Amelde Hanefi,itikatta Maturidi olmak

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • serbest
    Member
    • 16-01-2006
    • 1105

    Amelde Hanefi,itikatta Maturidi olmak

    Bu yazıyı adı geçen parti açısından değil genel anlamı bakımından önemli bulduğum için koydum.Lütfen o gözle okuyunuz.


    Bazıları CHP yönetiminin bir sabah uyanıp, ‘seçimler yaklaşıyor biz imana dönelim,’ dediğini zannediyor.

    Oysa, CHP ile İslam dini arasında hiç de zannedildiği gibi uzak bir mesafe yok.

    Bize yıllardır laikliği Batı’dan aldığımız söylendi.

    Ama gerçek pek öyle değil. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ‘Türk Laikliği’ni Batı’dan almadı. Zannedildiğinin aksine, İslam içi kaynaklardan üretti.

    Bakın nasıl?

    Cumhuriyet kurumsallaşırken Mustafa Kemal, Meclis kürsüsünden konuşacak Sait Bey’den, şu cümleyi söylemesini istedi:

    Biz amelde Hanefi, itikatta Maturidi’yiz.’

    Sonra, bugün Türkiye’nin en yaygın ‘Kur’an Tefsiri’ olan Elmalılı tefsirini yazdırdı.

    Bunun için Elmalılı Muhammed Hilmi Yazır ile bir kontrat imzaladı.

    Bu kontrattaki bir madde özellikle ilginçti:

    ‘Bu tefsir, Hanefi fıkhı ve Maturidi itikadı üzerine kaleme alınacaktır.’

    Daha sonra, Türk İslamı’nın geninde olan Maturidi itikadı Mustafa Kemal ve CHP tarafından kurumsallaştırıldı.

    Cumhuriyet’in ilk dönemlerindeki bütün Diyanet İşleri Başkanları’nın Maturidimeşrep olması tesadüf değildir.

    Peki kim İmam Maturidi?

    İslam’ın bu büyük âlimi daha 900’lü yılların ilk yarısında laikliği İslam içinde görmüş ve üretmiş bir Kelam’cı.

    Bizi bugün fundemantalizme zemin hazırlayan Arap-Selefi ekolünden ayıran ise Maturidi’nin yolunu takip etmiş olmamız ve onun öncülü Eşariye ile aramıza mesafe koymamız.

    Ne diyordu İmam Maturidi, daha 900’lü yılların ilk yarısında?

    ‘Dinin iki kaynağı vardır. Biri akıl... Diğeri nakil.’

    ‘Nakil,’ Kur’an ve Sünnet’ten oluşuyordu.

    ‘Akıl’ ise özgür insanın sorgulama yeteneğinden.


    İmam Maturidi bir vurgu daha yapıyordu:


    ‘İki kaynak da eşit derecede ö
    nemlidir.’


    İmam Maturidi, iyi ve güzeli, kötü ve çirkini insanın akıl yoluyla bilebileceğini söylüyordu.

    Rakibi Eşariye ise, ‘bir şey Allah iyi dediği için iyi, kötü dediği için kötüdür,’ deyip çıkıyordu işin içinden.

    Ama en önemlisi, İslam dini içinde bugünün terminolojisiyle söylersek ‘laikliğin kaynağı’ diye düşünebileceğimiz tezi şuydu:

    ‘Devlet yöneticileri meşruiyetlerinin kaynağını ilahi bir güçten alamazlar! Bu İslam’a aykırıdır.’

    Onun döneminde devlet yöneticilerinin ‘Yeryüzünün Sultanı’ gibi ifadeler kullanması şiddetle eleştirildi, cuma hutbelerinden bu sözler çıkartıldı.

    Şimdi...

    CHP’nin seçim endişesiyle çarşafa sarıldığını, türbana dolaştığını zannedenler büyük hata ederler.

    Dışarıdan türban ve çarşaf açılımı diye görünen şey, CHP’nin din konusunda ‘Kurucu Kaynaklar’a döndüğüne işaret ediyor.

    Bu iş türbanla, çarşafla falan kalmaz, eğer CHP yönetimi Atatürk döneminden sonra gelen İnönücü ‘Laik Yanılgı’yı tashih etmeyi başarırsa...

    Pek çok tarikatın ve İslami ekolün oyu da CHP’ye akar...

    Ne diyordu Maturidimeşrep anlayış:

    Devlet adamları ve bürokratlar meşruiyetlerinin kaynağını ilahi bir güçten almazlar.

    Onlar birer kuldur ve bu dünyanın yasalarına tabidir.

    Ama devlet erkânı da dahil herkes dininde, hatta dininde aşırılıkta bile serbesttir.
    Atılgan BAYAR Akşam gazetesi
İşlem Yapılıyor