Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • TA2CCC
    Banned
    • 03-06-2004
    • 8304

    Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

    Sistemi dizayn eden sistemin kanunlarına tabi değildir!





    Rabbimiz hakkında bu ve buna benzer mantıksal bir doğruya oturmayan pek çok sorular üretilmekte. "Allah, kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi?", "Allah’ın canı sıkılmıyor mu?", "Her şeyi Allah yarattı. Peki Allah’ı kim yarattı".. vs. Bu tür sorulara uzun uzun cevaplar yazma yerine Berk Uncu Bey’in kaleme aldığı şu örnekle meseleyi anlamaya çalışalım:

    Bilgisayar içindeki bir entegre diğer entegreye soruyor: "Ben 3 voltla çalışıyorum. Sen kaç voltla çalışıyorsun?" Diğer entegre: "Benim voltajım 2,8" diyor. İkisi beraber merak ediyorlar: "Acaba bizi dizayn eden mühendis kaç voltla çalışıyor?" diye.

    Halbuki bilgisayar denilen sistemi yapanın, o sistemin dışında olması, dizayn ettiği sistemin kurallarıyla kendisinin bağlı olmaması, kendisinin tamamen o sistemin dışında bulunması ve o sisteme hükmedebilmesi gerekir. Entegrelerin aralarında konuşup, dizayn edicilerini de kendi tabi oldukları "bir elektrik akımıyla çalışma kanunu" na tabi kılmaları mantıklı ve mümkün değildir.

    Sistemi dizayn eden, sisteme koyduğu kanuna, kendisi mahkum değildir. İlaveten sistemin içinde, o sistemin kanunlarına tabi olarak yaşayanlar, eğer başka sistemlerle tanışmamışlarsa, başka kanunları anlamakta zorlanırlar. Hatta daha doğrusu anlayamazlar. Mesela entegre devreler sadece elektrik akımıyla çalışmayı anlayabilirler. Kimyasal enerji, nükleer enerji gibi sahaların kanunlarını belki hiç anlayamazlar. Onların anladıkları sınır, dizayn edici mühendisin çizdiği sınırdır.

    ALLAH, KANUNLARA TABİ DEÐİLDİR

    İşte "yaratılmış olmak" da bizim içinde yaşadığımız bu âlemin bir kanunudur. Tâbî olduğumuz kanunlarından biridir. Bu âlem içinde her kim yaşıyorsa "yaratılmış"tır. Şimdi bu âlemin kanunlarına tabi olarak, içinde yaşayan birisi olarak, bizim kalkıp Yaratıcımızı bu alemin kanunlarına tabi kılmak gibi "acaba bizi Yaratanı kim yarattı?" diye sormamız yukarıdaki entegrelerin kendi aralarında konuşma misaline benzer. Yine buna benzer yukarıda da ifade ettiğimiz gibi anlamsız sorular ortalıkta çok dolaşır. Bu tip sorular, sistemin yapıcısını sistemin içine sokma, sistemin kurallarına tabi kılma uğraşısıdır.

    Mesela "Allah kaldıramayacağı kadar büyük bir taş yaratabilir mi?" (haşa) yine böyle anlamsız bir sorudur. Bu anlamsız soru, sistemin kanunlarından birisi olan çekim kanununa, o kanunu yaratan Allah’ı tabi kılmaya uğraşır. Yani yerçekimi kanununu Yaratanı, yine bu kanunun mahkumu gibi görmek yanlışına düşülür. İçinde yaşadığımız sistemin/âlemin tamamen biz içinde yaşayanları bağladığını, Allah’ın ise, bu kanunlara tabi olmadığını bilmek lazım.

    Bunu bilmekle kalmayıp, içinde yaşadığımız sistemi dizayn eden Allah’ın mahiyetinin ne olduğunu tam olarak anlayamayacağımızı da bilmemiz lazım. Gayret gösterelim ama anlama sınırımızın, ancak âlemin dizayneri olan Allah’ın, bizim için çizdiği sınır kadar olduğunun farkına varalım. BUGÜN Gazetesi.
  • alize31
    Member
    • 23-04-2007
    • 758

    #2
    Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

    çok güzel bir yazı.

    Yorum

    • ybæl©ik
      ADMINISTRATOR

      • 25-01-2003
      • 30775

      #3
      Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

      O halde, özetle şunları söylemek mümkün,

      İnsana verilen beyin, akıl, zeka dahilinde insanoğlunun üretkenliği ve düşünme kapasitesi belli bir noktaya kadardır. İstese de limitleri zorlayamaz ve bilgisi dahilinde olmayan şeyler hakkında da doğru mantıklar yürütüp, tahminlerde bulunamaz.

      İnsanoğlunun aklının ve mantığının kabul etmediği, açıklık getiremediği herhangi birşeyden, gerçek dışıdır sonucu çıkartılamaz.

      Bu noktada bir yaratıcı olmadığını kabullenmek sadece insanların kendi egolarını tatminden ibarettir, yaratıcının varlığını ve gerçekleri değiştirmez.

      Yorum

      • alfonzo21
        Member
        • 17-10-2005
        • 1850

        #4
        Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

        şuralara bir göz atın
        ra,d 8
        lokman 43
        bakara 33
        en,am 59
        a,raf 188
        hüd 123
        nahl 77
        kehf 26
        meryem 78
        furkan 6
        neml 65
        lokman 34
        sebe 48
        fatır 38
        yasin 11
        hucurat 18
        kalem 47
        cin 10
        cin 26
        tekvir 24
        idraki aşan ve insanın bilemeyeceği şeylerin yazılı olduğu sure ve ayrtler in listesi yukarıdadır

        Yorum

        • OfThELoRd
          Member
          • 17-07-2004
          • 2830

          #5
          Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

          Originally posted by ybalcik
          O halde, özetle şunları söylemek mümkün,

          İnsana verilen beyin, akıl, zeka dahilinde insanoğlunun üretkenliği ve düşünme kapasitesi belli bir noktaya kadardır. İstese de limitleri zorlayamaz ve bilgisi dahilinde olmayan şeyler hakkında da doğru mantıklar yürütüp, tahminlerde bulunamaz.

          İnsanoğlunun aklının ve mantığının kabul etmediği, açıklık getiremediği herhangi birşeyden, gerçek dışıdır sonucu çıkartılamaz.

          Bu noktada bir yaratıcı olmadığını kabullenmek sadece insanların kendi egolarını tatminden ibarettir, yaratıcının varlığını ve gerçekleri değiştirmez.
          çok güzel açıklamışsın ellerine sağlık bunu tüm insanlığa açıklmaka gereklidir....

          Yorum

          • YÜZBAÞI OÐULLARI
            Diamond Group

            • 01-04-2004
            • 19785

            #6
            Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

            u soruyu bende kendi kendime hep sorardım ama başkasına soramazdım çok iyi oldu okumam Allah razı olsun tatmin oldum.Ama böyle aklı karıştıran soruların üzerinde durmamak en iyisi Allah muhafaza insan imanından şüpheleniyor sonra Rabbim doğru yoldan şaşırtmasın..

            Bu sorunun temelinde "zaman" ve "ezel" kavramlarının yanlış değerlendirilmesi yatmaktadır. İnsan zaman ve mekân içerisinde yaşadığı için her hâdise ve hakikati zaman ölçüsüne göre değerlendirmekte ve ezel kavramını da zaman içinde düşünmekle yanlış bir kıyas yapmaktadır. İşte yukarıdaki soru böyle bir yanlış kıyasın mahsulüdür.
            ------------------------------------------------------------------------------
            Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

            "Zaman", mahlûkatın yaratılması ile başlayan ve içerisinde "olaylar zincirinin birbirini takip etmesi", "mahlûkatın birbiri ardınca akıp gitmesi" gibi hadiselerin cereyan ettiği mücerred bir kavramdır. Bütün mahluklar, bu zaman nehrinin içerisinde daima hareket, seyr ve akıp gitmektedirler. Mevcudatın yaratılması, değişimi, yaşlanması ve ölümü hep bu nehir içerisinde cereyan eder.

            "Geçmiş, şu an ve gelecek" olmak üzere üçe ayrılan zaman, bir nisbî yani göreceli bir ifadedir. Yaşadığımız an, bir an öncesine göre gelecek idi, bir an sonrasında ise geçmiş olarak isimlendirilecektir. Bu ve benzeri bütün nisbetler ve izafetler mahlûkata göredir. Yâni, "asır, sene, gün, dün, bugün, yarın..." ancak mahlûkat için söz konusudur.

            Ezel'e gelince, ezel zaman itibariyle bir sonsuzluk demek değildir.

            Ezelde "geçmiş, şu an, gelecek, mekân ve mahlûk" yoktur. Zihin ezel hakkında bir zaman silsilesi tasavvur edemez. Zaman "devir, asır, yıl, ay, gün, saat, saniye, an..." gibi birimlere taksim edildiği halde, ezel için böyle bir taksimat yapılamaz. Ezel için bir başlangıç noktası da tasavvur edilemez.
            Ezel, mutlak varlığın ancak mekân ve zamandan münezzeh olan Allah’a mahsus olmasından ibarettir. Bu gerçeği, Peygamber Efendimiz (asm.) "Allah vardı; beraberinde başka birşey yoktu."(1) hadîsi ile beyan buyurmuştur.

            O halde Cenâb-ı Hakk'ın ezelî olması demek, O'nun kıdemi demektir. Yâni, “yegâne bir, tek bir" olan O Vâcib-ül Vücud'un “evveliyetine bir başlangıç olmadığı” manasınadır.

            Cenab-ı Hakk’ın ezeliyeti, devam ve bekası hâdiselerin zaman içerisinde akışı şeklinde düşünülemez.. O’nun kıdem ve bekâsı hakkında zaman, boyut, silsile, geçmiş zaman, şu an ve gelecek söz konusu değildir. Öyleyse, zaman kavramı maziye doğru hayâlen ne kadar uzatılırsa uzatılsın Cenâb-ı Allah'ın ezeliyeti ile mukayese edilemez. Zamanın başlangıcından geriye doğru hayâlen gitsek ve şu kâinat gibi milyarlarca kâinat daha yaratıldığını düşünsek bu hayâli ve vehmî zaman yine Cenâb-ı Hakk'ın ezeliyeti ile beraber olamaz ve O'nunla kıyasa girmez. Zira, böyle bir mukayese, Kadîm'i (evveli olmayanı) hâdis (sonradan yaratılan) ile, mahlûku Hâlık ile, sonu olanı, sonsuzla mukayese etmek demektir.

            Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi; Cenâb-ı Hak Kadîm'dir, ezelîdir; zaman ise mevcudatın yaratılması ile başlamıştır. Mevcudat yaratılmadan önce zaman yok idi ki, Allah hakkında böyle bir soru sorulabilsin.

            Bu soru ancak şöyle sorulabilir:
            "Ezelde Allah vardı. O'nunla beraber hiçbir şey yoktu. O halde ezelde Allah ne yapıyordu?"

            Bu soruya cevap vermeden önce şunu ifade edelim ki, ezelde bir şey yapmak Cenâb-ı Hakk'a -hâşâ- vâcib olmadığı gibi, birşey yapmamak da O'nun için bir noksanlık değildir. Zira O, mahlûkatı yaratmasa da sonsuz kemâldedir. Yâni, mevcudatı yaratmakla kemâlinde bir artış, yaratmamakla da bir noksanlık olmaz.

            Bu kısa açıklamadan sonra, söz konusu soruyu iki maddede cevaplandıralım:

            1) Cenâb-ı Hak ezelde, kendi Zâtını, ulûhiyyetine mahsus izzet ve azametini, cemâl ve kemâlini bizzat müşahede ediyordu. Kudsî Zâtını ulûhiyetinin şanına uygun bir surette hamd, tenzih ve takdis ediyordu.

            Allah’ın zâtını kemâli ile bilmek ancak O'na mahsus olduğu gibi, kendisini kemâliyle takdis ve tahmid etmek de yine O'na mahsustur.

            Marifetullah'ta en ileri mertebede olan Peygamber Efendimiz (asm.) mi'râc mucizesi ile Allahü Azîmüşşân'ı bizzat gördüğü halde O’nu hakkıyla bilmek ve lâyıkıyla takdis ve tahmid etmekteki aczini şöyle itiraf etmiştir:

            "Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben seni lâyıkı vechi ile bilemedim. Sana hakkıyla şükredemedim. … "(2)

            Diğer bir hâdis-i şeriflerinde ise "Sen kendini sena ettiğin gibisin." buyurmuştur.(3)

            2) Cenâb-ı Hak mukaddes varlığına, kudsî sıfatlarına ve esmâ-i İlâhiyesine tecelligâh olacak eşyanın hakikatlarını, mahiyetlerini, plân ve programlarını, manevî miktar ve suretlerini ezelde dâire-i ilminde takdir ve müşahade etmekteydi. (*)

            O Zât-ı Zülcelâl, lütuf ve keremi ile dâire-i ilmindeki bu mahiyetlere harici vücud giydirmeyi irâde buyurdu. Ve "kün" emrini verip mevcudatı halk etti. Bu halk ve icad mahlûkat için bir ihsan, lütuf ve ikram idi. Yoksa, mahlûkatı yaratmakla O Zât-ı Akdesin kemâlinde bir artış olmamaştı.

            Şu hususu önemle belirtelim ki, Cenâb-ı Allah'ın gerek kendi zâtını müşahede etmesi, gerekse ilmindeki eşyanın mahiyetlerini takdir ve tanzim etmesi zaman içinde değildir. Yâni bunlar bir zaman silsilesi içerisinde düşünülemez. Ezeldeki bu müşahede, bu takdir ve tanzimi insan aklı idrak edemez. Bunun hakikatine ne bir melek-i mukarrebin, ne bir nebiyy-i mürselin idrâk ve marifeti kavuşabilir. Bu hakikat, ancak Allah’ın malûmdur.

            (*) Merhum Elmalılı Hamdi Efendi'nin ifadesiyle, Allahü Azîmüşşân ezelde "inayet-i ezeliyesini, yani âlem-i takdir, halk ve icad fiillerini isdar ediyordu. Diğer bir tabirle "kün" emrini veriyordu. Âlemin yaratılması bunu takip etti. Binaenaleyh halk ezelî, mahlûk zamanî oldu."

            ---------------------------------------
            Dipnotlar:
            (1) Buhârî, Megâzî, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizî, Menâkıb, 3946.
            (2) Elmalılı Hamdi Yazır, H.D.K.D., Cilt 2, S:405.
            (3) Ebu Davud, Salat 340, (1427); Tirmizi, Da'avat 123, (3561); Nesai, Kıyamu'l-Leyl 51, (3, 248-249)

            alıntı

            Yorum

            • YÜZBAÞI OÐULLARI
              Diamond Group

              • 01-04-2004
              • 19785

              #7
              Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

              Aslında kafaları kurcalayan bir çok soru var ama ALLAH talaaya saygımız sevgimizden dolayı soramıyor araşıramıyoruz.

              neyse susalım ))))

              Yorum

              • Gondaray
                Senior Member
                • 27-08-2004
                • 3257

                #8
                Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

                Originally posted by M-DOGRU
                Aslında kafaları kurcalayan bir çok soru var ama ALLAH talaaya saygımız sevgimizden dolayı soramıyor araşıramıyoruz.

                neyse susalım ))))

                O soruları fazla düşününce insanın beyni duruyor abi. Düşünmemek en iyisi.

                Yorum

                • cunuyil
                  Senior Member
                  • 27-09-2005
                  • 7297

                  #9
                  Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

                  böyle aklı karıştıran soruların üzerinde durmamak en iyisi
                  Şu halde fazlaca sorgulamadan,detaylara takılmadan sınırsız sonsuz itaat ve iman gerek...

                  Rabbim doğru yoldan şaşırtmasın..
                  Amin.

                  Yorum

                  • drturgut
                    Member
                    • 16-09-2004
                    • 1562

                    #10
                    Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

                    Originally posted by ybalcik
                    O halde, özetle şunları söylemek mümkün,

                    İnsana verilen beyin, akıl, zeka dahilinde insanoğlunun üretkenliği ve düşünme kapasitesi belli bir noktaya kadardır. İstese de limitleri zorlayamaz ve bilgisi dahilinde olmayan şeyler hakkında da doğru mantıklar yürütüp, tahminlerde bulunamaz.

                    İnsanoğlunun aklının ve mantığının kabul etmediği, açıklık getiremediği herhangi birşeyden, gerçek dışıdır sonucu çıkartılamaz.

                    Bu noktada bir yaratıcı olmadığını kabullenmek sadece insanların kendi egolarını tatminden ibarettir, yaratıcının varlığını ve gerçekleri değiştirmez.
                    Evet katılıyorum... Aynı mantıklada anlayamayacağımız şekilde, büyüklükte ALLAH ... Anlayamayacağımız diyorum çünkü Hz. Musa nın ALLAH' ı 7 kat perdeden bir dağa aksettirdiği gölgesini görmeye çalışması neredeyse ölümü oluyormuş (ki dağında paramparça olduğu unutulmamalı).

                    Bizler Allah'ın CEMALİ ni görebilecek fizik yapılar değiliz. Onu görebilmek için, nasıl olduğunu ve O' nun yer aldığı KAT ı anlamak için yaratılmamışız, farklı bir yorumla bu noktada ACZİMİZ ortaya çıkar.

                    Hz. Muhammed -SAV- in Mirac hadisesi ile yaptığı yolculukta zamandan ve mekandan bağımsız, Cebrail in dahi ulaşamadığı Ala bir kata ulaştığı ve burada yine 7 kat perdeden ALLAH (cc) ile görüştüğünü hatırlayalım ...

                    Hiçbir insanoğlu bu bahis konusunu ilmi olarak çözemez çünkü insan idrakini aşan, ilmimizi geçen konudur. Unutmayalımki evren hakkındaki bilgilerimiz bile çok çok sınırlıdır. Allah'ın Cemali konusu çok çok zor ama birgün çözülebilecek bir matematik problemi yada henüz aydınlanmamış bir fizik olay değildir ...

                    İnsanın bilemediği, göremediği çok şey var ... Kimisini anlamak için düşünür parçadan bütüne varırız (Tümevarım). İnançta böyle bir şey işte. İnanınca herşey çok daha kolay. stupidprv

                    Yorum

                    • mesut tuzcalý
                      Junior Member
                      • 15-08-2006
                      • 31

                      #11
                      Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

                      Allah sizlerden kat ve kat razı olsun abilerim

                      Yorum

                      • armonil
                        Member
                        • 05-06-2007
                        • 758

                        #12
                        Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

                        Bu konuda İmam-ı Azam’ın bir tartışmasını da yazalım:

                        “Bağdat’ta, Rum diyarından bir dehrî gelip insanların inançlarını sarsmak için ilim adamları ile münazaralara girişiyormuş. Bütün Bağdat âlimleri bu dehrî karşısında aciz kalıp, sorularına cevap veremediler. Yalnız görüşmediği âlim İmam Hammad kalmıştı. İmam Hammad ise, “Ben
                        de gidip münazarada cevap veremeyip aciz kalırsam cahillerin İslâm’a olan inancı sarsılır”
                        korkusuyla, münazara etmekten çekiniyordu. İmam-ı-Hammad, bu düşünce ile muzdarip
                        halde uykuya dalmış, gece rüyasında görmüş ki, bir hınzır gelmiş bir ağacın dallarını ve
                        gövdesini yemiş, sadece kökleri kalmış. Bu esnada o civarda bir arslan yavrusu çıkmış. O
                        hınzır yavrusunu parçalayıp öldürmüş. İmam-ı Hammad, bir korku içinde uykudan
                        uyanmış, kederli bir şekilde düşünmeye başlamış. İmam-ı Azam hazretleri o zaman onüç
                        yaşında bulunuyordu. Hocası Hammad’ı kederli halde görünce sebebini sordu. İmam
                        Hammad, ona rüyasını anlattı. Bunun üzerine İmam-ı Azam rüyasını şöyle tevil etti. O
                        gördüğünüz ağaç ilimdir. Dalları diğer âlimlerdir. Kökü zat-ı âlinizdir. Arslan yavrusu ise
                        benim. İnşaallah o domuzu ben öldüreceğim, dedikten sonra hocası Hammad ile beraber
                        camiye gittiler. O sırada dehrî gelip minbere çıktı ve münazaraya başlayarak, karşısına
                        çıkacak birini istedi. Bunun üzerine Ebu Hanife karşısına dikildi. Dehrî yaşının
                        küçüklüğüne bakarak onu küçümsedi. îmam-ı Âzam:
                        “Ne sormak istiyorsan sor” dedi. Bunun üzerine Dehrî İmam’a şöyle sordu:
                        Başlangıcı ve sonu olmayan bir varlığın bulunması mümkün müdür? dedi. îmam-ı
                        Âzam, tereddütsüz cevabında:
                        — Sen sayı bilir misin? dedi. Dehrî de:
                        — Evet bilirim, dedi. İmam Azam:
                        — Beş rakamını hangi rakam yarattı?
                        — Dört.
                        — Dört rakamını?
                        — Üç.
                        — Üç rakamını?
                        — İki.
                        — İki rakamını?
                        — Bir.
                        — Bir rakamını?
                        — Niçin sustun. Söylesene, bir rakamını hangi rakam yarattı
                        — Bir rakamı evvelidir, ondan önce rakam yoktur.
                        — Peki bir nasıl oluştu?
                        — Ne bileyim? Bir, birdir işte. Kendi kendince bir.
                        —• Basit bir rakamın kendi kendine birliğini kabul ediyorsun da, Allah’tan Önce bir varlık
                        olmadığını ve varlıkların evvelinin Allah olduğunu niçin kabullenmiyorsun

                        Yorum

                        • alfonzo21
                          Member
                          • 17-10-2005
                          • 1850

                          #13
                          Konu: Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu?

                          yukarıdaki yazımda lokman suresinin 43 ayeti ni yazmışım .bir yazım hatası olmuştur .bundan dolayı özürlerimi kabül edin lütfen.
                          doğrusu lokman suresi 34 .ayet olacaktır.
                          uyaran kadim arkadaşımada teşekürler ediyorum.

                          Yorum

                          İşlem Yapılıyor