Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • cengo han
    Junior Member
    • 17-11-2004
    • 338

    #31
    Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

    yarası olan bağırır.karalamaya başlar.sancısı olanda kem küm eder.biri başbakan diğeri iş adamı devlete en büyük vergiyi veren.demekki bir iş var burda. yoksa küçük mesele olsa asla dışarı sızmaz aralarında hallederlerdi. SANIRSAM

    Yorum

    • ybæl©ik
      ADMINISTRATOR

      • 25-01-2003
      • 30775

      #32
      Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

      Büyük bir üzüntüyle, ibretle, ... izliyorum.

      İşte medya patronlarının gerçek yüzleri, işte Türkiye'de ilk sıralarda yer alan sanayici, firma sahibi patronlarının içler acısı durumları ...

      Yıllardır her fırsatta söylüyoruz, sözümona bu patronlar, her zaman Türkiye'nin siyasetinde ve ekonomisinde söz sahibidirler, bazı şeyleri onlar yönlendirirler .... neye göre .... kendi menfaatlerine göre ....

      Bu mudur milliyetçilik, bu mudur ülk eyi sevmek, bu mudur ülk eyi kalkındırmak, bu mudur ülkemizin ekonomisini düzeltmek, .... nedir amaçlanan ??? ( bunların yaptıklarını ne Ermeniler yapıyor ne de Rumlar, neden böyle diyorum çünkü bu milletler düşman olarak nitelendiriyorlar ama bizim kendi içimizdekiler kadar bu ülk eye ve millete zarar veren yok )

      Kazançlarının karşılığında vergi ödemekle yükümlü olan bu kişiler/patronlar, o kadar teşviğe rağmen, o kadar istisnaya rağmen, ya çok cüz'i vergiler öderken veya hiç vergi ödemezlerken, hangi mantıkla nasıl kalkıp da kendi emelleri ve menfaatleri uğruna Türk Milletinin haklarına tecavüz edebiliyorlar.

      Kendi zenginleşmeleri pahasına her yolu mubah gören bu zihniyetler, ülkelerini ve milletini sömürmektedirler ve milletin haklarını da gasp ederek bu günlere gelmişlerdir ama halen bunlarla yetinmemekte ve daha fazlasını arzulamaktadırlar.

      Amaçlarına ulaşamadıklarında ise kendi yandaşlarını da yanlarına alarak ve ellerindeki her türlü imkanı kullanarak, birbirlerini destekleyerek her türlü adi, rezil, terbiyesiz, seviyesiz, yasadışı yollara başvurarak, insanları ve kurumları yıpratma, karalama eğilimi ve eylemlerine girmektedirler.

      Bu olayların artık önüne geçilmelidir. Suç duyurularıyla haklı ve haksızlar ortaya çıkartılmalı bu halk gerçekleri görmelidir.

      Ellerindeki basın ve yayın organlarını kullanarak kendi menfaatlerine yayın yaparak Basın Ahlakını da hiçe sayan, halkı yanlış bilgilendiren, ülkenin ve milletin geleceği ile oynamaya çalışan kişi ve kurumlar hakkında bir an önce gerekli yasal yollara başvurulmalıdır.

      Yorum

      • eren511
        Member
        • 29-07-2006
        • 2805

        #33
        Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

        türk medyası şimdi mi kötü oldu desteği çekince.... madem hilton olayı vardı madem vergi erteleme olayları vardı ne oldu ki şimdi bunları dile getirliyor niye bunları daha önce biliyordunda söz etmedin konuşmadın geçen seçimler desteği arkandaydı doğanın vergileri ertelendi ihaleler verildi muhalefet ediyor diye çölaşanı gazeteden kovdurmadınız mı şimdi yaranı mı kaşıdılar diye sormazlar mı al birine vur ötekisine çıkar savaşı patlak verdi sadece..... bu medya daha öncede böyleydi satılık kalemşörleri ile her tarafa saldırılıyordu sizin çıkar ilişkileriniz vatandaş esefle izliyor vatandaş kendi derdiyle ilgileniyor terör hortladı kimsenin umrunda değil 1 ayda 40 şehit verildi bu akşam 6 şehit daha verildi vatandaşın evine ateş düşüyor sizin peşkeşlerinizi çıkar ilişkilerinizi halk utançla hayretle izliyor........
        Son düzenleme eren511; 07-09-2008, 23:23.

        Yorum

        • ybæl©ik
          ADMINISTRATOR

          • 25-01-2003
          • 30775

          #34
          Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

          Maalesef bu yıllardır böyle ve halk birçok şeyi bilmiyor veya yanlış biliyor. Neden ? Çünkü ellerinde olan basın ile halkı istedikleri doğrultuda yönlendiriyorlar.

          Bizler de tarafsız veya karşı basın aracılığı ile gerçekleri öğrenmeye çalışıyoruz.

          Şu anda yaşananlar, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olunan bir dönemde hiç yakışmıyor. Ülkemizin çok daha öncelikleri varken, demek ki birilerinin amaçları, önem sıraları ve dereceleri çok daha başka ...

          Aslında bazı olayların, geçmişte yaşananların, pek hoş ve seviyeli bir şekilde olmasa da bugün ortaya çıkmasını Türk Milleti açısından olumlu buluyorum.

          Umarım bu söylenenler ve itiraflar böylece kalmaz, arkası gelir, yargıya intikal eder ve haklı, haksız ortaya çıkar, haksızlar da gerekli müeyyidelere çarptırılırlar.

          Yorum

          • Kadim
            Senior Member

            • 30-01-2004
            • 4782

            #35
            Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

            Kavgaya devam

            Aydın Doğan: Biat etmeyiz

            7 Eylül 2008



            AYDIN Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iki gündür İstanbul'da AKP kongrelerinde kendisine ve Doğan Grubu'na yönelik suçlamalarına, dün yazılı açıklamasının ardından bugün de televizyonda yanıt verdi. Başbakan Erdoğan'ın demokrasiyi içine sindirmesi gerektiğini söyleyen Aydın Doğan, “Türkiye krallıkla mı, demokrasiyle mi idare ediliyor bunu öğrenmek lazım. Bizim yayın organlarımızda biat kültürü yok. Biz biat etmeyiz” dedi.

            Erdoğan'ın dün AKP'nin İstanbul Güngören, bugün de Bayrampaşa ilçe kongrelerinde ‘ucuz polemiğe girdiğini’ söyleyen Aydın Doğan, “Demokratik bir ülkede bir başbakan, bir medya grubunu parti kongresinde ‘Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin’ diye yuhalatır mı?” diye sordu. Aydın Doğan, iktidara yandaş olmayan başka medya grubu kalmadığı için Erdoğan'ın bağımsız ve yansız medya grubu olan Doğan Grubu'nu susturmak istediğini söyledi.
            Kanal D'de bu akşam ana haber bülteinden sonra ekrana gelen ‘Özel Söyleşi’de Aydın Doğan'ın, Mehmet Ali Birand'a yaptığı açıklamalar şöyle:
            BİRAND : İki gündür üst üste Sayın Başbakan, grubumuza ve Aydın Doğan'a bir kampanya açmış vaziyette ve Aydın Doğan tatilini kesti bu durum karşışında. İzlediniz Aydın Bey, iki gün üst üste şimdiye kadar olmamış birşey. Nasıl karşıladınız gördüğünüz zaman?
            AYDIN DOÐAN: Şimdi evvala Tayyip Bey'in tutumuna hayret ettim. Muhattap ben değilim ki niye benimle uğraşıyorsun? Alman medyası bir takım yolsuzlukları bulmuş, Türkiye ile ilgili yolsuzluklar. Fakir fukarayı kandırmışlar ve dini de istismar ederek para toplamışlar. O topladıkları paraları çeşitli yollarla şirketlerine, ceplerine ve Türkiye'deki yandaş medyaya, kendi medyalarına aktarmışlar. Burada Alman mahkemesi iddianame hazırlamış ve dava açmış. Bizim oradaki gazetecilerimiz de bu davayı takip ediyorlar. O iddianamede ne varsa onu yazıyorlar yani ben bir şey söylemedim ki, Başbakan bana kızıyor. Bana neden kızıyorsun?
            BİRAND : Başbakan Erdoğan diyor ki; bana da şey yapıyorsunuz, sanki bende para almışım gibi.
            AYDIN DOÐAN: Şimdi önemli bir konuya dokundun. Başbakan bunu dün de söylemişti, bugün de söylüyor. Ben diyorum ki seninle ilgili meseleyi ben yayınlamadım. Seninle ilgili meseleyi NTV'de canlı yayında Deniz Baykal söyledi. Ve biz de oradan alıntı yaptık ve yayınladık. Dün öyle diyordu, bugün diyor ki sen öle diyorsun ama Deniz Baykal da senden alıp söylediğini söylüyor. Deniz Baykal'ın böyle bir şey söylediğine kesinlikle ihtimal vermiyorum. Neden böyle bir şey söylesin? Benden almadı ki, bizim yayın organlarımızdan almadı ki. Bence Başbakan olayları birbirine karıştırıyor veya ona gelip yanlış enformasyon veriyorlar veya kahramanlık edip birilerini dövüp, olayı yolundan çıkarmak istiyor, yani konuyu değiştirmek istiyor. Gündemi de değiştirmek istiyor.
            BİRAND : Başbakan Erdoğan ısrarla Hilton diyor. Hilton'da sizin istediğinizi biz yapmadık ondan siz bizim üzerimize gidiyorsunuz diyor. İki gündür bunun üstünde duruyor. Nedir bu Hilton hikayesi?
            AYDIN DOÐAN: Bak kardeşim bu çok ucuz bir polemik. Yani bir ülkenin başbakanının bu kadar ucuz bir polemiğe girmesi hakikaten beni son derece rahatsız ediyor. Tayyip Bey'i de tanıyorum ve neden böyle bir ucuz polemiğe girdi tereddüt ediyorum. Hiltonla ilgili bir talebim evet var. Ben bu ülkede yaşayan 24 bin adam çalıştıran ve bir sürü şirketleri olan bir grup olarak hergün müracaat ettiğimiz devletle işlerimiz var. Hilton'da eğer ben onlardan yasal olmayan birşey istediysem zaten vermemeleri lazım. Ben yasal olmayan birşeyi istemem. Yasal olan birşeyi isteyip vermiyorlarsa burada da onlar suç işliyorlar. Yani Hilton'da ne varmış ki Başbakan Erdoğan diyor ki bana geldi. Ben Başbakan Erdoğan'a Hilton için gitmedim.
            “RAFİNERİ İÇİN GİTTİM”
            BİRAND : Başbakan Diyor ki siz değil misiniz bana gelen, benimle konuşmadınız mı? Aracılar koymadınız mı?
            AYDIN DOÐAN: Bak öyle değil, velevki, Başbakan Erdoğan'ın tabirini söyleyeyim. Ben ona gittim. Ben ona gittim ama Hilton için gitmedim. Başbakan Erdoğan karıştırıyor olayları. Ben Başbakan'a, Sayın Başbakan 2.5 milyar dolar paramız var biz bu ülkede yatırım yapmak istiyoruz. Siz Hundai'ye Çek Cumhuriyeti'ne gitme gel Türkiye'ye sana teşvik edelim diyorsunuz. Ben sizden ne teşvik istiyorum, ne yatırım bildirimi istiyorum ne kredi istiyorum. Ben sadece bir ruhsat istiyorum. Bu ruhsatta yatırım yapıp direkt 2000 - 2500 kişiyi iş vereceğim. En direkt yolla 15 bin kişiye iş vereceğim ve 3 yılda da bu işi bitireceğim, rafineri kuracağım dedim. Nerede kurucaksın dedi. Ceyhan'da dedim. Hayır dedi. Orayı bizim Çalık Grubu istiyor ona söz verdik dedi. Dedim ki Çalık da kursun ben de kurayım petrol dağıtıcısıyım dedim. Çalık müteahhit. Ceyhan- Samsun arasını yapıyor. Yok bu işin içinde Putin var, Berlusconi, ENİ var dedi. Ocak ayında bu iş konuşulacak bir de ocak ayında konuşalım dedi. Peki dedim. Bu arada kendisi bana sordu. Hilton'u ne yapacaksın diye sordu. Ben de kendisine Hilton'u aldık . Şu anda ne yapacağımı bilmiyorum. Ama bu haliyle Hilton demode olmuş. Yenilenmesi lazım bunun rantabl olması için yanına bazı ilave birşeyler yapılması lazım dedim. O da ben belediye başkanı ile konuşayım dedi.
            BİRAND : Başbakan Erdoğan'dan birşey istemediniz mi?
            AYDIN DOÐAN: Ben Başbakan Erdoğan'dan birşey istemedim. Sadece o sordu. Ben de anlattım geldim.
            BİRAND : Peki neden Beldeyi Başkanı ile görüşmediniz?
            AYDIN DOÐAN: Geldim, Belediye Başkanı ile görüştüm. Dedim ki başkan ben burada modern bir tesis yapmak istiyorum. Tesisi koruyarak aynı yerde olmasını temin ederek.. Bugün bazı yayın kuruluşları diyor ki koruma altına alındı. Koruma altına alınmasını ben istedim. Benim Hilton'u yıkıpt da yerine gökdelenler yapmak gibi bir niyetim yok. Bu tamemen marjinal medyanın şeyleri. Ben belediye başkanına da ben burada inşaat yapmak istiyorum ama siz bana burada eğer halkı, çevreyi ve şehiri rahatsız edecek fazla rant getirecek bir imar verirseniz ben onu zaten kabul etmem. Ne kendi ismime ne de aileme böyle bir şey getirtmem dedim. Hilton diye böyle bir mesele yok. Hilton nerden çıktı... Şişli Belediyesi.
            “UCUZ SİYASİ ŞANTAJ YAPIYORLAR”
            BİRAND : Görüşmediniz mi diyor? Şişli Belediye Başkanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı ile bir araya oturup istekte bulunmadınız mı?
            AYDIN DOÐAN: Efendim bir.. İstekte bulunmak suç mu? Tabi istekte bulunacağım. İki.... Sayın başbakan sapla samanı karıştırıyor. Ona kim ne söyledi bilmem. Evvela Şişli Beldeiyesi o bölgede imar tadili yapmış. Benim arsamı koymamış, belediye duvarına da asmış demiş ki itiraz edenler varsa gelsin. Benimle beraber 300 kişi itiraz etmiş, demişiz ki burada bizim de gayrimenkulumuz var. Burayı da imar palanlaması içine alın. Ondan sonra da Şişli Belediyesi imar planlaması içine almış. Ben ne onlardan bana 3 emsal verin, 4 emsal verin, 1 emsal verin diye bir şey istedim ne de böyle birşe yaptım. Ben onun için üzülüyorum. Ne bu şehrin belediye başakanı ne de bu ülkenin başbakanı ucuz şantaj yollarına gitmesin. Ne demek, bu benden birşey istedi, vermedim onun için yayın yapıyor. Zaten yasal olmayan birşeyi vermen suç. Yasal olan birşeyi vermemen de suç. Başbakan Erdoğan'ı anlamakta zorluk çekiyorum. Basit şeylerle uğraşıyor, ucuz siyasi santaj yapıyorlar. Bunun sonucu siyasi santajdır ve polemiktir.
            “RTÜK'TEN ONAY BEKLİYORUZ”
            BİRAND : Aydın Bey, Başbakan Erdoğan'ın üstünhde durduğu başka bir konuda var. Bununda açığa çıkması lazım. Acaba CNN için istediğiniz birşeyler verilmedi de mi ondan dolayı bu iddiaları ortaya atıyorsunuz diyorlar?
            AYDIN DOÐAN: Kardeşim böyle bir mantık olabilir mi. Siz hükümetsiniz, siz devletsiniz ben de Türkiye’de yayıncılık yapan bir sürü işi olan bir grubum. Hergün devletten birşey isteyeceğim . Evet. Ben RTÜK'e müracaat ederek bize, CNN 'e karasal hak verin dedim. RTÜK bize dedi ki bu bizim işimiz değil Rekabet Kurulu’nun işi . Rekabet Kurulu’na gittik, Rekabet Kurulu’ndan onay çıktı geldi. Rekabet Kurulu onay verirse biz de muameleleri geliştiririz dedi. Rekabet Kurulu’ndan onay çıktı geldi şimdi RTÜK 'ten biz bunun çıkmasını bekliyoruz. Çünkü başında RTÜK. Bizim arkadaşlarımız evet Rekabet Kurulu onay verirse biz de veririz demiş. Biz şimdi çıkmasını bekliyoruz. Anlıyorum ki başbakan talimat vermiş, vermeyin diye. RTÜK meselesi var... Ne RTÜK meselem var ya... Benim hergün vergi yatırmam meselem var, elektrik yatırma meselem var, köprüde para ödemem meselem var ... Bu kadar kısır bir anlayışı anlamakta güçlük çekiyorum.
            BİRAND : Niye sizce?
            AYDIN DOÐAN: Üzülüyorum, hakikaten üzülüyorum.. Ben 50 yıldır bu memlekette iş yapıyorum. Bana göre 1 hafta kalmasına gerek yok. Sayın başbakan "ben açıklayacağım diyor" Bana göre bir hafta kalmasına gerek yok. Bugün açıklasın, yarın açıklasın. Benim eğer suçum varsa ve bugüne kadar elinde tutuyorsa suç işliyor, mahkemelere götürmesi lazım. Yani neden mahkemeye vermiyor benimle ilgili elinde birşey varsa? Yok elinde var da bir dosya, bunu tutuyorsa bu da şantaj. İkisi de suç. Böyle birşey olabilir mi ? Bunları konuşan ülkenin başbakanı.. Diyor ki " Ben her hafta onun birşeyini açıklayacağım".. Hayır.. Sen beni hemen hakimleri,savcıları, polisini, adliyeni getireceksin, tutuklattıracaksın.. Hadi beni hapsettirin .. Bir taraftan "Özgür Türkiye" diyeceksin, bir taraftan "Avrupa" diyeceksin, bir taraftan "Avrupa Birliği" diyeceksin. Ondan sonra da yayıncıları "Siz yayın yaparsanız bak ben size ne yaparım" diyeceksin.. Öfkenin sebebi bana göre şu; Tayyip Bey 2002 yılında geldi. Ben bütün vurgunların, yolsuzlukların üzerine gideceğim" dedi. Vurgunlar, yolsuzluklar dizboyuna çıktı. Daha bir ay içerisinde Şaban Dişli olayı patladı. Peşine Gaziantep olayı patladı. Peşine Deniz Feneri, peşine Batman olayı.. Hergün bişey patlıyor. Bir suçlu arıyor. "Türkiye’de gündemi değiştireyim, bir de suçlu bulayım" diyor. Doğan Yayın Grubu’nu buluyor. Çünkü bizim grubumuz da başka da yandaş olmayan grup aşağı yukarı kalmadı.. Marjinal bir iki grup kaldı. Onun içinde "seni susturacağım” diyor.
            “NE CHP, NE Ak Parti YANDAŞIYIM”
            BİRAND : CHP ile birlikte hareket ediyorsunuz diye suçluyor.
            AYDIN DOÐAN: Buna da çok üzülüyorum. Çünkü ben, ne CHP ne de Ak Parti’nin yandaşıyım. Ben bu ülkenin bağımsız, yansız medyasıyım. Benimle Tayyip Bey’in övünmesi lazım. Demesi lazım ki; ‘Benim ülkemde bağımsız, yansız, uluslararası standartlarda bir medya grubu var." Ben öyleyim .. Yayın ilkelerim var, oturmuş bir müesseyim. 60 yıllık gazetelerim var. Sen kalkıp da beni hergün ’Bunu yazdın, bak ben sena ne yaparım, devletin, maliyenin müfettişlerini üzerine gönderirim’ diye her gün baskı yapıyor.. Ama biz kan kusuyoruz, kızlcık suyu içtik diyoruz.. Bunu yayın politikamıza getirmek istemedik. Bugüne kadar bana bu hükümetin yaptığı hiçbir baskıyı yayın politikamıza yansıtmadık.. Dedim ki bunlar ayrı şeyler, yasal yollarla mücadele edelim. Ama artık tahammül edilmez boyutlara da getirdi. Yani ben kalkıp hakkımı Avrupa Birliği’nde mi arayacağım? Bir taraftan ’Avrupa Birliği’ diyor.. Böyle birşey Avrupa Birliği’nde konuşulursa gülerler. Bir medya grubunu başbakan parti kongresinde ’Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin’ diye yuhalatır mı? Ben gazete sahibiyim, siyasi parti değilim. Başbakan’ın ne rakibi, ne yandaşı ne de hasmıyım.. Gerektiğinde doğru yaptığı şeylerde yanındayın. Yanlış olan şeylerde yazmak durumundayım. Onun için ben burdan Tayyip Bey’e diyorum ki; Tayyip Bey, sana yakışmıyor bu ucuz şeyler. Sen genç yaşında başarılı bir başbakan oldun. Ülkede güzel şeyler de yaptın. Bırak bizimle böyle uğraşmayı da gel Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi götür. Biz de sana yardımcı olalım. Eğer bizden biat medyası kültürü bekliyorsanız, bizim medya grubumuz biat etmez. Bizim kültürümüzde biat yok. Bizim kurumumuzda yansızlık var, bağımsızlık var, doğrular var. Yanlış yapmıyor muyuz? Tabi olmuştur yanlışlarımz, onları da herzaman düzeltmeye amedeyiz. Yanlış yapılan bir yayın olursa, herzaman düzeltiriz. Bizim yayınlarımızın arkasında kişisel birşey arama. Benim yakama neden yapışıyorsun? Git ne kadar vurguncu soyguncu varsa onların yakasına yapış. Gel beraber yapışalım. Ben ne yapıyorum? Deniz Feneri diye birşey çıkmış, onları haber yapıyorum. Senin benim haberlerimi alıp, Türkiye’de yetkililere talimat vermen lazımken beni susturmaya çalışıyorsun. Peki beni susturursan tek sesli bir medya ile demokrasi mi olur? Tayyip Bey, sen demokrasi ürünüsün. Demokrasi seni doğurdu. Bak Rize’nin Güneysu İlçesi’nden ve Kasımpaşa’dan çıktın Başbakan oldun. Şapka çıkarıyorum , helal olsun. Halk seni seçti, bileğinin hakkıyla geldin. Ama demokrasi olmasaydı sen bunu yapamazdın. Eğer ülkede demokrasi varsa mutlak surette özgür basın olmalı. Tek gözlü medya ile demokrasi olmaz . Seninde o özgür ve yansız basına saygı duyman lazım. Saygı duymayı bırak, onları içine sindirmen lazım. Bizi hasım gibi görüyor.. Böyle birşey olur mu? Ben hasım mıyım? Ben siyasetçi değilim ki, senin rakibin de değilim. Benim ailem ile uğrasıyor diyor. Kesinlikle böyle birşey benim kültürümde yoktur. Benim kültürümde ailesiyle, çocuklarıyla uğraşmak yok. Yapmadım da bu güne kadar. Zaman zaman yayın ilkelerimizden fedakarlık ederek de yapmadım. Ama şimdi ben nasıl uğraşmayayım Benim Tayyip Bey’in damadı, kardeşi ortak şirkette. Ve benim bir numaralı rakiplerim. Hergün benim alehime yayın yapıyorlar. Bu da kimin ve neyin talimatıyla oluyor? Bu mantığa sığan birşey değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle birşey yoktur.
            BİRAND: Başbakan şöyle bir imaj çıkartıyor konuşmasında. Siz hep muhalefet yapıyorsunuz çünkü, biz size diğer işlerinizde yeteri kadar avantaj sağlamıyoruz diyerekten.
            “BUNUN ADI DEMOKRASİ DEÐİL DİKTATÖRLÜK ZREJİMİDİR”
            AYDIN DOÐAN: Ama bu siyasi şantaj. Böyle birşey olabilir mi ya. Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirsin? O zaman her yaptığımızın karşısına böyle çıkacak. Benim devlet ve hükümetle işim var. ’RTÜK’e geldi, müracaat etti onun için yapıyor’ diyor. Kaldı ki RTÜK bize ’Vermiyorum’ dememiş ki ’Veriyorum’ demiş. Biz de o iş bitti yürüyor zannediyorduk. Anlıyorum ki Tayyip bey vermeyin diye talimat vermiş. Eğer CNN’e başbakanın bugünkü konuşmasını vermezlerse, bilinki onun talimatıyladır. Bu ne hukuktur ne haktır. Yani Türkiye krallıkla mı yönetiliyor yoksa demokrasiyle mi onu öğrenmek istiyorum.
            BİRAND: Bundan sonra ne olacak.
            AYDIN DOÐAN : Biat kültürü yok bizde. Bizim yayın organlarında biat kültürü yok. Biat etmeyiz. Dua ediyorum, Tayyip bey demokrasiyi içine sindirsin. Bağımsız basını içine sindirsin. Ülkenin büyük meseleleri varsa, biz de elimizden geldiği kadarıyla yardım edelim. Parti kongrelerinde hergün bir siyasi parti eleştiriyor. Git rakiplerini eleştir. Medyayla ne işin var. Gel, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için elimizden geleni yapalım. Gel, Türkiye’nin ekonomik meselelerini çözmek için ne gerekiyorsa biz onu yapalım. Yalan yanlış ne varsa düzeltmeye amadeyiz. Ama tehditle, şantajla, baskıyla... Bunun adı demokrasi değil. Bunun adı olsa olsa diktatörlük rejimidir. Başka türlü olmaz.

            Yorum

            • Kadim
              Senior Member

              • 30-01-2004
              • 4782

              #36
              Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

              Bu arada artık unutulmaya yüz tutan Cem Uzan'la ilgili olarak Cem Uzan aleyhine olan bir çok çalışmanın aslında olduğundan farklı bir biçimde üstünün örtülerek resmi+gayri resmmi çıkar odakları işbirliğinde halka yedirildiği konusunda öngörülerim var. Bu benim şahsi öngörümdür, o nedenle nerden çıkardın demeyin. Bu konuyla ilgili bir şeyler olmalı, bunu bekliyorum. Yakınlarda ya da önümüzdeki senelerde... Delilim melilim yok ama O adamın bazı çok önemli ve kritik konularda haksızlığa uğratıldığını tahmin ediyorum.

              Yorum

              • Kadim
                Senior Member

                • 30-01-2004
                • 4782

                #37
                Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                Erdoğan'dan Doğan'a 1 hafta süre
                Aydın Doğan hakkındaki gerçekleri açıklamayı sürdüren Başbakan Erdoğan bugün yine ilginç açıklamalar yaptı.

                Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri haberleri ile ilgili Aydın Doğan'a seslenerek, "Eski komünistlerin yaptığı gibi çamur at tutmasa da izi kalır mantığı ile mi hareket ediyorsun?" diye sordu. Aydın Doğan'a 1 hafta süre veren Başbakan Erdoğan, "Saldırganlığınız altında ne var? Bunu açıklayın. Açıklamazsanız ben açıklayacağım. 1 hafta süre. Açıkladın açıkladın, yoksa ben açıklayacağım." dedi. Erdoğan, Hilton Oteli ile ilgili gerçekleri de açıkladı.
                AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Basın özgürlüğü size yalan yazma, insanların şeref ve haysiyetleriyle oynama hakkı vermez. Yazacaksanız, doğrusunu yazın. Yalan yazmaya, insanları asılsız iftiralarla karalamaya hakkınız yok. Bunun adı basın özgürlüğü değildir, olamaz'' dedi.
                Erdoğan, AK Parti Bayrampaşa İlçe Teşkilatı'nın Bayrampaşa Spor Kompleksi'nde düzenlenen 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, dün Göngören'de yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak, şunları kaydetti:
                ''Tabii, sayın Aydın Doğan çok rahatsız oldu. Akşam da yazılı bir cevap vermiş. Tabii, bu yazılı cevabın cevapsız kalması mümkün değil. Çünkü bu hamur daha çok su kaldırır. Sayın Doğan, verdiği yazılı cevapta ağını kurtarmaya gayret etti. Benim dünkü açıklamayı biraz daha açmam gerekecek. Öyle görünüyor. Tabii Aydın Doğan'ın Genel Yayın Yönetmeni ve kendisi bir cevap verme yarışına girmişler. Yönetmen diyor ki 'İnsani duyguları sömürenleri yazmayalım mı?' 'Yazma' diyen mi var? Yaz da, doğruları yaz; yalan ve iftira yazma...
                Daha düne kadar Baykal ile paslaşma halinde, toplanan yardım paralarının Başbakan Tayyip Erdoğan'a elden verdiğini veya verildiğini gösteren makbuz belgesi diyordunuz, bunu Sayın Baykal da diyordu, kendileri de diyordu, hatırlayınız. Peki ne oldu belgeye? Kayıp mı oldu? Yoksa bir gecede değişi mi verdi? Nerede o sözünü ettiğin tutanak? Ben 'Hadi çıkın ispatlayın' deyince, şimdi yarım ağız 'Başbakan'a elden değil, başbakanlığa verildiğini' söylüyorsunuz. Bu iki şey aynı şey mi peki? Madem öyle, baştan doğrusunu yazsaydınız ya. Doğrusunu beni konuşturduktan sonra mı öğrendiniz de şimdi yazıyorsunuz?''
                -AYDIN DOÐAN'A SORULAR-
                Aydın Doğan'ın dün yaptığı yazılı açıklamaya değinen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
                ''Sayın Aydın Doğan, dün hala 'İddia sahibi ben değilim. Sanıklardan biri toplanan paraların Başbakan'a verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor. Benim medyam sadece mahkeme safahati hakkında bilgi veriyor' diyor. Peki soruyorum. Hukukta 'yataklık etme' diye bir olay var sayın Doğan. Şu anda böyle bir iftiraya yataklık ettiğinin farkında mısın? Önce bunu da bir öğreneceksin, soracaksın. Hani sen Türkiye'nin bir numaralı medya grubusun ya, sor bakalım, Başbakanlığın basın baş müşaviri var... 'Böyle bir şey duyduk doğru mudur?' diye, buradan bir teyit etsene. Niye teyit etmiyorsun?
                Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına bir kara leke atmanın ne denli çirkin olabileceğini hiç aklının ucundan geçirmiyor musun? Yoksa eski komünistlerin yaptığı gibi 'İftira at, tutmasa da iz bırakır' mantığıyla mı hareket ediyorsun? Mantığın bu mu? Sanığın sözünü ettiği, dosyasına konan tutanak nerede? Onu neden yayımlamıyorsunuz?
                Bak, ben sana tutanağı anlatayım. Ne yazıyor iyi dinle. Bunu da öğren... Tutanak dediğiniz, ama yayınlayamadığınız şey, üzerinde imza ve rakam olmayan bir makbuz. 'Taslağı, başbakanlık üzerinden tsunami bölgesine göndermek üzere teslim aldım' diyor. Benim adım da unvanım da yok. Rakam ve imza bile yok. Yani başbakanlığın açtığı yardım hesabına herhangi bir paranın yatırıldığını da kanıtlamıyor bu makbuz dediğiniz şey, tutanak dediğiniz şey. Mahkeme safahati hakkında böyle mi bilgi veriyorsunuz?''
                -BASIN ÖZGÜRLÜÐÜ-
                Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
                ''Bak, bugün yayın yönetmenin başbakanlık diye yazıp duruyor. Sense hala 'Başbakan'a verilmiş' diyorsun. Eski yalan üzerinden devam ediyorsun. Biz hangisine inanalım şimdi? Hanginiz yalan, hanginiz doğru söylüyor? Şimdi ben bunun neresini düzelteyim?
                Önce iftiralarla insanların şeref ve haysiyetine saldıracaksınız, sonra da 'Ne var canım bunda niye kızıyorsunuz' diyeceksiniz. Bu kadar ucuz mu bu iş ya? Kusura bakmayın, bu kadar ucuz değil.
                Basın özgürlüğü size yalan yazma, insanların şeref ve haysiyetleriyle oynama hakkı vermez. Yazacaksanız, doğrusunu yazın. Yalan yazmaya, insanları asılsız iftiralarla karalamaya hakkınız yok. Bunun adı basın özgürlüğü değildir, olamaz. Aydın Doğan, 'Ben Deniz Baykal'ın ve NTV'nin yalancısıyım' diyor. 'Bana değil, ona söyle' diyor. İyi de, Baykal'a sorunca o da 'Ben Aydın Doğan'ın gazetelerinin yalancısıyım' diyor. Böyle şey olur mu? Hani, şıracının şahidi bozacı... Oyun mu oynuyoruz ya? Böyle tezgah olur mu? Tayyip Erdoğan, hiçbir zaman yanlışın, yanlış yapanın yanında olmamıştır, olmayacaktır. Yanlış yapan elbette cezasını çekmeli. Kimsenin yanına yaptığı yanlış kar kalmamalıdır. Ama hala bilmiyorsanız benden duymuş olun.''
                -''GAZETE SAYFALARI DEÐİL''-
                Konuşmasında suçluyla masumun birbirinden ayırt edileceği yerin gazete sayfaları olmadığına da ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
                ''Suçluyla masumun birbirinden ayırt edileceği yer gazete sayfaları değildir, mahkeme salonlarıdır. Siz ne hakimsiniz ne de savcı. Kimin suçlu, kimin masum olduğuna, hangi iddianın doğru, hangisinin iftira olduğuna siz mi karar vereceksiniz? İnsanları önce suçlu ilan edeceksiniz, sonra kendilerini aklamalarını isteyeceksiniz. Buna hakkınız yok. O işi mahkemelere bırakın. Zaten devam eden, karar aşamasına gelen bir dava var. Gerçekler orada ortaya çıkacak. Adalet tecelli edecektir. Sizin bu telaşınız niye? Bu saldırganlığınızın altında ne var? Siz asıl onu söyleyin. Bunu bir açıklayın. Bunun altında bir şey muhakkak var. Açıklamadığınız bir şey var. Bunu ben biliyorum da siz açıklayın. Açıklayın bunu... Bir hafta süre. Önümüzdeki hafta cumartesi-pazar kongreleri için gene İstanbul'dayım açıkladın açıkladın, açıklamadın ben açıklayacağım. Onu da açıklayacağım. Çünkü nedenini biliyorum.''
                -''RTÜK'TE HANGİ İŞİNİZ VAR?''-
                Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
                ''RTÜK'te hangi işiniz var? Bir menfaat davanız mı var? Yok mu? Bunu açıkla. Açıklamadığın takdirde açıklayacağım. Birkaç gün daha, görülmekte olan bir davanın sonuçlanmasını bekleyemeyecek kadar niye aceleniz var? RTÜK Başkanını peşinen suçlu ilan etmenizin çıkar hesaplarınızla alakası var mı, yok mu? Açıkla... CNN'in karasal yayın talebiyle ilgisi var mı, yok mu? Açıkla... Gerçekleri yazacaksanız. Siz önce bunları yazın. Yazmadınız, ben açıklayacağım.
                'Biz sadece iddiaları yazdık' diyorsunuz. İnsaf... Yazdıklarınızın daha mürekkebi kurumadı. Tek taraflı iddiaları böyle kesin doğru olarak ilan ediyorsanız, yarın mahkeme kararıyla kesinleşenleri acaba nasıl vereceksiniz?
                Siz değil misin, önce 'Alman mahkemesine Tayyip Erdoğan baskı yaptı' diye yazıp, sonra da 'Pardon, doğru değilmiş' diye yazan. Bak bu iftiranın dayandırıldığı belgeyi de arkadaşlarım buldu. Delil olarak sanığın dosyasına konan belgede Alman yetkili diyor ki 'Biz Türk hükümetinden tutuklu bir Alman vatandaşı için talepte bulunmaya gittik. Onlar da bize yargının bağımsız olduğunu anlatıp Almanya'da tutuklu Türklerin durumunu hatırlattı. Siyasi baskı söz konusu olmadı' diyorlar. Bunu Alman söylüyor. Size ne oluyor? Madem yazacaksın. Al sana, 'delil' diye dosyaya eklenen belge... Bunun kupürünü neden gazetene koymuyorsun? Milleti aldatma yoluna niçin gidiyorsun? Böyle mi gazetecilik yapıyorsun sen? Böyle mi gerçekleri haber yapıyorsun? Bu mudur ikide bir arkasına saklandığınız basın özgürlüğü? Nasıl olsa köşe yazarlarınız bu konuda gayet iyi avukatlığınızı yapıyorlar. Doğru da olsa, doğru da olmasa gayet güzel avukatlığınızı yapıyorlar.
                Onlar patronlarını savunmakta bayağı mahirler. Onlara da diyorum 'öncelikle gelin de patronunuzun bu yanlışlarını sahiplenmeyi bırakın da gerçekleri yazın, gerçekleri...' Gerçekleri yazın. Aydın Doğan da tutmuş bana yazılı cevap vermiş. Her seferinde aynı şeyi söylüyor. Özgür basını susturmak istiyormuşuz. Böyle cevap mı olur Allah aşkına? Cevap vereceksen çıkar gazetelerinin yazdığı iftiraların doğru olduğunu ispatlarsın. Kusura bakma, kimseye de bu yazdıklarını yutturamazsın.''
                -HİLTON OTELİ ARAZİSİ-
                Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan'ın açıklamasında ''Hilton ile ilgili konuyu ben belediyenin sorunu olarak biliyordum'' dediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
                ''Doğru. Konu belediyenin sorunu. Peki belediyenin sorunuysa, bu sorunu bana niye getirdin? Niye bunu benle konuştun? Niye benden bu konuda yardım istedin? Şimdi teferruatını açıklayacağım. Herhalde benim milletim kimin doğru söyleyeceğini çok iyi bilir. Sayın Doğan, Hilton'un önündeki devasa boş alanı, yeşil alanı benden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıma bu noktada talimat vermek suretiyle rezidans yapmak üzere benden ricada bulundu.
                Dedim ki, 'mümkün değil, olmaz.' Benden sonra büyükşehir belediye başkanımla da gitti, görüşme yaptı. Herhalde bir yemek de yediniz değil mi? Evet, bir yemek de yediler. Evet, yanların da bir üçüncü şahıs daha vardı. O da Şişli Belediye Başkanı. Sayın Aydın Doğan, herhalde bu söylediklerim yalan değil? Çünkü ben gerçekleri söylüyorum. Kovaladığın iş hakkın değil. Hakkın olmayan bir şeyi... Gazetelerin 'çevreci çevreci' dolaşıyor ya, işte ben de diyorum ki 'çevreci Doğan.' Sevsinler seni...
                Hilton'un önündeki o devasa yeşil alanı rezidans yapmak üzere Şişli Belediyesi'nden herhalde işini halletmişti, değil mi? Ama büyükşehirden 5 binlikler noktasında işini halledemedi. Dün akşamki o yazılı cevaplardan sonra bugün bunu açıklamamız gerekiyordu. Çünkü Hilton olayı da o kadar basit bir olay değil. Kullandığı ifade şu; 'Ben boşuna mı bu kadar parayı Hilton'a verdim' dedi. 'Orayı rezidans yapmayı düşünerek bu parayı verdim' dedi. Aynen bana kullandığı ifade bu. Bunlar köşeyi böyle döndüler. Bu ülkede vurgunları böyle vurdular. Şimdi bugüne kadar bunları iyi yürütüyorlardı. Bizden bunları temin edemedikleri için şimdi rahatsızlar. Sıkıntı buradan geliyor.
                Önce köşeye sıkıştıracaklar. Gazetelerinin taktiği de, tekniği de budur. Köşeye sıkıştırırlar, köşeye sıkıştırdıktan sonra biter. Her yerde bunu yapıyorlar. Yaptıkları bu. Bizden bunu alamadıkları için o zaman da çılgına dönüyorlar. Tabii ki, bizim bu tür meşru olmayan şeylere 'evet' dememiz mümkün değil. Ve Hilton Oteli'nin imar değişikliği noktasında bizzat kendileri geldiler benden bu konuda destek istediler ama bu desteği vermedim. Tabii, sadece konu bu değil, onu söyleyeyim. Dedim ya, bu hamur daha çok su kaldırır. Biraz sabırlı olacaksınız. Bizi izlemeye devam edeceksiniz ve bundan sonra sayın Doğan Grubu yazdıkça ben de açıklayacağım. Çünkü bu hamur su kaldıracak. Daha çok vaktimiz var. O yazacak biz açıklayacağız ve bunların bütün o kara kaplı defterleri ortaya çıkacak. Bunu bilmeniz lazım ve bu konularda attıkları adımlar, yaptıkları ve biz eleştirilirken hakları... Ama biz onları eleştirirken... Niye kızıyorsunuz, bir dakika ya... Sen eleştirirken, hakaret ederken senin hakkın da, senin bu hakaretlerine, bu eleştirilerine siyasetçi olarak en önemli sermayesi konuşmak olan bizler susacağız öyle mi? Kusura bakma, attığın her hakaretin, her iftiranın cevabını alacaksın. AK Parti budur.''
                -''3 Y İLE MÜCADELE''-
                Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
                ''Şimdi önümüzdeki hafta içerisinde sayın Baykal ve sözcülerinin de kampanyalarına karşı, grup başkan vekili arkadaşlarımın belgelerle, bilgilerle cevaplarını duyacaksınız. Şu ana kadar 'eteklerinde ne var, ne yok hepsi dökülsün' diye bekledik. Şimdi bunlara gerekli cevapları arkadaşlarım da vermeye başlayacaklar. Bunları da duyacaksınız. Çünkü AK Parti 3 Y ile mücadelenin adresidir. Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk... Bu mücadeleyi vererek iktidara geldik. Bundan sonra da vererek, inşallah bu iktidar yolculuğumuza devam edeceğiz.
                Tabii, benim burada bir şeyi ifade etmem lazım: Diyorum ki Doğan Grubu'na, eğer 'demokrasi' diyorsanız, o zaman sana son bir katkım olsun. Sana yanlış söylemişler. Bunu da iyi öğren. Demokrasilerde konuşma hakkı, eleştirme hakkı sana da, senin gazetelerine de mahsus değildir. Gazete sahibi olmak, hiçbir zaman bir gazete patronunu veya köşe yazarını layüsel (sorumsuz) yapmaz. Siyasetçiler için de bu geçerlidir. Başbakanların da konuşma hakkı vardır ama eleştirilme durumu da vardır. Öyle tek taraflı özgürlük olmaz. Eleştirmek istiyorsan, eleştirilmeyi de göze alacaksın. Ne kadar tahammüllü olduğunu, cevap hakkına ne kadar saygılı olduğunu zaten yaptığın açıklamalarla, yaptırdığın yayınlarla ortaya koyuyorsun. Çünkü senin maaşlı köşe yazarların var, silahşörlerin var. Benim o kadar köşe yazarım, silahşörüm yok. Senin bu noktada maaşlı, paralı silahşörün bol. Milletim bunu görüyor. Sen en iyisi bir defa bu eleştirilere tahammül konusuna pek girme. Önce git, kendi dersine iyi çalış. O da bir yayıncının ilk öğrenmesi gereken cevap hakkına saygı meselesidir. Bunu öğrendiğin zaman seninle bu meseleyi bir daha konuşuruz ama cumartesi ve pazarlar hariç. Oradan bu işi takip edeceğiz ve bu bahse, temenni ederim ki, kaldığımız yerden devam etmeyelim. Hafta içerisinde bu konuda doğrular yazılsın, çizilsin bize de cumartesi ve pazara böyle bir şey kalmasın. Ama devamı halinde cumartesi ve pazar yine İstanbul ilçe kongrelerindeyiz. Orada gerekli olan cevaplar verilmeye devam edecektir.''
                Başbakan Erdoğan'a konuşmasının ardından 2009'da yapılacak yerel seçimleri temsilen minik bir seçim sandığı ve mazbata hediye edildi.


                Ozan KÖSE

                Yorum

                • serbest
                  Member
                  • 16-01-2006
                  • 1105

                  #38
                  Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                  Çıkarı için saldıranlar var doğru ama ülkesi için savunanlar yok,yine çıkarları için savunanlar var.Adam ne yapsa hep destek tam destek sanki futbol fanatiği.Sayın başbakanın seni bir farketse direk kabineye alacakta görmüyor işte
                  Şu yapılan ucuz polemiğe bakın,hilton hilton ikide bir hilton,"benden izin istedi vermedim".Ya adam ister ne var bunda kanun dışı bişeymi istemiş,istemişse ver savcılarına gereğini yapsınlar..Bu seviyesiz muhabbet mahalle kahvesinde olmaz değil ki başbakanın ağzında.Bir başbakan bir kişiyi hedef seçip açıkca saldırıya geçermi yakışıyormu.Varsa yasa dışı işleri gereği yapılır.Her şeyi açıklayacakmış.Eğer gerçekten açıklaman gerekipte açıklamadığın şeyler varsa neden açıklamadın bu güne kadar.Neden bugün yoksa çıkarlarınamı dokunuldu?Sen önce iki milyarlık servetini açıkla,oğlunun gemiciğini açıkla,sabahı nasıl satın aldınız onu açıkla,unakıtanla beraber hangi vergileri kaldırdınızda bir günde servet kazandınız onu açıkla,belediyeden yolsuzluk arkadaşlarını meclise ve kabineye nasıl soktun onu açıkla.Kişi iktidar ve güç elindeyken kendini ulaşılamaz ve sorgulanamaz sanır.Bunların aleyhinde hiç bir şey yazamasın,eleştiremezsin,ima bile edemezsin.Hayat pahalılığı var demek bile suç,halkı hükümete karşı isyana teşvik(bknz.ergenekon)trajikomik olaylar.Sen maalesef bu ülkenin başbakanısın kardeşim.Mahalle esnafı gibi gıcık kaptığın birine böyle saldıramazsın,varsa kanuna aykırı işler gereğini yaptırırsın.Bırak artık bu Kasımpaşa ağızlarını efendi ol uygar olda sevmesek bile saygı duyalım hiç olmazsa!
                  Not:Aydın Doğanı hiç sevmem yanlış anlaşılmasın.
                  Son düzenleme serbest; 08-09-2008, 03:14. Reason: Ýlave

                  Yorum

                  • cengo han
                    Junior Member
                    • 17-11-2004
                    • 338

                    #39
                    Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                    KADİM ustam cem uzan konusunda sana yüzde yüz katılıyorum.adamın elinden tüm malını aldılar batan enver öreni 1 numara yaptılar. ve oz amn aydın doğanla kavgalı olan cem uzana karşı başbakan aydın doğana destek verdi.hatta ilk iktidara geldiğinde aydın doğanın çiftliğne gitti tıraktöre bindi ona sonuna kadar destek olduğunu söyledi.sonra cem uzandan intikam alırcasına star tv yi aydın doğana sattırdı.şimdi ne oldu ? ALLAH bu dünyada kimsenin kimseya haksızlığına göz yummaz hele mübarek RAMAZAN ayıında

                    Yorum

                    • abelen
                      Member
                      • 21-02-2005
                      • 1511

                      #40
                      Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                      İnanmayın dosltlar inanmayın,
                      Hepsi oyun bunların.Oy artırmanın değişik senaryoları oynanıyor.Önceden Doğan'a hizmet edenler şimdi ondan hizmet alıyorlar.Seçimden sonra yine hizmete devam edilir.

                      Yorum

                      • ali_ekber
                        Member
                        • 15-11-2004
                        • 2525

                        #41
                        Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                        Originally posted by cengo han
                        KADİM enver öreni 1 numara yaptılar
                        buna bende katılıyorum

                        Yorum

                        • serbest
                          Member
                          • 16-01-2006
                          • 1105

                          #42
                          Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                          Ayıp ediyorsun Başbakan


                          İSTER oruç başına vursun, ister "Delikanlı" imajını pekiştirmek istemiş ol...

                          İster son günlerde ortaya atılan akçalı işlerle ilgili iddialardan bunalmış ol, ister "Baskın basanındır" ruh haline bürün...


                          Kısacası...

                          Ne kadar çılgınlaşırsan çılgınlaş...

                          Bir başbakan olarak, frenleri boşalmış bir kamyon gibi davranamazsın...

                          Sözünün nereye gittiğini bilerek konuşmalısın...

                          Söyler misin?

                          "Senin maaşlı köşe yazarların, silahşorların var... Benim yok" ne demek?

                          Bir başbakan olarak, bir medya grubunda yazıp çizen herkesi töhmet altında bırakmaya utanmıyor musun?

                          Ayıp değil mi?

                          Biz silahşor muyuz?

                          "Maaşlı köşe yazarları", maaş aldığı kişinin silahşorluğunu yapıyorsa...

                          Söyler misin?

                          Bu silahşorlar, bazen senin de okuyunca haz aldığın yazıları nasıl yazabiliyorlar?

                          Nasıl silahşor bunlar böyle?

                          * * *

                          "Benim maaşlı silahşorum yok" diyorsun...

                          "Halkın içinden geliyorum" diyorsun...

                          Bence artık "Çakırcalı Efe" havası basmaktan bir an önce vazgeçmelisin Başbakan!

                          Çünkü...

                          Devletin bankalarından verdiğin kredilerle satın alınan gazete ve televizyonların başında damadın oturuyor...

                          Türkiye’nin ikinci büyük medya grubunun başında damadın var ve sen buna rağmen, "Benim maaşlı silahşorum yok" diyebiliyorsun...

                          Allah gözünü doyursun Başbakan!

                          Ne yani?

                          Sana göre...

                          Damat Bey, "doğruya doğru / eğriye eğri" diyen, yeryüzünün en tarafsız ve en hakkaniyetli gazetecisidir...

                          Biz de burada "patronun silahşorluğu"nu yapmak dışında hiçbir derdi olmayan maaşlı çete elemanıyız...

                          Öyle mi?

                          Ayıp değil mi Başbakan?

                          Yakışıyor mu?

                          * * *

                          Sadece "damat" mı?

                          Her gün yeniden yapılandırdığın...

                          Her gün yeniden oluşturduğun...

                          "Yandaş medya"na baksana!

                          Farklı fikirlere tahammülsüzlük, tek seslilik, haber gizleme, olguyu yansıtmama, Tayyip’i üzmeme...

                          Üzerine kurulu yeni bir medya oluşumu başlatmadın mı?

                          Hem seni üzmeyecek haber ve yorumlardan oluşan güçlü bir medyadan destek alacaksın...

                          Hem de seni üzecek haber ve yorumlara yer veren yayın organlarında yazıp çizen herkesi "maaşlı silahşor" olarak nitelendireceksin...

                          Bunun neresi delikanlılığa sığar Başbakan?

                          Ayıp olmuyor mu?

                          * * *

                          Kime savaş açarsan aç...

                          Hangi stratejiyle hareket edersen et...

                          Kime kol kanat gerersen ger...

                          Yeter ki...

                          Buralarda onuruyla yazıp çizen insanları malzeme olarak kullanma!

                          "Silahşor" arıyorsan...

                          En yakınına, damadına bak!
                          Ahmet HAKAN-Hürriyet

                          Yorum

                          • serbest
                            Member
                            • 16-01-2006
                            • 1105

                            #43
                            Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                            İşler karışıyor,başbakanın neden teleşlandığı belli oluyor yavaş yavaş

                            CHP lideri Deniz Baykal, canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu. İşte Baykal'ın açıklamasından satırbaşları:


                            - Karşı karşıya olduğumuz olayın ilk ayağı Deniz Feneri yolsuzluk olayı diğeri de basın özgürlüğü konusudur.

                            - Deniz Feneri yolsuzluğu son dönemde yapılan araştırmalar sonucunda Alman yargı organları marifetiyle ortaya konulmuştur. Deniz Feneri insanlardan yardım toplamaktadır ve topladıkları yardımı insanı amaçlar için kullanacaklarını ifade etmektedir.

                            - İnsanlar yardımseverlik duyguları vatan duyguları içinde ve dini dayanışma duygularını değerlendirerek bu yardımları gerçekleştirmişlerdir.

                            - 41 milyon 600 bin Euro’luk kaynakların, Almanya’dan Türkiye’ye aktarıldığı, aktarma işinde seferber edildiği ki bu hukuk dışı bir uygulamadır. Almanya’daki yardım paralarının Türkiye’ye intikal ettirildiği Alman Savcılığı tarafından tespit edilmiştir.

                            - Türkiye’de tanınan kişilerin kaynak aktarma süresince sorumluluk üstlendiği ifade edilmektedir. İnsanların duyguları istismar edilerek para toplanmıştır. Bu çok önemli bir tablodur. Bir süre önce belli şirketler gelir vaat ederek yanıltarak aldatarak yine dini duyguları istismar ederek böyle yardım toplamışlardı, ama onların aslında bir yolsuzluk mekanizması olduğu ortaya çıkmıştır. Ama bu yardım adı altında değil, yatırım için toplanmıştı.

                            OLAYIN TÜRKİYE'Yİ İLGİLENDİREN BOYUTU VAR

                            - Bunun gerçekleştiğini biz nereden öğreniyoruz. Almanya’dan öğreniyoruz. Olay orada gerçekleşiyor ama bir ayağıda Türkiye’de. Türkiye’yi ilgilendiren bir boyutu olduğu çok açıktır.

                            - Ancak Türkiye’de hukuk soruşturmalar etkin şekilde işlememiştir. Biz bilgilerimizi iddianameden alıyoruz.

                            İDDİANAME ELİMİZDE

                            - Sanıklar Türk olduğu ve Almancaları çok parlak olmadığı için iddiaları doğru anlayabilsinler, doğru yargılanabilsin diye, resmi bir Türkçe iddianame hazırlamıştır ve bu bizim elimizdedir. Bu iddianamede, “Milli görüş ve AKP’nin siyasetine bağlıymışlar. Soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya çalışılmıştır” Bunu alman savcı söylüyor. Bu alman Savcının iddiası. Nerede görüyoruz hazırlanmış iddianamede görüyoruz. Yani burada Türk hükümeti ilgili diyor.

                            - Toplanan paralardan belli bir meblağ tutuklu sanıklardan Mehmet Gürhan’a, Başbakan’a verilmek üzere teslim edilmiştir deniliyor. Bunu parayı teslim eden söylüyor. 7 defa soruluyor evet diyor.

                            - Bu dünyanın her yerinde bomba haberdir. Bunu kimse görmezden gelemez. Alman Savcılığı'nın resmi iddianamesinde, Türkiye Başbakanı’na tutuklu sanıklar 'evet bu parayı verdim' diyorsa, savcıda bunu iddianamesine alıyorsa bu haberdir.

                            - Basın özgürlüğü olan bir ülkede bunun örtbas edilmesi söz konusu olabilir mi ? Olay budur. Ortada Deniz Feneri derneği var, Alman Savcılığı'nın soruşturması var. Bunların hepsi çok önemli bunu görmezlikten gelmek mümkün mü ?

                            - Şaşırtıcı olan bunun hala Türkiye’ye yansıtılamamış olmasıdır.

                            - Mehmet Gürhan ben bunun için aldım diyor. Kilit isim o. Başbakan 'tanımıyorum' dedi. 2 gazetemiz bu askerlik fotoğrafı mı diye Evrensel gazetesi Organize işler bunlar diye haber yaptı. Cumhuriyet Gazetesi de bu resmi koydu. Başbakan ile yan yana bulunduğu bir fotoğraf. Bu kişi AKP’nin yurtdışı ziyaretlerine irtibatta olduğu birisi. AKP’li bir çok kişi onu çok iyi tanır. Evinde yatan kişiler vardır.

                            - Şimdi bu fotoğraf Türkiye’deki ana medya da neden yayınlanmıyor? Sorulması gereken soru bu bütün ayrıntılar neden kapsamlı şekilde ortaya konulmamıştır?

                            - Böyle demokrasi böyle basın özgürlüğü olur mu ? Bu acı bir tablodur. Olayın bir boyutu bu. Deniz Feneri yolsuzluğu, Almanya’da Türklerin içine girdiği bir yolsuzluk bunların hepsi ortaya çıkmıştır ve bu konuda Türk yargı makamlarının şu ana kadar somut hiçbir adım atmamış olması. Niçin acaba? Bir hukuk devletinde böyle bir konu Almanya ayağında mı yakalayacak ?

                            BAŞBAKAN ÇOK TELAŞLANDI

                            - İkinci boyutu da şu. Başbakan bu tablo karşısında çok telaşlandı.

                            - Başbakan panikte ve telaşta. Şimdi diyor ki 'bunları nasıl haber yaparsınız?' Burada yeterinde yapılmaması sorundur. Bu yönüyle ciddi bir basın özgürlüğü konusunda tehlikedeyiz. Buna Başbakan mı karar verecek. Başbakan’ı üzecek haber yapılacak yapılmayacak. Böyle hukuk devlet basın özgürlüğü olur mu?

                            - Türk basının da oto sansür oluşmaya başlamasından korkuyorum. Böyle bir şey olamaz. Türkiye bu hale hiç gelmemişti. Gerçekler açıkça ortaya çıkacak. Deniz Feneri soruşturmasını neden örtbas etmeye çalışıyor Başbakan ?

                            - İlişkiler yakınlıklar temaslar ortada.

                            - Türkiye gerizekalı mı? Bu olaylar yaşanacak. Konuşulmayacak. Susturacaklar. Korkutacaklar. Başbakan şimdi bunu deniyor.

                            BAŞBAKAN ŞANTAJ YAPIYOR

                            - 'Sayın Aydın Doğan’a bir hafta süre veriyorum diyor. Eğer beni kızdıran yayınlar yapmaya devam edersen neler yapacağım sana diyor. Bir haftada kendini toparla diyor. Eğer beklediğim yayınları yaparsan üzerine gitmem diyor.' Nedir bu? Bunun adı hukukta şantajdır.

                            - 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir bunun cezası. Başbakan’a şantaj yapmak yakışır mı? Bu konuları haber yapma manşet mi yok diyor. Niye alınmasını sağladım Sabah ile ATV’yi gerekli sonuçlar çıkaramıyor musun diyor. Bu olayın temel ikinci boyutudur.

                            - Dün akşam sayın Doğan, 'Ben rafineri için ruhsat istedim' diyor. Bana 'Hayır biz onu bizim Çalık’a vereceğiz, sen o işten vazgeç' dediğini söylüyor. Sayın Doğan 'O da girsin bende gireyim' diyor, 'Hayır hayır bu işin içinde Putin var, Berlusconi var diyor. O nedenle sana veremeyiz' diyor. 'Onlar bu işi götürecek onlara vereceğim' diyor. Bu olaylar yaşanıyor, ortaya konuyor ve hiçbir şey olmamış gibi hayat devam ediyor.

                            - Başbakan Türkiye’deki rafineri kurma girişimiyle ilgili olan yabancı devlet adamlarını da onların isimlerini de işin içine sokarak bir gruba nasıl destek olduğu ilan ediyor. Yani gerçekten inanılır gibi bir manzara değil.

                            PARA KENDİSİNE GELMİŞ Mİ GELMEMİŞ Mİ? AÇIKLASIN

                            - Bu tablo karşısında Başbakan işin esasıyla ilgili olarak kamuoyuna net açıklamalar yapmalıdır. Deniz Feneri konusunda ilişkisi var mıdır yok mudur? Mehmet Gürhan’ı tanıyor mu, tanımıyor mu? Para kendisine mi gelmiş midir gelmemiş midir? Gelen para kullanıldı mı kullanılmadı mı?

                            - Bunlar aydınlatılmalıdır. Gerçi tanıyıp tanımama konusunda Başbakan’ın söylemlerine güvenilmiyor. Bunu bildiğimiz halde sormaktan kendimi alamıyoruz.

                            - Bu Putin-Berlusconi işini birde Başbakan’ın ağzından dinlemek isteriz.

                            - Bütün bu yönleriyle Türkiye bir demokrasi kriz içerisindedir. Başbakanlar Türkiye’yi kimin ne yapacağını kimin ne okuyacağını öğreneceğini kendileri kararlaştırarak yönetmek konusunda olamazlar.

                            - Sayın Erdoğan böyle müdahale hakkının olmadığını anlamalıdır. Bu yaşanan olayların özellikle yolsuzluk boyutu en kısa zamanda ortaya çıkmalıdır.

                            - Olay bir şahsi kavga değildir.

                            KONU MECLİS'E GELECEK

                            - Meclis’in açılmasıyla birlikte bu konuyu Meclis’e de götüreceğiz. Türkiye’nin sindirilmesine sessiz kalamayız. Bu süreci dışardan seyredemeyiz. Biz mücadelemizi direncimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.

                            - Olay AKP-CHP olayı değildir.

                            - Bütün bunlar Türkiye’deki dokunulmazlık olayının çözülmemesi ile ilgilidir. Milletvekilliği dokunulmazlığı olayı bozuyor. Dürüstlüğü tahrip ediyor. Virüstür o. Kendisine bir hayat alanı bulduğu zaman topluma da yayınlanıyor.

                            Yorum

                            • kanarya1958
                              Member
                              • 01-06-2008
                              • 1306

                              #44
                              Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                              valla ortada bir gerçek varsa , günümüz dünyasının kaosa'tik konumu ve ülkemizin, siyasi konjektürel durumu, hep gizli senaryoların bir parçası; bir ülke bu kadarmı gizli oyunların oynandığı bir saha konumunda olur ,aslında konuşulacak yüzlerce konu var bu işn neresinden bakarsan bak gözüken ,halkımızın, ne siyasete ne medyaya nede herhangi bir kuruma güveni kalmamış işin en ilginç tarafı ise halk bunda haklı, şimdi ergenekonun aydın doğan neresinde, artı işkence kalktı peki gözaltına alınan sinan aygün ki bu örnektir:acaba beyefendi şu suçu işledinizmi yahut beyefendi bu olay dan haberdarmısınız diyemi soru soruluyo, yani oynanan oyun çok büyük yani tayip hapisten çıktıktan sonra tedavi süresince amerikada hangi anlaşmalara imza koyduda başbakan oldu sorusu her yerde konuşuluyo, velakin cevap bekleyen cok ciddi sorunlarımız var gözüken o ki içine düştüğümüz oyunun senaryosu ,bizi aşıyor ,geridende bişey yetişmesin diye tüm önlemler alınmış, ALLAH C.C sonumuzu hayır etsin..vatan saolsun......ŞEHİTLERÖLMEZ,,VATANBÖLÜMEZ,,BAYRAKİNMEZ,EZAN SUZMAZ

                              Yorum

                              • zigana
                                Senior Member

                                • 26-01-2004
                                • 3796

                                #45
                                Konu: Erdoğan - Doğan kavgası tam gaz devam ediyor

                                Aydın Doğan'a Destek Yok

                                08 Eylül 2008 12:00

                                "Aslında bir gazeteci olarak benim burada Aydın Doğan’dan, yayıncıdan yana tavır almam gerek. Ama..." Aydın Doğan'a yapayalnız çünkü...




                                Fatih Altaylı/Haberturk

                                Aydın Doğan desteği haketmiyor


                                Dediklerim bir bir çıkıyor mu?

                                'Aydın Doğan’ın derdi Hilton arazisi' diye yazdım.

                                Dava açtılar.

                                Kaybettiler.

                                Şimdi birinci ağızdan doğrulandı.

                                Rafineri için Başbakan’ın kapısına dayandı dedim.

                                “Yalan” dediler.

                                Şimdi kendileri doğruluyorlar.

                                Ne yazdıysak doğru.

                                Aynen 3 milyar dolarlık vergi kaçakçılığının doğru olduğu gibi.

                                Biz hep doğruları yazdık.

                                Aslına bakarsanız Aydın Doğan, vergi kaçakçılığında köşeye sıkışmıştı.

                                Ama '27 Nisan e-muhtırası', Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve erken genel seçim imdadına yetişti. 3 milyar dolar yerine 275 milyon YTL ödediler. İş kapandı. Doğan medyası seçimlerde AKP’yi destekledi.

                                Şimdi yine seçim havasına girilirken, Aydın Doğan medyası yine yüklenmeye başladı.

                                Rafineriye lisans, Hilton arazisine imar ve ucuza kapatılan bir televizyonun karasal yayın izni lazım. Seçim zamanı hükümet sıkıştırılırsa bunlar hallolur diye düşünmüş olmalılar.

                                Başladılar bastırmaya.

                                Sonunda Başbakan patladı. “Hodri meydan” dedi.

                                Çünkü Doğan’ın gözü doymak bilmiyor.

                                Başbakan anladı ki, bugün bunları verse, yarın yeni talepler gelecek.

                                Çıktı açıkça meydan okudu.

                                Aslında bir gazeteci olarak benim burada Aydın Doğan’dan, yayıncıdan yana tavır almam gerek.

                                Ama Aydın Doğan’a “Gazeteci” demek mümkün mü?

                                Gazete dediğin doruları yazar, her zaman yazar, herkese karşı yazar.

                                Doğan medyası öyle mi?

                                Onlar için haber demek, Aydın Doğan’ın çıkarları demek.

                                Medya aracılığıyla bilek bükmek, haksız rekabet yapmak, ticari avantaj sağlamak demek.

                                Bunun için ben burada Aydın Doğan’ın tarafında olamıyorum.

                                Çünkü bana göre Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun en büyük sorumlusu Aydın Doğan ve onun medyayı kullanma biçimi.

                                Aydın Bey şimdi çıkmış, veryansın ediyor. Namustan, şereften, haysiyetten dem vuruyor.

                                İyi de Taha Akyol gibileri Ankara’ya yollayıp iş bitirmeye çalışan, başbakanlardan haksız kazançlarına aracılık etmesi için ricacı olan birinin bunları söylemeye ne hakkı var!

                                Sen adam gibi gazetecilik yapsaydın, hepimiz bugün arkanda olurduk.

                                Bugün ne yazık ki, olamayacağız.

                                Çünkü haketmiyorsun.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor