştireceklere 15 bin YTL taşınma parası ve bir yıl süreyle aylık 1000 YTL kira yardımı da önerilen paketin içinde yer alıyor.
Buna rağmen sadece 350 işçi BAT’ın teklifini kabul etmiş. Geri kalan 2 bin işçi, daha az ücrete razı olarak devlette kalmayı tercih etmiş.
İlk bakışta yadırgatıcı bir durum gibi görülüyor.
Ama Türk insanının genel alışkanlıklarını bilenler için hiç şaşırtıcı değil.
Çünkü bizde "devlet kapısı" her zaman daha garanti bir iş olarak görülür. Herkes bilir ki işini tam ve düzgün yapmasa da, bir kere devlet kapısında iş bulan, emekli olana kadar orada kalabilir.
Kamu hizmetlerinin kalitesinin kötülüğünden ve ağırlığından en çok yakınanlar için bile durum böyledir.
Türkiye’de siyaset de esasen bu temel üzerinde yapılır.
Amaç Hazine’den nemalanmaktır. Siyasetin amacı bu olduğu için, kamu çalışanları da bilirler ki kimse onlara dokunamaz. Bunun bireysel maliyeti daha az ücrete razı olmaktır ama iş garantidir!
Devlette kalmayı tercih eden işçilerin tutumlarını eleştirmek için yazmıyorum bunları.
Herkes kendi hesabını yapar ve ona göre hareket eder ve kimse de onları bu kararları nedeniyle kınayamaz.
Bu yüzden de verimsiz çalışan kamu kuruluşlarının maliyetini hep birlikte öderiz.
Oralarda çalışanlar neredeyse boğaz tokluğuna razı olurlar, çalışmayanlar da vergileri ile o kuruluşların zararlarını kapatmaya çalışırlar.
Bu kısırdöngü hiç bitmez.
Sonra da hayıflanırız: Çok dış borcumuz var, cari açık büyüyor!
Üretmeden harcamanın mümkün olmadığını bir gün anlayacağız elbette. O arada da elimizde avucumuzda ne varsa yabancılara satacağız. Satacak bir şey kalmadığında da şöyle diyeceğiz: Allah büyüktür!
Mehmet Y.YILMAZ