Vatandaşa tuzak kurup ceza kesen trafikçiler...
Diğer GÜNCEL haberlerini okumak için tıklayınız...
Bursa-Yalova yolunda bir kamyonun 140 km hızla beyretmesi üzerine bir iki saniye için 115 kilometre hız yapmak zorunda kalan Aykut Işıklar, ensesinde bitip kendisine ceza kesen polislere çok öfkelendi.
07 Şubat 2009 06:35
Aykut Işıklar'ın köşe yazısı
Vatandaşa tuzak kurup ceza kesen trafikçiler...
Başbakan, Bakanlar, Müsteşarlar...
Valiler, Belediye Başkanları, üst düzey bürokratlar kısacası bu ül***i yöneten tüm kişiler... İstedikleri kadar uğraşsın. Hiç hükmü yok. Vatandaş yaşadığı küçük olaylara ve ‘devletin temsilcisi’ olarak gördüğü memurlara bakıyor. Gerçek onlar ve tavırları çünkü... Devlet, hükümet, demokrasi, yasalar, adalet, özgürlük kısaca çok şey, yeri geldiğinde sadece bir kişidir.
Bu bazen adliyede dosyayı çelik dolabı arkasına düşüren! küçük bir memurudur, bazen de bir trafik polisidir... Memurun o dakikadaki kararı ve davranışı ‘devletin resmi’ görüşüdür. Şayet adaletsiz ve mantıksız bir durum ile karşılaşırsan.... Taa Başbakan’a kadar uzanan bir düşünceye dalarsın. Bu yüzden ülke yönetimindeki kişiler toplum bilimcisi ve iletişim uzmanı olmak zorunda. Danışmanlara yetmiyor bizzat kendisi... Bazen üç polis binlerce oy kaybıdır. Bunu dört yıl ile çarparsanız...
Örneğin İçişleri Bakanı’nın görevi... Türk halkı (başta da gazeteciler geliyor) Türk polisini sevmiyor. Bunu kimse inkar edemez. Her yıl ‘Polis Haftası’ düzenleyip, sempati dağıtılıyor. Peki Türk halkı bunlara ne kadar inanıyor? Önemli olan polisin kendi vatandaşını gerçekten sevmesi. Sevgi de mantıklı, samimi ve adil davranmakla olur. Yasaların sana verdiği yetkiyi ve gücü ‘özel zevkini tatmin eder gibi kullanırsan’... vatandaş da bunu hisseder polisi sevmez. Türk halkı potansiyel suçlu değildir. Polisi eğiten kişiler önce bu mantığı benimsetsinler.
Meğerse sabah saatlerinde Bursa-Yalova yolunda kamyon çevrilmezmiş. Sadece otomobillere hız kontrolü yapılırmış. Size yemin ederimi iki saniye 115 km hız ile mecburen gittim. Ve hemen 80 kilometreye düştüm. Çünkü özellikle yavaş geliyordum. ‘140 km ile giden bu çılgın kamyonları çeviren polis ekibi yok mu’ diye bakına bakına ve düşünerek.
Hatta ‘Yalova’da trafik polisi yok’ galiba diye yazmayı düşünüyordum. Sen misin düşünen... İçine radar kontrol aleti konulmuş sivil araç meğerse suç! işlediğimi saptayıp, bir kilometre ötedeki ekibe bildirmiş. Bir dakika sonra çevrildim. ‘Hız sınırını aştın’ oluverdik. Çok şaşırdım. Neler düşünürken başıma ne geldiği için. Bilinçli yavaş gelirken böyle komik suçlanmak ağrıma gitti. Yasalara karşı boynum kıldan ince, hele trafikçilere... Çünkü ismimin anonslarda dolaştığını duydum. Belki Ergenekon dosyasından aranıp aranmadığımı bile araştırdılar. Umarım benimki gibi ucuz ve garibanlar gibi, lüks araçlar da o radara yakalanıyordur. Çünkü trafik kontrolünde plakalar çok önemli. Bazı plakalarda ‘Benim arkam sağlam. Bana sataşma’ yazıyor. Ne hikmetse polisler o plakaların sahiplerini çok iyi anlıyor.. Yalova il hududuna girince tanıştığınız radarlı araç tabii ki bilinçli(!) yerde. ‘Burada her sürücü mutlaka hız yapar’ diye biliniyor. Bursa’dan Yalova’ya dek o kadar düz alan var iken neden orası. Çünkü vatandaş suçlu iken yakalanacak ve cebindeki son kuruş alınacak. Bu devlete vergi olarak geliyor ama beddualı para. Haram para... Meğerse orası hep böyle imiş. İstanbul’dan Bursa’ya giden herkesin en büyük derdi Yalova’dan geçiş imiş. Oysa trafik polisinin görevi, trafik yasalarının işlemesini sağlamak.
Özellikle caydırıcı olmak. İnsanları olası trafik suçlarına karşı uyanık ve dikkatli tutmak. Tuzaklar kurup sonra da yakalayıp parasını almak değil. Dediğim gibi bu ceza kesmek değil, ‘ah’ almak oluyor. Ben şahsen verdiğim ceza için ‘haram olsun’ diyorum. Çünkü yüce Allahım biliyor, hak etmedim bunu. Kafasına göre takılan iki polis memuru beni ‘suçlu’ yapamaz. Dava açacağım, ibreti alem için vatandaşın hakkını arayacağım. Sonra ‘Vatandaş, polisi nasıl kendi vatandaşı yani amcası, yeğeni oğlu gibi görür’ diye düşünüyorlar.
Tabancayı beline yakıp, yasalardan aldığı güce sığınıp beni böcek gibi görüyorsa... ben onu nasıl severim? Kendime nasıl yakın bulurum? Sevgi ve saygı karşılıklı olur. Sayın Yalova Valisi ve Emniyet Müdürü... dikkatinizi çekerim. Bölge Trafik ekipleriniz çok kişinin merceği altında... Kaldı ki en gariban vatandaşı için kimlere posta koyan bir Başbakanımız var. ‘Nerdee o eski günler’ diyor gelmesini istiyorsanız, devam edin böyle.
(Bugün)
aisiklar@bugun.com.tr
Diğer GÜNCEL haberlerini okumak için tıklayınız...
Bursa-Yalova yolunda bir kamyonun 140 km hızla beyretmesi üzerine bir iki saniye için 115 kilometre hız yapmak zorunda kalan Aykut Işıklar, ensesinde bitip kendisine ceza kesen polislere çok öfkelendi.
07 Şubat 2009 06:35
Aykut Işıklar'ın köşe yazısı
Vatandaşa tuzak kurup ceza kesen trafikçiler...
Başbakan, Bakanlar, Müsteşarlar...
Valiler, Belediye Başkanları, üst düzey bürokratlar kısacası bu ül***i yöneten tüm kişiler... İstedikleri kadar uğraşsın. Hiç hükmü yok. Vatandaş yaşadığı küçük olaylara ve ‘devletin temsilcisi’ olarak gördüğü memurlara bakıyor. Gerçek onlar ve tavırları çünkü... Devlet, hükümet, demokrasi, yasalar, adalet, özgürlük kısaca çok şey, yeri geldiğinde sadece bir kişidir.
Bu bazen adliyede dosyayı çelik dolabı arkasına düşüren! küçük bir memurudur, bazen de bir trafik polisidir... Memurun o dakikadaki kararı ve davranışı ‘devletin resmi’ görüşüdür. Şayet adaletsiz ve mantıksız bir durum ile karşılaşırsan.... Taa Başbakan’a kadar uzanan bir düşünceye dalarsın. Bu yüzden ülke yönetimindeki kişiler toplum bilimcisi ve iletişim uzmanı olmak zorunda. Danışmanlara yetmiyor bizzat kendisi... Bazen üç polis binlerce oy kaybıdır. Bunu dört yıl ile çarparsanız...
Örneğin İçişleri Bakanı’nın görevi... Türk halkı (başta da gazeteciler geliyor) Türk polisini sevmiyor. Bunu kimse inkar edemez. Her yıl ‘Polis Haftası’ düzenleyip, sempati dağıtılıyor. Peki Türk halkı bunlara ne kadar inanıyor? Önemli olan polisin kendi vatandaşını gerçekten sevmesi. Sevgi de mantıklı, samimi ve adil davranmakla olur. Yasaların sana verdiği yetkiyi ve gücü ‘özel zevkini tatmin eder gibi kullanırsan’... vatandaş da bunu hisseder polisi sevmez. Türk halkı potansiyel suçlu değildir. Polisi eğiten kişiler önce bu mantığı benimsetsinler.
Meğerse sabah saatlerinde Bursa-Yalova yolunda kamyon çevrilmezmiş. Sadece otomobillere hız kontrolü yapılırmış. Size yemin ederimi iki saniye 115 km hız ile mecburen gittim. Ve hemen 80 kilometreye düştüm. Çünkü özellikle yavaş geliyordum. ‘140 km ile giden bu çılgın kamyonları çeviren polis ekibi yok mu’ diye bakına bakına ve düşünerek.
Hatta ‘Yalova’da trafik polisi yok’ galiba diye yazmayı düşünüyordum. Sen misin düşünen... İçine radar kontrol aleti konulmuş sivil araç meğerse suç! işlediğimi saptayıp, bir kilometre ötedeki ekibe bildirmiş. Bir dakika sonra çevrildim. ‘Hız sınırını aştın’ oluverdik. Çok şaşırdım. Neler düşünürken başıma ne geldiği için. Bilinçli yavaş gelirken böyle komik suçlanmak ağrıma gitti. Yasalara karşı boynum kıldan ince, hele trafikçilere... Çünkü ismimin anonslarda dolaştığını duydum. Belki Ergenekon dosyasından aranıp aranmadığımı bile araştırdılar. Umarım benimki gibi ucuz ve garibanlar gibi, lüks araçlar da o radara yakalanıyordur. Çünkü trafik kontrolünde plakalar çok önemli. Bazı plakalarda ‘Benim arkam sağlam. Bana sataşma’ yazıyor. Ne hikmetse polisler o plakaların sahiplerini çok iyi anlıyor.. Yalova il hududuna girince tanıştığınız radarlı araç tabii ki bilinçli(!) yerde. ‘Burada her sürücü mutlaka hız yapar’ diye biliniyor. Bursa’dan Yalova’ya dek o kadar düz alan var iken neden orası. Çünkü vatandaş suçlu iken yakalanacak ve cebindeki son kuruş alınacak. Bu devlete vergi olarak geliyor ama beddualı para. Haram para... Meğerse orası hep böyle imiş. İstanbul’dan Bursa’ya giden herkesin en büyük derdi Yalova’dan geçiş imiş. Oysa trafik polisinin görevi, trafik yasalarının işlemesini sağlamak.
Özellikle caydırıcı olmak. İnsanları olası trafik suçlarına karşı uyanık ve dikkatli tutmak. Tuzaklar kurup sonra da yakalayıp parasını almak değil. Dediğim gibi bu ceza kesmek değil, ‘ah’ almak oluyor. Ben şahsen verdiğim ceza için ‘haram olsun’ diyorum. Çünkü yüce Allahım biliyor, hak etmedim bunu. Kafasına göre takılan iki polis memuru beni ‘suçlu’ yapamaz. Dava açacağım, ibreti alem için vatandaşın hakkını arayacağım. Sonra ‘Vatandaş, polisi nasıl kendi vatandaşı yani amcası, yeğeni oğlu gibi görür’ diye düşünüyorlar.
Tabancayı beline yakıp, yasalardan aldığı güce sığınıp beni böcek gibi görüyorsa... ben onu nasıl severim? Kendime nasıl yakın bulurum? Sevgi ve saygı karşılıklı olur. Sayın Yalova Valisi ve Emniyet Müdürü... dikkatinizi çekerim. Bölge Trafik ekipleriniz çok kişinin merceği altında... Kaldı ki en gariban vatandaşı için kimlere posta koyan bir Başbakanımız var. ‘Nerdee o eski günler’ diyor gelmesini istiyorsanız, devam edin böyle.
(Bugün)
aisiklar@bugun.com.tr
Yorum