Testere 'Destere' olursa...
20.11.2008 - 17:11
Bu hafta vizyonda üç film var. İkisi yerli, bir tanesi yabancı… Destere, Testere’nin yerli versiyonu. Osmanlı Cumhuriyeti ‘ya Atatürk olmasaydı’ diyor. Gomorra, mafyavari gizli suç örgütünü markaj altına alıyor. İyi seyirler…
Video için tıklayın
Video için tıklayın
Video için tıklayın
Hazırlayan: Banu BOZDEMİR
Osmanlı Cumhuriyeti
Gani Müjde ve Ata Demirer birleşince ortaya komik bir film çıkması beklenir değil mi? Ama Osmanlı Cumhuriyeti komediyi bir hayli kısarak, eleştirel doza ağırlık veren ve bunu da gözünü daldan budaktan sakınmadan yapan bir film. İyi ki de öyle… Çünkü ‘komik’ diye bize yutturulmaya çalışılan filmlerden bıktık usandık… Gani Müjde ‘ya Atatürk olmasaydı, kargaları kovalarken ağaçtan düşseydi’ diyor ve 2008’de hala saltanatla yönetilen bir ülke çıkarıyor karşımıza… Ama padişahı takan yok tabii. Teknoloji, kurnazlık vs… almış başını gitmiş ama Amerikan güdümü hala devam etmekte… Fransızlar, İngilizler oradan buradan fışkırıyor. Bu anlamda baktığımızda orijinal bir konu olmuş, birtakım değerlerin nasıl korunması gerektiğini anlatan ve hatırlatan bir yapım. Gani Müjde filmini anlatmıştı ama ben bu kadar beklemiyordum açıkçası… Birtakım kişi ve kurumlara eleştirel dozunu esirmeyen bir film olmuş… Komedisi de kıvamında…
Gomorra / Gomorrah
Başarılı İtalyan yönetmen Matteo Garrone imzasını taşıyan film, bir kitap uyarlaması. Roberto Saviano’nun çok satan romanından beyazperdeye uyarlanıyor ve kitaba bağlı kalınarak çekilmiş bir yapım. 1979 doğumlu genç yazar Saviano, gazeteci-yazar olmasının verdiği üslubu, kitabında da devam ettiriyor. Napoli mafyasından yola çıkan kitap, yayımlandığı günden beri İtalya’da olay yaratıyor. Öyle ki, yazar, Napolili mafya babalarından tehditler almaya başlıyor. Neyse ki İçişleri bakanlığı duruma el koyuyor ve Saviano’ya her gittiği yerde özel korumalar eşlik ediyor. Kitabın bu başarısını gözardı etmeyen başarılı İtalyan yönetmen Matteo Garrone ise, eseri beyazperdeye uyarlamaya karar veriyor. İlk uzun metraj filmini 1997 yılında çeken sinemacı, İtalya’nın Napoli kentindeki mafyavari gizli suç örgütü Camorra’nın etrafında dönen film, şehirde her gün yaşanan ve artık kanıksanmış şiddet olaylarına parmak basıyor. Kendini, sağladığı uyuşturucu trafiği, topladığı haraçlarla ve şantaj paraları ile finanse eden örgüt, İtalya’nın en eski suç organizasyonu olma özelliği taşıyor. İtalya’daki moda, çöp toplama ve uyuşturucu trafiği gibi çeşitli iş kollarının nasıl pisliğe bulaştığını gözler önüne sererken, siyaset ve finans sektörünün de işin içinde olduğunu sinemaseverlere hatırlatıyor.
Destere
Ünlü Testere serisinin Türk versiyonu… Komik olmaya çalışan versiyonu desek daha doğru olur sanırım. Yine kadına ve küfre dayalı sahnelerden medet uman ama bunu bile başaramayan bir film… Konu diye, devamlılık diye, yaratıcılık diye bir şey yok. Sadece tiplemelerin Trakyalı olması biraz orijinal gibi durabilir ama güldürme kapasitesi yerlerde sürünüyor. Bu güldürme anlayışı böyle gelmiş böyle gider anlayışının fazlasıyla etkisi altında. Yani hiçbir çaba yok, sadece gülmeye endeksli bir durum var ama o da yok… Peker Açıkalın Avrupa Yakası’ndaki tiplemesinin devamını getiriyor… Eşofmanını yukarıya doğru çekmesi bile oradaki tiplemeden aşırtma. Gidip gitmemeyi tamamen sizin zevkinize bırakıyorum…
20.11.2008 - 17:11
Bu hafta vizyonda üç film var. İkisi yerli, bir tanesi yabancı… Destere, Testere’nin yerli versiyonu. Osmanlı Cumhuriyeti ‘ya Atatürk olmasaydı’ diyor. Gomorra, mafyavari gizli suç örgütünü markaj altına alıyor. İyi seyirler…
Video için tıklayın
Video için tıklayın
Video için tıklayın
Hazırlayan: Banu BOZDEMİR
Osmanlı Cumhuriyeti
Gani Müjde ve Ata Demirer birleşince ortaya komik bir film çıkması beklenir değil mi? Ama Osmanlı Cumhuriyeti komediyi bir hayli kısarak, eleştirel doza ağırlık veren ve bunu da gözünü daldan budaktan sakınmadan yapan bir film. İyi ki de öyle… Çünkü ‘komik’ diye bize yutturulmaya çalışılan filmlerden bıktık usandık… Gani Müjde ‘ya Atatürk olmasaydı, kargaları kovalarken ağaçtan düşseydi’ diyor ve 2008’de hala saltanatla yönetilen bir ülke çıkarıyor karşımıza… Ama padişahı takan yok tabii. Teknoloji, kurnazlık vs… almış başını gitmiş ama Amerikan güdümü hala devam etmekte… Fransızlar, İngilizler oradan buradan fışkırıyor. Bu anlamda baktığımızda orijinal bir konu olmuş, birtakım değerlerin nasıl korunması gerektiğini anlatan ve hatırlatan bir yapım. Gani Müjde filmini anlatmıştı ama ben bu kadar beklemiyordum açıkçası… Birtakım kişi ve kurumlara eleştirel dozunu esirmeyen bir film olmuş… Komedisi de kıvamında…
Gomorra / Gomorrah
Başarılı İtalyan yönetmen Matteo Garrone imzasını taşıyan film, bir kitap uyarlaması. Roberto Saviano’nun çok satan romanından beyazperdeye uyarlanıyor ve kitaba bağlı kalınarak çekilmiş bir yapım. 1979 doğumlu genç yazar Saviano, gazeteci-yazar olmasının verdiği üslubu, kitabında da devam ettiriyor. Napoli mafyasından yola çıkan kitap, yayımlandığı günden beri İtalya’da olay yaratıyor. Öyle ki, yazar, Napolili mafya babalarından tehditler almaya başlıyor. Neyse ki İçişleri bakanlığı duruma el koyuyor ve Saviano’ya her gittiği yerde özel korumalar eşlik ediyor. Kitabın bu başarısını gözardı etmeyen başarılı İtalyan yönetmen Matteo Garrone ise, eseri beyazperdeye uyarlamaya karar veriyor. İlk uzun metraj filmini 1997 yılında çeken sinemacı, İtalya’nın Napoli kentindeki mafyavari gizli suç örgütü Camorra’nın etrafında dönen film, şehirde her gün yaşanan ve artık kanıksanmış şiddet olaylarına parmak basıyor. Kendini, sağladığı uyuşturucu trafiği, topladığı haraçlarla ve şantaj paraları ile finanse eden örgüt, İtalya’nın en eski suç organizasyonu olma özelliği taşıyor. İtalya’daki moda, çöp toplama ve uyuşturucu trafiği gibi çeşitli iş kollarının nasıl pisliğe bulaştığını gözler önüne sererken, siyaset ve finans sektörünün de işin içinde olduğunu sinemaseverlere hatırlatıyor.
Destere
Ünlü Testere serisinin Türk versiyonu… Komik olmaya çalışan versiyonu desek daha doğru olur sanırım. Yine kadına ve küfre dayalı sahnelerden medet uman ama bunu bile başaramayan bir film… Konu diye, devamlılık diye, yaratıcılık diye bir şey yok. Sadece tiplemelerin Trakyalı olması biraz orijinal gibi durabilir ama güldürme kapasitesi yerlerde sürünüyor. Bu güldürme anlayışı böyle gelmiş böyle gider anlayışının fazlasıyla etkisi altında. Yani hiçbir çaba yok, sadece gülmeye endeksli bir durum var ama o da yok… Peker Açıkalın Avrupa Yakası’ndaki tiplemesinin devamını getiriyor… Eşofmanını yukarıya doğru çekmesi bile oradaki tiplemeden aşırtma. Gidip gitmemeyi tamamen sizin zevkinize bırakıyorum…