Başkanımız Yıldırım Demirören, Yönetim Kurulu Üyelerimiz'in de yer aldığı basın toplantısında son günlerde gündemde yer alan konular ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Başkanımız, Beşiktaşımız üzerine oyunlar oynanmaya çalışıldığını, ancak buna izin vermeyeceklerini söyledi.
BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen basın toplantısının ilk bölümünde Başkanımız Yıldırım Demirören, son 20 yıldır Beşiktaşımız üzerine oynanan oyunlarla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Büyük Beşiktaş Camiası'na seslenmek için karşınızdayım. Burada söyleyeceklerim sadece Galatasaray maçında yaşadıklarımızla ilgili değil. Son 20 yıldır sistemli ve sürekli olarak Beşiktaşımız'a yönelik oynanan oyunlarla ilgilidir. Bu oyunları 2 partiye ayırmak gerekir. Bunlardan birincisi şampiyonluklarımızın engellendiği, şerefli ikincilikler yaşadığımız dönemlerdir. Hatırlayın, 20 yıl önce rakiplerimize gönderilen arabaları hatırlayın. Sonraki yıllarda tek bir golün şampiyonu belirlediği günlerde Van'da voleybol kurallarıyla oynanan, Ankara'da basketbol skorlarıyla biten maçları hatırlayın. Bunların örneklerini çoğaltmak mümkündür. O günlere bakıldığında Şampiyonlar Ligi'nin o günkü statüsü ile yayın ve sponsor gelirlerinin çok düşük olduğu, diğer bir deyişle şampiyon olmanın ekonomik değil sadece manevi değeri olduğu ortamda, şampiyonluklarımız elden geldiğince engellenmiş, şerefli ikincilikler yaşatılmıştır. 105 yıllık tarihi olan Beşiktaş Kulübü Sayın Süleyman Seba ile futbolun bugünkü ekonomik değerini görmüş, tesisleşme atılımına başlamış, Sayın Serdar Bilgili ile kurumsallaşmış ve benimle birlikte o dönemde yapılacağı açıklanan Fulya Projesi sayesinde, Beşiktaşımız'ın ulaşacağı güçlü ekonomik yapı belli çevreleri rahatsız etmiş ve bu oyunun ikinci perdesini başlatma noktasına getirmiştir. Hatırlayın, 100. yılda yaşanan şampiyonluğun ardından 2003-2004 sezonunda 8 puanla liderken, bazı çevrelerin yarattığı 'ligin tadı kalmadı' söylemleri altında çıktığımız Samsun maçıyla başlayan ve bugüne kadar devam eden oyunları hatırlayın. Ama bu noktada önce Camiamız'a seslenmek istiyorum:
2004 yılından bu yana çeşitli vesilelerle dikkat çekmeye çalıştığım, Türk futbolundaki 3 büyükler gerçeği gizlenmeye, '3 büyük değil, 2 büyük var' yalanı zihinlere yerleştirilmeye çalışılıyor. Ve bu oyun, tamamen, sadece Beşiktaşımız'a karşı oynanıyor. Tekrar ediyorum, sadece bugün değil son yıllarda sistemli şekilde oynanıyor. Camiamız'ın görmesi gereken işte bu. Hiçbir Beşiktaşlı merak etmesin; bu oyunu bozacak olan da yine biz büyük
Beşiktaş Camiası'dır.
Şimdi sizlere görüntülerle yaşadıklarımızın bir kısmını tek tek anlatacağız, daha doğrusu Beşiktaşımız'a yaşatılanları... Onun için müsaade ederseniz Genel Sekreterimiz Kenan Öner'e söz vereceğim. Onun konuşması bittikten sonra ben konuşmama devam edeceğim."
Başkanımız Yıldırım Demirören’in ardından Genel Sekreterimiz Kenan Öner, kürsüye gelerek, Beşiktaşımız’a 20 yıldır yapılan ve şampiyonlukları elinden alınan hakem hatalarının gösterildiği video eşliğinde konuşmasını yaptı.
Öner, "Aslında salt geçen sene değil, yıllardan beri Beşiktaş'ın devamlı mağdur edildiği, hakkının maalesef teslim edilmediği bir ortamda mücadelemizi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
Kenan Öner, çeşitli yıllara ait maç görüntüleri eşliğinde hakemlerin Beşiktaş'ın maçlarında çaldıkları düdükleri ve verdikleri kararları, rakip takımların oynadığı maçlardaki benzer pozisyonlarda vermemesine dikkat çekti. Öner, "Çok pozisyon var değerli arkadaşlar. Hepsini buraya taşısak saatler yetmez, günler yetmez, dizi olur. Ayrıca bizim bu görüntüleri göstermemiz rakiplerimizle ilgili değil, uğradığımız mağduriyeti göstermek içindir. Yoksa rakiplerimiz 'şunu oldu, bunu oldu' demiyoruz" dedi.
Futbolcularımızın gördüğü haksız kartlara değinen Öner, bu sezon Fenerbahçe ile oynadığımız karşılaşmaya dikkati çekerek, "Yine Bünyamin hocanın Cisse'ye üst üste iki tane sarı kart verişini, kırmızı kartla 10 kişi kalışımızı hepiniz gördünüz. Çok güzel futbol oynadık. Tüm spor ailesi, tüm spor kamuoyu Beşiktaş'ın çok iyi futbol oynadığı görüşünde birleşti. O gün çok güzel bir derbi olacaktı. Spor camiası, Türk milleti güzel bir derbi seyredecekti, güzel bir Beşiktaş, iyi bir Beşiktaş seyredecekken, 10 kişi bırakıldık. Zaten son yıllarda bir moda var, hep 11'e 10 oynuyoruz. Böyle bir şey gelişti" diye konuştu.
Beşiktaş'ın hakkının yendiğini spor camiasının da kabul ettiğine değinen Genel Sekreterimiz Kenan Öner, "Son yıllarda, özellikle son 2 ayda gerçekten, hata hata diyor herkes ama, gerçekten kör gözün parmağına yapılan hatalar var. Bir de bizim maçımızda verilmeyen kararların; gollerin, penaltıların başka takımlar olduğu zaman verildiğini görüyoruz. Bizim aleyhimize çalınan bir hareketin daha ağırını bir başka rakibin maçında olduğu zaman verilmediğini görüyoruz. Bizim bütün yakınmamız bunlardan. Ne oluyor? Bu sefer çifte standart oluyor. Diyeceksiniz ki, 'bütün takımlarda vardır bunlardan'; elbette vardır. Biz kabul ediyoruz. Tello'nun Ankaraspor maçındaki hareketi kırmızı kart, kabul ediyoruz, vardır. Bizim de oyuncularımızın yaptığı vardır, bunu kabul ediyoruz. Ama diyoruz ki, bize yapılanlar çok fazla. Bunu zaten geçen sene bütün spor kamuoyu teslim etti. Gerçekten Beşiktaş'a hakem camiası da, eski hakemler de, yorumcular da Beşiktaş'a bu sene gerçekten çok büyük haksızlık edildiğini, hatta benim değil Sayın Ahmet Çakar'ın lafı; 'Beşiktaş'ı doğradılar" dedi. Bu kadar net, biz bunların olmamasını istiyoruz". Gene bir rakibimiz 1 hafta evvel hepiniz malumunuz Bursa'daki maçında bir mağduriyete uğradı, ama bir hafta sonra çok güvendiğimiz bir hakemimiz, maalesef inanılmaz hatalar yaptı. Yani bu hatalar spor kamuoyunun gözünden kaçmayan, faiş hatalar. Bunlar yapılmaması gereken hatalar... Hata vardır insan kabul eder, saniyenin kaçta kaçı kadar bir enstantane. Hakem gözden bunu kaçırabilir, ama bazı şeyler de var ki kör gözün parmağını alıyor. Biz bu hataların olmamasını istiyoruz" dedi.
Genel Sekreterimiz Kenan Öner, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Bu videodaki görüntülerde, Beşiktaş’ın eski maçlarında yaşananları da görüyorsunuz. Uğradığımız mağduriyeti, uğradığımız kayıpları sizlere göstermek için bunları sizlere sunduk. Beşiktaş neyin peşinde? Beşiktaş adaletin ve kararların eşit uygulanmasının peşinde. Beşiktaş çifte standartların olmaması, emeğin peşinde. Beşiktaş temiz futbolun, ligin sonundaki puan cetvelinin hak edilen bir şekilde, en üstekinin de hakedilen ve legal bir şekilde elde ettiği şeyin teslim edilmesinin peşinde. Biz bunun peşindeyiz. Yoksa hep biz korunalım, asla böyle bir şeyimiz yok. Zaten korunduğumuz yok. Biz korunalım demiyoruz. Eşit olsun, adaletli olsun, çifte standart olmasın. Camiamız'a karşı sorumluluklarımız var. Herkes Beşiktaş'tan başarı bekliyor, biz bu başarıyı hatalarla asla kaybedemeyiz. Bunun için isyanımız. Biz 2 yıldan beri, rahmetli Sayın Doğan'ın federasyon kurmasına kadar bu beyaz sayfaya en riayet eden kulübüz. Canımız çok yanmasına rağmen ağzımızı açmadık. Ama son olaylar artık, sabır taşı çatlıyor. Zaten Oğuz Sarvan yaptığı basın toplantısında terazisiyle, gözünü kapatarak eşit adalet dağıtacağını göstermiş, hatalar olduğunu Allah'tan ligin ilk yarısının bittiğini ve gongun çaldığını yoksa havlu atacağını kendisini söylemişti. İnşallah bütün bunların bilincinde ikinci yarı en iyi tedbirleri alırlar. Hataların asgari olmasına, hata olmaz demiyoruz, ama asgari olmasına herkese eşit dağıtılması lazım. Özellikle aynı hakemin iki maçta aynı hareketlerde iki farklı kararlar uygulamasını kabul edemiyoruz. Büyükşehir Belediye maçında Nobre'nin golüne, ondan sonra Büyükşehir Belediye maçında Sivas'ın golüne bakın, Mehmet Yıldız'ın attığı gole bakın lütfen. Kaleci resmen tutuyor topu, top böyle kendi etrafında dönüyor. Halbuki Nobre'nin ki, bu hafta yediğimiz gole bakın. Biz bunların olmamasını istiyoruz. Orada oysa burada da öyle, bütün dileğimiz bu."
BAŞKANIMIZ YILDIRIM DEMİRÖREN TARAFTARLARIMIZA SESLENDİ
Öner'in konuşmasının ardından yeniden kürsüye çıkan Başkanımız Yıldırım Demirören, bilinçli bir oyun oynandığını ancak buna izin vermeyeceklerini vurgulayarak, taraftarımıza seslendi. Başkanımız Demirören, şunları söyledi:
"Büyük Beşiktaşlılar, bu izledikleriniz bilinçli ve hain bir senaryodur. Bu senaryoyu yazanlar da sahneye koyanlar da çok iyi bilsinler ki, bunu gerçekleştiremeyecekler. Bugüne kadar Beşiktaşlılık duruşu adı altında sergilediğimiz olgunluğun değerini algılamayanlar, bugünden itibaren yine Beşiktaşlılık duruşu çerçevesinde ortaya koyacağımız tavır karşısında kendi yazdıkları bu senaryo içerisinde boğulacaklardır. Biz Beşiktaşız, sabrımız, sessizliğimiz, sükunetimiz acizlikten değil; efendilikten, olgunluktan, büyüklüğümüzden kaynaklanıyor. Bunu hep söyledik ama galiba anlatamadık. Daha çok bağıranın, tehdit edenin 'seni evinden aldırırım' jargonunun kazandığı, 'başarı için her yol mübahtır' anlayışının bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hep karşısında olacağız. Beşiktaşlılık duruşu bundan sonra da değişmeyecektir. Ancak emin olun ki, bizi kolay lokma sananlar, bir ve bütün olan Beşiktaş'ı asla yutamayacaklarını görecekler.
Büyük Beşiktaşlılar,
Beşiktaş'ın saha içinde önünün nasıl kesildiğini, sistemli şekilde nasıl haksızlıklara uğradığımızı, çalınan düdükler ve gösterilen kartlardaki çifte standardın nasıl hep Beşiktaşımız aleyhine geliştiğini hep birlikte izledik. Bunlar saha içinde yaşadıklarımız. Bir de saha dışında karşımıza çıkanlar daha doğrusu çıkartılanlar var. Beşiktaşımız bugün Türkiye ve Avrupa'nın hiçbir kulübünün sahip olmadığı Fulya gibi dev bir projeye sahip. Bu projenin bilinçli olarak engellenmesi için yapılan oyunları her Beşiktaş taraftarının ve bütün kamuoyunun gördüğüne inancım sonsuzdur. Çünkü Fulya gibi bir proje Beşiktaş'ın ekonomik büyüklüğündeki en önemli adımlardan biridir. Yukarıda bahsettiğim bu senaryoyu yazanlar bundan çok rahatsız olmaktadır.
Beşiktaş'ın önüne olmayacak engellerin çıkartıldığı bir konu da stat projemizdir. Yeni stat projemize neden başlayamadığımızın ve nasıl engellendiğinin açıklanmasının da zamanı gelmiştir. Rahmetli Hasan Doğan'ın katkılarıyla tamamen kendi finansman imkanlarımızla dünyanın en deneyimli firmasına çizdirdiğimiz, içinde stattan ayrı 5000 kişilik anfi tiyatrosu olan, üstü kapanarak fuar alanı haline gelen, tarihi doku bozulmadan çizilen bu proje 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbulumuz'a Beşiktaşımız'ın bir armağanıdır. Ancak, UEFA standartlarında mecbur olan ve projemizde yer alan 2500 araçlık kapalı otopark nedeniyle Kültür Bakanlığı bürokratları, 'trafikte yoğunluk olur' gerekçesiyle projemizi bekletmektedir. Bize de önerisi stadı başka bir yere taşımamızdır. Sevgili Beşiktaşlılar, Beşiktaş İnönü Stadı Beşiktaşımız'ın kalbidir ve konumu açısından dünyanın en güzel stadıdır. Bizim buradan vazgeçmemiz söz konusu bile olamaz.
Biz bu engellemeleri yaşarken rakiplerimizden birinin stadı ruhsatsız olup, diğerinin projesine de her türlü yardım ve destek sağlanmaktadır. Şimdi tüm Beşiktaşlılar'ın bu açıklamadan sonra 'niye diğer iki kulübe yardımcı olunuyor' diye değil, 'Beşiktaş'a neden gereken yardım gösterilemiyor' diye sorgulaması gerekir.
Konuşmamın bu bölümünde değerli medyamız ile ilgili kısa bir değerlendirme de yapmak istiyorum. Demokrasi anlayışımız gereği her türlü eleştiriye açığız. Eleştiri sınırlarının çok üstüne geçen, art niyetli ve sürekli saldırılarla Beşiktaşımız'a ve bana vurarak film yapmaya çalışanlara sesleniyorum: Bana hakaret etmeyi marifet sayabilirsiniz, bundan menfaat buluyor olabilirsiniz, yazılarınız okunuyor, internet siteniz ziyaret ediliyor, televizyon programlarınız reyting alıyor olabilir. Ama bu noktada önemli olan ben değilim, asıl olan Beşiktaşımız'ın değerleridir. Bu değerleri yıpratanlar bilmeden veya bilerek bahsettiğimiz ikinci perdede figüran olarak kullanılmaktadır.
Bu arada yayıncı kuruluşa da ayrı bir paragraf açmam gerekiyor. Tek başına olmanın verdiği rahatlıkla, rekabet ortamından uzak şekilde yapılan yayın ve yorumları her hafta izliyoruz. Benzer pozisyonlara çifte standartlı yaklaşımlarıyla futbol kamuoyunu yanlış yönlendirenler Zago, İbrahim Üzülmez ve Nobre örneklerinde olduğu gibi defalarca futbolcularımızı hedef göstermiş ve hakemlerin adeta önüne atmışlardır. Zamanında 'Beşiktaş uzak ara önde gidiyor ligin tadı kalmadı' diyenlerin taraflılığı da artık herkesin malumudur. Hep söylediğimiz gibi biz başka kulüplere başka camialara benzemeyiz. Beşiktaş'ı Beşiktaş, Beşiktaşlı'yı Beşiktaşlı yapan özellikler vardır. İşte bu nedenle biz, başkaları gibi ne Federasyon binalarına yürürüz ne de başka yerlere. Biz yürüdükten iki gün sonra da maç kazandık diye güven tazelemeyiz. Bize yakışan yine dünya rekoru kıran bayrağımızın altındaki şampiyonluk yürüyüşleridir. Aynı şekilde Büyük Beşiktaş taraftarına yakışan da sonradan rakiplerinin istismarına yol açan, yönetimi ve başkanı hedef alan sloganlar değil, yeni ses seviyesi rekorlarına imza atıldığı, takıma destek tezahüratlarıyla gündem oluşturmaktır. Çünkü yönetimler tribünlerde değil Genel Kurullarda belirlenir.
Herkes bilsin ki, bizim bu mücadelemiz maç kazanıp kazanmamak ya da şampiyon olup olmamakla ilgili değil. Aynı ilkelerin arkasında maç kazandığımız günde de, şampiyon olduğumuz günde de durmaktır. Hatta size bir örnek vereyim, son Galatasaray maçında Zapo'nun ikinci hareketinden sonra Sayın Özgener ve Sayın Arıboğan'a dönerek 'Kırmızı kart göstermesi lazım, ama şov yapıyor gösteremiyor' diyen yine bendim. Türkiye'deki ilk ve tek örneği de burada hatırlatmakta fayda var. Beşiktaş'ın lehine de olsa kararda dürüstçe tezahürat yapıp hakemi uyaran, tepki gösteren de yine bizim taraftarımızdır.
Geçen hafta sonu Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan derbi maçı ile ilgili bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Beşiktaş Kulübü Başkanı ve Demirören ailesinin bir ferdi olarak, maç sonrası dile getirdiğim ve sövme içermeyen sitemimi kaba bir dille ifade etmiş olabilirim. Beşiktaş Kulübü başkanının her konuda olduğu gibi, dili kullanımında en nezih örneği teşkil etmesi gereği ile, tüm halkımızdan özür diliyorum. Ama bu durum, bu toplantının başından beri anlatmaya çalıştığım gibi, 20 yıllık birikim sonucunda meydana gelmiş bir söylemdir.
Bütün bunların sonunda söyleceğim şudur: Beşiktaş Camiası'nın bugün burada anlattıklarımızı çok iyi düşünüp, değerlendireceğinden eminim. Ancak bu değerlendirmelerdeki en önemli konu bütün camianın tek vücut olup, yönetimin arkasında durmasıdır. Buraya kadar saydıklarımız bir yılgınlık göstergesi değildir. Amacımız sadece gerçekleri sizlerle paylaşmaktı. Beşiktaş her türlü engeli aşabilecek kuvvet ve kudrettedir.
Sevgili Beşiktaşlılar, bu gerçekler ışığında gelin hep beraber tek büyük ve en büyük Beşiktaş'ı yaratalım.
Saygılar sunarım."
BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen basın toplantısının ilk bölümünde Başkanımız Yıldırım Demirören, son 20 yıldır Beşiktaşımız üzerine oynanan oyunlarla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Büyük Beşiktaş Camiası'na seslenmek için karşınızdayım. Burada söyleyeceklerim sadece Galatasaray maçında yaşadıklarımızla ilgili değil. Son 20 yıldır sistemli ve sürekli olarak Beşiktaşımız'a yönelik oynanan oyunlarla ilgilidir. Bu oyunları 2 partiye ayırmak gerekir. Bunlardan birincisi şampiyonluklarımızın engellendiği, şerefli ikincilikler yaşadığımız dönemlerdir. Hatırlayın, 20 yıl önce rakiplerimize gönderilen arabaları hatırlayın. Sonraki yıllarda tek bir golün şampiyonu belirlediği günlerde Van'da voleybol kurallarıyla oynanan, Ankara'da basketbol skorlarıyla biten maçları hatırlayın. Bunların örneklerini çoğaltmak mümkündür. O günlere bakıldığında Şampiyonlar Ligi'nin o günkü statüsü ile yayın ve sponsor gelirlerinin çok düşük olduğu, diğer bir deyişle şampiyon olmanın ekonomik değil sadece manevi değeri olduğu ortamda, şampiyonluklarımız elden geldiğince engellenmiş, şerefli ikincilikler yaşatılmıştır. 105 yıllık tarihi olan Beşiktaş Kulübü Sayın Süleyman Seba ile futbolun bugünkü ekonomik değerini görmüş, tesisleşme atılımına başlamış, Sayın Serdar Bilgili ile kurumsallaşmış ve benimle birlikte o dönemde yapılacağı açıklanan Fulya Projesi sayesinde, Beşiktaşımız'ın ulaşacağı güçlü ekonomik yapı belli çevreleri rahatsız etmiş ve bu oyunun ikinci perdesini başlatma noktasına getirmiştir. Hatırlayın, 100. yılda yaşanan şampiyonluğun ardından 2003-2004 sezonunda 8 puanla liderken, bazı çevrelerin yarattığı 'ligin tadı kalmadı' söylemleri altında çıktığımız Samsun maçıyla başlayan ve bugüne kadar devam eden oyunları hatırlayın. Ama bu noktada önce Camiamız'a seslenmek istiyorum:
2004 yılından bu yana çeşitli vesilelerle dikkat çekmeye çalıştığım, Türk futbolundaki 3 büyükler gerçeği gizlenmeye, '3 büyük değil, 2 büyük var' yalanı zihinlere yerleştirilmeye çalışılıyor. Ve bu oyun, tamamen, sadece Beşiktaşımız'a karşı oynanıyor. Tekrar ediyorum, sadece bugün değil son yıllarda sistemli şekilde oynanıyor. Camiamız'ın görmesi gereken işte bu. Hiçbir Beşiktaşlı merak etmesin; bu oyunu bozacak olan da yine biz büyük
Beşiktaş Camiası'dır.
Şimdi sizlere görüntülerle yaşadıklarımızın bir kısmını tek tek anlatacağız, daha doğrusu Beşiktaşımız'a yaşatılanları... Onun için müsaade ederseniz Genel Sekreterimiz Kenan Öner'e söz vereceğim. Onun konuşması bittikten sonra ben konuşmama devam edeceğim."
Başkanımız Yıldırım Demirören’in ardından Genel Sekreterimiz Kenan Öner, kürsüye gelerek, Beşiktaşımız’a 20 yıldır yapılan ve şampiyonlukları elinden alınan hakem hatalarının gösterildiği video eşliğinde konuşmasını yaptı.
Öner, "Aslında salt geçen sene değil, yıllardan beri Beşiktaş'ın devamlı mağdur edildiği, hakkının maalesef teslim edilmediği bir ortamda mücadelemizi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
Kenan Öner, çeşitli yıllara ait maç görüntüleri eşliğinde hakemlerin Beşiktaş'ın maçlarında çaldıkları düdükleri ve verdikleri kararları, rakip takımların oynadığı maçlardaki benzer pozisyonlarda vermemesine dikkat çekti. Öner, "Çok pozisyon var değerli arkadaşlar. Hepsini buraya taşısak saatler yetmez, günler yetmez, dizi olur. Ayrıca bizim bu görüntüleri göstermemiz rakiplerimizle ilgili değil, uğradığımız mağduriyeti göstermek içindir. Yoksa rakiplerimiz 'şunu oldu, bunu oldu' demiyoruz" dedi.
Futbolcularımızın gördüğü haksız kartlara değinen Öner, bu sezon Fenerbahçe ile oynadığımız karşılaşmaya dikkati çekerek, "Yine Bünyamin hocanın Cisse'ye üst üste iki tane sarı kart verişini, kırmızı kartla 10 kişi kalışımızı hepiniz gördünüz. Çok güzel futbol oynadık. Tüm spor ailesi, tüm spor kamuoyu Beşiktaş'ın çok iyi futbol oynadığı görüşünde birleşti. O gün çok güzel bir derbi olacaktı. Spor camiası, Türk milleti güzel bir derbi seyredecekti, güzel bir Beşiktaş, iyi bir Beşiktaş seyredecekken, 10 kişi bırakıldık. Zaten son yıllarda bir moda var, hep 11'e 10 oynuyoruz. Böyle bir şey gelişti" diye konuştu.
Beşiktaş'ın hakkının yendiğini spor camiasının da kabul ettiğine değinen Genel Sekreterimiz Kenan Öner, "Son yıllarda, özellikle son 2 ayda gerçekten, hata hata diyor herkes ama, gerçekten kör gözün parmağına yapılan hatalar var. Bir de bizim maçımızda verilmeyen kararların; gollerin, penaltıların başka takımlar olduğu zaman verildiğini görüyoruz. Bizim aleyhimize çalınan bir hareketin daha ağırını bir başka rakibin maçında olduğu zaman verilmediğini görüyoruz. Bizim bütün yakınmamız bunlardan. Ne oluyor? Bu sefer çifte standart oluyor. Diyeceksiniz ki, 'bütün takımlarda vardır bunlardan'; elbette vardır. Biz kabul ediyoruz. Tello'nun Ankaraspor maçındaki hareketi kırmızı kart, kabul ediyoruz, vardır. Bizim de oyuncularımızın yaptığı vardır, bunu kabul ediyoruz. Ama diyoruz ki, bize yapılanlar çok fazla. Bunu zaten geçen sene bütün spor kamuoyu teslim etti. Gerçekten Beşiktaş'a hakem camiası da, eski hakemler de, yorumcular da Beşiktaş'a bu sene gerçekten çok büyük haksızlık edildiğini, hatta benim değil Sayın Ahmet Çakar'ın lafı; 'Beşiktaş'ı doğradılar" dedi. Bu kadar net, biz bunların olmamasını istiyoruz". Gene bir rakibimiz 1 hafta evvel hepiniz malumunuz Bursa'daki maçında bir mağduriyete uğradı, ama bir hafta sonra çok güvendiğimiz bir hakemimiz, maalesef inanılmaz hatalar yaptı. Yani bu hatalar spor kamuoyunun gözünden kaçmayan, faiş hatalar. Bunlar yapılmaması gereken hatalar... Hata vardır insan kabul eder, saniyenin kaçta kaçı kadar bir enstantane. Hakem gözden bunu kaçırabilir, ama bazı şeyler de var ki kör gözün parmağını alıyor. Biz bu hataların olmamasını istiyoruz" dedi.
Genel Sekreterimiz Kenan Öner, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Bu videodaki görüntülerde, Beşiktaş’ın eski maçlarında yaşananları da görüyorsunuz. Uğradığımız mağduriyeti, uğradığımız kayıpları sizlere göstermek için bunları sizlere sunduk. Beşiktaş neyin peşinde? Beşiktaş adaletin ve kararların eşit uygulanmasının peşinde. Beşiktaş çifte standartların olmaması, emeğin peşinde. Beşiktaş temiz futbolun, ligin sonundaki puan cetvelinin hak edilen bir şekilde, en üstekinin de hakedilen ve legal bir şekilde elde ettiği şeyin teslim edilmesinin peşinde. Biz bunun peşindeyiz. Yoksa hep biz korunalım, asla böyle bir şeyimiz yok. Zaten korunduğumuz yok. Biz korunalım demiyoruz. Eşit olsun, adaletli olsun, çifte standart olmasın. Camiamız'a karşı sorumluluklarımız var. Herkes Beşiktaş'tan başarı bekliyor, biz bu başarıyı hatalarla asla kaybedemeyiz. Bunun için isyanımız. Biz 2 yıldan beri, rahmetli Sayın Doğan'ın federasyon kurmasına kadar bu beyaz sayfaya en riayet eden kulübüz. Canımız çok yanmasına rağmen ağzımızı açmadık. Ama son olaylar artık, sabır taşı çatlıyor. Zaten Oğuz Sarvan yaptığı basın toplantısında terazisiyle, gözünü kapatarak eşit adalet dağıtacağını göstermiş, hatalar olduğunu Allah'tan ligin ilk yarısının bittiğini ve gongun çaldığını yoksa havlu atacağını kendisini söylemişti. İnşallah bütün bunların bilincinde ikinci yarı en iyi tedbirleri alırlar. Hataların asgari olmasına, hata olmaz demiyoruz, ama asgari olmasına herkese eşit dağıtılması lazım. Özellikle aynı hakemin iki maçta aynı hareketlerde iki farklı kararlar uygulamasını kabul edemiyoruz. Büyükşehir Belediye maçında Nobre'nin golüne, ondan sonra Büyükşehir Belediye maçında Sivas'ın golüne bakın, Mehmet Yıldız'ın attığı gole bakın lütfen. Kaleci resmen tutuyor topu, top böyle kendi etrafında dönüyor. Halbuki Nobre'nin ki, bu hafta yediğimiz gole bakın. Biz bunların olmamasını istiyoruz. Orada oysa burada da öyle, bütün dileğimiz bu."
BAŞKANIMIZ YILDIRIM DEMİRÖREN TARAFTARLARIMIZA SESLENDİ
Öner'in konuşmasının ardından yeniden kürsüye çıkan Başkanımız Yıldırım Demirören, bilinçli bir oyun oynandığını ancak buna izin vermeyeceklerini vurgulayarak, taraftarımıza seslendi. Başkanımız Demirören, şunları söyledi:
"Büyük Beşiktaşlılar, bu izledikleriniz bilinçli ve hain bir senaryodur. Bu senaryoyu yazanlar da sahneye koyanlar da çok iyi bilsinler ki, bunu gerçekleştiremeyecekler. Bugüne kadar Beşiktaşlılık duruşu adı altında sergilediğimiz olgunluğun değerini algılamayanlar, bugünden itibaren yine Beşiktaşlılık duruşu çerçevesinde ortaya koyacağımız tavır karşısında kendi yazdıkları bu senaryo içerisinde boğulacaklardır. Biz Beşiktaşız, sabrımız, sessizliğimiz, sükunetimiz acizlikten değil; efendilikten, olgunluktan, büyüklüğümüzden kaynaklanıyor. Bunu hep söyledik ama galiba anlatamadık. Daha çok bağıranın, tehdit edenin 'seni evinden aldırırım' jargonunun kazandığı, 'başarı için her yol mübahtır' anlayışının bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hep karşısında olacağız. Beşiktaşlılık duruşu bundan sonra da değişmeyecektir. Ancak emin olun ki, bizi kolay lokma sananlar, bir ve bütün olan Beşiktaş'ı asla yutamayacaklarını görecekler.
Büyük Beşiktaşlılar,
Beşiktaş'ın saha içinde önünün nasıl kesildiğini, sistemli şekilde nasıl haksızlıklara uğradığımızı, çalınan düdükler ve gösterilen kartlardaki çifte standardın nasıl hep Beşiktaşımız aleyhine geliştiğini hep birlikte izledik. Bunlar saha içinde yaşadıklarımız. Bir de saha dışında karşımıza çıkanlar daha doğrusu çıkartılanlar var. Beşiktaşımız bugün Türkiye ve Avrupa'nın hiçbir kulübünün sahip olmadığı Fulya gibi dev bir projeye sahip. Bu projenin bilinçli olarak engellenmesi için yapılan oyunları her Beşiktaş taraftarının ve bütün kamuoyunun gördüğüne inancım sonsuzdur. Çünkü Fulya gibi bir proje Beşiktaş'ın ekonomik büyüklüğündeki en önemli adımlardan biridir. Yukarıda bahsettiğim bu senaryoyu yazanlar bundan çok rahatsız olmaktadır.
Beşiktaş'ın önüne olmayacak engellerin çıkartıldığı bir konu da stat projemizdir. Yeni stat projemize neden başlayamadığımızın ve nasıl engellendiğinin açıklanmasının da zamanı gelmiştir. Rahmetli Hasan Doğan'ın katkılarıyla tamamen kendi finansman imkanlarımızla dünyanın en deneyimli firmasına çizdirdiğimiz, içinde stattan ayrı 5000 kişilik anfi tiyatrosu olan, üstü kapanarak fuar alanı haline gelen, tarihi doku bozulmadan çizilen bu proje 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbulumuz'a Beşiktaşımız'ın bir armağanıdır. Ancak, UEFA standartlarında mecbur olan ve projemizde yer alan 2500 araçlık kapalı otopark nedeniyle Kültür Bakanlığı bürokratları, 'trafikte yoğunluk olur' gerekçesiyle projemizi bekletmektedir. Bize de önerisi stadı başka bir yere taşımamızdır. Sevgili Beşiktaşlılar, Beşiktaş İnönü Stadı Beşiktaşımız'ın kalbidir ve konumu açısından dünyanın en güzel stadıdır. Bizim buradan vazgeçmemiz söz konusu bile olamaz.
Biz bu engellemeleri yaşarken rakiplerimizden birinin stadı ruhsatsız olup, diğerinin projesine de her türlü yardım ve destek sağlanmaktadır. Şimdi tüm Beşiktaşlılar'ın bu açıklamadan sonra 'niye diğer iki kulübe yardımcı olunuyor' diye değil, 'Beşiktaş'a neden gereken yardım gösterilemiyor' diye sorgulaması gerekir.
Konuşmamın bu bölümünde değerli medyamız ile ilgili kısa bir değerlendirme de yapmak istiyorum. Demokrasi anlayışımız gereği her türlü eleştiriye açığız. Eleştiri sınırlarının çok üstüne geçen, art niyetli ve sürekli saldırılarla Beşiktaşımız'a ve bana vurarak film yapmaya çalışanlara sesleniyorum: Bana hakaret etmeyi marifet sayabilirsiniz, bundan menfaat buluyor olabilirsiniz, yazılarınız okunuyor, internet siteniz ziyaret ediliyor, televizyon programlarınız reyting alıyor olabilir. Ama bu noktada önemli olan ben değilim, asıl olan Beşiktaşımız'ın değerleridir. Bu değerleri yıpratanlar bilmeden veya bilerek bahsettiğimiz ikinci perdede figüran olarak kullanılmaktadır.
Bu arada yayıncı kuruluşa da ayrı bir paragraf açmam gerekiyor. Tek başına olmanın verdiği rahatlıkla, rekabet ortamından uzak şekilde yapılan yayın ve yorumları her hafta izliyoruz. Benzer pozisyonlara çifte standartlı yaklaşımlarıyla futbol kamuoyunu yanlış yönlendirenler Zago, İbrahim Üzülmez ve Nobre örneklerinde olduğu gibi defalarca futbolcularımızı hedef göstermiş ve hakemlerin adeta önüne atmışlardır. Zamanında 'Beşiktaş uzak ara önde gidiyor ligin tadı kalmadı' diyenlerin taraflılığı da artık herkesin malumudur. Hep söylediğimiz gibi biz başka kulüplere başka camialara benzemeyiz. Beşiktaş'ı Beşiktaş, Beşiktaşlı'yı Beşiktaşlı yapan özellikler vardır. İşte bu nedenle biz, başkaları gibi ne Federasyon binalarına yürürüz ne de başka yerlere. Biz yürüdükten iki gün sonra da maç kazandık diye güven tazelemeyiz. Bize yakışan yine dünya rekoru kıran bayrağımızın altındaki şampiyonluk yürüyüşleridir. Aynı şekilde Büyük Beşiktaş taraftarına yakışan da sonradan rakiplerinin istismarına yol açan, yönetimi ve başkanı hedef alan sloganlar değil, yeni ses seviyesi rekorlarına imza atıldığı, takıma destek tezahüratlarıyla gündem oluşturmaktır. Çünkü yönetimler tribünlerde değil Genel Kurullarda belirlenir.
Herkes bilsin ki, bizim bu mücadelemiz maç kazanıp kazanmamak ya da şampiyon olup olmamakla ilgili değil. Aynı ilkelerin arkasında maç kazandığımız günde de, şampiyon olduğumuz günde de durmaktır. Hatta size bir örnek vereyim, son Galatasaray maçında Zapo'nun ikinci hareketinden sonra Sayın Özgener ve Sayın Arıboğan'a dönerek 'Kırmızı kart göstermesi lazım, ama şov yapıyor gösteremiyor' diyen yine bendim. Türkiye'deki ilk ve tek örneği de burada hatırlatmakta fayda var. Beşiktaş'ın lehine de olsa kararda dürüstçe tezahürat yapıp hakemi uyaran, tepki gösteren de yine bizim taraftarımızdır.
Geçen hafta sonu Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan derbi maçı ile ilgili bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Beşiktaş Kulübü Başkanı ve Demirören ailesinin bir ferdi olarak, maç sonrası dile getirdiğim ve sövme içermeyen sitemimi kaba bir dille ifade etmiş olabilirim. Beşiktaş Kulübü başkanının her konuda olduğu gibi, dili kullanımında en nezih örneği teşkil etmesi gereği ile, tüm halkımızdan özür diliyorum. Ama bu durum, bu toplantının başından beri anlatmaya çalıştığım gibi, 20 yıllık birikim sonucunda meydana gelmiş bir söylemdir.
Bütün bunların sonunda söyleceğim şudur: Beşiktaş Camiası'nın bugün burada anlattıklarımızı çok iyi düşünüp, değerlendireceğinden eminim. Ancak bu değerlendirmelerdeki en önemli konu bütün camianın tek vücut olup, yönetimin arkasında durmasıdır. Buraya kadar saydıklarımız bir yılgınlık göstergesi değildir. Amacımız sadece gerçekleri sizlerle paylaşmaktı. Beşiktaş her türlü engeli aşabilecek kuvvet ve kudrettedir.
Sevgili Beşiktaşlılar, bu gerçekler ışığında gelin hep beraber tek büyük ve en büyük Beşiktaş'ı yaratalım.
Saygılar sunarım."
Yorum