4 tekerlek üzerinde geçmişe yolculuk
Rahmi M. Koç Müzesi’nde, 1753’de üretilmiş at arabasından buharlı otomobillere kadar çok sayıda araç yer alıyor.
15 Temmuz 2008 / 17:15
Rahmi M. Koç Müzesi’nde, 1753’de üretilmiş at arabasından buharlı otomobillere kadar çok sayıda araç yer alıyor. Müze, son derece geniş bir Karayolu Ulaşımı Koleksiyonu’na da sahip.
Geçmişin görkemli tasarımlarını günümüze taşıyan otomobil müzeleri, bugüne kadar kaydedilen teknik gelişmeleri göstermelerinin yanı sıra, üretildikleri dönemin yaşam tarzı ve alışkanlıkları hakkında ipuçları da veriyor.
Alman mühendis Carl Friedrich Benz, günümüz otomobillerinin atası sayılan Motorwagen’i ürettiğinde yıl 1885’ti...
Benzinle çalışan bu ilk modelin ardından sayıları hızla çoğalan otomobiller, at arabalarının yerini aldı ve otomobilli yaşam başlamış oldu. Kısa bir sürede vazgeçilmez olmakla kalmayıp, kimilerimizi derinden etkileyen tutku objelerine dönüştüler ve birçok tarihi olaya tanıklık ettiler. Şimdi de bu tanıklıklarını ve güzelliklerini otomobil müzelerinde bizlerle paylaşıyorlar.
Eğer siz de otomobil tutkunuysanız, İstanbul’daki klasik otomobil müzelerinde ***ifli bir gün geçirebilirsiniz.
Otomobil tarihine damga vurmuş modellerin sergilendiği bu mekanlar, en ilgisiz olanları bile etkileyecek güzellikte. Her biri adeta sanat eseri olan klasiklerin büyüsünden uzun süre kurtulamayacaksınız.
Türkiye’nin ilk otomobil müzesi
Dünyada pek çok örneği olsa da Türkiye’deki klasik otomobil müzelerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Halkalı’daki Mehmet Arsay Klasik Otomobil Müzesi, bu alanda bir ilk. Klasik otomobil tutkunu iş adamı Mehmet Arsay, uzun yıllar içinde oluşturduğu koleksiyonunu 1994 yılında ‘otomobil müzesi’ haline getirmiş.
Aslen bir makine mühendisi olan Arsay, otomobillerin bakım ve restorasyonuyla kendisi uğraşırmış. Ölümünden sonra oğlu Cengiz Arsay tarafından geliştirilmeye devam eden müzede, 1899 model Decouvelle’den, 1973 model Maserati Bora’ya kadar otomobil tarihinin önemli modelleri sergileniyor. Büyük kısmı Türkiye’ye yurt dışından getirilen modeller, müzenin yetenekli ustaları tarafından restore ediliyor.
Şah’ın Rolls Royce’u
Aslında otomobil müzelerinin kuruluş hikayeleri de birbirine bir hayli benziyor. Genellikle başrolde otomobil tutkunu bir iş adamı oluyor. Tıpkı Cengiz Artam gibi...
Gençlik yıllarında beğenip de sahip olamadığı otomobilleri toplamaya başlayan Artam, restore ettiği otomobilleri tamirhaneye sığdıramayınca Çengelköy’deki bu müzeyi kurup, otomobil tutkusunu geniş kitlelerle paylaşmaya başlamış.
Sabri Artam Vakfı (SAV) Otomobil Müzesi’nde İngiliz, İtalyan, Fransız ve Amerikan otomobillerinden oluşan 130 araç bulunuyor. Hepsi de çalışır durumda olan otomobillerin yer darlığından dolayı sadece 120 tanesi sergilenmekte.
Genellikle spor otomobillerin ağırlıklı olduğu beş katlı müzede, türünün tek örneği olan modellerin yanı sıra; İran Şah’ı Rıza Pehlevi’nin Rolls Royce’u gibi tarihi kişilere ait olmuş otomobiller de var. En üst kat ise maket otomobillere ayrılmış.
Tarabya’da bir Amerikan kasabası
Tarabya, İstanbul’daki üç otomobil müzesinden belki de en ilgincine ev sahipliği yapıyor. Kurucusunun adını taşıyan Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi, sergilenen araçlar kadar dekorasyonuyla da ilgi çeken bir yer.
Amerikan otomobillerinin bulunduğu bölüm, tamamen dönemin Amerikan tarzına göre düzenlenmiş. Neon reklam panoları, müzik kutuları ve benzin pompaları gibi nostaljik tasarım öğeleri otomobillerle birleştiğinde, ziyaretçileri 50’lerin Amerikan kasabalarına bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Avrupa’da üretilen otomobillerin bulunduğu bölümde ise Avrupa zevkini temsil eden tasarım objeleri tercih edilmiş.
Klasik merakı olmayanların bile büyük ***if alarak gezebilecekleri müzede sadece otomobiller değil motosiklet ve kamyonlar da sergileniyor.
1947 model kankırmızısı Ford itfaiye aracı, koleksiyonun en çok ilgi gören parçalarından. Mekanın önemli özelliklerinden bir diğeri ise toplantı, doğumgünü, kokteyl gibi organizasyonlar için kullanılabiliyor olması. Burayı gezdikten sonra anı olarak bir şeyler saklamak ya da sevdiklerine hediye almak isteyenler de unutulmamış. Tişört, anahtarlık, şapka, takvim, saat gibi ürünler hediyelik eşya bölümünden satın alınabiliyor. Türkiye’nin uzak şehirlerinden gelen ziyaretçileri olmasına karşın, birçok klasik otomobil meraklısı hâlâ müzeden haberdar değil.
Karayolu ulaşımının dünü-bugünü
Rahmi M. Koç Müzesi, tek başına bir otomobil müzesi olmasa da son derece geniş bir Karayolu Ulaşımı Koleksiyonu’na sahip. 1753’de üretilmiş at arabasından buharlı otomobillere kadar çok sayıda aracın yer aldığı koleksiyonun motorlu taşıtlara ayrılan bölümü oldukça geniş. 100’e yakın aracın içerisinde hem otomotiv tarihine geçmiş klasikler hem de ülkemizde bugüne kadar üretilmiş modellerden örnekler yer alıyor. Haliç’teki müze, karayolu ulaşımının asırlar boyu gösterdiği gelişimi gözler önüne seriyor.
Otomobil müzesi
Klasik otomobil tutkunu iş adamı Mehmet Arsay, araba koleksiyonunu 1994 yılında ‘otomobil müzesi’ haline getirmiş.
Ural Atama Klasik Otomobil Müzesi, sergilenen araçlar kadar dekorasyonuyla da ilgi çekiyor.
Otomobil tarihine damga vuran modellerin sergilendiği müzelerdeki aksesuarlar da etkileyici.
“Eğer siz de klasik otomobil tutkunuysanız, İstanbul’daki otomobil müzelerini mutlaka gezin; pişman olmayacaksınız...”
Gaste
Rahmi M. Koç Müzesi’nde, 1753’de üretilmiş at arabasından buharlı otomobillere kadar çok sayıda araç yer alıyor.
15 Temmuz 2008 / 17:15
Rahmi M. Koç Müzesi’nde, 1753’de üretilmiş at arabasından buharlı otomobillere kadar çok sayıda araç yer alıyor. Müze, son derece geniş bir Karayolu Ulaşımı Koleksiyonu’na da sahip.
Geçmişin görkemli tasarımlarını günümüze taşıyan otomobil müzeleri, bugüne kadar kaydedilen teknik gelişmeleri göstermelerinin yanı sıra, üretildikleri dönemin yaşam tarzı ve alışkanlıkları hakkında ipuçları da veriyor.
Alman mühendis Carl Friedrich Benz, günümüz otomobillerinin atası sayılan Motorwagen’i ürettiğinde yıl 1885’ti...
Benzinle çalışan bu ilk modelin ardından sayıları hızla çoğalan otomobiller, at arabalarının yerini aldı ve otomobilli yaşam başlamış oldu. Kısa bir sürede vazgeçilmez olmakla kalmayıp, kimilerimizi derinden etkileyen tutku objelerine dönüştüler ve birçok tarihi olaya tanıklık ettiler. Şimdi de bu tanıklıklarını ve güzelliklerini otomobil müzelerinde bizlerle paylaşıyorlar.
Eğer siz de otomobil tutkunuysanız, İstanbul’daki klasik otomobil müzelerinde ***ifli bir gün geçirebilirsiniz.
Otomobil tarihine damga vurmuş modellerin sergilendiği bu mekanlar, en ilgisiz olanları bile etkileyecek güzellikte. Her biri adeta sanat eseri olan klasiklerin büyüsünden uzun süre kurtulamayacaksınız.
Türkiye’nin ilk otomobil müzesi
Dünyada pek çok örneği olsa da Türkiye’deki klasik otomobil müzelerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Halkalı’daki Mehmet Arsay Klasik Otomobil Müzesi, bu alanda bir ilk. Klasik otomobil tutkunu iş adamı Mehmet Arsay, uzun yıllar içinde oluşturduğu koleksiyonunu 1994 yılında ‘otomobil müzesi’ haline getirmiş.
Aslen bir makine mühendisi olan Arsay, otomobillerin bakım ve restorasyonuyla kendisi uğraşırmış. Ölümünden sonra oğlu Cengiz Arsay tarafından geliştirilmeye devam eden müzede, 1899 model Decouvelle’den, 1973 model Maserati Bora’ya kadar otomobil tarihinin önemli modelleri sergileniyor. Büyük kısmı Türkiye’ye yurt dışından getirilen modeller, müzenin yetenekli ustaları tarafından restore ediliyor.
Şah’ın Rolls Royce’u
Aslında otomobil müzelerinin kuruluş hikayeleri de birbirine bir hayli benziyor. Genellikle başrolde otomobil tutkunu bir iş adamı oluyor. Tıpkı Cengiz Artam gibi...
Gençlik yıllarında beğenip de sahip olamadığı otomobilleri toplamaya başlayan Artam, restore ettiği otomobilleri tamirhaneye sığdıramayınca Çengelköy’deki bu müzeyi kurup, otomobil tutkusunu geniş kitlelerle paylaşmaya başlamış.
Sabri Artam Vakfı (SAV) Otomobil Müzesi’nde İngiliz, İtalyan, Fransız ve Amerikan otomobillerinden oluşan 130 araç bulunuyor. Hepsi de çalışır durumda olan otomobillerin yer darlığından dolayı sadece 120 tanesi sergilenmekte.
Genellikle spor otomobillerin ağırlıklı olduğu beş katlı müzede, türünün tek örneği olan modellerin yanı sıra; İran Şah’ı Rıza Pehlevi’nin Rolls Royce’u gibi tarihi kişilere ait olmuş otomobiller de var. En üst kat ise maket otomobillere ayrılmış.
Tarabya’da bir Amerikan kasabası
Tarabya, İstanbul’daki üç otomobil müzesinden belki de en ilgincine ev sahipliği yapıyor. Kurucusunun adını taşıyan Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi, sergilenen araçlar kadar dekorasyonuyla da ilgi çeken bir yer.
Amerikan otomobillerinin bulunduğu bölüm, tamamen dönemin Amerikan tarzına göre düzenlenmiş. Neon reklam panoları, müzik kutuları ve benzin pompaları gibi nostaljik tasarım öğeleri otomobillerle birleştiğinde, ziyaretçileri 50’lerin Amerikan kasabalarına bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Avrupa’da üretilen otomobillerin bulunduğu bölümde ise Avrupa zevkini temsil eden tasarım objeleri tercih edilmiş.
Klasik merakı olmayanların bile büyük ***if alarak gezebilecekleri müzede sadece otomobiller değil motosiklet ve kamyonlar da sergileniyor.
1947 model kankırmızısı Ford itfaiye aracı, koleksiyonun en çok ilgi gören parçalarından. Mekanın önemli özelliklerinden bir diğeri ise toplantı, doğumgünü, kokteyl gibi organizasyonlar için kullanılabiliyor olması. Burayı gezdikten sonra anı olarak bir şeyler saklamak ya da sevdiklerine hediye almak isteyenler de unutulmamış. Tişört, anahtarlık, şapka, takvim, saat gibi ürünler hediyelik eşya bölümünden satın alınabiliyor. Türkiye’nin uzak şehirlerinden gelen ziyaretçileri olmasına karşın, birçok klasik otomobil meraklısı hâlâ müzeden haberdar değil.
Karayolu ulaşımının dünü-bugünü
Rahmi M. Koç Müzesi, tek başına bir otomobil müzesi olmasa da son derece geniş bir Karayolu Ulaşımı Koleksiyonu’na sahip. 1753’de üretilmiş at arabasından buharlı otomobillere kadar çok sayıda aracın yer aldığı koleksiyonun motorlu taşıtlara ayrılan bölümü oldukça geniş. 100’e yakın aracın içerisinde hem otomotiv tarihine geçmiş klasikler hem de ülkemizde bugüne kadar üretilmiş modellerden örnekler yer alıyor. Haliç’teki müze, karayolu ulaşımının asırlar boyu gösterdiği gelişimi gözler önüne seriyor.
Otomobil müzesi
Klasik otomobil tutkunu iş adamı Mehmet Arsay, araba koleksiyonunu 1994 yılında ‘otomobil müzesi’ haline getirmiş.
Ural Atama Klasik Otomobil Müzesi, sergilenen araçlar kadar dekorasyonuyla da ilgi çekiyor.
Otomobil tarihine damga vuran modellerin sergilendiği müzelerdeki aksesuarlar da etkileyici.
“Eğer siz de klasik otomobil tutkunuysanız, İstanbul’daki otomobil müzelerini mutlaka gezin; pişman olmayacaksınız...”
Gaste