AVRUPA Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammet Demirci'ye 'hoşgeldiniz" diyoruz. Türkiye'ye 'yeşil sermaye' davalarını takip için gelmiş. Hemen söze giriyor:
"Türkiye'de kurulmuş olan 78 holding, bildiğimiz kadarıyla 800 bin kişi'den para topladı. Ama bunların dışında Alman Sosyal Dairesi'nden para aldığı için korkup ortaya çıkamayanlar da var. Avrupa'da 5 milyon Türk'ün olduğu hatırlanırsa, bunun 1.5 milyon kişiyi bulduğu söylenebilir. Dolandırılan para 40 milyon doların üzerinde diyebilirim.
Yargıda son durum
Almanya'da açılan dava sayısının 100-200 arasında olduğunu biliyoruz; bizim haberimiz olmayanlar bunun dışında. Davalarda bu holdingler, illegal para toplamışlardır; bunları faizleri ile birlikte geri ödemek zorundadırlar. Ancak bu kararın bir yaptırım gücü yok; çünkü holdingler Türkiye'de kuruldu. Haciz yapılamıyor, bu konuda iki ülke arasında bir ikili anlaşma olması gerekiyor. Konuştuğumuz Alman siyasetçiler, bu konuda Alman tarafının, Türkiye kabul ederse böyle bir anlaşmaya imza atmaya hazır olduğunu söylüyorlar.
Türkiye'de durum nedir?
Biz dernek olarak ilk davayı Levent'teki Ticaret Mahkemesi'nde Kombassan hakkında alacak davası olarak açtık. 3. duruşmada mahkeme, bilirkişi raporu istedi. İkinci bir toplu davayı Kombassan'a Konya'da, Yimpaş'a da Yozgat'ta açacağız. Biliyorsunuz, Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, yasadışı para toplamaktan SPK'nın açtığı dava sonucu 9 ay 13 gün mahkum oldu, cezaevine girdi. Bu davalar sonucunda şirketlere el konulmasını istiyoruz.
Burada zamanaşımı söz konusu olabilir mi?
Dursun Uyar'a açılan dava, zaman aşımına 15 gün kalmıştı. Dernek olarak 6 avukatımızla birlikte yaptığımız müdahale sonucu, ancak cezası kesinleşebildi. Aynı durum, hakkında ceza davası açtığımız Demirkaya Holding'in sahibi Halit Halil Demirkaya için söz konusu. Bilindiği gibi, dernek başkanı olarak Başbakan'ın 25.5.2005'te Berlin'e geldiğinde kendisine "800 bin mağdur var, bunlardan aklını yitirenler, intihar edenler, yuvaları dağılanlar, yaşamını sürdürebilmek için belediyelerin sosyal yardım dairelerine muhtaç kalan yüz binlerce kişi (sadece 60 bin kişi Berlin'de) var. Holdinglerden biri olan Halil Demirkaya da sizin arkadaşınız olduğunu söyleyerek bizler gibi 270 kişiden para topladı" dediğimde "Para verirken bana mı sordunuz? (Ali Babacan'a dönerek) Çağırın şu sahtekarı, derdi neymiş öğren" dedi. İlginçtir, sonra da bana dönüp "Muhammet Bey, gelin arka tarafa, Ali Bey sizinle görüşecek" dedi. Hatta genel olarak şu sözleri de sarf etti: "Kardeşim, bu şirketler bir zulmü icra etmişlerdir. Bizleri dolandırdı de..." (Sayın Başbakan bu ifadesiyle şirketlerin dolandırıcı olduğunu kabul ediyor.)
Babacan'la ertesi gün konuşurken belgeleri önüne serdik. Giderken bize korumasının telefonunu verdi; fakat bugüne kadar kendisiyle görüşmek mümkün olmadı. Berlin'e TÜSİAD heyeti geldiğinde, iktidar partisinin mensubu olarak kendisini protesto ettiğimiz Adalet Bakanı Cemil Çiçek bizi otele çağırttı. Babacan'a anlattıklarımızı aktardık. "Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Bir yetkim var da yapmıyorsam (...) yemin ederim. Adalete başvurun" dedi. Ankara'ya da çağırdığında da bize 'Dursun Uyar'ı içeri attıracaksınız da ne olacak? Avukatlarınızı alıp gelin bir çözüm bulalım' dedi ve Bakanlar Kurulu toplantısı için ayrıldı. Ama yine de bir sonuç çıkmadı. O zaman biz şirketlere el konulmasını ya da kayyum atanmasını istiyorduk. Çünkü şirketlerin içi boşaltılıyordu. Yapılmadı.
Holdinglerin üzerine neden gitmiyor?
Çünkü bu holdingler hakkında Avrupa'daki mahkemelerde çıkmış yüzlerce karar var. Haşim Bayram'ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Kombassan Holding'den başlayarak sıralayabiliriz. Almanya'da Dursun Uyar hakkında da tutuklama kararı var. Bunca yargı kararına, Başbakan'ın "Bu şirketler bir zulmü icra etmişlerdir" demesine, "Biz Türkiye'de yolsuzluk kapılarını kapattık, hortumcuların önünü kestik" iddiasına rağmen, neden bu şirketlerin üzerine gidemiyorlar?
Üstüne üstlük Hannover'de, Sayın Erdoğan ve Merkel'in; Türk ve Alman medyası önünde korumaları tarafından tartaklandım. Halbuki ben Başbakanımız için bir şey söylememiştim; Merkel'e "Bize yardım edin" demiştim. Sonra başıma gelmeyen kalmadı. Hiçbirine hakkımızı helal etmeyeceğiz.
Yalçın BAYER
"Türkiye'de kurulmuş olan 78 holding, bildiğimiz kadarıyla 800 bin kişi'den para topladı. Ama bunların dışında Alman Sosyal Dairesi'nden para aldığı için korkup ortaya çıkamayanlar da var. Avrupa'da 5 milyon Türk'ün olduğu hatırlanırsa, bunun 1.5 milyon kişiyi bulduğu söylenebilir. Dolandırılan para 40 milyon doların üzerinde diyebilirim.
Yargıda son durum
Almanya'da açılan dava sayısının 100-200 arasında olduğunu biliyoruz; bizim haberimiz olmayanlar bunun dışında. Davalarda bu holdingler, illegal para toplamışlardır; bunları faizleri ile birlikte geri ödemek zorundadırlar. Ancak bu kararın bir yaptırım gücü yok; çünkü holdingler Türkiye'de kuruldu. Haciz yapılamıyor, bu konuda iki ülke arasında bir ikili anlaşma olması gerekiyor. Konuştuğumuz Alman siyasetçiler, bu konuda Alman tarafının, Türkiye kabul ederse böyle bir anlaşmaya imza atmaya hazır olduğunu söylüyorlar.
Türkiye'de durum nedir?
Biz dernek olarak ilk davayı Levent'teki Ticaret Mahkemesi'nde Kombassan hakkında alacak davası olarak açtık. 3. duruşmada mahkeme, bilirkişi raporu istedi. İkinci bir toplu davayı Kombassan'a Konya'da, Yimpaş'a da Yozgat'ta açacağız. Biliyorsunuz, Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, yasadışı para toplamaktan SPK'nın açtığı dava sonucu 9 ay 13 gün mahkum oldu, cezaevine girdi. Bu davalar sonucunda şirketlere el konulmasını istiyoruz.
Burada zamanaşımı söz konusu olabilir mi?
Dursun Uyar'a açılan dava, zaman aşımına 15 gün kalmıştı. Dernek olarak 6 avukatımızla birlikte yaptığımız müdahale sonucu, ancak cezası kesinleşebildi. Aynı durum, hakkında ceza davası açtığımız Demirkaya Holding'in sahibi Halit Halil Demirkaya için söz konusu. Bilindiği gibi, dernek başkanı olarak Başbakan'ın 25.5.2005'te Berlin'e geldiğinde kendisine "800 bin mağdur var, bunlardan aklını yitirenler, intihar edenler, yuvaları dağılanlar, yaşamını sürdürebilmek için belediyelerin sosyal yardım dairelerine muhtaç kalan yüz binlerce kişi (sadece 60 bin kişi Berlin'de) var. Holdinglerden biri olan Halil Demirkaya da sizin arkadaşınız olduğunu söyleyerek bizler gibi 270 kişiden para topladı" dediğimde "Para verirken bana mı sordunuz? (Ali Babacan'a dönerek) Çağırın şu sahtekarı, derdi neymiş öğren" dedi. İlginçtir, sonra da bana dönüp "Muhammet Bey, gelin arka tarafa, Ali Bey sizinle görüşecek" dedi. Hatta genel olarak şu sözleri de sarf etti: "Kardeşim, bu şirketler bir zulmü icra etmişlerdir. Bizleri dolandırdı de..." (Sayın Başbakan bu ifadesiyle şirketlerin dolandırıcı olduğunu kabul ediyor.)
Babacan'la ertesi gün konuşurken belgeleri önüne serdik. Giderken bize korumasının telefonunu verdi; fakat bugüne kadar kendisiyle görüşmek mümkün olmadı. Berlin'e TÜSİAD heyeti geldiğinde, iktidar partisinin mensubu olarak kendisini protesto ettiğimiz Adalet Bakanı Cemil Çiçek bizi otele çağırttı. Babacan'a anlattıklarımızı aktardık. "Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Bir yetkim var da yapmıyorsam (...) yemin ederim. Adalete başvurun" dedi. Ankara'ya da çağırdığında da bize 'Dursun Uyar'ı içeri attıracaksınız da ne olacak? Avukatlarınızı alıp gelin bir çözüm bulalım' dedi ve Bakanlar Kurulu toplantısı için ayrıldı. Ama yine de bir sonuç çıkmadı. O zaman biz şirketlere el konulmasını ya da kayyum atanmasını istiyorduk. Çünkü şirketlerin içi boşaltılıyordu. Yapılmadı.
Holdinglerin üzerine neden gitmiyor?
Çünkü bu holdingler hakkında Avrupa'daki mahkemelerde çıkmış yüzlerce karar var. Haşim Bayram'ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Kombassan Holding'den başlayarak sıralayabiliriz. Almanya'da Dursun Uyar hakkında da tutuklama kararı var. Bunca yargı kararına, Başbakan'ın "Bu şirketler bir zulmü icra etmişlerdir" demesine, "Biz Türkiye'de yolsuzluk kapılarını kapattık, hortumcuların önünü kestik" iddiasına rağmen, neden bu şirketlerin üzerine gidemiyorlar?
Üstüne üstlük Hannover'de, Sayın Erdoğan ve Merkel'in; Türk ve Alman medyası önünde korumaları tarafından tartaklandım. Halbuki ben Başbakanımız için bir şey söylememiştim; Merkel'e "Bize yardım edin" demiştim. Sonra başıma gelmeyen kalmadı. Hiçbirine hakkımızı helal etmeyeceğiz.
Yalçın BAYER