Gazze’de yaşananlar karşısında İslam dünyasını uyaran İhvan lideri Muhammed Akif, “Şii yayılmacılığına karşı değiliz, 56 adet Sünni devletimiz var” diye konuştu.
Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) cemaati Genel Mürşidi Muhammed Akif Mehdi’den çok çarpıcı açıklamalar. Mevcut dünya düzenini başarısızlığa mahkûm, çatırdayan, despotik, bozuk ve yalnızca İsrail’in çıkarlarına hizmet eden bir düzen olarak nitelendiren Muhammed Akif, Gazze’ye uygulanan ambargonun sorumlusu olarak Arap ve İslam ülkelerini gösterdi. Ambargoya karşı Arapları birlik olmaya çağıran Akif, şu gerçeğin altını çizdi: “Tarihte seçimlerden başarıyla çıkan bir halkın ambargoya maruz kaldığı görülmemiştir.”
Kuveyt’te yayımlanan En-Nehar gazetesine verdiği özel röportajda, İslami bir site devletinin kurulmasını sevinçle karşıladıklarını belirten Akif “İslami bir emirliğin kurulmasının ne gibi sakıncası olabilir ki? Bu laik, despto ve Siyonist bir emirlikten daha iyi değil mi?” dedi.
İran’ın nükleer programını “nükleer bir bomba” yapmak amacını taşısa bile desteklediklerini söyleyen Akif, “bunun ne gibi bir sakıncası olabilir ki?” diye sordu. İran’ın bölgedeki Şii yayılmacılığını desteklediğini söyleyen Akif, “İran dünyadaki tek Şii devlettir, 56 tane Sünni devletin olduğu bir yerde bunun ne gibi sakıncası olabilir ki?” dedi. İslam projesinin dimdik ayakta durduğunu ve çok güçlü bir proje olduğunu söyleyen İhvan lideri, “batıda İslam’ı terörizmle suçlayan” bunca kampanyaya rağmen İslamın ayakta kalması bunun en büyük delili olduğunu söyledi.
Amerika’nın yeni seçilen başkanı Barack Obama’yı “kararları uygulayan kişi” olarak nitelendiren Akif, “Gerçek irade sahibi olmadan batı bizim ilerlememize izin vermez, gerçek irade sahibi olursak ancak batı bize saygı duyar, bize kulak verir” diye konuştu. 2009 baharında Moskova’da yapılması planlanan barış konferansının başarısız olacağını iddia eden Akif’le yaptığımız röportajın tam metni aşağıdadır:
GAZZE AMBARGOSU HZ. PEYGAMBERE UYGULANAN İLE AYNI
Gazze’ye uygulanan ambargonun sorumlusu kim?
Gazze şeridine uygulanan ambargo tüm Filistin halkına uygulanan bir ambargodur. Son derece zalimane olan bu ambargo her türlü insani, hukuki ve ahlaki değerlerle çelişmektedir. Tarihte seçimden başarıyla çıkan bir halka ambargo uygulandığına dair bir örnek yoktur. Bir tek Ebu Talip mahallesinde (Şib-i Ebu Talip) Hz. Peygambere (sav) uygulanan ambargo vardır. Ancak o dönemde uygulanan ambargo belgesi vicdanlı müşrikler tarafından yırtılıp atılmıştı. Oysa günümüzde ahlak bitmiştir, insanlık bitmiştir. Geriye hiçbir mantık, akıl, ahlak ve hukuk olmadan bu ambargoyu uygulayan insanlıktan ve mantıktan nasibini almamış beyinler kalmış, ne yazık ki dünyayı yöneten bu beyinlerdir. Dünyayı yöneten bu cani mantığın etkilerini Irak ve Afganistan’ın parçalanmasında görüyoruz. Ne yazık ki bu akıl dışı, ahlak dışı ve insani olmayan mantıkla birçok Arap ve İslam ülkesi de bu yörüngede yerini almıştır.. Bu beyinler uyanıp İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), Arap Birliği ve BM teşkilatında ambargonun kalkması yönünde çağrıda bulunduğunda siyonistler buna yanaşmadılar. Dolayısıyla ambargo uzadı. Allah (cc) ambargo altındakilere sebat, dayanma gücü ve sabır verdi. Filistin halkı ve Gazzeliler sabrettikçe ambargonun şiddeti daha da artmaya başladı.
2005 yılında imzalanan Sınır Geçiş Noktaları Anlaşmasına ne diyorsunuz? Kapıların açılması için neden İsrail’e baskı uygulanmadı?
Bu anlaşma bozuk bir anlaşmadır. Uluslararası hukukta bir halkın aç bırakılmasına bir halkın helak olmasına izin veren bir anlaşma var mıdır? Malesef kararı veren siyonistlerle Amerikalılardır. Biz Araplar değil. Ancak uluslararası kamuoyunda şöyle bir endişe var: Ambargo kaldırıldığı zaman Hamas’ın gücü artacak. Hamas’a Müslüman Kardeşler’in bir uzantısı olarak bakılıyor. Ayrıca Hamas’ın Gazze Şeridi’nde İslami bir site devleti kuracağına inanılıyor…
Hamas zaten güçlü bir harekettir. Dünya düzeni bozuk bir düzendir. Bu düzenin zerre kadar değeri yoktur benim gözümde. Çünkü despotik ve çatırdayan bir düzendir. Hamas herkese rağmen mertliğini ispatlamıştır. Hamas’ın Müslüman Kardeşlerin bir uzantısı olduğuna dair iddialarda bir şey göremiyorum. Lailahe İllallah Muhammedün Resulullah diyen ve Müslüman Kardeşlerin metodunu benimseyen herkes bizim uzantımızdır. ABD’de bile Müslüman Kardeşlerin olduğunu belirtmemiz yeter herhalde. İslami bir devletçik kurma iddiasında da bir şey göremiyorum. İslami bir site devleti laik bir devletçikten iyi değil mi? Siyonist bir devletçikten daha iyi değil mi? İslami bir site devletinin tüm değerleriyle kendisini ispatladığını görüyorum. Hamas Gazze’de doğru anlayışın, doğru iradenin, ciddi çabanın, kardeşlik ve dayanışmanın örneği olmuştur. Bütün bunları ancak bir tek Rabbe ve tek metoda inanan adamlar başarabilir.
“TERÖRİZM” İSLAM DÜNYASINA ATILAN BİR İFTİRADIR
Batı dünyayı yakıp yıkan terör dalgasının arkasında İslam Dünyası’nın olduğu suçlamasında bulunuyor. İslam Dünyası sürekli suçlanan bir konumda, buna ne diyeceksiniz?
Bütün bunları İslam Dünyası’na atılmış bir yalan ve iftira olarak görüyorum. Daha önce savunma pozisyonunda olmamız gerektiğini söylemiştim. Bizler şerefli insanlarız, terörizme karşıyız. Terörist bir kimliğimiz yok. Bizim kimliğimiz İslam’dır.
Kahire Diyalog Konferansı’nın Hamas’a yapılan dış baskılar sonucu ertelendiği söylendi. Daha açık bir ifadeyle bu baskıların bizzat Suriye’den geldiği söylendi. Aynı şekilde Müslüman Kardeşlerin de Hamas’ın konferansa katılmaması yönünde baskı yaptığı iddiaları da var. Buna ne diyeceksiniz?
Bu suçlamaların doğrulukla uzaktan yakından ilgisi yok. Buna en ufak bir değer vermem. Ben şahsen bu konuya kesinlikle müdahale etmedim. Mısır’ın bu konferansa ev sahipliği yapacağını duyduğumda çok sevinmiş diyalogun başarıya ulaşmasını ve fiiliyata geçmesini temenni etmiştim. Ben bu diyalog toplantısını ancak sevinçle karşılarım, ertelenmesi için Hamas’a baskı yaptığımız iddiaları kesinlikle doğru değildir. Ancak biz Kahire Toplantısını bir tarafın diğer tarafa baskı yapmadığı ve birisinin ötekine herhangi bir şart dayatmadığı bir toplantı olmasını istiyoruz. Meşru bir hükümet olarak nihai kararın Hamas’a ait olduğuna inanıyorum.
Peki, Müslüman Kardeşler hâlâ siyasi bir parti kurmayı düşünüyorlar mı? Böyle bir parti kurulmadığı takdirde bunun alternatifi ne olabilir?
Eğer şartlar elverirse böyle bir parti kuracağız. Parti kurulmasa bile cemaat yerinde duruyor zaten. Tüzüğünde de belirtildiği gibi birleştirici İslami bir kurum olarak yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edecektir.
Sizinle el-Vefd Partisi Başkanı Mahmud Abaza arasında cereyan eden kutlama telgraflarından Cemaatle el-Vefd arasında önümüzdeki parlamento seçimlerine ilişkin bir çıkar anlaşması olduğuna dair yapılan yorunlara ne diyorsunuz?
Mahmud Abaza’ya ve tüm partilere saygım var. Tüm parti başkanlarına saygı duyarım. Bunların başında Mahmud Abaza gelir. Mahmud Abaza’ya büyük bir takdir ve saygı duyarım. Çünkü güçlü bir parti başkanıdır. Aynı şekilde et-Tacammu (Kitle) Partisi de öyle. Bu parti her gün bana saldırmasına rağmen kendi görüşü ve düşüncesi olan bir partidir. Ben şahsen 3-4 tane parti tanırım. Bunlar da el-Vefd, et-Tacammu en-Nasıri, “faaliyetleri dondurulmuş” el-Amel ve kuruluş aşamasında olan el-Kerame Partisi…
Yorum