Baykal'a öyle bir soru sordu ki...
AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a sert eleştirilerde bulundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın muhalefet yaklaşımının doğru olmadığını öne sürerek, ''Google ve internet farelerinin peşine takılmayın. Onlar sizi iyi bir yere götürmez. Pis, karanlık bir iftira ve karalama kanalına sürükler'' dedi.
Ergün, TBMM'de düzenlediği basınla sohbet toplantısında, Baykal'ın kendi partisine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerine yanıt verdi. CHP'nin eleştirilerinin ''eleştirinin çok ötesinde'' olduğunu savunan Ergün, Türkiye'nin geçmişi karartan eylemler ortaya çıktığında, ''AK Parti muhalifleri susturulmak isteniyor'' denildiğini söyledi. ''Dünyanın neresinde silahla bombayla muhalefet yapılıyor? Buna göz mü yumulsun?'' diye soran Ergün, aynı şekilde bir gruba vergi kaçakçılığı cezası kesildiğinde de muhalefetin ''özgür basın susturuluyor'' diye tepki gösterdiğini anlattı.
Böyle bir yaklaşımla hareket etmenin sorunları çözmeyi kolaylaştırmayacağını kaydeden Ergün, ''Ne yapsın vergi denetmenleri, kontrolörleri? Bir kaçakçılık ihbarı aldığında görmezden mi gelsinler?'' sorusunu yöneltti.
Basına yansıyan bazı telefon konuşmalarına da işaret eden Ergün, ''Bu konuşmada olduğu gibi 'küçük rakamlarla geçiştiriliversin' politikalarına mı yönelsin kamu görevlileri? Bunu mu istiyorsunuz? Yoksa vergi denetmenleri, bıraksın büyük vergi kaçakçılarını, seyyar köfteci ve simitçinin peşine mi düşsün? Böyle vergi kaçakçılığıyla mücadele yöntemi mi olsun? İnsanlar haksızlığa uğradığında, hakkını arayabileceği yargı ve mahkemeler var. Baykal niçin bunları savunuyor?'' diye konuştu.
Ergenekon davası kapsamında İP Genel Başkanı Doğu Perinçek tutuklandığında, Baykal'ın ''Saygın politikacılar gözaltına alınıyor'' diyerek kendisine sahip çıktığını ileri süren Ergün, şunları söyledi:
''Bu sahip çıkmanın altında acaba, 1980'li yıllarda Aydınlık Dergisi'nde, 'Baykal'ın evine bir şirketten çantalarla şu kadar milyon dolar gönderildi' iddiaları mı var? Yoksa, Aydınlık Dergisi'nin bu iddialarına paralel olarak Doğu Perinçek ve arkadaşlarının elinde sizinle ilgili yeni iddialar mı var ki siz onlara sahip çıkma gereği duyuyorsunuz? Siz, 80'li yıllarda siyasi yasaklı olduğunuz dönemde avukatlık yaptığınızı ve bugünkü servetinizin kaynağını o gelirle elde ettiğinizi iddia ettiniz. Bu avukatlık gelirlerinden bugünkü servetinize kaynaklık eden gelirlerinizden, bir zahmet ne kadar vergi ödediğinizi açıklayıversenize...Belli ki iyi kazanç elde etmişsiniz. Bu iyi kazancın iyi bir vergisi olmalıydı. Ne kadar vergi ödediğinizi açıklayıverseniz. Bugün vergi kaçakçılığı konusundaki hassasiyetinizin altında, acaba sizin de geçmiş yıllarda bir vergi kaçakçılığınız mı var? Şimdiye kadar ödediğiniz vergiyi açıklamadığınıza göre, bir vergi kaçakçılığıyla karşı karşıya olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bunlar siyaset değil...
AK Parti'ye, Sayın Başbakan'a davalar açılırken, nasihatın biri bin para... 'Bağımsız yargıya güvenin, Anayasa'ya boyun eğin, şeriatın kestiği parmak acımaz' öğütlerini duyuyoruz. İşinize gelmeyen olaylar olduğu zaman, 'canım zaten memlekette yargı bağımsız değil, parmağımız acıyor...' Eskiden bunu gecekonducular yapardı. Belediye zabıtaları, jandarma bir kanunsuzluğu ortadan kaldırmaya gittiği zaman, hemen Türk bayrağı, Atatürk posteri açılır, İstiklal Marşı söylenir, güvenlik güçlerinin görevlerini yapmasına engel olunurdu. Eski gecekonducular gibi siyaset yapmanın alemi var mı?''
YAZIKLAR OLSUN
Ergün, iktidar ve Başbakan Erdoğan'a yönelik iftira ve çamur atıldığını, Almanya'daki Deniz Feneri davasıyla ilgili olarak Baykal'ın ''bunu basit bir dava olarak görmeyin, AK Parti'nin siyasetinin finansmanı meselesidir'' dediğini ifade ederek, ''Böyle bir iddiaya yazıklar olsun. AK Parti, finansman kaynağını defalarca ve en şeffaf şekilde açıklamasana rağmen bu iddiaları sürdürmek büyük ayıptır'' dedi.
Baykal'ın ''Başbakan'ın dünyanın en zengin 10 siyasetçisi arasında yer aldığı'' iddiasında bulunduğunu hatırlatan Ergün, ''Bu iddianın kaynağı malum medya grubu, yandaş medya... Oh ne güzel, ilişkiye bak, onlar sizi yönlendiriyor, siz onları savunuyorsunuz. Onlar size malzeme üretiyor, siz onların avukatlığını yapıyorsunuz. Böyle ilişkiye can kurban'' diye konuştu.
Son iddianın kaynağının Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Mehmet Yılmaz'ın yazısı olduğunu savunan Ergün, yazının bir bölümünü okuyarak şöyle konuştu:
''Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış. Elalemin ağzı torba değilmiş ki büzelim. Sizin için medya çevrelerinde, şöyle böyle diyorlar. Derler... 'Sizin için sahibinin kapısındaki en sadık, en çok sesi çıkan iyi bir eleman' diyorlar. Öyle mi, bilmiyoruz. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, elalemin ağzı torba değil ki büzelim. İşin acı tarafı, Sayın Baykal'ın da siyasette bu malzemeleri kullanmasıdır. Bakın, bu google farelerinin peşine takılmayın. Bu google, internet fareleri sizi iyi bir yere götürmez. Pis, karanlık bir iftira ve karalama kanalına sürükler ve oraya sürüklüyorlar. Bu pis ve karanlık iftira kanalı, sizi siyasette bunaltır, boğar ve bu kanaldan malum medyanın elinize tutuşturduğu Alman yapımı fenerle de çıkamazsınız. Bu fenerle de yolunuzu aydınlatamazsınız. Onun için bırakın google farelerinin peşine takılmayı, daha düz bir alanda siyaset yapın.
Türkiye'de siyasetin en büyük sorunu, sizin gibi bir muhalefetin olması, daha doğru adam gibi bir muhalefetin olmamasıdır. Türkiye, bu sorunu aşmak mecburiyetindedir. Sorun, anamuhalefetin bir şey üretememesi... Google, Vikipedia'nın ve malum medyanın kanallarından ve çöplüklerinden beslenerek siyaset yapmasıdır ve sonra gelip siyasetimizi iftira ve karalamayla kirletmesi sorunudur. Türkiye'de temiz ve dürüst siyaset yapılacaksa, önce temiz ve dürüst bir muhalefetin olması lazımdır. Türkiye'de temiz ve dürüst siyasetin öncelikle temiz ve dürüst muhalefetten başlaması, iftira ve karalama kampanyalarına yönelmeden yoluna devam etmesi gerekir.
Sayın Baykal'ın bu muhalefet yaklaşımını doğru bulmuyoruz, temiz ve dürüst olmadığını elaleme talkın verip, kendisi salkım yutan bir siyaset anlayışı olduğunu hatırlatmakta yarar var. Seçime daha 1 ay var, hiç olmazsa bundan sonraki siyaseti temiz ve dürüst şekilde sürdürün. Google farelerinin peşinde siyaseti sürdürmeyin, iftira ve karalama kanalarına girmeyin, oradan çıkın.''
BAZI YANLIŞ İLİŞKİLER SÜRDÜRÜLÜYOR
Ergün, Doğan Yayın Grubu Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy arasındaki telefon konuşmasının dinlenilmesinin sorulması üzerine, konunun iki boyutu olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Birincisi yasadışı boyutu... Hiç kimse yasadışı dinlemeye maruz kalmamalı. İkincisi ise kamuoyuna intikal ettikten sonraki boyutu. Kamuoyuna intikal ettikten sonra bazı yanlış ilişkiler sürdürülmektedir. Bu yanlış ilişkiler, kamuoyunun önüne düştükten sonra, sadece 'kim bunları sızdırdı?' boyutuyla değerlendirilmiyor. 'Bu tür yanlış ilişkiler niye sürdürülüyor?' diye de değerlendiriliyor. Bu tür yanlış ilişkiler olmamalı. Ama maalesef Türkiye'de yanlış ve çarpık ilişkilerin olduğunu bu tablolar önümüze koymaktadır.''
Bir gazetecinin, CHP MYK Üyesi Ali Kılıç'ın kendisi hakkında tazminat davası açtığını hatırlatması üzerine, Kılıç'ın iddialarını henüz yanıtlanmadığını, belgeleriyle ortaya koymadığını anlatan Ergün, Deniz Feneri ile ilgili belgelerin nasıl elde edildiğinin de açıklanamadığını söyledi. ''Alman Adalet Bakanlığı her isteyene dosya mı veriyor?'' diye soran Ergün, bunun, Kılıç ve bazı CHP'lilerin Alman makamlarıyla ''çok özel ilişkileri'' bulunduğunun bir kanıtı olduğunu iddia etti. Ergün, Kılıç'ın ''Almanya'da yanlış ve karanlık ilişkiler içinde olduğunu'' ve CHP'yi yanlış bilgilendirdiğini de ileri sürdü.
25.Şubat.2009 16:32:29
AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a sert eleştirilerde bulundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın muhalefet yaklaşımının doğru olmadığını öne sürerek, ''Google ve internet farelerinin peşine takılmayın. Onlar sizi iyi bir yere götürmez. Pis, karanlık bir iftira ve karalama kanalına sürükler'' dedi.
Ergün, TBMM'de düzenlediği basınla sohbet toplantısında, Baykal'ın kendi partisine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerine yanıt verdi. CHP'nin eleştirilerinin ''eleştirinin çok ötesinde'' olduğunu savunan Ergün, Türkiye'nin geçmişi karartan eylemler ortaya çıktığında, ''AK Parti muhalifleri susturulmak isteniyor'' denildiğini söyledi. ''Dünyanın neresinde silahla bombayla muhalefet yapılıyor? Buna göz mü yumulsun?'' diye soran Ergün, aynı şekilde bir gruba vergi kaçakçılığı cezası kesildiğinde de muhalefetin ''özgür basın susturuluyor'' diye tepki gösterdiğini anlattı.
Böyle bir yaklaşımla hareket etmenin sorunları çözmeyi kolaylaştırmayacağını kaydeden Ergün, ''Ne yapsın vergi denetmenleri, kontrolörleri? Bir kaçakçılık ihbarı aldığında görmezden mi gelsinler?'' sorusunu yöneltti.
Basına yansıyan bazı telefon konuşmalarına da işaret eden Ergün, ''Bu konuşmada olduğu gibi 'küçük rakamlarla geçiştiriliversin' politikalarına mı yönelsin kamu görevlileri? Bunu mu istiyorsunuz? Yoksa vergi denetmenleri, bıraksın büyük vergi kaçakçılarını, seyyar köfteci ve simitçinin peşine mi düşsün? Böyle vergi kaçakçılığıyla mücadele yöntemi mi olsun? İnsanlar haksızlığa uğradığında, hakkını arayabileceği yargı ve mahkemeler var. Baykal niçin bunları savunuyor?'' diye konuştu.
Ergenekon davası kapsamında İP Genel Başkanı Doğu Perinçek tutuklandığında, Baykal'ın ''Saygın politikacılar gözaltına alınıyor'' diyerek kendisine sahip çıktığını ileri süren Ergün, şunları söyledi:
''Bu sahip çıkmanın altında acaba, 1980'li yıllarda Aydınlık Dergisi'nde, 'Baykal'ın evine bir şirketten çantalarla şu kadar milyon dolar gönderildi' iddiaları mı var? Yoksa, Aydınlık Dergisi'nin bu iddialarına paralel olarak Doğu Perinçek ve arkadaşlarının elinde sizinle ilgili yeni iddialar mı var ki siz onlara sahip çıkma gereği duyuyorsunuz? Siz, 80'li yıllarda siyasi yasaklı olduğunuz dönemde avukatlık yaptığınızı ve bugünkü servetinizin kaynağını o gelirle elde ettiğinizi iddia ettiniz. Bu avukatlık gelirlerinden bugünkü servetinize kaynaklık eden gelirlerinizden, bir zahmet ne kadar vergi ödediğinizi açıklayıversenize...Belli ki iyi kazanç elde etmişsiniz. Bu iyi kazancın iyi bir vergisi olmalıydı. Ne kadar vergi ödediğinizi açıklayıverseniz. Bugün vergi kaçakçılığı konusundaki hassasiyetinizin altında, acaba sizin de geçmiş yıllarda bir vergi kaçakçılığınız mı var? Şimdiye kadar ödediğiniz vergiyi açıklamadığınıza göre, bir vergi kaçakçılığıyla karşı karşıya olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bunlar siyaset değil...
AK Parti'ye, Sayın Başbakan'a davalar açılırken, nasihatın biri bin para... 'Bağımsız yargıya güvenin, Anayasa'ya boyun eğin, şeriatın kestiği parmak acımaz' öğütlerini duyuyoruz. İşinize gelmeyen olaylar olduğu zaman, 'canım zaten memlekette yargı bağımsız değil, parmağımız acıyor...' Eskiden bunu gecekonducular yapardı. Belediye zabıtaları, jandarma bir kanunsuzluğu ortadan kaldırmaya gittiği zaman, hemen Türk bayrağı, Atatürk posteri açılır, İstiklal Marşı söylenir, güvenlik güçlerinin görevlerini yapmasına engel olunurdu. Eski gecekonducular gibi siyaset yapmanın alemi var mı?''
YAZIKLAR OLSUN
Ergün, iktidar ve Başbakan Erdoğan'a yönelik iftira ve çamur atıldığını, Almanya'daki Deniz Feneri davasıyla ilgili olarak Baykal'ın ''bunu basit bir dava olarak görmeyin, AK Parti'nin siyasetinin finansmanı meselesidir'' dediğini ifade ederek, ''Böyle bir iddiaya yazıklar olsun. AK Parti, finansman kaynağını defalarca ve en şeffaf şekilde açıklamasana rağmen bu iddiaları sürdürmek büyük ayıptır'' dedi.
Baykal'ın ''Başbakan'ın dünyanın en zengin 10 siyasetçisi arasında yer aldığı'' iddiasında bulunduğunu hatırlatan Ergün, ''Bu iddianın kaynağı malum medya grubu, yandaş medya... Oh ne güzel, ilişkiye bak, onlar sizi yönlendiriyor, siz onları savunuyorsunuz. Onlar size malzeme üretiyor, siz onların avukatlığını yapıyorsunuz. Böyle ilişkiye can kurban'' diye konuştu.
Son iddianın kaynağının Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Mehmet Yılmaz'ın yazısı olduğunu savunan Ergün, yazının bir bölümünü okuyarak şöyle konuştu:
''Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış. Elalemin ağzı torba değilmiş ki büzelim. Sizin için medya çevrelerinde, şöyle böyle diyorlar. Derler... 'Sizin için sahibinin kapısındaki en sadık, en çok sesi çıkan iyi bir eleman' diyorlar. Öyle mi, bilmiyoruz. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, elalemin ağzı torba değil ki büzelim. İşin acı tarafı, Sayın Baykal'ın da siyasette bu malzemeleri kullanmasıdır. Bakın, bu google farelerinin peşine takılmayın. Bu google, internet fareleri sizi iyi bir yere götürmez. Pis, karanlık bir iftira ve karalama kanalına sürükler ve oraya sürüklüyorlar. Bu pis ve karanlık iftira kanalı, sizi siyasette bunaltır, boğar ve bu kanaldan malum medyanın elinize tutuşturduğu Alman yapımı fenerle de çıkamazsınız. Bu fenerle de yolunuzu aydınlatamazsınız. Onun için bırakın google farelerinin peşine takılmayı, daha düz bir alanda siyaset yapın.
Türkiye'de siyasetin en büyük sorunu, sizin gibi bir muhalefetin olması, daha doğru adam gibi bir muhalefetin olmamasıdır. Türkiye, bu sorunu aşmak mecburiyetindedir. Sorun, anamuhalefetin bir şey üretememesi... Google, Vikipedia'nın ve malum medyanın kanallarından ve çöplüklerinden beslenerek siyaset yapmasıdır ve sonra gelip siyasetimizi iftira ve karalamayla kirletmesi sorunudur. Türkiye'de temiz ve dürüst siyaset yapılacaksa, önce temiz ve dürüst bir muhalefetin olması lazımdır. Türkiye'de temiz ve dürüst siyasetin öncelikle temiz ve dürüst muhalefetten başlaması, iftira ve karalama kampanyalarına yönelmeden yoluna devam etmesi gerekir.
Sayın Baykal'ın bu muhalefet yaklaşımını doğru bulmuyoruz, temiz ve dürüst olmadığını elaleme talkın verip, kendisi salkım yutan bir siyaset anlayışı olduğunu hatırlatmakta yarar var. Seçime daha 1 ay var, hiç olmazsa bundan sonraki siyaseti temiz ve dürüst şekilde sürdürün. Google farelerinin peşinde siyaseti sürdürmeyin, iftira ve karalama kanalarına girmeyin, oradan çıkın.''
BAZI YANLIŞ İLİŞKİLER SÜRDÜRÜLÜYOR
Ergün, Doğan Yayın Grubu Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy arasındaki telefon konuşmasının dinlenilmesinin sorulması üzerine, konunun iki boyutu olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Birincisi yasadışı boyutu... Hiç kimse yasadışı dinlemeye maruz kalmamalı. İkincisi ise kamuoyuna intikal ettikten sonraki boyutu. Kamuoyuna intikal ettikten sonra bazı yanlış ilişkiler sürdürülmektedir. Bu yanlış ilişkiler, kamuoyunun önüne düştükten sonra, sadece 'kim bunları sızdırdı?' boyutuyla değerlendirilmiyor. 'Bu tür yanlış ilişkiler niye sürdürülüyor?' diye de değerlendiriliyor. Bu tür yanlış ilişkiler olmamalı. Ama maalesef Türkiye'de yanlış ve çarpık ilişkilerin olduğunu bu tablolar önümüze koymaktadır.''
Bir gazetecinin, CHP MYK Üyesi Ali Kılıç'ın kendisi hakkında tazminat davası açtığını hatırlatması üzerine, Kılıç'ın iddialarını henüz yanıtlanmadığını, belgeleriyle ortaya koymadığını anlatan Ergün, Deniz Feneri ile ilgili belgelerin nasıl elde edildiğinin de açıklanamadığını söyledi. ''Alman Adalet Bakanlığı her isteyene dosya mı veriyor?'' diye soran Ergün, bunun, Kılıç ve bazı CHP'lilerin Alman makamlarıyla ''çok özel ilişkileri'' bulunduğunun bir kanıtı olduğunu iddia etti. Ergün, Kılıç'ın ''Almanya'da yanlış ve karanlık ilişkiler içinde olduğunu'' ve CHP'yi yanlış bilgilendirdiğini de ileri sürdü.
25.Şubat.2009 16:32:29