"Köyümüzde kadın kalmadı"
18 Ekim 2008
A.A
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;} .hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;} Dilencilik ülkemizde adeta bir meslek haline geldi. Bir muhtarın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz'a yolladığı mektup ise bunun en açık kanıtı. Muhtar yaşanan durumu şöyle anlatıyor: "'Köydeki bütün kadınlar İstanbul'a dilenmeye geldi. Kocaları bunları gönderdiler. Köyde hiç kadın yok"
SÜREKLİ YAKALANIYORLAR AMA BIKMIYORLAR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz, İstanbul'da dilenciliğin yüzde 90 oranında bu işi meslek haline getiren vatandaşlar tarafından yapıldığını ve organize bir hareket olduğunu söyledi.
Zabıta Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen “Bir Kent Sorunu: Dilencilik-Sorunlar ve ÇÖzüm Önerileri” sempozyumu Barcelo Eresin Topkapı Oteli'nde başladı.
Tahmaz, yaptığı açıklamada, İstanbul'da dilencilerle mücadele kapsamında yaptıkları çalışmaları anlatarak, dilenci toplama ekipleri oluşturulduğunu söyledi.
İnsanların duygularını istismar eden dilencilerin çeşitli uygulama pratikleri olduğunu belirten Tahmaz, “Enteresan uygulama yöntemleri var. Bakıyorsunuz çürük etleri koluna yapıştırıyor ve kolunu çürük gibi gösteriyor. Bütün dilenciler böyle demek istemiyorum, ama vurgulamak istediğim bu işin ne kadar profesyonelce ve organize şekilde yapıldığıdır. İstanbul'da dilencilik yüzde 90 oranında bu işi meslek haline getirmiş vatandaşlar tarafından yapılıyor ve organize bir hareket” dedi.
BİR MUHTARIN MEKTUBU
Tahmaz, dilencilerin belli dönemlerde ve belli semtlerde arttığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Çok ilginç anılarımız da var. Mesela Anadolu'da bir ildeki köyün muhtarı bana mektup yazdı. 'Köydeki bütün kadınlar İstanbul'a dilenmeye geldi. Kocaları bunları gönderdiler. Köyde hiç kadın yok. Hatta bunların içinde benzin istasyonları olan bile var' diye... Bunlar gösteriyor ki, bu iş bir meslek haline getirilmiş. Bir yaşam tarzı...”
Dilenmenin hukuken suç olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığını, Türk Ceza Kanunu'nda dilendirenlere ceza öngörüldüğünü anımsatan Tahmaz, dilencilikle ilgili etkin bir devlet mücadelesi de olmadığını söyledi.
ZABITANIN YETKİSİ SINIRLI
Mustafa Tahmaz, zabıtanın gördüğü yerde dilencileri uzaklaştırdığını, gerektiğinde alıkoyup üst araması yaptığını ve paralarına el koyduğunu dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Akşam olunca salıyoruz, yarın bir başka yerde rastlıyoruz. Çok yeterli olamıyoruz. Bu işin adliye ve emniyet boyutu açık kalıyor. Mücadele zabıtanın yetkisi içinde sınırlı kalıyor. Bunun dışında işin içinden çıkamıyoruz. Mahkemeye, savcılığa sevk edemiyoruz. Savcı adına tahkikat yapma yetkisi zabıtada olmadığı için, olayın adli boyutu açık kalıyor. Dilencilerin adli boyuta taşınması, bunun için de emniyet ayağının harekete geçmesi lazım. Organize şebeke olduğu tespit edilmeli ki işleme koyulsun. Ama bunlar çok kolay işler değil. Tüm bu dilencilerin mahkemeye çıkarıldığını düşünün, ayrı bir iş yükü getirecek.”
Tahmaz, vatandaşların sürekli şikayette bulunduğuna işaret ederek, dilenci olarak para kazanmanın insanların kolayına geldiğini, emek vermeden, alınteri ortaya koymadan, çok genç, sağlıklı, pırıl pırıl insanların bu işi yaptıklarını vurguladı. Tahmaz, “Dilenciler dünyanın her yerinde var. Avrupa'da bir maharet sergileme süsü vererek yapılıyor, aslında o da bir istismar. İslam ülkelerinde olayın manevi boyutu olduğu için farklı ele alınıyor”dedi.
Vatandaşların dilencilere para vermemesini isteyen Tahmaz, “Şikayet etmek, rahatsızlığı dile getirmek yerine bu işi toplumsal bir tepki ile bitirmek lazım” dedi.
"Köyümüzde kadın kalmadı" - Hürriyet
18 Ekim 2008
A.A
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;} .hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;} Dilencilik ülkemizde adeta bir meslek haline geldi. Bir muhtarın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz'a yolladığı mektup ise bunun en açık kanıtı. Muhtar yaşanan durumu şöyle anlatıyor: "'Köydeki bütün kadınlar İstanbul'a dilenmeye geldi. Kocaları bunları gönderdiler. Köyde hiç kadın yok"
SÜREKLİ YAKALANIYORLAR AMA BIKMIYORLAR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz, İstanbul'da dilenciliğin yüzde 90 oranında bu işi meslek haline getiren vatandaşlar tarafından yapıldığını ve organize bir hareket olduğunu söyledi.
Zabıta Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen “Bir Kent Sorunu: Dilencilik-Sorunlar ve ÇÖzüm Önerileri” sempozyumu Barcelo Eresin Topkapı Oteli'nde başladı.
Tahmaz, yaptığı açıklamada, İstanbul'da dilencilerle mücadele kapsamında yaptıkları çalışmaları anlatarak, dilenci toplama ekipleri oluşturulduğunu söyledi.
İnsanların duygularını istismar eden dilencilerin çeşitli uygulama pratikleri olduğunu belirten Tahmaz, “Enteresan uygulama yöntemleri var. Bakıyorsunuz çürük etleri koluna yapıştırıyor ve kolunu çürük gibi gösteriyor. Bütün dilenciler böyle demek istemiyorum, ama vurgulamak istediğim bu işin ne kadar profesyonelce ve organize şekilde yapıldığıdır. İstanbul'da dilencilik yüzde 90 oranında bu işi meslek haline getirmiş vatandaşlar tarafından yapılıyor ve organize bir hareket” dedi.
BİR MUHTARIN MEKTUBU
Tahmaz, dilencilerin belli dönemlerde ve belli semtlerde arttığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Çok ilginç anılarımız da var. Mesela Anadolu'da bir ildeki köyün muhtarı bana mektup yazdı. 'Köydeki bütün kadınlar İstanbul'a dilenmeye geldi. Kocaları bunları gönderdiler. Köyde hiç kadın yok. Hatta bunların içinde benzin istasyonları olan bile var' diye... Bunlar gösteriyor ki, bu iş bir meslek haline getirilmiş. Bir yaşam tarzı...”
Dilenmenin hukuken suç olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığını, Türk Ceza Kanunu'nda dilendirenlere ceza öngörüldüğünü anımsatan Tahmaz, dilencilikle ilgili etkin bir devlet mücadelesi de olmadığını söyledi.
ZABITANIN YETKİSİ SINIRLI
Mustafa Tahmaz, zabıtanın gördüğü yerde dilencileri uzaklaştırdığını, gerektiğinde alıkoyup üst araması yaptığını ve paralarına el koyduğunu dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Akşam olunca salıyoruz, yarın bir başka yerde rastlıyoruz. Çok yeterli olamıyoruz. Bu işin adliye ve emniyet boyutu açık kalıyor. Mücadele zabıtanın yetkisi içinde sınırlı kalıyor. Bunun dışında işin içinden çıkamıyoruz. Mahkemeye, savcılığa sevk edemiyoruz. Savcı adına tahkikat yapma yetkisi zabıtada olmadığı için, olayın adli boyutu açık kalıyor. Dilencilerin adli boyuta taşınması, bunun için de emniyet ayağının harekete geçmesi lazım. Organize şebeke olduğu tespit edilmeli ki işleme koyulsun. Ama bunlar çok kolay işler değil. Tüm bu dilencilerin mahkemeye çıkarıldığını düşünün, ayrı bir iş yükü getirecek.”
Tahmaz, vatandaşların sürekli şikayette bulunduğuna işaret ederek, dilenci olarak para kazanmanın insanların kolayına geldiğini, emek vermeden, alınteri ortaya koymadan, çok genç, sağlıklı, pırıl pırıl insanların bu işi yaptıklarını vurguladı. Tahmaz, “Dilenciler dünyanın her yerinde var. Avrupa'da bir maharet sergileme süsü vererek yapılıyor, aslında o da bir istismar. İslam ülkelerinde olayın manevi boyutu olduğu için farklı ele alınıyor”dedi.
Vatandaşların dilencilere para vermemesini isteyen Tahmaz, “Şikayet etmek, rahatsızlığı dile getirmek yerine bu işi toplumsal bir tepki ile bitirmek lazım” dedi.
"Köyümüzde kadın kalmadı" - Hürriyet
Yorum