Orta sınıf vatandaş yemek kuyruğundaBelediye'nin mobil Ramazan büfeleri, Türkiye'nin profilini ortaya dökmeye yetiyor.
21 Eylül 2008 / 10:13
Kadıköy Eminönü İskelesi'nin önüne kurulan ve her gün 2 bin kişinin kumanya aldığı mobil büfenin önündeyiz. Saat 18.30'da başlayan ve bir saat boyunca erimeden devam eden kuyruk yalnızca iftarlık almak için değil, bir öğün daha az para harcamak için gelenlerin de buluştuğu nokta aslında.
Bir dilim kaşar peyniri, reçel, zeytin, hurma, meyve suyu ve bir parça ekmek için bekleyenler sanıldığı gibi yalnızca işsiz, güçsüz, kente göçle gelenler değil. Emekliler, çalışanlar, öğrenciler de var aralarında. Doğma büyüme İstanbul Modalı emekli bankacı Mustafa Kemal Günçü neden kuyrukta olduğunu şöyle anlatıyor:
"Kendime ait bir evim var ve orada yeğenimle yaşıyorum. Aldığım 675 YTL maaş ancak faturalara yetiyor. Sayın Erdoğan'ı bu kuyruğa bekliyoruz. Saygısızlık etmek istemem ama birkaç kahvaltılık için beni bir saat kuyruğa mahkûm eden bu Başbakan, benim başbakanım değil."
Kumanyalar eve
İşçi emeklisi Kadriye Kurt (58) ise alacağı kumanyayı eve götürüp yine kendisi gibi emekli eşiyle paylaşmak için beklediğini söylüyor. Ve sitemlerine tercümanlık istiyor:
"Yeldeğirmeni'nde oturuyorum. Evimiz kendimize ait. Ama 560 YTL emekli maaşıyla hayat geçer mi?"
Ramazan bitince ne yapıyorsunuz?” diye sorduğumuzda yanıtı net: "Karı koca ajansların kapısını çalıyor iş çıkınca figüranlık yapıyoruz. Günlük 20 YTL'ye razı, bütün gün yorulup evimize dönüyoruz."
Kuyruktaki neşeli tavırlarıyla dört genç dikkatimizi çekiyor bu kez. Bursla bir vakıf üniversitesinde eğitimini sürdüren Eren Sefertaş, Sakarya Üniversitesi'nden üç arkadaşını pizza yemeğe davet edip, hesap kitabı tutturamayınca kumanya kuyruğuna sokmaya karar verdiğini anlatıyor, "Kişi başı 8 YTL mönü cebimizi bozunca bu kuyruğa girdik" diyor.
Çocuğun okul beslenmesi
Müzik market işleten dövmeli, görenlerde, "hali vakti yerinde bir delikanlı" imajı yaratan Ozan Duman, "Herkes kıt kanaat geçiniyor artık. Utanmaya gerek yok. Aylık kazandığım 900 YTL yetmiyor. Durum böyle olunca oruçlu olmadığım halde devletin yemeğini almaya geldim" diye anlatıyor derdini.
Emekli olduğu halde bir ofiste çalışmaya devam eden 55 yaşındaki Süheyla Özer ise bir gözlemini paylaşıyor bizimle: "Taksim ve Eminönü'ne yolum düştüğü için gittiğimde gördüğüm ve konuştuğum bazı kadınlar kumanyayı çocuğunun ertesi gün okul beslenmesine koyabilmek için alıyor. Bu günleri de gördük sonunda."
Alamayanlar öfkeli
"Bu kuyruk da neyin nesi?" diye merak edip kalabalığa karışan Kanadalı bir dil öğretmeni, çalıştığı tekstil şirketi iflas edince işsiz kalan bir genç de aynı kuyruğu paylaşıyor.
Kuyruğa giren ve o günkü "rızkını" alabilenler şanslı sayıyor kendini. Kumanyalar tükenip de,"Üzgünüz başka kalmadı" sözünü işitenlerse üzgün ve sinirli ayrılıyorlar mobil büfeden.
Tepkileri muhatap oldukları görevlilere: "İki parça zeytin dağıtıyor bir de utanmadan 'kalmadı' diyorsunuz..."
Milliyet
21 Eylül 2008 / 10:13
Kadıköy Eminönü İskelesi'nin önüne kurulan ve her gün 2 bin kişinin kumanya aldığı mobil büfenin önündeyiz. Saat 18.30'da başlayan ve bir saat boyunca erimeden devam eden kuyruk yalnızca iftarlık almak için değil, bir öğün daha az para harcamak için gelenlerin de buluştuğu nokta aslında.
Bir dilim kaşar peyniri, reçel, zeytin, hurma, meyve suyu ve bir parça ekmek için bekleyenler sanıldığı gibi yalnızca işsiz, güçsüz, kente göçle gelenler değil. Emekliler, çalışanlar, öğrenciler de var aralarında. Doğma büyüme İstanbul Modalı emekli bankacı Mustafa Kemal Günçü neden kuyrukta olduğunu şöyle anlatıyor:
"Kendime ait bir evim var ve orada yeğenimle yaşıyorum. Aldığım 675 YTL maaş ancak faturalara yetiyor. Sayın Erdoğan'ı bu kuyruğa bekliyoruz. Saygısızlık etmek istemem ama birkaç kahvaltılık için beni bir saat kuyruğa mahkûm eden bu Başbakan, benim başbakanım değil."
Kumanyalar eve
İşçi emeklisi Kadriye Kurt (58) ise alacağı kumanyayı eve götürüp yine kendisi gibi emekli eşiyle paylaşmak için beklediğini söylüyor. Ve sitemlerine tercümanlık istiyor:
"Yeldeğirmeni'nde oturuyorum. Evimiz kendimize ait. Ama 560 YTL emekli maaşıyla hayat geçer mi?"
Ramazan bitince ne yapıyorsunuz?” diye sorduğumuzda yanıtı net: "Karı koca ajansların kapısını çalıyor iş çıkınca figüranlık yapıyoruz. Günlük 20 YTL'ye razı, bütün gün yorulup evimize dönüyoruz."
Kuyruktaki neşeli tavırlarıyla dört genç dikkatimizi çekiyor bu kez. Bursla bir vakıf üniversitesinde eğitimini sürdüren Eren Sefertaş, Sakarya Üniversitesi'nden üç arkadaşını pizza yemeğe davet edip, hesap kitabı tutturamayınca kumanya kuyruğuna sokmaya karar verdiğini anlatıyor, "Kişi başı 8 YTL mönü cebimizi bozunca bu kuyruğa girdik" diyor.
Çocuğun okul beslenmesi
Müzik market işleten dövmeli, görenlerde, "hali vakti yerinde bir delikanlı" imajı yaratan Ozan Duman, "Herkes kıt kanaat geçiniyor artık. Utanmaya gerek yok. Aylık kazandığım 900 YTL yetmiyor. Durum böyle olunca oruçlu olmadığım halde devletin yemeğini almaya geldim" diye anlatıyor derdini.
Emekli olduğu halde bir ofiste çalışmaya devam eden 55 yaşındaki Süheyla Özer ise bir gözlemini paylaşıyor bizimle: "Taksim ve Eminönü'ne yolum düştüğü için gittiğimde gördüğüm ve konuştuğum bazı kadınlar kumanyayı çocuğunun ertesi gün okul beslenmesine koyabilmek için alıyor. Bu günleri de gördük sonunda."
Alamayanlar öfkeli
"Bu kuyruk da neyin nesi?" diye merak edip kalabalığa karışan Kanadalı bir dil öğretmeni, çalıştığı tekstil şirketi iflas edince işsiz kalan bir genç de aynı kuyruğu paylaşıyor.
Kuyruğa giren ve o günkü "rızkını" alabilenler şanslı sayıyor kendini. Kumanyalar tükenip de,"Üzgünüz başka kalmadı" sözünü işitenlerse üzgün ve sinirli ayrılıyorlar mobil büfeden.
Tepkileri muhatap oldukları görevlilere: "İki parça zeytin dağıtıyor bir de utanmadan 'kalmadı' diyorsunuz..."
Milliyet
Yorum