Erdoğan İstedi THY Yaptı!
THY uçaklarında Vatan, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Radikal ve Posta verilmiyor... Reha Muhtar'ın kaleminden THY uçağında yaşanan ilginç olay.
Dün sabah erken saatlerde Türk Hava Yolları uçağı ile Paris'e uçmam gerekiyor... Uçak sabah 7.40'da kalkıyor... Böyle uçuşlarda, sabah 6'da havaalanında olma zorunluluğunuz bulunduğundan, günün tüm gazetelerini ancak havaalanında tedarik edebiliyorsunuz...Türk Hava Yolları bir yıldan fazla bir süredir çok ilginç bir uygulama başlattı... THY ile seyahat edecek yolcular, pasaport kontrolünden sonra kurulan bir tezgâhtan, günün gazetelerini alabiliyor...İlk sorunu burada yaşıyorum... Her zaman tezgâhtan istediğim kadar gazete alabilirken, görevli bana, “gazete alımının kişi başına 1 gazeteyle sınırlandırıldığını” söylüyor... Şaşırıyorum, ama doğrusu aklıma bir şey gelmiyor, görevlinin işgüzarlığına bağlıyorum...
Neyse, gazeteleri mümkün olduğunca fazla tedarik ettikten sonra, hızla uçağa yöneliyorum... Uçak personeli gayet kibar, güler yüzlü ve tesadüf, ben de birinci sırada oturuyorum... Yerime oturur oturmaz, arkamdaki sırada oturan bir bayana bir beyefendinin “Cumhuriyet gazeteniz var mı.” diye sorduğunu ister istemez duyuyorum... Ayakta duran ve otomobil fuarına gitmekte olduğunu söyleyen bey, bu isteğini açıklıyor:
“Uçakta gazete istedim... Ancak diğerlerini yetiştiremediklerini söylediler... Hürriyet, Vatan, Milliyet, Cumhuriyet, Posta, Radikal hiçbiri yok... Sadece Vakit, Taraf, Sabah, Star varmış...”
Arkama döndüğümde konuşanın iri yarı bir beyefendi olduğunu görüyorum... Önce şaka yaptığını sanıyorum... Sonra da fazla üstünde durmuyorum... Bir süre sonra, portakal suyu servisi bitiyor ve uçağın hostesleri bermutad gazete dağıtmaya başlıyorlar...
Bilmeyenler için aktarayım... Bugüne kadar Türk Hava Yolları'nda 10 gazete istediğimde 7'sini 8'ini birden bulamadığım hiç vaki olmadı... Bazen dönüş seferlerinde bir iki gazete kalmaz, geliş seferinde tüketilmiş olur, onu da bin bir özürle savuşturur THY personeli... Ben gazetelerin önemli bir bölümünü havaalanında tedarik etmişim, hostes kız gazeteleri gösterdiğinde, hiç bozuntuya vermedim... “Hangi gazeteler var.” diye sordum... Hostes aktarırken tüm gazeteleri bana doğru tutuyordu. Arkadaki beyefendinin sözlerinden antremanlı olduğumdan tek tek hangi gazeteler olduğuna özellikle baktım... Her birini kafama not ettim... Uçakta servis edilen gazeteler aynen şunlardı: “Sabah, Vakit, Star, Takvim, Taraf, Yeni Şafak ve Akşam...”
Zaman var mıydı, açık söyleyim o kısa sürede fark edemedim... Ama kesin olarak Vatan, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Posta, Radikal, Referans gazeteleri yoktu... Yani Doğan Yayın Grubu'nun gazeteleri ile Cumhuriyet servis dışı tutulmuştu...İktidara yakın bilinen gazetelerin yanısıra tek istisna, Çukurova Grubu'nun Akşam Gazetesi'ydi... Arkadaki beyefendi şaka yapmamıştı. Gerçekten de Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde “Almayın” dediği gazetelerin hiçbirisi uçakta servis edilmiyordu...
Şöyle bir düşündüm... Gazetelerin benden önce başkaları tarafından alındığı için kalmaması ihtimali yoktu, çünkü ben birinci sırada oturuyordum... Gazetelerin gidiş seferinde yolcular tarafından alınmış olabileceği ihtimali yoktu, çünkü sefer yeni başlıyordu... Biz İstanbul'daydık ve Paris'e uçuyorduk... Gazetelerin bitmiş olması gibi bir ihtimal söz konusu olamazdı... Geriye tek bir seçenek kalıyordu... O da arkamda duran beyefendiye söledikleri “Yetiştiremedik o gazeteleri...” Doğrusu bu da hiç akla yakın gelmiyordu, çünkü ben diğer gazeteleri yine Türk Hava Yolları'nın meydandaki tezgâhında on dakika önce bulabilmiştim...
Şimdi Türk Hava Yolları Genel Müdürü'ne açıklama yapması için soracağım sorular olacak... Ama önce, uçağın uçuş numarasını vereyim... Türk Hava Yolları'nın İstanbul-Paris seferini yapan TK 1825 sefer sayılı uçuşu... Dün İstanbul'dan 20 dakika rötarla saat sabah 8 sularında havalandı... THY Genel Müdürü bilgileri kaydettiyse aşağıdaki yazı kendisine sorularımdan oluşacak...
THY GENEL MÜDÜRÜ'NE SORULARIM...
Olayı bütün ayrıntılarıyla anlattıktan sonra Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil'e soruyorum...
1) Sayın Genel Müdür, THY dış hat seferlerinde Başbakan'ın “almayın, okumayın” dediği gazetelerin bulunmaması nasıl bir tesadüftür... Ne bir eksik ne bir fazla vardır...
2) Açık söyleyeyim... Ben herkes kadar sert düşünmedim...
Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak değil de sadece AKP'lilere yönelik tavsiyede bulunsaydı ona bir şey demezdim... Sonuçta bir partinin başkanı partililere hangi gazeteleri okuyacağı hangilerini okumaması gerektiği konusunda tavsiyede bulunabilir derdim. Ama Sayın Genel Müdür... Türk Hava Yolları AKP Genel Merkezi değil...
3) Siz bir kamu görevi yapıyorsunuz Temel Bey... Genel Müdürü olduğunuz kurum Türk Hava Yolları ismini taşıyor... Hangi ***fi karar, Türk Hava Yolları ambleminin üzerinde Türkiye'nin en itibarlı gazetelerinin boykot edilerek bir nevi sansür edilmesini haklı gösterebilir.
4) Eğer bu konu Sayın Başbakan'ın o gazeteleri almayın uyarısıyla bağlantılıysa, -ki o ihtimalin ışında hiçbir ihtimal gözükmemektedir- sizin bir kamu görevlisi olarak bunu yapma hakkınız yoktur...
5) Görevde ihmal mi dersiniz, görevi kötüye kullanmak mı buyurursunuz, bu işin sorumlusu kimse, bunların hepsi hakkında geçerli olabileceği için soruşturma açılmalıdır...
6) Bu meselenin bir basın özgürlüğü tarafı vardır... Ama Türk Hava Yolları uçağındaki uygulamanın basın özgürlüğünün ötesinde, kamu görevi bakımından bir suç boyutu vardır...
7) Parti başkanları, beğenmedikleri gazeteleri, yayınları almayabilirler, yandaşlarına alma diyebilirler, ama ülkenin havayolları bir siyasi parti değildir, kamu kuruluşları hiç değildir Temel Bey... Türk Hava Yolları, Türkiye'nin hava yollarıdır ve orada bazı gazeteleri verirken, Vatan'ı, Hürriyet'i, Cumhuriyet'i, Milliyet'i, Posta'yı, Radikal'i yolcularınıza vermeyerek üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Topluluğu'nun “komedi” dışında hiçbir standardına uymayan bir uygulamayı yaptırdınız...
8) Bu uygulamadan haberiniz var mıdır Sayın Genel Müdür? Yoksa, bu uygulamayı kim yapmaktadır? Sizden habersiz böyle uygulamalar yapmak mümkün müdür? Basın özgürlüğünden ne anlıyorsunuz? Air France'ın, Le Monde vermeyen bir genel müdürü olabileceğini düşünüyor musunuz.
9) Uçakta servis edilen gazeteler arasında Taraf Gazetesi'ni görmek beni özellikle mutlu etti, bunu söylemeliyim... En farklı fikirleri bile taşısa, benim demokrasi anlayışım Taraf'ı da Vakit'i de uçak yolcusuna servis eder... Sizin Genel Müdürlüğünüzde ise Türkiye'nin en büyük tirajlı en etkili ve en fazla ilan alan merkez medyasının gazeteleri bile THY uçağına giremiyor... Size iyi hafta sonları diliyorum efendim...
BASIN ÖZGÜRLÜÐÜ NE ZAMAN VE NEREDE?
Bu iktidara destek atan liberal arkadaşlara, aylarca, yıllarca tek bir şey söyledim bu köşede... Avrupa'nın demokrasi standartlarına gitmek istemeyen varsa namerttir... Onların demokrasisinden eksiğini istiyorsam namerdim... Hilesiz, hurdasız ve çifte stardart yapılmadan “Türkiye'nin bir gram eksiği olsun” diyorsam, yazıklar olsun bana... Tek derdim şuydu... Biliyordum ki Türkiye'de herkes demokrasiyi kendisine ister...
Kimse başkası için o demokrasiyi istemez... Ne kadar haklı çıktığımı görüyorum ve kahroluyorum...
THY uçaklarında Vatan, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Radikal ve Posta verilmiyor... Reha Muhtar'ın kaleminden THY uçağında yaşanan ilginç olay.
Dün sabah erken saatlerde Türk Hava Yolları uçağı ile Paris'e uçmam gerekiyor... Uçak sabah 7.40'da kalkıyor... Böyle uçuşlarda, sabah 6'da havaalanında olma zorunluluğunuz bulunduğundan, günün tüm gazetelerini ancak havaalanında tedarik edebiliyorsunuz...Türk Hava Yolları bir yıldan fazla bir süredir çok ilginç bir uygulama başlattı... THY ile seyahat edecek yolcular, pasaport kontrolünden sonra kurulan bir tezgâhtan, günün gazetelerini alabiliyor...İlk sorunu burada yaşıyorum... Her zaman tezgâhtan istediğim kadar gazete alabilirken, görevli bana, “gazete alımının kişi başına 1 gazeteyle sınırlandırıldığını” söylüyor... Şaşırıyorum, ama doğrusu aklıma bir şey gelmiyor, görevlinin işgüzarlığına bağlıyorum...
Neyse, gazeteleri mümkün olduğunca fazla tedarik ettikten sonra, hızla uçağa yöneliyorum... Uçak personeli gayet kibar, güler yüzlü ve tesadüf, ben de birinci sırada oturuyorum... Yerime oturur oturmaz, arkamdaki sırada oturan bir bayana bir beyefendinin “Cumhuriyet gazeteniz var mı.” diye sorduğunu ister istemez duyuyorum... Ayakta duran ve otomobil fuarına gitmekte olduğunu söyleyen bey, bu isteğini açıklıyor:
“Uçakta gazete istedim... Ancak diğerlerini yetiştiremediklerini söylediler... Hürriyet, Vatan, Milliyet, Cumhuriyet, Posta, Radikal hiçbiri yok... Sadece Vakit, Taraf, Sabah, Star varmış...”
Arkama döndüğümde konuşanın iri yarı bir beyefendi olduğunu görüyorum... Önce şaka yaptığını sanıyorum... Sonra da fazla üstünde durmuyorum... Bir süre sonra, portakal suyu servisi bitiyor ve uçağın hostesleri bermutad gazete dağıtmaya başlıyorlar...
Bilmeyenler için aktarayım... Bugüne kadar Türk Hava Yolları'nda 10 gazete istediğimde 7'sini 8'ini birden bulamadığım hiç vaki olmadı... Bazen dönüş seferlerinde bir iki gazete kalmaz, geliş seferinde tüketilmiş olur, onu da bin bir özürle savuşturur THY personeli... Ben gazetelerin önemli bir bölümünü havaalanında tedarik etmişim, hostes kız gazeteleri gösterdiğinde, hiç bozuntuya vermedim... “Hangi gazeteler var.” diye sordum... Hostes aktarırken tüm gazeteleri bana doğru tutuyordu. Arkadaki beyefendinin sözlerinden antremanlı olduğumdan tek tek hangi gazeteler olduğuna özellikle baktım... Her birini kafama not ettim... Uçakta servis edilen gazeteler aynen şunlardı: “Sabah, Vakit, Star, Takvim, Taraf, Yeni Şafak ve Akşam...”
Zaman var mıydı, açık söyleyim o kısa sürede fark edemedim... Ama kesin olarak Vatan, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Posta, Radikal, Referans gazeteleri yoktu... Yani Doğan Yayın Grubu'nun gazeteleri ile Cumhuriyet servis dışı tutulmuştu...İktidara yakın bilinen gazetelerin yanısıra tek istisna, Çukurova Grubu'nun Akşam Gazetesi'ydi... Arkadaki beyefendi şaka yapmamıştı. Gerçekten de Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde “Almayın” dediği gazetelerin hiçbirisi uçakta servis edilmiyordu...
Şöyle bir düşündüm... Gazetelerin benden önce başkaları tarafından alındığı için kalmaması ihtimali yoktu, çünkü ben birinci sırada oturuyordum... Gazetelerin gidiş seferinde yolcular tarafından alınmış olabileceği ihtimali yoktu, çünkü sefer yeni başlıyordu... Biz İstanbul'daydık ve Paris'e uçuyorduk... Gazetelerin bitmiş olması gibi bir ihtimal söz konusu olamazdı... Geriye tek bir seçenek kalıyordu... O da arkamda duran beyefendiye söledikleri “Yetiştiremedik o gazeteleri...” Doğrusu bu da hiç akla yakın gelmiyordu, çünkü ben diğer gazeteleri yine Türk Hava Yolları'nın meydandaki tezgâhında on dakika önce bulabilmiştim...
Şimdi Türk Hava Yolları Genel Müdürü'ne açıklama yapması için soracağım sorular olacak... Ama önce, uçağın uçuş numarasını vereyim... Türk Hava Yolları'nın İstanbul-Paris seferini yapan TK 1825 sefer sayılı uçuşu... Dün İstanbul'dan 20 dakika rötarla saat sabah 8 sularında havalandı... THY Genel Müdürü bilgileri kaydettiyse aşağıdaki yazı kendisine sorularımdan oluşacak...
THY GENEL MÜDÜRÜ'NE SORULARIM...
Olayı bütün ayrıntılarıyla anlattıktan sonra Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil'e soruyorum...
1) Sayın Genel Müdür, THY dış hat seferlerinde Başbakan'ın “almayın, okumayın” dediği gazetelerin bulunmaması nasıl bir tesadüftür... Ne bir eksik ne bir fazla vardır...
2) Açık söyleyeyim... Ben herkes kadar sert düşünmedim...
Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak değil de sadece AKP'lilere yönelik tavsiyede bulunsaydı ona bir şey demezdim... Sonuçta bir partinin başkanı partililere hangi gazeteleri okuyacağı hangilerini okumaması gerektiği konusunda tavsiyede bulunabilir derdim. Ama Sayın Genel Müdür... Türk Hava Yolları AKP Genel Merkezi değil...
3) Siz bir kamu görevi yapıyorsunuz Temel Bey... Genel Müdürü olduğunuz kurum Türk Hava Yolları ismini taşıyor... Hangi ***fi karar, Türk Hava Yolları ambleminin üzerinde Türkiye'nin en itibarlı gazetelerinin boykot edilerek bir nevi sansür edilmesini haklı gösterebilir.
4) Eğer bu konu Sayın Başbakan'ın o gazeteleri almayın uyarısıyla bağlantılıysa, -ki o ihtimalin ışında hiçbir ihtimal gözükmemektedir- sizin bir kamu görevlisi olarak bunu yapma hakkınız yoktur...
5) Görevde ihmal mi dersiniz, görevi kötüye kullanmak mı buyurursunuz, bu işin sorumlusu kimse, bunların hepsi hakkında geçerli olabileceği için soruşturma açılmalıdır...
6) Bu meselenin bir basın özgürlüğü tarafı vardır... Ama Türk Hava Yolları uçağındaki uygulamanın basın özgürlüğünün ötesinde, kamu görevi bakımından bir suç boyutu vardır...
7) Parti başkanları, beğenmedikleri gazeteleri, yayınları almayabilirler, yandaşlarına alma diyebilirler, ama ülkenin havayolları bir siyasi parti değildir, kamu kuruluşları hiç değildir Temel Bey... Türk Hava Yolları, Türkiye'nin hava yollarıdır ve orada bazı gazeteleri verirken, Vatan'ı, Hürriyet'i, Cumhuriyet'i, Milliyet'i, Posta'yı, Radikal'i yolcularınıza vermeyerek üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Topluluğu'nun “komedi” dışında hiçbir standardına uymayan bir uygulamayı yaptırdınız...
8) Bu uygulamadan haberiniz var mıdır Sayın Genel Müdür? Yoksa, bu uygulamayı kim yapmaktadır? Sizden habersiz böyle uygulamalar yapmak mümkün müdür? Basın özgürlüğünden ne anlıyorsunuz? Air France'ın, Le Monde vermeyen bir genel müdürü olabileceğini düşünüyor musunuz.
9) Uçakta servis edilen gazeteler arasında Taraf Gazetesi'ni görmek beni özellikle mutlu etti, bunu söylemeliyim... En farklı fikirleri bile taşısa, benim demokrasi anlayışım Taraf'ı da Vakit'i de uçak yolcusuna servis eder... Sizin Genel Müdürlüğünüzde ise Türkiye'nin en büyük tirajlı en etkili ve en fazla ilan alan merkez medyasının gazeteleri bile THY uçağına giremiyor... Size iyi hafta sonları diliyorum efendim...
BASIN ÖZGÜRLÜÐÜ NE ZAMAN VE NEREDE?
Bu iktidara destek atan liberal arkadaşlara, aylarca, yıllarca tek bir şey söyledim bu köşede... Avrupa'nın demokrasi standartlarına gitmek istemeyen varsa namerttir... Onların demokrasisinden eksiğini istiyorsam namerdim... Hilesiz, hurdasız ve çifte stardart yapılmadan “Türkiye'nin bir gram eksiği olsun” diyorsam, yazıklar olsun bana... Tek derdim şuydu... Biliyordum ki Türkiye'de herkes demokrasiyi kendisine ister...
Kimse başkası için o demokrasiyi istemez... Ne kadar haklı çıktığımı görüyorum ve kahroluyorum...
Yorum