Fetullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen Samanyolu Yayıncılık A. Ş. Grubu’na bağlı Mehtap TV’de hafta içi her gün yayınlanan, “İslam ve Hayat” adlı bir program varmış.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Profesörü Faruk Beşer, vatandaşlardan gelen soruları yanıtlıyormuş. Kadın-erkek ilişkilerinden, çalışma hayatına kadar birçok konuda “fetva” veriyormuş.
Hoca’nın bir de internet sitesi varmış; orada da kendisine gelen soruları “İslam’a dair sağlıklı bilgiler” başlığı altında yanıtlıyormuş.
***
Adamın biri bu Hoca’ya sormuş:
“Eşim namaz kılmıyor, ne yapayım?”
Hoca yapıştırmış cevabı:
“Namazsız bir ev bereketsiz bir evdir. Şeytanın hâkimiyetinde olan bir evdir. Huzursuz bir evdir. Elbette benim hanımım namaz kılmıyorsa bu huzuru kaçırır. Ona bu işi anlatırım, yalvarırım, yakarırım. Kılmıyorsa, darılırım, giderim, başka şeyler yaparım... Bu bir ayrılma sebebi olur, hatta ayrılma zorunluluğu olur. O zaman ayrılmak gerekir.”
***
Sonra kadının biri Hoca’ya sormuş:
“Kocam beni aldatıyor, ne yapayım?”
Hoca yine yapıştırmış cevabı:
“Ya boşanacaksınız ve bunun zorluklarını göze alacaksınız ya da buna katlanacaksınız. Şahsen ben size bunu tavsiye ederim.”
***
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin:
Aklı başında gerçek bir din âlimi (hangi semavi dinden olursa olsun) bu sorulara böyle yanıt verir mi?
Kocası tarafından aldatılan kadına “Boşanma, kabul et” derse, karısı tarafından aldatılan kocaya aksini söyleyebilir mi?
“Karın namaz kılmıyorsa boşa, seni aldatıyorsa boşama” der mi?
***
Üniversitede İslam Hukuku dersi veren bu Hoca, tek örnek değil aslında...
Biz öyle yobazlar gördük ki; sırf din işleriyle devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini söylediğimiz için bizi “dinsizlik” le suçlarlar; ama kendileri dini kullanarak sahtekârlık yapmaktan çekinmezler!
Bir çırpıda on yalanı art arda dizmekte sakınca görmezler...
Ele talkını verip, Hüseyin Üzmez örneğinde olduğu gibi salkımı yutmaktan kaçınmazlar...
Kadınların otomobil kullanmasını bile haram saydıkları halde, tatil kaçamaklarında jet-ski’ye binmekten utanmazlar!
***
Tanıyın artık bunları...
Ve ne olur; söylediklerini ciddiye almaktan vazgeçin!
*****
ALÇAK!
Televizyonda bir tartışma programına davet edilseniz... Karşınızdaki kişi sizi delirtse ve ağzınızdan, “Alçak”, “Namert” gibi sözler kaçıverse...
RTÜK o televizyona cezayı kesiverir!
Çünkü çocukları şiddetten, küfürden korumayı öngören yasa maddeleri, o sözlerin söylenmesini yasaklar!
***
Başbakan, dün Kırıkkale mitinginde aralarında çocukların da olduğu on binlerce kişinin önünde CHP’yi hedef almış ve bu iki hakaret sözcüğünü de kullanmış!
Bir Başbakan’ın, televizyonda yasak olan sözleri söylemesi garip değil mi?
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, ilçelerdeki belediye meclisleri için gösterilecek adaylar yüzünden dün istifanın eşiğine geldi...
Acaba şu seçim sürecinde yaşadıklarını bir gün kitap haline getirecek mi?
*****
Sevigen’e üç soru
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen dün kameraların karşısına geçip hakkındaki iddiaları yanıtlamaya çalıştı. Ama bana göre başaramadı...
Kendisine üç sorum olacak:
1) İddialar, senin “yanlış işler yapman”la ilgiliydi Sevigen... Neden basın toplantısını, arkanda kocaman bir CHP bayrağıyla yaptın? Atatürk’ün partisinin bayrağını, böylesine bir durumda arkana almaktan hiç rahatsızlık duymadın mı?
2) “Aracılık” ettiğin şirkete ortak olamadığını, çünkü gerekli parayı bulamadığını söyledin. Hatta “Dairemi satışa çıkardım, satamadım” dedin... Peki; aynı tarihlerde Sarıyer’de, bir müddet sonra da Bahçeşehir’de ve Tepekent’te üç villa aldın mı? Yanıtın, “evet” se... Paran yoksa, nasıl aldın?
3) Sana daha önce de “birinci dereceden akrabalarınla birlikte mal varlığını açıkla” diye bir çağrıda bulunmuştum, ama bunu yapmadın... Neden? Yoksa bir “Anadolu çocuğu” olarak, ne kadar zengin olduğunu görüp, kıskanacağımızı mı düşündün?
Mustafa Mutlu
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Profesörü Faruk Beşer, vatandaşlardan gelen soruları yanıtlıyormuş. Kadın-erkek ilişkilerinden, çalışma hayatına kadar birçok konuda “fetva” veriyormuş.
Hoca’nın bir de internet sitesi varmış; orada da kendisine gelen soruları “İslam’a dair sağlıklı bilgiler” başlığı altında yanıtlıyormuş.
***
Adamın biri bu Hoca’ya sormuş:
“Eşim namaz kılmıyor, ne yapayım?”
Hoca yapıştırmış cevabı:
“Namazsız bir ev bereketsiz bir evdir. Şeytanın hâkimiyetinde olan bir evdir. Huzursuz bir evdir. Elbette benim hanımım namaz kılmıyorsa bu huzuru kaçırır. Ona bu işi anlatırım, yalvarırım, yakarırım. Kılmıyorsa, darılırım, giderim, başka şeyler yaparım... Bu bir ayrılma sebebi olur, hatta ayrılma zorunluluğu olur. O zaman ayrılmak gerekir.”
***
Sonra kadının biri Hoca’ya sormuş:
“Kocam beni aldatıyor, ne yapayım?”
Hoca yine yapıştırmış cevabı:
“Ya boşanacaksınız ve bunun zorluklarını göze alacaksınız ya da buna katlanacaksınız. Şahsen ben size bunu tavsiye ederim.”
***
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin:
Aklı başında gerçek bir din âlimi (hangi semavi dinden olursa olsun) bu sorulara böyle yanıt verir mi?
Kocası tarafından aldatılan kadına “Boşanma, kabul et” derse, karısı tarafından aldatılan kocaya aksini söyleyebilir mi?
“Karın namaz kılmıyorsa boşa, seni aldatıyorsa boşama” der mi?
***
Üniversitede İslam Hukuku dersi veren bu Hoca, tek örnek değil aslında...
Biz öyle yobazlar gördük ki; sırf din işleriyle devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini söylediğimiz için bizi “dinsizlik” le suçlarlar; ama kendileri dini kullanarak sahtekârlık yapmaktan çekinmezler!
Bir çırpıda on yalanı art arda dizmekte sakınca görmezler...
Ele talkını verip, Hüseyin Üzmez örneğinde olduğu gibi salkımı yutmaktan kaçınmazlar...
Kadınların otomobil kullanmasını bile haram saydıkları halde, tatil kaçamaklarında jet-ski’ye binmekten utanmazlar!
***
Tanıyın artık bunları...
Ve ne olur; söylediklerini ciddiye almaktan vazgeçin!
*****
ALÇAK!
Televizyonda bir tartışma programına davet edilseniz... Karşınızdaki kişi sizi delirtse ve ağzınızdan, “Alçak”, “Namert” gibi sözler kaçıverse...
RTÜK o televizyona cezayı kesiverir!
Çünkü çocukları şiddetten, küfürden korumayı öngören yasa maddeleri, o sözlerin söylenmesini yasaklar!
***
Başbakan, dün Kırıkkale mitinginde aralarında çocukların da olduğu on binlerce kişinin önünde CHP’yi hedef almış ve bu iki hakaret sözcüğünü de kullanmış!
Bir Başbakan’ın, televizyonda yasak olan sözleri söylemesi garip değil mi?
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, ilçelerdeki belediye meclisleri için gösterilecek adaylar yüzünden dün istifanın eşiğine geldi...
Acaba şu seçim sürecinde yaşadıklarını bir gün kitap haline getirecek mi?
*****
Sevigen’e üç soru
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen dün kameraların karşısına geçip hakkındaki iddiaları yanıtlamaya çalıştı. Ama bana göre başaramadı...
Kendisine üç sorum olacak:
1) İddialar, senin “yanlış işler yapman”la ilgiliydi Sevigen... Neden basın toplantısını, arkanda kocaman bir CHP bayrağıyla yaptın? Atatürk’ün partisinin bayrağını, böylesine bir durumda arkana almaktan hiç rahatsızlık duymadın mı?
2) “Aracılık” ettiğin şirkete ortak olamadığını, çünkü gerekli parayı bulamadığını söyledin. Hatta “Dairemi satışa çıkardım, satamadım” dedin... Peki; aynı tarihlerde Sarıyer’de, bir müddet sonra da Bahçeşehir’de ve Tepekent’te üç villa aldın mı? Yanıtın, “evet” se... Paran yoksa, nasıl aldın?
3) Sana daha önce de “birinci dereceden akrabalarınla birlikte mal varlığını açıkla” diye bir çağrıda bulunmuştum, ama bunu yapmadın... Neden? Yoksa bir “Anadolu çocuğu” olarak, ne kadar zengin olduğunu görüp, kıskanacağımızı mı düşündün?
Mustafa Mutlu
Yorum