Tweet
Holding ve Cemaat Medyalarımızın..son icraatları !
Fatma Sibel Yüksek (eski başbakanlık muhabiri - yeni internet yazarı ) 16/11/ 2008
“Mücadelemiz, herkes birer Nermin Yurteri olana kadar sürecektir”
Başbakanının Akif Beki’si odasının duvarına böyle bir yazı astırmış diye duydum(!)
Nermin Yurteri, NTV’nin başbakanlık muhabiri.
Sayın Başbakan’ın ve onun Akif Beki’sinin işine gelen, hoşuna giden, memnuniyetten yanaklarının pembe pembe kabarmasına neden olan,
“Ne güzel sordun Nermin, ağzına gurban!” dedirten soruları soran televizyon muhabiri..
Sesine bir anchorwoman tınlaması vererek, boyundan büyük çanaklar tutmuyor mu…
Başbakan’ın da, Akif’inin de yüreğinin yağı eriyor…
Üstelik bu arkadaş pek ustaca yapıyor işini.
Öyle kendisine “yalaka” dedirtmeden, “objiktif gazeteci” görünümü vererek soruyor sorusunu. Yandaş medyanın çelik tencere pazarlamacılığından gelen muhabirleri gibi,
“Sayın Başbakan, en iyi sizin bileceğiniz gibi, bu Deniz Baykal nesepsiz bir adam değil mi Sayın Başbakan’ım?” diyerekten insanı koparmıyor…
Başbakan’ın Akif Beki’si, elinin altında Nermin Yurteri gibi bir “başbakanlık muhabiri” bulunmasıyla iktifâ etmedi, işi “komsomol” tarzı bir başbakanlık muhabirliği tesis etmeye kadar götürdü.
Bu yıl Başbakan’ı izlemeye lâyık görülen 319 gazeteciden 106’sı Sabah, ATV, Kanal 7, Zaman gibi yandaş medyadan…
Hiçbir habercilik kimliği olmayan, mankenlerin sohbet programları yaptığı Kanaltürk’e bile 8 tane akreditasyon kartı verilmiş.
Hurafe dizileri kanalı Samanyolu 7, Ergenekon haberlerinde rezil olmaya doymayan Star gazetesi 8, Başbakan’ın damadının kanalı 24Haber 7 akreditasyon kartı almış..
Akif Beki’nin temsilcilik yaptığı Deniz Feneri kanalı, Kanal 7’den kaç kişi akredite edilmiş?
Sıkı durun!
Bu kanalın stepnesi olan ÜlkeTv ile birlikte toplam 17 kişi!
Hay maşallah!
Adamların başbakanı izlemekten başları dönecek…
Akif Beki’nin babasının çiftliği ya Başbakanlık…Aklınca, eski mesai arkadaşlarına kıyak geçiyor…
“Neyin kavgasıdır bu kardeşim, n’oluyor Başbakan’ı izleme kartı alınca?” diye soracak olursanız,
“Heç işte” diye bir cevap veririm.
Boynunuza birer kart asıp, Başbakan’ın bağırıp çağırdığı yerlerde öyle aval aval dineleceksiniz..Soru soracaksanız Nermin Yurteri gibi soracaksınız. Akif Beki’nin sözünden çıkmayacaksınız. Sıfır numara aptal olacaksınız. Kendinize ait hiçbir fikriniz, zikriniz, yaklaşımınız, kişiliğiniz olmayacak. Cemaat tosunu gibi bir tip olacaksınız. Onlar ne derse onu yapacaksınız. “Yaz” dediler mi yazacak, “yazma” dediler mi yazmayacaksınız.
Ha bir de…
Bol bol muhbirlik yapacaksınız..Basın bürosunda kim ne konuşuyor. Başbakanlık’ta Akif Beki’nin bilgisi dışında kim gazetecilerle görüşüyor..Kurumlarda neler olup bitiyor..Bunları düzenli olarak bildireceksiniz..
Başbakan’ı uzun süredir izleyen 7 muhabiri, bu yıl nedense “izleyecek kifayette” bulamamış Akif efendi. Aralarında kendisinin gazetecilik geçmişinden daha eski olanlar var.
Bu muhabirler, “Basın meslek ilkelerini tartışmasız biçimde ihlal ediyorlarmış. (Yaptığı yazılı açıklamada böyle söylüyor..)
Diyelim ki ihlal ediyorlar…
Peki sen kimsin?
Basın meslek ilkeleri ulemâsı mı?
Resmi kurumların görevlileri ne zamandır basın meslek ilkelerini denetlemeye başladı?
Ve Başbakan’ın sözcüsü ne zamandır basın meslek ilkelerini kendine dert eder oldu? Basın kuruşları haraç mezat yandaş işadamlarına hibe edilir olalı mı?
Akif Beki’nin kaç kuruşluk gazeteciliği var da, hangi haberin basın meslek ilkeleri kriterine uyduğunu, hangisinin uymadığını bilecek?
Akif efendinin halet-i ruhiyesi kısaca şudur arkadaşlar:
Bu adamın hiçbir mesleki birikimi olmadığı gibi, devlet memurluğu niteliklerinden de tamamen muaftır. Başbakan’dan günde otuz posta azar işitmekten zombiye dönmüş bir halde, Başbakan’ın kendisine reva gördüğü aşağılayıcı davranışları başkalarına uygulama peşine düşmüştür. Sorumluluk almaktan, sorun çözmekten, inisiyatif kullanmaktan aciz, sadece yemek yiyip, uçağa binen adamlar ve kadınlar türemiştir Başbakanlık’ta.
Bu halleriyle saygı ve itaat bekleyecek kadar da aynaya bakmaktan yoksundurlar.
İşleri güçleri koltuklarına yapışmak, insanların ekmeğiyle oynamak, devlet kurumlarını babalarının çiftliğine çevirmek, kamu sorumluluğunu kendi kişisel hesaplaşmaları için kullanmak...
Şimdi görevlerini yapmaları engellenenen 7 muhabirden bazıları yargıya başvurmayı düşünüyormuş. Başvursunlar, haklarıdır. Ancak şunu da unutmasınlar;
Ben bu Akif Beki denilen adam hakkında 2007 yılında basının haber alma özgürlüğünü engellemek ve görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunmuştum
Akif’in başbakanı, Cumhuriyet savcısının soruşturma talebini geri çevirdi ve kulunun yargı önüne çıkmasını engelledi.
Ben beklerdim ki Akif, Başbakanı’nın kolları altına sığınmasın, gelsin yargının önünde kendini aklasın. Yaptıklarının arkasında dursun, uygulamalarının yasakçılık anlamına gelmediğini kanıtlasın…
Ama nerede o “şey”…
Yani medeni cesaret…
Akif vınn diye başbakanın masasının altına kaçarak elimden kurtuldu..
“Sıradan bir vatandaş”olarak benimle birlikte hakim önüne çıkmaya yüreği yetmedi.
Yine öyle yapacaktır..
Yalnız, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada doğru söylediği bir şey var. “Akreditasyon kartı verilmeyen arkadaşların yerine kurumları yeni isimler bildirmişlerdir” diyor.
İşte Akif Beki gibi diktatör özentisi memurları başımıza tebelleş eden en büyük dayanak!
Bilmem anlatabildim mi?
Yani..yayın yönetmenlerinizin, temsilcilerinizin, haber müdürlerinizin (pek azı hariç) Akif Beki’den farklı tiyniyette olduklarını zannetmeyin…
Ya bizim gibi işsizliğe, sürünmeye, yalnızlığa, hapse atılma tehditi altında yaşamaya hazır olun;
Ya da yol yakınken “Ben ettim, sen etme Akif ağam” diyerek yüz sürün…
İkisini de tercih edenleriniz olacaktır…
ALINTIDIR saygılar
Fatma Sibel Yüksek (eski başbakanlık muhabiri - yeni internet yazarı ) 16/11/ 2008
“Mücadelemiz, herkes birer Nermin Yurteri olana kadar sürecektir”
Başbakanının Akif Beki’si odasının duvarına böyle bir yazı astırmış diye duydum(!)
Nermin Yurteri, NTV’nin başbakanlık muhabiri.
Sayın Başbakan’ın ve onun Akif Beki’sinin işine gelen, hoşuna giden, memnuniyetten yanaklarının pembe pembe kabarmasına neden olan,
“Ne güzel sordun Nermin, ağzına gurban!” dedirten soruları soran televizyon muhabiri..
Sesine bir anchorwoman tınlaması vererek, boyundan büyük çanaklar tutmuyor mu…
Başbakan’ın da, Akif’inin de yüreğinin yağı eriyor…
Üstelik bu arkadaş pek ustaca yapıyor işini.
Öyle kendisine “yalaka” dedirtmeden, “objiktif gazeteci” görünümü vererek soruyor sorusunu. Yandaş medyanın çelik tencere pazarlamacılığından gelen muhabirleri gibi,
“Sayın Başbakan, en iyi sizin bileceğiniz gibi, bu Deniz Baykal nesepsiz bir adam değil mi Sayın Başbakan’ım?” diyerekten insanı koparmıyor…
Başbakan’ın Akif Beki’si, elinin altında Nermin Yurteri gibi bir “başbakanlık muhabiri” bulunmasıyla iktifâ etmedi, işi “komsomol” tarzı bir başbakanlık muhabirliği tesis etmeye kadar götürdü.
Bu yıl Başbakan’ı izlemeye lâyık görülen 319 gazeteciden 106’sı Sabah, ATV, Kanal 7, Zaman gibi yandaş medyadan…
Hiçbir habercilik kimliği olmayan, mankenlerin sohbet programları yaptığı Kanaltürk’e bile 8 tane akreditasyon kartı verilmiş.
Hurafe dizileri kanalı Samanyolu 7, Ergenekon haberlerinde rezil olmaya doymayan Star gazetesi 8, Başbakan’ın damadının kanalı 24Haber 7 akreditasyon kartı almış..
Akif Beki’nin temsilcilik yaptığı Deniz Feneri kanalı, Kanal 7’den kaç kişi akredite edilmiş?
Sıkı durun!
Bu kanalın stepnesi olan ÜlkeTv ile birlikte toplam 17 kişi!
Hay maşallah!
Adamların başbakanı izlemekten başları dönecek…
Akif Beki’nin babasının çiftliği ya Başbakanlık…Aklınca, eski mesai arkadaşlarına kıyak geçiyor…
“Neyin kavgasıdır bu kardeşim, n’oluyor Başbakan’ı izleme kartı alınca?” diye soracak olursanız,
“Heç işte” diye bir cevap veririm.
Boynunuza birer kart asıp, Başbakan’ın bağırıp çağırdığı yerlerde öyle aval aval dineleceksiniz..Soru soracaksanız Nermin Yurteri gibi soracaksınız. Akif Beki’nin sözünden çıkmayacaksınız. Sıfır numara aptal olacaksınız. Kendinize ait hiçbir fikriniz, zikriniz, yaklaşımınız, kişiliğiniz olmayacak. Cemaat tosunu gibi bir tip olacaksınız. Onlar ne derse onu yapacaksınız. “Yaz” dediler mi yazacak, “yazma” dediler mi yazmayacaksınız.
Ha bir de…
Bol bol muhbirlik yapacaksınız..Basın bürosunda kim ne konuşuyor. Başbakanlık’ta Akif Beki’nin bilgisi dışında kim gazetecilerle görüşüyor..Kurumlarda neler olup bitiyor..Bunları düzenli olarak bildireceksiniz..
Başbakan’ı uzun süredir izleyen 7 muhabiri, bu yıl nedense “izleyecek kifayette” bulamamış Akif efendi. Aralarında kendisinin gazetecilik geçmişinden daha eski olanlar var.
Bu muhabirler, “Basın meslek ilkelerini tartışmasız biçimde ihlal ediyorlarmış. (Yaptığı yazılı açıklamada böyle söylüyor..)
Diyelim ki ihlal ediyorlar…
Peki sen kimsin?
Basın meslek ilkeleri ulemâsı mı?
Resmi kurumların görevlileri ne zamandır basın meslek ilkelerini denetlemeye başladı?
Ve Başbakan’ın sözcüsü ne zamandır basın meslek ilkelerini kendine dert eder oldu? Basın kuruşları haraç mezat yandaş işadamlarına hibe edilir olalı mı?
Akif Beki’nin kaç kuruşluk gazeteciliği var da, hangi haberin basın meslek ilkeleri kriterine uyduğunu, hangisinin uymadığını bilecek?
Akif efendinin halet-i ruhiyesi kısaca şudur arkadaşlar:
Bu adamın hiçbir mesleki birikimi olmadığı gibi, devlet memurluğu niteliklerinden de tamamen muaftır. Başbakan’dan günde otuz posta azar işitmekten zombiye dönmüş bir halde, Başbakan’ın kendisine reva gördüğü aşağılayıcı davranışları başkalarına uygulama peşine düşmüştür. Sorumluluk almaktan, sorun çözmekten, inisiyatif kullanmaktan aciz, sadece yemek yiyip, uçağa binen adamlar ve kadınlar türemiştir Başbakanlık’ta.
Bu halleriyle saygı ve itaat bekleyecek kadar da aynaya bakmaktan yoksundurlar.
İşleri güçleri koltuklarına yapışmak, insanların ekmeğiyle oynamak, devlet kurumlarını babalarının çiftliğine çevirmek, kamu sorumluluğunu kendi kişisel hesaplaşmaları için kullanmak...
Şimdi görevlerini yapmaları engellenenen 7 muhabirden bazıları yargıya başvurmayı düşünüyormuş. Başvursunlar, haklarıdır. Ancak şunu da unutmasınlar;
Ben bu Akif Beki denilen adam hakkında 2007 yılında basının haber alma özgürlüğünü engellemek ve görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunmuştum
Akif’in başbakanı, Cumhuriyet savcısının soruşturma talebini geri çevirdi ve kulunun yargı önüne çıkmasını engelledi.
Ben beklerdim ki Akif, Başbakanı’nın kolları altına sığınmasın, gelsin yargının önünde kendini aklasın. Yaptıklarının arkasında dursun, uygulamalarının yasakçılık anlamına gelmediğini kanıtlasın…
Ama nerede o “şey”…
Yani medeni cesaret…
Akif vınn diye başbakanın masasının altına kaçarak elimden kurtuldu..
“Sıradan bir vatandaş”olarak benimle birlikte hakim önüne çıkmaya yüreği yetmedi.
Yine öyle yapacaktır..
Yalnız, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada doğru söylediği bir şey var. “Akreditasyon kartı verilmeyen arkadaşların yerine kurumları yeni isimler bildirmişlerdir” diyor.
İşte Akif Beki gibi diktatör özentisi memurları başımıza tebelleş eden en büyük dayanak!
Bilmem anlatabildim mi?
Yani..yayın yönetmenlerinizin, temsilcilerinizin, haber müdürlerinizin (pek azı hariç) Akif Beki’den farklı tiyniyette olduklarını zannetmeyin…
Ya bizim gibi işsizliğe, sürünmeye, yalnızlığa, hapse atılma tehditi altında yaşamaya hazır olun;
Ya da yol yakınken “Ben ettim, sen etme Akif ağam” diyerek yüz sürün…
İkisini de tercih edenleriniz olacaktır…
ALINTIDIR saygılar
Yorum