Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
Kapat
X
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
2-3 kişinin yaptığı bir şeyi deniz fenerini derneğini suçlayamazsınız, deniz feneri devam edecektir yardımlar, deniz feneri sönmeyecektir, madem bukadar fakir fukarayı düşünüyorsanız gidin bu ramazanda fakir fukaraya yardım elinizi uzatın bunu yapamıyorsanız deniz fenerinin eleştirmeye hakkınız yoktur.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
Bu DEVLET'in KIZILAY veya Çocuk Esirgeme Kurumu gibi kurumları dururken yapılacak yardımların bu tür derneklere yapılması yanlıştır. O FENER'in klavuzluk ettiği gemiler kayalıklara çıkmaya mahkumdur.
Yardım edeceksin, yaptığın yerdım millete sermaye olacak.
Milleti enayi yerine koymaktan vazgeçinYorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
Bu DEVLET'in KIZILAY veya Çocuk Esirgeme Kurumu gibi kurumları dururken yapılacak yardımların bu tür derneklere yapılması yanlıştır. O FENER'in klavuzluk ettiği gemiler kayalıklara çıkmaya mahkumdur.
Yardım edeceksin, yaptığın yerdım millete sermaye olacak.
Milleti enayi yerine koymaktan vazgeçin
sen onu bunu bırakta türkiyede o kadar dernek var ki bu dernekler yolsuzluk yapıyorlar, başta ADD(ATATÜRKÇÜ düşünce derneği) neymiş vatanını, ATATÜRKÜ seven bu derneğe bağış yapacakmış, bağış yapmayanı neyle suçluyorlar vatan hainliğiyle...
alevi dernekleride cem evlerine ve televiyon kanallarına bağış toplanıyor.
bizkaçkişiyiz derneği sitesi insanlardan bağşiş topluyorlar buda aynı ADD gibi vatanını, ülkesini seveni bu alana topluyorlar.
chp tarafından kanaltürk ve halk tv giren paralara ne demeli.
halk tv şuanda reklam alamaması ve ayakta duramamasının sebebi muhalefet partisinin kanala yardım yapılması.
bende şunu söyleyeyim yukarda saydıklarımın hepsi milleti enayi yerine koymasınlar.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
KIZILAY, çocuk esirgeme kurumuyla bu yetmez, dernekler olacak ki daha çok geniş alanda insanlara yardım elini uzatabilesin.
sen onu bunu bırakta türkiyede o kadar dernek var ki bu dernekler yolsuzluk yapıyorlar, başta ADD(ATATÜRKÇÜ düşünce derneği) neymiş vatanını, ATATÜRKÜ seven bu derneğe bağış yapacakmış, bağış yapmayanı neyle suçluyorlar vatan hainliğiyle...
alevi dernekleride cem evlerine ve televiyon kanallarına bağış toplanıyor.
bizkaçkişiyiz derneği sitesi insanlardan bağşiş topluyorlar buda aynı ADD gibi vatanını, ülkesini seveni bu alana topluyorlar.
chp tarafından kanaltürk ve halk tv giren paralara ne demeli.
halk tv şuanda reklam alamaması ve ayakta duramamasının sebebi muhalefet partisinin kanala yardım yapılması.
bende şunu söyleyeyim yukarda saydıklarımın hepsi milleti enayi yerine koymasınlar.KIZILAY, çocuk esirgeme kurumuyla bu yetmez, dernekler olacak ki daha çok geniş alanda insanlara yardım elini uzatabilesin.
Denzi Fenerinize tanıdığınız vergi muafiyetlerini Mehmetcik Vakfına tanıma zahmetine bile giremediniz.
sen onu bunu bırakta türkiyede o kadar dernek var ki bu dernekler yolsuzluk yapıyorlar, başta ADD(ATATÜRKÇÜ düşünce derneği) neymiş vatanını, ATATÜRKÜ seven bu derneğe bağış yapacakmış, bağış yapmayanı neyle suçluyorlar vatan hainliğiyle...
chp tarafından kanaltürk ve halk tv giren paralara ne demeli.halk tv şuanda reklam alamaması ve ayakta duramamasının sebebi muhalefet partisinin kanala yardım yapılması.
yahu ispatlayın, her kurum elinizde ama hep sizin bombalarınız patlıyor nedense ...
O kadar çok bomba elinizde patlamış ki, doğruları söyleyenleri duymayacak kadar VURDUM DUYMAZ olmuşsunuz.
bende şunu söyleyeyim yukarda saydıklarımın hepsi milleti enayi yerine koymasınlar.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
CHP'nin 'kayıp trilyon' davası Erbakan için emsal olacak
CHP yöneticileri 1 milyon YTL'lik usulsüzlükten yargılanacak. Eski RP'liler kararı izlemeye alırken Şeref Malkoç, 'kayıp trilyon davası'nı hatırlattı: "Genel başkan harcamadan sorumlu tutulamaz, dedik. İtibar etmediler. CHP'ye farklı davranılırsa Erbakan için iade-i muhakeme imkânı doğar." Hukukçulara göre, 'kayıp trilyon' davası emsal alınırsa, Baykal'da yargılanabilir.
Baykal'ın durumu Erbakan'la aynı, o da yargılanabilir
Hesaplarında yaklaşık 1 milyon YTL'lik usulsüz harcama tespit edilen CHP'yi 'kayıp trilyon davası' endişesi sardı. Anayasa Mahkemesi'nin suç duyurusu kararı ile ilgili gerekçesini açıklamasının ardından yargı süreci başlayacak.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlatacağı soruşturmanın sonucuna göre, sorumluluğu bulunan yöneticiler hakkında ceza davası açılacak. Suçlananlar arasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın yer alıp almayacağı ise merak konusu oldu.
Hukukçulara göre kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın yargılandığı 'kayıp trilyon davası'nın emsal alınması durumunda genel sayman ve malî işlerden sorumlu parti yöneticilerinin yanı sıra Baykal da yargılanabilir.
Aksi durumda ise Erbakan'a iade-i muhakeme imkanı doğacak. Bu yüzden Saadet Partisi, gelişmelerle yakından ilgileniyor. Partinin Genel İdare Kurulu üyesi Mustafa Kamalak, mahkemenin CHP'nin usulsüz harcamalarından Deniz Baykal'ı da sorumlu tutup tutmayacağını bilmediğini ifade ederken, kayıp trilyon davasını hatırlatıyor ve "Harcamalar bilgisi olmadan yapılamaz." gerekçesiyle Erbakan'ın suçlu bulunduğuna dikkat çekiyor.
Saadet Partisi'nin hukukçu kurmaylarından eski milletvekili Şeref Malkoç da CHP davasını yakın takibe aldıklarını ifade ediyor. Malkoç, "Genel başkanın harcamadan sorumlu tutulamayacağını savunmamıza rağmen mahkeme buna itibar etmedi. Yargı, CHP hakkında farklı davranırsa, Erbakan için iade-i muhakeme imkânı doğar." diyor.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, parti harcamalarıyla ilgili herhangi bir imza ya da talimatı bulunmamasına rağmen RP hakkındaki 'kayıp trilyon davası'nda Necmettin Erbakan'a 'özel belgede sahtecilik' suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezası verdi.
Mahkeme, gerekçeli kararında 'kayıp trilyon hadisesini' değerlendirirken partinin ilgili yöneticilerinin yanında Erbakan'ı da sorumlu saydı.
Gerekçe ise şuydu: "RP'nin genel başkanı sıfatı ile parti tüzüğü gereği bilgi ve denetimi dışında böylesi büyük bir meblağın illere dağıtılması mümkün değil." Yerel mahkemenin bu hükmünü Yargıtay da onadı.
Anayasa Mahkemesi'nin CHP hesaplarında bir trilyona yakın usulsüzlük tespit etmesi ilginç bir tartışmayı beraberinde getirdi. Şimdi cevabı aranan soru şu: Erbakan kararı, CHP lideri Baykal ve partinin hesaplarının incelendiği dönemdeki bütün yöneticileri için de emsal teşkil edecek mi, etmeyecek mi?
Erbakan'ın durumuyla aynı
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop da, "CHP'nin kayıp trilyonu, Erbakan'ın durumunun aynısı" görüşünü savunuyor. RP harcamalarında Erbakan'ın da imzasının bulunmadığını ancak mahkemenin verdiği cezayı Yargıtay'ın onayladığını hatırlatan Şentop, şöyle devam ediyor:
"Yargının bu kararına göre, genel başkan bütün faaliyetlerden olduğu gibi bu harcamadan da sorumludur. Bu yorumun Erbakan'a mahsus olup olmadığını göreceğiz. Erbakan'a mahsus değil ise Baykal için de aynı yorumun uygulanması gerekir. Faizini de hesaplarsanız yüksek meblağlar bunlar. Yargıtay'ın Erbakan emsali bunu gösteriyor."
Erbakan'ın ceza aldığı 'kayıp trilyon davası'nı yakından takip eden eski Milletvekili Şeref Malkoç, CHP hakkında hazırlanacak iddianame ve yargılamayı takip edeceklerini vurguluyor.
Saadet Partisi'nin hukukçu kurmaylarından Malkoç, "Biz yıllarca genel başkanın harcamadan sorumlu tutulamayacağını savunduk.
Ancak mahkeme ve Yargıtay 'sorumludur' dedi. Gerek savcılık ve mahkeme gerekse Yargıtay CHP hakkında farklı davranırsa, Erbakan için iade-i muhakeme imkânı doğar." ifadelerini kullanıyor.
RP davasında hukuk çiğnendi
Saadet Partisi (SP) Genel İdare Kurulu üyesi hukukçu Mustafa Kamalak da, Erbakan'ın imzası olmadığı halde suçlu bulunup mahkumiyetine karar verildiğini hatırlatıyor.
Bu mantıkla bakıldığında bir milyon YTL gibi bir harcamada Deniz Baykal'ın da bilgisinin olmamasının düşünülemeyeceğini belirten Kamalak, şu görüşü dile getiriyor: "Sayın Baykal'ın davaya dahil edilip edilmeyeceğini bilmiyorum.
Ancak Anayasa Mahkemesi'nin bu noktada suç duyurusunda bulunmuş olması mahkemenin uygulaması açısından doğrudur ve yerindedir.
Sürecin böyle işlemesi gerekiyordu. Bu süreç Refah Partisi için işletilmedi. Erbakan davasında işletilmedi. Anayasa çiğnendi, Siyasi Partiler Kanunu çiğnendi.
Anayasa Mahkemesi 'kayıp trilyon' davasında 40 yıllık içtihatları ters yüz etti. Kanaatimce hakkı savunan insanlar bu meseleyi Sayın Baykal'dan çok öne çekmeli. Baykal ceza alır mı almaz mı ayrı, ama önemli konu. Bir milyon YTL'den bahsediliyor.
Bu harcama Sayın Baykal'ın bilgisi, izni, talimatı olmadan yapılabilir mi, bunu bilmiyorum. Sayın Erbakan Hoca'ya Anayasa Mahkemesi, 'kayıp trilyon' davasında 'Hayır, izni olmadan genel başkanın, böyle bir harcama yapılamaz.' dedi.
Hocanın bilgisi, belgesi, imzası olmadan Erbakan cezalandırıldı en ağır şekilde."
Baykal da yargılanabilir
CHP'de 4 isim topun ağzında. Mahkeme'nin 1998'deki usülsüzlükler ilgili eski CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, eski Genel Sayman İsmet Atalay, 2000-2008 yılları için de Genel Sekreter Önder Sav ile eski Genel Sayman Mahmut Yıldız hakkında suç duyurusunda bulunacağı belirtiliyor.
RP davası emsal alınırsa Deniz Baykal'ın da yargılanması gündeme gelebilir.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
yargılayın kardeşim, ne bekliyorsunuz ki ?
bu tür yazılar ile yargılanmıyor kimse
mahkeme yargılıyor....
yaptıklarınızın binde birini bile yapmayanlar bu ülkede idam edildi.
dikkat edinde tarih tekerrür etmesin.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
haklısın ne kadar çok dernek, o kadar çok fazla sermaye demek sizin gibiler için.
Denzi Fenerinize tanıdığınız vergi muafiyetlerini Mehmetcik Vakfına tanıma zahmetine bile giremediniz.
ağır olda molla desinler, ettiğin lafın altında eziliverme sonra ??
kanaltürke oturtuğunuz maliye müfettişleri neden birşey çıkaramadılar peki, bahsettiğin işler için sadece iddaada kaldı herşey, hiçbir numara çıkaramadınız... En sonunda sizden bir gruba satılmaz zorunda kalmadı mı hahohi
yahu ispatlayın, her kurum elinizde ama hep sizin bombalarınız patlıyor nedense ...
O kadar çok bomba elinizde patlamış ki, doğruları söyleyenleri duymayacak kadar VURDUM DUYMAZ olmuşsunuz.
Bu milleti sizin kadar enayi yerine koyan ve sizin kadar dini duygularını sömüren çıkmadı ( HOCA'nız TRİLYONLARI cebe indirmekten hüküm giydi, inşallah yakın zamanda sıra öğrencisinede gelecektir ) :4_1_72:
CHP'li Vekil kaş yaparken göz çıkardı: Allah'a sitem normaldir
CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Suudi Arabistan'da idam cezasına çarptırılan, berber Sabri Boğday'ın "Allah'a küfür" iddiasından yargılanmasını, "Allah'a sitem normaldir. Neden idam edileceğini anlakmakta güçlük çekiyorum." şeklinde değerlendirdi.
Durgun, Genç berberin bir emekçi olduğunu, ülkesinde iş bulamadığı için Suudi Arabistan'a gidip çalışmak zorunda kaldığını ifade etti.
Durgun, Allah'a sitemi normal olarak değerlendirdiği basın toplantısında bununla alakılı şöyle konuştu; "Bu kardeşimiz yıllarca orada çalışmıştır. Ancak şu günlerde öldürüleceği günü beklemektedir. Suçu da güya tanrıya sitem etmektir. Kimsenin hakkını yememiş, kimseyi öldürmemiş, kimsenin ırzına girmemiş, hırsızlık da yapmamış sadece kendi durumundan kaynaklanan bir nedenle tanrıya güya sitem etmiş. Buda oldukça normaldir. Bunun için adam öldürmenin insani boyutu ne derecedir? Anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Bu basit sitem bir ölüm getirmemelidir. Çünkü insan kutsaldır yaşama hakkı da kutsaldır. Sabri Boğday'ın yaşaması için elimizden ne geliyorsa yapmak zorundayız. Müslümanlığı ve Allahı korumak Suudi kralının işi değildir. "
Tüm umutlarını temyiz mahkemesine ve Suudi Kralı'na bağlayan Boğday'ın gizli mahkemede hiçbir savunma hakkı tanınmadan yargılandığını iddia eden Durgun, bu konuda uluslararası af örgütüne başvurulduğunu belirtti.
Sabri Boğday'ın yaşayıp yaşamayacağını temyiz mahkemesi ve Suudi Arabistan Kralının belirleyeceğini belirten Durgun, "Ancak burada can alıcı bir nokta var. Oda yargının usulüne ve uluslar arası hukuka uygun yapılmamasıdır. Sabri Boğday'a avukat bile tahsis edilmemiş ve mahkeme gizli yapılmıştır. Mahkemeyi kimsenin de izleme şansı olmamıştır. Bu durumda da bir iftiraya kurban giden bu kardeşimiz idam cezasına çarptırılmıştır." dedi
Sabri Boğay'ın serbest bırakılması için olayı dışişleri bakanlığı aracılığı ile takip ettiğini belirten Durgun, "Cumhurbaşkanımızın girişimleri, olay Kral'a intikal etmediği için sonuç vermemiştir. Ancak ben sayın Cumhurbaşkanından rica ediyorum lütfen bu konunun üzerinde dursun ve gereken hassasiyeti göstermesini istiyorum." şeklinde konuştu.
---------------------------------------------------------------------------
vatanseverim diye ATATÜRKÇÜYÜM diyen tuncay özkanı gör, bide yalçın küçük, doğu perinçeği gördünüz tabi ki
Tuncay Özkan ve sağ kolu Kerimcan Kamal askerliklerini nasıl yaptı? Ali Kırca'nın oğullarının askerlik şokundan sonra ikinci büyük şok?
Yetişkin bir Türk erkeğinin vatan sevgisinden söz edebilmesi için –sağlık engeli yoksa- askerliğini hakkıyla ve zamanında yapması gerekir. Ancak Tuncay Özkan, herhangi bir eğitim engeli olmadığı halde, Ankara'daki ilişkilerini kullanarak 34 yaşına kadar askerliğini erteletti.
Normalde bir kişinin askerliği geciktirebileceği şartlar belli. Öğrenciliğin devamı ya da askere alım döneminde yaşanan ciddi sağlık sorunları gibi…
Bu iki gerekçe yoksa asker kaçağı yakalanıp, askere cebren götürülüyor.
Ancak Tuncay Özkan'ın ne öğrenciliği devam ediyordu ne de televizyon ekranlarından görüldüğü üzere ciddi bir sağlık problemi vardı. Aksine Tuncay Özkan o dönemde gazeteciliğinin en hızlı günlerini yaşıyordu.
Aşırı milliyetçi ve vatansever açıklamalar yapan, “Cumhuriyet mitingleri” organize eden Tuncay Özkan, 34 yaşına kadar askerlikten bir şekilde kaçtıktan sonra 2000 yılında çıkan bedelli askerlik uygulamasıyla askere gitti.
Bedelli askerlik süresi 28 gündü. Vatan evlatları yurdun dört bir yanında yaklaşık bir ay Türkiye için askerlik yapacaktı. Ancak tesadüfe bakın ki, Tuncay Özkan'a İstanbul çıktı. O, askerliğini Küçükyalı'da yani İstanbul'un göbeğinde yaptı. Yine ilginç bir tesadüf ; çanta gibi yanından ayırmadığı, kardeşi gibi sevdiği, gittiği her kurumda en hayati makama oturttuğu bilinen Kerimcan Kamal da onunla birlikte aynı yerde askerlik yaptı.
Karısının düzenlediği dansözlü partiyle askere uğurlandığı medya dünyasında o günlerde çok konuşuldu.
O dönem Kanal D Haber Merkezi çalışanları rahat bir nefes almıştı. Çünkü çalışanlarına karşı hırçın tavırlar sergilediği bilinen Tuncay Özkan, 28 gün boyunca asker ocağına gitmişti. Haber Merkezi en mutlu günlerini geçirirken, 10 gün sonra büyük bir şok yaşandı. Sabah saatlerinde üzerinde kamuflajla bir asker giriverdi içeriye..
Gençler ne olduğunu anlamaz, yaşı müsait olanlar ise ihtilal oldu zanneder. Ama gelen Tuncay Özkan'dı. Vatan görevini bırakıp gelmişti. Herkes bu gelişi ziyaret olarak düşündü, fakat öyle değildi. Askerliğin geri kalan 18 günü hep haber merkezinde geçti.
“Sabah makam aracı nizamiyeden alıp haber merkezine getirir, akşam da aynı yere bırakır. Türk ordusunda Paşaların bile yapamadığı askerlik Tuncay Özkan'a nasip olmuştur.”
Yani kendi kanalında her gün kahramanlık türküleri yayınlayan, şehit cenazeleri üzerinden vatan sevgisinden söz eden, her fırsatta ülkemizin tehdit altında olduğunu söyleyen Tuncay Özkan için askerlik 10 günde bitivermiştir. Hatta az uyuyup çok çalışmasıyla tanınan Tuncay Özkan, 10 günü nasıl geçirdiğini de askerlik anılarını anlatırken ağzından kaçırıvermiştir; “arkadaşlar ben uyur-gezermişim. Bunu da askerde farkettim. Çünkü ancak orada uyuyabildim. Hatta kalkıp çavuşlara küfür etmişim ama ben hiçbirini hatırlamıyorum.”
Şanlı Türk Ordusunun Çavuşuna küfür etmesini alaylı bir dille anlatan Tuncay Özkan..
Not: Anlatılanlara o dönemde Kanal D Haber Merkezi çalışanları tanıktır.
Kanaltürk'ün sahibi Tuncay Özkan, dün yayınlanan televizyon programında bölücü terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'a övgüler yağdırdı.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e de hakarette bulunan Özkan, eleştiri oklarını medyaya yönelterek, "Medya yalaklık ve yavşaklık içinde." dedi. Teröristbaşının yakalanmasının 10. yıldönümü dolayısıyla Güneydoğu'da yaşanan eylemlerin konu edildiği sırada söze giren Özkan, şöyle konuştu: "Abdullah Öcalan, barışı ve kardeşliği yüceltmek için kullanılamazsa, Öcalan'ın bugünkü açılımını ve yaklaşımını Türkiye değerlendiremezse çok yazık eder. Öcalan'ın bugünkü siyasi tutumu, Türkiye'nin bütünlüğüne, birliğine çok farklı bir açıdan yarar sağlar. Türkiye biraz akıllı davranmak zorunda."
Tuncay Özkan provokasyonu: başörtülü yaşlı kadının başını açtı
Özgürlük karşıtı mitinge Kanaltürk televizyonu sahibi gazeteci Tuncay Özkan damgasını vurdu. Özkan, Sıhhıye'de toplanan kalabalığa seslenirken, görevliler de Kanaltürk televizyonu için yardım topladı. 2,5 lira karşılığında satılan 'bizkaçkişiyiz' flamalarının gelirinin Tuncay Özkan'ın sahibi olduğu kanala gideceği belirtiliyor. Özkan, konuşması sırasında kürsüye çıkardığı yaşlı bir kadının da başörtüsünü açtı.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından düzenlenen ve çeşitli sivil toplum kuruluşunun destek verdiği "Bağımsızlık ve Laiklik Mitingi" Sıhhiye Meydanı'nda gerçekleşti. Miting için İstanbul ve İzmir başta olmak üzere Türkiye'nin çeşitli illerinden başkente gelen gruplar Atatürk Kültür Merkezi alanında toplandı. Yaklaşık 180 otobüs ile Ankara dışından katılımcı miting için geldi.
Katılımcılar miting alanına ''Şeriat Ortaçağ'dır'', ''Askere çuval, kadına türban'', ''Yargı tarafsız, adalet bağımsız'' ifadelerini taşıyan pankartlar taşıdı. "Hükümet istifa'' ve ''Cumhuriyet değerlerine sahip çıkacağız'' şeklinde sloganlar atıldı. Sokaklardaki eylemlerin devam edeceğini söyleyen konuşmacılar sık sık kalabalığa yeminler ettirdi. Mitingte CHP Gençlik Kollar ile Yargıçlar ve Savcılar Birliği başkan ve yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu.
Kanaltürk televizyonu sahibi gazeteci Tuncay Özkan'ın yaptığı konuşma Cumhuriyet mitinglerini hatırlattı. 'Hoşt köpek' 'Adama bak adama' ifadeleriyle kalabalığı kışkırtan Özkan, kendisine İslam karşıtı diyenler olduğunu söyleyerek "Lailahe İllallah Muhammeden Rasulullah" dedi. Meclis'e yürüyelim diye bağıran gruba Özkan, "Yok o kadar basit değil. TMBB benim kıblem oranın yanlışını ben düzelteceğim." sözleriyle çıkıştı. Başörtüsüne özgürlük getiren herkesin yargılanacağını iddia eden Özkan, "Yargılanmazlarsa ben adam değilim." sözü verdi. MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye yüklenen Özkan, MHP'nin 22 Temmuz öncesindeki beklentilerin tam tersi istikamette hareket ettiğini söyledi. "Tayyip Erdoğan bile bu kadar değişmedi." diyen Özkan, seçimler öncesinde yürütülen CHP-MHP koalisyonu hayaliyle tuzağa düştüklerini ima etti.
Mersin'den getirttiği yaşlı kadını provokasyonuna alet eden Özkan, kadının başını açtırdı. Naile ismindeki kadın kendisine ezberletildiği belli olan konuşmayı yaparak "Atatürk'ün izindeyim. Kahrolsun şeriat." dedi. Miting sırasında Meclis'ten de canlı yayınla görüntüler verildi. Başbakan ve MHP'lilerin konuşmasını kalabalık ıslıkladı. Yaşlıların yoğunlukta olması sebebiyle sürekli bayılmalar olurken sağlık görevlileri rahatsızlananlara müdahale etti.
Üst düzey güvenlik Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenen "Bağımsızlık ve Laiklik" mitingine yaklaşık 25 bin kişi katıldı. Mitingte polis üst düzey güvenlik önlemleri aldı. 6 bin civarında polisin görev yaptığı mitingin düzenleneceği Sıhhiye Meydanı sabah erken saatlerden itibaren araç ve yaya trafiğine kapatılarak bomba araması yapıldı. Polisin alana gelen katılımcıların üst aramasını ise giydikleri steril eldivenlerle yapmaları dikket çekti. Mitingde katılımcı dernek ve partilerin bayrak ve flamalarının açılmasına izin verilmedi. Mitingde Atatürk ve Lenin'in yan yana fotoğraflarını ihtiva eden posterler taşınması ve oyuncak bebeklere başörtüsü takılıp üzerine 'Gerçek Türk kadını bu değil' şeklinde poster asılarak miting alanında gezdirildiği görüldü. Ardından ses sanatçısı Sadık Gürbüz türküleriyle mitinge katıldı. Sadık Gürbüz katılımcılara, "Gazanız mübarek olsun" diye seslendi.
-----------------------------
ezanımdan rahatsız olanlar ben değilim
işte video görüntüleri..
http://www.vidomodo.com/vidomodo/video.php?id=393
------------------------------------------------
CHP'li Sevigen AK Partili vekillerin Cuma namazına gitmesine kızdı
2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu'nda,
CHP'li Mehmet Sevigen'in "Başbakan muhasebecilik yapıyordu, nasıl zengin
oldu" şeklindeki sözleri gerilime neden oldu.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün 2008 yılı bütçesi üzerinde CHP'nin
görüşlerini ifade eden Mehmet Sevigen, önce AK Partililerin Cuma namazına
gitmiş olmasını eleştirdi. Genel Kurul'da AK Parti sıralarının boş olduğunu
gören Mehmet Sevigen, "Cuma namazına gitmişlerdir" dedi. AK Parti
sıralarından tepki gören Mehmet Sevigen, Genel Kurul'daki çalışmalarının da
ibadet olduğunu söyledi.
AK Parti'nin dini şu ana kadar çok iyi kullandığını, ancak bundan sonra
kullanamayacağını savunan Sevigen, "Kim daha iyi Müslüman Allah biliyor.
Milli bayramları olmayanların dini bayramları olmaz. O milli bayramlar da
kuvayi milliyeden gelen CHP'lilerin içinde bulunduğu emek vermiş,
Çanakkale'de şehit olanlar tarafından sağlanmıştır. Onlar sayesinde
Cuma'lara
gidiyoruz, ezanlar okunuyor, bayrağımız dalgalanıyor" şeklinde konuştu,
Başbakan Erdoğan'a sözü getiren Mehmet Sevigen, "Allah aşkına şu Tayyip
Erdoğan nasıl zengin oldu. Ben çok iyi tanırım. Beraber il başkanlığı
yaptık. O Refah Partisi il başkanıydı, ben DSP'nin il başkanıydım. Kendisi
muhasebecilik yapardı. Peki nasıl zengin oldu?" diye sordu. Sakıp
Sabancı'nın sözlerine atıfta bununan Mehmet Sevigen, "Bir işadamı çıktı,
'bir milyar doları var' dedi. Tek cevap verebildi mi? Belediye başkanlığı
döneminde bir tek çivi mi çaktı. Nasıl oldu? Bir anlat bana" şeklinde
konuştu.
Mehmet Sevigen'in sözlerini AK Partililerin tepkisine neden oldu. Konuşma
süresi sona eren Sevigen'ın oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Güldal
Mumcu'nun yanına gidip geldikten sonra konuşmaya devam etmesi, AK
Partililerin tepkisini arttırdı. AK Partililer, sıra kapaklarına vurarak
Sevigen'in konuşmasını bitirmesini istediler.
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Sevigen'in Genel Başkanları hakkında
çok çirkin iddialarda bulunduğunu belirterek, cevap için söz istedi.
Başkanvekili Mumcu'nun söz vermemesi üzerine Elitaş kürsünün önüne gelerek
itirazlarını sürdürdü. Başkanvekili Mumcu'nun, tutanakları getirip
inceledikten sonra söz vereceğini söylemesi üzerine Elitaş, "Sayın Başkan
lütfen adil
olun" diye bağırdı. AK Partililer de sıra kapaklarına vurarak Güldal
Mumcu'nun tavrına tepki gösterdiler. Gerginliğin artması üzerine Güldal
Mumcu oturuma ara vermek zorunda kaldı.
Ara verilmesinden hemen sonra AK Partili Altan Karapaşaoğlu ve bazı AK
Partili milletvekilleri, CHP'lilerin bulunduğu sıralara giderek Sevigen'e
tepki gösterdiler. Bu sırada CHP ve AK Partili milletvekilleri arasında
itişmeler yaşandığı görüldü.
----------------------------------------------------
CHP'li vekil Roj TV'de
CHP Hakkári Milletvekili Esat Canan, hükümetin kapatılması için çalıştığı
PKK’nın yayın organı Roj TV’ye demeç verip, Şemdinli olaylarını
değerlendirdi. Canan, ‘Sonuçta Roj TV de Güneydoğu halkına hitap eden,
oranın kültürünü tanıtan, müziğini çalan bir televizyon’ dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Danimarka’daki basın toplantısını Roj TV
muhabirinin alınması nedeniyle terk etmesine karşılık, CHP Hakkári
Milletvekili Esat Canan, bu televizyona demeç verdi. Canan, PKK organı
olduğu belirtilen ve hükümetin kapatılması için girişimlerini sürdürdüğü
televizyonun muhabirlerine Şemdinli olaylarını değerlendirdi. Esat Canan,
‘Neden Roj TV’ye çıktınız?’ sorusunu şöyle yanıtladı:
SONUÇTA BİR TELEVİZYON
‘Roj TV, yeni değil, eskiden beri yayın yapan bir televizyon. Orada benden
önce de bazı milletvekili arkadaşımızın açıklamaları, demeçleri
yayımlanıyordu. Benim, Roj TV’de ilk kez açıklamam yayımlandı. Canlı
yayınlarına katılan milletvekilleri de oldu. Örneğin Saadet Partisi’nin eski
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu da çok kez bu televizyonun
yayınlarına katıldı. Sonuçta Roj TV de bir televizyon. Güneydoğu halkına
hitap eden, oranın kültürünü tanıtan, müziğini çalan bir televizyon. Bu
televizyona açıklama yapmam ya da yaptığım açıklamanın orada yayımlanması, o
televizyonu, açıklamalarını, programlarını tasvip ettiğim anlamına gelmez,
gelmemelidir. Hepimizin amacı, bu ülkede birlik ve beraberliği
pekiştirmektir. Bu ülkede Kürtlerle, Kürt kimliğini inkar etmeden, birlikte
yaşayabileceğimiz ortamın sağlanması konusunda hepimize düşen görev ve
sorumluluk var.’
----
ARBAKIR/ANKARA- Türkiye, Roj TV'nin kapatılması için diplomatik
girişimini sürdürürken, 5 Temmuz'da bu kanalın yayınına Diyarbakır'dan
telefon bağlantısıyla katılan İHD Şube Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında
Cumhuriyet savcılığınca soruşturma başlatıldı. CHP, Hakkâri Milletvekili
Esat Canan hakkında Roj TV'ye telefonla bağlanması nedeniyle inceleme
başlatırken, , CHP'li Algan Hacaloğlu, Kamer Genç, Hüsamettin Cindoruk, SHP
Genel Başkanı Murat Karayalçın, SHP'li Fikri Sağlar da Roj TV'ye konuşan
siyasetçiler arasında.
--------------------------------------------
Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarlarından Erdoğan Aydın, dün akşam kanlı terör
örgütünün televizyonunda canlı yayınına katıldı.
Hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri terör örgütü PKK’nın yayın organı
televizyonun kapatılması için, televizyonun yayın yaptığı Danimarka’ya
ilgili bilgi ve belgeleri vermişler ve kapatılması için girişimlerde
bulunmuşlardı. Genelkurmay Başkanı Orgenaral Yaşar Büyükanıt daha önce
yaptığı bir açıklamada, ilgili yayın organının kapatılması ile ilgili
çağrıda bulunmuştu:
"Danimarka NATO üyesi. Orada birlikteyiz. AB'ye girersek orada da birlikte
olacağız. PKK'nın TV'sine nasıl yayın yaptırıyor? Ben şikayet etmiyorum bir
tespit yapıyorum. Dünya teröre karşı tavır alırken topraklarından terörü
destekleyen yayın nasıl yaptırıyor? PKK'ya karşı müttefiklerimiz neden tavır
almıyor? Bunu anlamak mümkün değil. Hazmedemiyorum." Kaynak:Sabah Gazetesi
Hain pusularda onlarca vatan evladımızı kaybettiğimiz şu günlerde,
Cumhuriyet Gazetesi’nden yazar Erdoğan Aydın’ın terör örgütü PKK’nın yayın
organında programa katılması dikkat çekti. Üstelik söz konusu terör
örgütünün yayın organı televizyon, hain saldırıların ardından Türk-Kürt
provokasyonuna girmiş iken.
Terör örgütü PKK’nın yayın organı televizyonda programa katılan Erdoğan
Aydın’ın 6 kitabı, Cumhuriyet Gazetesi tarafından yayınlandı. Aydın’ın
kitapları, ‘Cumhuriyet Kitapları’ arasında yer alıyor. Erdoğan Aydın
Cumhuriyet Gazetesi’nin hafta sonu ekinde “Tarihçe” köşesinin yazar olarak
görev yapıyor.
kaynak: http://www.samanyoluhaber.com/haber-76769.html
görüntüler:
http://img220.imageshack.us/img220/6195/rojcumhuriyetgazete1wk3.jpg
http://img220.imageshack.us/img220/6060/rojcumhuriyetgazete2li4.jpg
http://img138.imageshack.us/img138/9759/rojcumhuriyetgazete3vt9.jpg
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Cumhuriyet yazarı, Roj TV'de 'ayrımcılık' yaptı
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Erdoğan Aydın ve Pir Sultan Abdal Kültür
Derneği Genel Başkanı Kazım Genç, önceki akşam bölücü terör örgütü PKK'nın
yayın organı Roj TV'ye konuk olarak katıldı.
Programda sürekli olarak Silahlı Kuvvetler aleyhine propaganda yapılması
dikkat çekti. Aydın, Türkiye'de sadece Kürt ve Alevi sorununun değil, Sünni
ve Türk sorununun da olduğunu öne sürerken programda sık sık Türkiye'de linç
kültürünün geliştiği, sokaklarda faşizan sürecin yaşandığı dile getirildi.
Roj TV son olarak PKK terör örgütü tarafından kaçırılan Türk askerlerinin
ailelerini arayarak görüştürmüştü. Cumhuriyet Kitapları arasında birçok
kitabı yayımlanan Erdoğan Aydın, Cumhuriyet Gazetesi'nin ekinde de yazıyor.
Erkan Acar, İstanbul
görüntü:
http://img84.imageshack.us/img84/6703/cumhuriyetra2.jpg
---------------------------------
Cumhuriyet editörü: Öcalan bebek katili değil. İşte o sözler...
Cumhuriyet Gazetesi'nin çıkardığı pazar ekinin editörlüğünü yapan Berat Günçıkan, BarışaRock Festivali'nde gerçekleştirilen söyleşide ilginç sözler sarf etti.
Abdullah Öcalan'ın çocuk katili olmadığını belirten Günçıkan, televizyonlarda bu tip ifadelerin kullanılması karşısında kendini tutamayıp okkalı küfürler savurduğunu anlatıyor.
Basının Öcalan için 'çocuk katili' şeklinde konuşmasına küfür ettiğinde oğlunun kendisine diklendiğini aktaran Günçıkan, oğlunun Öcalan için, "Tabiî ki çocuk katili." dediğini söyledi.
Günçıkan, ardından oğlunun odasında Türk bayrağı bulunduğunu dile getiriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: "Ama bir gün biliyorum, oğlum o bayrağı indirecek. Hepimizin o bayrakları indirmemiz ve kendimizle yüzleşmemiz gerekiyor."
>>İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ<<
----------------------------------
chp de istiklal marsi krizi
http://www.youtube.com/watch?v=2EZIiLctduk
Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
inşaallah her konuda ve herkes için adelet yerini bulur..
Yardımları dolandırılan insanlar çok üzgün ve kızgınlar.Bütün tv kanallarında görüyoruz..Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
el altında hazırda bekletmek , zamanı gelince tehdit etmek için mi bekleteceksiniz. Tutan kim, gidilsin üzerine ....
yada olay sadece haberde kalmış, yargıya intikal edecek bir durumda hasıl olmamış belki nereden biliyoruz.
gazate haberlerinden mi ?
Hangi gazete ?
Tüm yandaş medya almanyadakileri neredeyse beraat ettiriyorlardı, dava sürecinde ... işine geldiği gibi algılayıp yazmada nedense üstlerine yok.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlatacağı soruşturmanın sonucuna göre, sorumluluğu bulunan yöneticiler hakkında ceza davası açılacak. Suçlananlar arasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın yer alıp almayacağı ise merak konusu oldu
davayı açacak olan cumhuriyet başsavcılğı hükümet değil.Yorum
-
Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları
tabii açık açık olursa zaten kıyamet kopar ama hepimiz biliyoruz ki bunu direk yapamazlar her zamanki gibi ...
işte yeni bir ergenekon olayı
5 teğmen ve 1 askeri öğrenci gözaltında :D
dikkat dağıtma operasyonları başlatıldığı izlenimi doğuyor.Yorum
Yorum