Çatal çubukla 1 saatte su buluyor
Dünyanın gözü bu adamda... Jeoloji Yüksek Mühendisi Ali Seydi Gültekin, 'çatal çubuk yöntemi'yle su, maden ve petrol kaynaklarının yerini tespit ediyor. Üstelik bunu 1 saatte yapıyor. 'Maden bulmak benim için nefes almak kadar kolay' diyen Gültekin'e göre pahalı bilimsel yöntemlerin başarı şansı yüzde 50, çatal çubuğun ise 95...
Ali Seydi Gültekin, TÜBİTAK bursuyla İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü bitirmiş, doktorasını vermiş, jeoloji yüksek mühendisi unvanı almış.
Gültekin, radyestezi yöntemiyle Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde su, maden yatakları buluyor, deprem faylarını tespit ediyor. Akşam'ın haberine göre radyestezi üzerine çalışmasına izin verilmediği için üniversiteden istifa eden Gültekin, yönteminin istatistiksel olarak yüzde 95 başarılı olduğunu ve bu nedenle bilimsel sayılması gerektiğini söylüyor.
Nasıl başladı, çatal çubukla su arama işi?
1990'da sahada su arıyorduk. Avcılar kampusundan Silivri'ye yürüyordum. Çatal çubukla gezen bir adam gördüm. “Amca burada ne yapıyorsun” dediğimde, “su buluyorum” dedi. Çok kızdım, “biz güneşin altında saatlerdir su arıyoruz, sen herhalde benimle dalga geçiyorsun” dedim. Amca, “beni Gaziantep'ten uçağa, sonra da Mercedes'e bindirip buraya getirdiler. Ben çatal çubukla su buluyorum” dedi. Merak ettim, üniversiteye döndüğümde hocama durumu anlatım: “Oğlum sen akıllı çocuksun, böyle şeyler söyleme, atarım okuldan” dedi. Sonra iş inada bindi. Kütüphanede ‘Amerika'da Su Nasıl Bulunur' diye bir kitap buldum, üzerinde bir çatal çubuk resmi vardı. Onunla başladım. Yurtdışından kitaplar getirttim. Sonra Almanya'dan bir öğrencim, çatal çubuk getirdi. Fayların, kuyuların üstünde çalıştım onunla. 100'ün üzerinde sondaj yapılmış yerde ölçüm yaptım. Ölçtüğüm değerlerle sondaj değerlerini karşılaştırdım. Yerin altını okuyup söyleyen biri konumuna geldim. Üniversite hocalarıma, öğrencilerime anlattım durumu. Doktora tezimi bitirdikten sonra, radyestezi üzerine doçentlik tezimi vermek istedim.
Radyestezi ne demek?
Radyetezi, deneysel ve istatistiksel bir bilim dalı. Cisimlerin yaymış oldukları ışınların, duyarlı kimseler tarafından algılanış ve yorumlanma sanatı da diyebiliriz. Her cismin bir manyetik alanı var; insan vücudunun da. İkisi arasındaki karşılaşmayı, çatal çubukla ya da sarkaçla ölçüyorum.
Nereye dayanıyor kökeni?
Çin kitabelerinde, Çin imparatorunun elinde çatal çubuk resmi var. 6 bin yıldır süren bir gelenek, dünyada biliniyor. Rusya'da devlet üniversitesinde ders olarak okutuluyor. Dünyada cemiyetleri var; ‘Society of Dowsing' diye internete girdiğiniz zaman binlerce sayfayla karşılaşıyorsunuz. Bunu kullanan, eğitimini veren çok insan var.
Ne işe yarıyor bu yöntem? Sadece su mu buluyorsunuz?
Su, maden, petrol, yerin altındaki fayların tespiti… Sağlıkta da kullanabiliyor, yediğiniz içtiğiniz her şeyi kontrol edebiliyorsunuz. Araziye gitmeden arazi fotoğrafı ve haritası üzerinden tespit yapabiliyorsunuz. Önce bütün bunlar bana çok saçma gelmişti. Aldığım bilimsel eğitim, ‘böyle bir şey olamaz' dedirtiyordu. Ama sonuçlarını gördükçe, araştırmaya değer bir yöntem olduğu ortaya çıktı. Üstüne üstlük bizim bilimsel dediğimiz yöntemler, uzun süreli, pahalı ve sonucu yüzde 50'yi geçmeyecek yöntemler. Ama bu yöntemle başarı oranımız yüzde 95'lere çıktı. Bilimsellik dediğiniz zaman şunu söyleyebilirim: Herhangi bir deneyi laboratuar ortamında ve doğal ortamda ölçüp, sonuçlandırdığınızda olumlu sonuç yüzde 60-70'leri geçiyorsa o iş bilimseldir. Geriye onun kimyasını, formülünü bulmak kalır. Ben sonuçları yüzde 95 doğru buluyorum, bu benim için bilimsel. İspat edemiyorum ama jeolojik anlamını iyi biliyorum.
Nedir jeolojik anlamı?
Sarkacı ya da çatal çubuğu elime alıp, ölçüm yapmaya başladığımda, yeraltındaki fayı, suyu, madeni, derinliğini, miktarını, boyutlarını ölçüp söyleyebiliyorum. Dışarıdan bakınca şaşırtıcı geliyor. Çünkü bir petrol kuyusunun yerini tespit etmek 5 yıl; jeotermal sahada sondaj yeri bulmak 2 yıl; su etüdü yapmak 3 ay sürüyor. Bense en çok 1 saat içinde bilmediğim bir arazide noktayı tespit edebiliyorum.
Çalışma sistemi nasıl?
Ne arıyorsam, aradığım şeyin dalga boyuna denk gelen yerden çatal çubuğu tutuyorum. Arazide o dalga boyuyla karşılaştığında çatal çubuk belli bir titreşimle sinyal gönderiyor. Dijital bir radyoyu ayarlamaya benziyor. Ayarı yaptıktan sonra yürüyorum. O baskıyı hissettiğinizde ve tam üstüne geldiğinizde, çubuk bir hareket yapıyor. O hareketin jeolojik anlamını çözebildiğim için rakamlara döküp, tablo çizip teslim ediyorum işverene. Bazen ‘burada su yok bırakalım' diyorlar ama ölçtüğüm metreye geldiğimizde bulacağımızı söylüyorum. En basit örnek olarak Knorr Fabrikası'yla çalışmamı gösterebilirim. Benden önce 7 sondaj yapılmış ama su bulamamışlar. 8. kuyu yeri için beni buldular, McDonald's'tan referans alarak. 1 saatlik çalışmayla önceden çalışma yapılmış 7 kuyunun ortasında bir yer gösterdim ve ‘kuyu 400 metre kazılacak' dedim. 396 metre granit kestik, su yok! Son 4 metreye giriyoruz ve 397'nci metrede su fışkırdı, onların ihtiyacı olanın 3 kat fazlası bulundu. Hemen teşekkür ve referans verdiler, çalışmamın bedelini ödediler.
Hiç petrol bulduğunuz oldu mu?
Trakya bölgesinde 11 kuyuda sondaj yapılıp sadece birinden petrol bulunan kuyunun başında ölçüm yaptım. Verimliliği 5 bin metrede bulmuştum. Oradaki mühendis ise derinliğin 4900 metre olduğunu ve petrol çıktığını söylemişti. Benim için yerin altında bir şeyi bulmak nefes almak kadar kolay. Bu meslekte 25 yılımı doldurdum, uluslararası geçerliliğe sahip bir doktoram var ve işi bilimsellikle beraber götürüyorum. Bilim dışında bir şeyi savunmuyorum. Çalışmalarımı jeofizik yöntemlerle destekliyorum. Benimki alternatif değil, yardımcı yöntem. Çatal çubukla, sarkaçla maden, su, arıyorsunuz, zemin etüdü yapıp deprem olacak yerleri tespit ediyorsanız, bu jeolojinin ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Sarkaç ve çatal çubuk yardımıyla bunları bulup miktarını, derinliğini hatta bileşimini tespit etmek mümkün. Zor olanı, bu kadar kolay olduğunu kabul etmek.
Doçent olacakken neden istifa ettiniz?
Çünkü bu konuda çalışmama izin verilmedi. TÜBİTAK'a başvurdum ama o jüride de bizim üniversiteden hocalar vardı. Ben de hocaların çalıştığı yerlere gittim, çekimler yaptım. Suyu buldum, bütün bu çalışmam televizyonda yayınlandı, bunun üzerine istifa ettim. Kütüphanelere koymak için bir çalışma yapmak istemiyorum. Çalışmanın sokaktaki insana yararı olmalı. İstanbul susuzluktan kırılırken, hiçbir şey yapamıyorsak, o kurumda görev almayı uygun bulmadım. Kariyerimi bırakıp halkın gözünde profesör olmayı daha uygun buldum.
Kendi şirketiniz var ve sadece su mu buluyorsunuz?
Ağırlıklı olarak su buluyoruz. Büyük sanayi kuruluşlarına, büyük yerleşim yerlerine ve çiftliklere projeler hazırlayıp su bulunamayan yerlerde su buluyoruz. Bunu da garantili yapıyoruz. Su bulamazsak para almıyoruz. Ayrıca sıcak su araştırmalarımız var. Sıcak sudan elektrik üretimi için çalışıyoruz.
Çatal çubukla arazide olmanızı anlıyorum da kristal kuvarsla harita üzerinde de çalışıyorsunuz. Bu biraz inanılmaz geliyor…
Kuvars kristalini sarkaç olarak kullanıyorum. Araziye çıkmadan önce harita ve fotoğraf üzerinde kristalle araştırıyorum. Faylar nerede, fayın içindeki su ve maden nerede saptayıp sonra araziye gidiyor, çatal çubukla tam noktayı tespit ediyoruz. Başarı oranımız da en az yüzde 95. Elektro-manyetik hatları kullanarak bunu yapıyoruz. Tabii işin biraz da ruhsal boyutu var. Ciddi görevlerde bulunmuş çok önemli insanlar buna tanık oldu. Bugün bakıyoruz nehirlerin üzerine hidroelektrik santraller yapılıyor. Yerin altında buhar halindeki sıcak suları çıkarıp, jeotermal enerjiden elektrik üretiliyor. Dünya ciddi ekonomik krizdeyken, yatırımlar durmuşken, Türkiye'nin enerji işine yalnızca 350 milyar dolarlık bir yatırımı var. Klasik yöntemlerle araştırmak daha maliyetli. Bir kuyu dolu çıkarken, bir kuyu boş çıkıyor. Radyestezi yöntemiyle işleri kısa sürede sonuçlandırıyoruz. Süre ne derseniz, bir jeotermal kuyunun araştırılıp sondajının yapılması 2 yıl sürerken, biz 1 günlük çalışmayla yerini tespit ediyoruz.
18 yıldır bu işi yapıyorsunuz çok zengin olmanız gerekmez mi?
Hayatta her şeyin bir başlangıcı, emekleme ve gelişme dönemi var. Şu ana kadar yaptıklarımı ispat etmek, insanları inandırmak, sorduğunuz her soruya bir örnekle karşılık vermekle geçirdim zamanı. Ama bu soruyu bana 6 ay sonra sorduğunuzda sizi limuzinle aldırıp, en lüks otelde ağırlayacağım. Çünkü işin sonuna geldik, holdinglerin bu işe ciddi paralar yatırdığı ve bir şeyleri ispat ettiğimiz dönemdeyiz. Dünyanın her yerinden bana talep var.
Cerrahpaşa'nın altında fay vardı
Özellİkle bilimsel yöntemlerle bulunamayan, gömülü fayları tespit edebiliyoruz. Önce harita üzerinden ana fayları tespit edip sonra araziye gidip gösterebiliriz. İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi'nin yerleşim planını aldım, altındaki fayları tespit ettim. Sonra hastaneye gidip oradan sorumlu olan üç profesörün eline bu krokiyi verdim, “beni bu binaların yanına götürün” dedim. Gittiğimizde bu kez de çatal çubukla inceleme yaptım, bir fay binanın duvarından devam ediyor, öbür taraftan araziden çıkıyordu. Dönemin rektörü bunu duyup beni çağırdı ve ‘böyle bir çalışmayı bana sormadan, nasıl yaparsın, sana bu yetkiyi kim verdi' dediğinde ‘bana bu diplomayı siz verdiniz, bunu anlatmak zorundayım' dedim. Sonra Cerrahpaşa'da çok büyük güçlendirme yapıldı. Orada sözleşmeli bir görevim vardı, böyle bir çalışmayı yaptığım için o göreve son verildi.
Afrika'ya gidişiniz nasıl oldu?
Bir eğitim kurumuna sondaj konusunda yardım etmiştim. Sokak çocukları için bir proje hazırlıyorlardı. Sohbet esnasında hedefimi sordular: “Afrika'da su bulup, onlara sulu tarımı öğretmek” dedim. Onlar bunu bir uluslararası proje olarak düşünebileceklerini söylediler ve gidip gidemeyeceğimi sordular. 2005'te Zambiya'ya gittik. Okulların bahçesine sondaj yapmayı şart koştum. 10 okula su sondajı yaptık, hepsinde içme suyu bulduk. Şu anda 20 bin çocuk ve ailesi bu suyu kullanıyor.
Herhalde büyük ilgi gördünüz…
Orada adım ‘Waterman'di (su adam), büyük sevgi ve saygı gördüm. Suyu bulduğunuz anda onların gözlerinde bir ilahsınız. ‘Dönme' dediler. ‘Ülkemde sizden kötü yerler var, oraya da hizmet etmem lazım' dedim.
#diger .igg:link,#diger .igg:active,#diger .igg:visited{font-family:tahoma;font-size:12px;font-weight:bold;color:#446aca;text-decoration:underline}#diger .igg:hover{font-family:tahoma;font-size:12px;font-weight:bold;color:#cb1717;text-decoration:underline}#diger .nA:link,#diger .nA:active,#diger .nA:visited{font-family:tahoma;font-size:10px;font-weight:bold;color:#a9a9a9;text-decoration:none}#diger .nA:hover{font-family:tahoma;font-size:10px;font-weight:bold;color:#a9a9a9;text-decoration:none}#diger .nD:link,#diger .nD:active,#diger .nD:visited{font-family:tahoma;font-size:12px;font-weight:bold;color:#666;text-decoration:none}#diger .nD:hover{font-family:tahoma;font-size:12px;font-weight:bold;color:#666;text-decoration:none}#diger .i{border-bottom:1px solid #cecece;margin:0 20px 0 20px;padding:0 10px 0 10px;color:#666}#diger .iG{padding:0 10px 0 10px;color:#666}
Yorum