YÖNETİCİLİK BİR SANATTIR

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • burgut
    Junior Member
    • 05-09-2007
    • 105

    YÖNETİCİLİK BİR SANATTIR

    smile_nono

    ADİL, FERASETLİ, DUYARLI, BİLİNÇLİ, AKILLI VE SAÐLIKLI YÖNETİCİLİK NASIL OLUR?

    İşyerinde huzursuzluk yaşanmasının bazı nedenleri vardır. Bu nedenlerin hiçbirisi tek taralı neden değildir. Yani sadece çalışana veya sadece işverene yüklenemez.

    1. İşveren, çalışanlarının eğitim durumlarını, kendilerini geliştirme potansiyellerini, edindikleri mesleki ve iş tecrübelerini ve eğitimlerini, aldıkları seminerleri ve özel kursları, yaşamsal hedeflerini, yaşam hedeflerini, inanç dünyası ile ilgili ihtiyaçlarını (ibadet yapmak isteyen çalışanlara imkan sağlanması gibi) gözetmek ve takip etmek zorundadır. Ki personel atamaları ile işyerinin gelişim sürecini planlamada en verimli, en müspet, en doğru kararları alabilsin, gösterişten ve kuru ağız kalabalığından ziyade insana ve birikimlerine hak verebilsin. Çoğu zaman en yaratıcı, pozitif, en sağlıklı düşünen, en çalışan personeller sessiz, sakin, kendi halinde, ekmek davasında olan, hırsla hareket etmeyen, imanlı insanlar arasından çıkar. İşverenin bu kişileri görüp gözetmemesi işverenin kayıbı ve büyük ayıbıdır.

    2. İşveren ve yöneticiler her zaman bütün personele karşı eşit mesafade durmak zorundadırlar. Birkaç kişi ile iyi geçinmeye, işlerini gördürüp ödinler vermeye, diğer çalışanlara kötü muamale etmeye hiçbir yöneticinin hakkı yoktur.

    3. Çalışan kendine yeni bir iş arıyorsa, sürekli sorunlardan bahsediyorsa, sıkıntılı bir hal sergiliyorsa, umursamaz görünüyorsa, işini yapıp çekip gidiyorsa, demektir ki yöneticilerden en az birisi onun fikirlerine, tecrübelerine, yaptığı işe, emeklerine değer vermiyordur, ondan hiçbir fikir beyan etmesini istemiyordur, takdir sözlerini ona söylemiyordur, sürekli küçümsüyor ve hakir görüyordur.

    4. İşveren, ister ofiste iş yapsın, ister dışarıda iş yapsın, ister yatarak iş yapsın; çalıştırdığı her personele eşit muamele uygulamak, maaşlarında uçurum derecesinde farklar ve farklı muameleler uygulamamak zorundadır. Birine senede 2-3 kere zam yaparak diğerine senede bir defa yapmak; birine % 40 zam yaparken, ötekine % 10 zam yapmak; birine iyi muamele gösterirken ötekine ayrımcılık ve kötü muamele uygulamak; bir takım zümre ile birleşip bir grup personele mesafeli ve kötü yaklaşılmasını sağlamak; birine selam verirken, ötekine selam vermemek gibi davranışlar o firmayı toptan uçuruma götürür. Bütün bunlar, o firmanın çatırdadığının ifadesidir ve yöneticiler tarafından kabullenilmesidir.

    5. Yöneticiler, personelin her türlü sorunu ile ilgilenmek ve çözüm üretmek zorundadır. İster işle ilgili olsun, siter özel yaşantısı ile ilgili olsun, personelin her türlü sorunu ile ilgilenilmeli ve çözüm yolları aranmalıdır.

    6. Yöneticiler unutmamalıdır ki; gözdesi olan kişiler her ne kadar onların işlerini görüyorsa, tabiri ile "yöneticilere yalakalık yapıyorsa", başkalarını kötüleyip ezdirmeye çalışıyorsa da; diğerleri de o şirketin iyi veya kötü sırlarını taşıyor.. Siz çalışanların bütününe güven vermeli ve personel arası dengeyi sağlamalısınız ki, çalışanlar da size karşı sadakat ve saygı beslesin. Yoksa ortaya çıkan çamaşırlar herkesin başını ağrıtır ve hatta şirkete büyük zarar verir.

    7. Yöneticiler, insan ayırmaksızın bütün personelin rahatını ve huzurunu düşünmek ve kollamak zorundadır. ***fi olarak bir yöneticinin, şefin veya amirin herhangi bir çalışanın üzerine; ***fini kaçırması, işten soğutması, baskı uygulaması, haksız tutumlarda bulunması engellenmelidir.

    8. 1950lerden ve 1960lardan kalma yönetim metodları bırakılmalı ve modern anlayışta, yeni yönetim stratejileri benimsenmelidir. Unutulmamalıdır ki; personelin rahatı, sağlığı ve huzuru demek, müşteri memnuniyeti ve iş başarılarının katlanarak büyümesi demektir.

    9. Personelin işi içine kendinden birşeyler katması üzerine gereken düzenlemeler ve uygulamalar yapılmalı, yöneticiler zaman zaman toplantılara yparak personelin ihtiyaçlarını, sorunlarını, taleplerini ve tekliflerini dinlemelidir.

    10. En sağlıklı ve insan vücud, akıl, ruh sağlığını en olumlu etkileyecek teknik ve psikolojik alt yapılar düzenlenmelidir. Bazen 3-5 kuruşluk yatırımlar, şirketlerin ömrünü uzatır ve işlerini açar.

    11. İş ile arkadaşlığın-dostluğun ayrı kavramlar olduğunu, iş arkadaşlığı için birbiriyle iyi geçinmek ve birbirine saygı duymak zorunda kalan insanların özel yaşamlarında da birlikte olmalarını, patronlarının ve/veya yöneticilerinin özel günlerine gitmelerini ve hatta özel işlerini görmelerini beklememek gerekir. Sonuçta herkesin soyal, dini, kültürel, ekonomik yaşamları ve tercihleri farklılık göstermektedir. Kimse kimseyi kendine benzetmeye uğraşmamalıdır.

    12. "Gelen gideni aratır" sözünü unutmamak gerekir. Ucuzlukçu zihniyetle sürekli personel değiştirilmesi, yüksek tahsil yapmış ve belirli bir tecrübeye sahip personelin gözetilmemesi, bilinçsizce ve içgüdülerle hareket edilmesi, personelin eğitim ve nitelik durumuna göre görev verilmemesi, personelin niteliklerine, tecrübesine ve yaşına uygun pozisyon tayini yapılmaması, sürekli kadın personel çalıştırmaya ve kadınları yönetici yapmaya duyulan isteklilik, tanıdık ve yöneticilere yakın olan kişilerin yakınlarına daha iyi pozisyonlar ve imkanlar sağlanması gibi olumsuz tutumlarla ancak ve ancak şirketin batışını izleyebiliriz.

    13. Siz çalışanları bir varlık olarak, çalışanların fikirlerini, çalışanların emeklerini, çalışanların çalışma şevklerini, çalışanların psikolojik ve beden sağlıklarını düşünmez, saygı göstermez, bir çalışan olarak önemsediğinizi belli etmezseniz, bir de üstüne nispet yapar gibi davranışlarda bulunursanız çalışanlar da zamanla sizi umursamaz.

    14. Patron ve yönetici dahi olsa, kaprislerine, bencilliklerine, kötü muamelelerine, deneme tahtası haline getirmesine katlanmasını personelden bekleyemezsiniz. Sadece siz değil, personel de bu yaşama "bir defa" geliyor ve onların da sınırsız bir sabra sahip olmalarını bekleyemezsiniz. Aşırı uç noktalarda kavgalar çıkabileceğini, ağız kavgalarını aşıp fiziksel kavgalara varabileceğini, herkesin bir ailesi olduğunu ve onların dahi müdahil olabileceğini, hatta kavgalarda insan ölümlerinin çok küçük bir anda insanın kendinden geçmesi ile gerçekleştiğini kimsenin unutmaması gerekir. Bütün bunlara yol açmadan sorunları dinleyerek çözüm üretmek, bir yöneticinin asli vazifesidir. Sorunları kendi haline bırakarak birike birike içinden çıkılmaz hale getirilmemelidir.

    15. Patron veya yönetici "Yaratan" veya "rızkı veren" değildir. Sadece personelin nafakasını sağlamada bir vesiledir. Kaldı ki Allah, herbir insanın rızkını kendi kudret eli ile her sabah vakti dağıtmaktadır. Öyleyse patronlar veya yöneticiler, asla kendini "rızkı veren" olarak görmemelidir. Sonuçta insanoğlu bir işi bırakır, öbür işe sarılır. Her insan ölümü tadacaktır ve toprağa girdikten sonra her insan yaptıklarının hesabını verecektir. Allah'tan korkan başka şeyden korkmaz, Allah'tan korkmayan başka şeylerden korkar.

    16. Yönetici ve patron, fitnenin ve kıskançlığın her zaman ve her yerde olabileceğini de düşünerek hareket etmek zorundadır. Birisi başkasını kötülüyorsa burada fitne, yanlış aktarma, taraflı aktarma, kıskançlık, fücur, belirsiz ve olumsuz tutum olmuş olması yüksek ihtimaldir. Onun için taraf olan kişiler ayrı ayrı dinlenmeli, deliller ve tutumlar gözlemlenmeli, fitneyi oluşturan kendi akrabamız ve en yakınımızdaki kişiler dahi olsa fitneye uğrayan kişiler de dinlenmeden yorum yapılmamalı, gerekirse iki taraf ta yüzleştirilmeli, sıkıntıya niahi ve sağlıklı çözümü yönetici sunup konuyu tatlıya bağlamalı.
İşlem Yapılıyor