Helikopterin enkazına ulaşıldı

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • sak55
    Banned
    • 30-05-2008
    • 2059

    #31
    Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

    Büyük Birlik Partisi Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun düşen helikopteriyle ilgili senaryolar hemen yazıldı.

    UÇAKTA KİMLER VARDI
    BBP-POLİS ARBEDESİ
    YAZICIOÐLU'NU ARAMA ÇALIŞMALARI
    Yazıcıoğlu'nun son bir sene içinde 4 kez şaibeli trafik kazası geçirmiş olması bu iddiaların ortaya atılmasına en büyük sebep...

    Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin iddialar konusunda "Hayır bana böyle bir bilgi gelmedi" derken, Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcısı'nın olayı yakından takip ettiğini söyledi.

    HELİKOPTER NEDEN DÜŞTÜ
    Şahin helikopterin düşüşüne ilişkin şunları söyledi:

    Şahin, "Vallahi bu konuda uzmanlar birçok açıklama yapıyorlar. Bölgedeki hava şartlarının son derece olumsuz olduğunu, oraya giden başta basın mensupları olmak üzere yetkililer ifade ediyorlar. Yoğun bir sis var, hala kar yağışı var ve 2 metreye yakın olmuş. Acaba bu helikopter düştü veya iniş yaptı da uygun bir yere iniş yapamadığı için devrildi mi? Kar yağdığı için üstü mü kapandı? Bir çok ihtimal var" dedi.

    Yorum

    • zigana
      Senior Member

      • 26-01-2004
      • 3796

      #32
      Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

      RezillikFatih Altaylı yazdı..

      28.03.2009 13:04TÜRKİYE tam bir arama kurtarma rezaleti yaşadı. Helikopter kazasında kaybettiğimiz insanların kaçının helikopter düştüğü anda yaşamını kaybettiğini, kaçının enkazda donarak öldüğünü bilmiyoruz. Ama en azından bir kişinin, İhlas Haber Ajansı muhabiri kardeşimizin kazadan kurtulduğunu ama kendini gelişmiş zanneden bir azgelişmiş ülkenin vatandaşı olduğu için donarak can verdiğini biliyoruz. Kaza oluyor. Kazadan hemen sonra Turkcell'den koordinatlar isteniyor.
      Turkcell koordinatları veriyor. Turkcell'in koordinatları vermesinden sonra bir saati aşkın bir süre hiçbir şey yapılmıyor.
      Kaza yerinin koordinatlarının verilmesinden sonraki 69 dakika boyunca bölgede arama yapabilecek tek güç olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden yardım istenmiyor.
      Bu arada çok değerli bir saat kaybediliyor.
      Değerli, çünkü bölgede hava kararmadan önce kullanılabilecek 2 saatlik arama süresi 1 saatin altına iniyor.
      Rezalet bununla da sınırlı değil. Ortada bir koordinat karmaşası da var.
      Her kafadan bir ses çıkıyor. Elde doğru koordinatlar olmasına rağmen enkaz yanlış yerde aranıyor. Onca teknolojiye, onca imkâna rağmen bir adım ilerleme kaydedilemiyor.
      Ve kazadan 48 saat sonra enkaza ulaşmayı başaranlar 17 köylü oluyor.
      Ne böyle bir görevleri var, ne de onlardan böyle bir talep.
      Kendi kendilerine yola çıkıp 4 saatlik aramadan sonra enkazı buluyorlar.
      HABERTÜRK canlı yayınına bağlanan Remzi Gök isimli köylü, Didem Yılmaz'ın "Orada sizden başka kimse var mı?" sorusu üzerine şu tarihi cümleyi sarfediyor:
      "Yok yenge. Burada ne sizin askeriniz var, ne korucunuz"
      Sakın yanlış anlamayın; kaybettiğimiz her can değerli, herkes insan olarak aynı önemde.
      Ama Allah muhafaza bu helikopterde Başbakan Erdoğan da olabilirdi, Cumhurbaşkanı Gül de.
      Başbakan'ın Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nın Gül olması da önemli değil.
      Herhangi bir Başbakan veya herhangi bir Cumhurbaşkanımız da olabilirdi.
      Belli ki, biz onları da bulamayacaktık.
      Tarihe uçak kazasından canlı kurtulan Başbakanı'nı veya Cumhurbaşkanı'nı dondurarak öldüren ülke olarak geçecektik.
      Onca teknolojiye, onca imkâna rağmen.
      Teknolojiyi, helikopteri, baz istasyonunu ithal edebiliyoruz.
      Ama kafa ithal etmek mümkün değil.
      NOT: Bu kaza meydana geldikten sonra ne konuyla doğrudan ilgili Ulaştırma Bakanı'nın, ne de Sivil Havacılık Genel Müdürü'nün sesini duymadık. Acaba onlar da mı bir yerde mahsur kaldılar?
      Donmak
      HELİKOPTERDEN canlı kurtulanlar var ise ne hissettiklerini anlayabiliyorum.
      1985 yılıydı.
      Tuz Gölü'nde avdaydım.
      Akşam saatlerinde cipi Kaldırım yakınlarına bırakıp gölün içlerine doğru yürüyerek av bölgesine vardım.
      İnanılmaz soğuk bir havaydı. Eksi 15'i görmüştük termometrede.
      Tuz Gölü buz tutmuştu. Gölde buzları kıra kıra ilerliyordum.
      Üzerimde dedemin verdiği kutup giysileri vardı.
      Birkaç saatlik avdan sonra gece 10 gibi jipi bıraktığım yere dönmek için yola çıktım.
      Ancak mehtapsız gecede tersim dönmüştü ve jipi bulamıyordum.
      Karanlıkta uzak köylerin ışıkları ile yakın köylerin ışıkları birbirinden ayırt edilemiyordu.
      Sonunda aracı bulamayacağıma karar verip, kaybolma riskini ortadan kaldırmaya karar verdim.
      Göldeki yüzlerce minik adadan birine çıktım.
      Ve gün ışıyıncaya kadar 8 saat durmaksızın yürüdüm.
      Soğuk içime işliyordu ama Allah'tan kuru bir havaydı.
      Durup oturursam yorgunluktan uyuyacağımı ve bir daha uyanmayacağımı biliyordum.
      Durmaksızın adanın çevresinde yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm.
      Soğukta yüzüm uyuşuyor, burnum yerinden kopacak gibi oluyordu.
      Ayaklarımı hissetmez olmuştum.
      Sonunda sabah oldu. Gün ışıdı ve nerede olduğumu anladım.
      Geri dönerken yolda beni aramaktan yorgun düşmüş Zincirlikuyu köylüleriyle karşılaştım.
      Onlar da bütün gece beni aramışlardı ve ümidi kesmişlerdi. Bizi ahırında misafir eden Tacir Ağa,' "Bu soğukta çobanlar bile dayanamıyor. Seni çoban yapalım" diye boynuma sarıldı. Helikopterdekiler yarasız beresiz kurtulsalardı belki onların da böyle bir şansı olabilirdi.
      Ama yaralı birinin o soğuktan sağ çıkması imkânsızdı.
      İmkânsız...
      NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
      Azgelişmişliğin bir bütün olduğunu anladığımız zaman

      Yorum

      • zigana
        Senior Member

        • 26-01-2004
        • 3796

        #33
        Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

        ''Zannedersin Himalaya’dır''
        Yılmaz Özdil, kamuoyunun tepkisine neden olan kurtarma çalışmalarını eleştirdi..
        28 Mart 2009 / 11:30



        Zannedersin Himalaya’dır

        41 derece
        3 dakika 44 saniye kuzey

        28 derece

        51 dakika 8 saniye doğu

        *

        Şu an... Bu satırları yazdığım

        çalışma odamın koordinatları.

        *

        Çünkü...

        Abonesi olduğum GSM şirketinin böyle bir hizmeti var.

        "Neredeyim" yazıp, 7777’ye mesaj atıyorsun, bi kaç dakika sonra şak diye cevap geliyor.

        *

        Şehir içinde 300-500 metre, şehir dışında en fazla 1-1.5 kilometre sapma gösteriyor. Okadar hassas.

        *

        Ver bu koordinatları havacılık veya harita bilgisi olan birine, gözü kapalı eliyle koymuş gibi bulur beni.

        *

        Abuk sabuk reklamlar yapıp, 3 kuruşa indirdik, 1 kuruşa indirdik filan gibi, dini imanı paraolmuş millete "ucuzluk" müjdeleri verileceğine, bu tür "hayat kurtaran bilgiler"verilseydi, Muhsin Yazıcıoğlu ve diğer 5 kişi çoktan bulunmuş olurdu.

        *

        Çalıştığı kurum, o telefon eden gazeteci arkadaşıma 7777’yi öğretseydi, önce konumunu öğrenir, sonra 112 Acil’i arardı.

        *

        Sağlık Bakanlığı, 112 Acil’de çaresizce çırpınan o kızcağıza 7777’yi öğretseydi, "Gazeteciarkadaşım, lütfen 7777’ye mesaj at, sonra hemen beni tekrar ara" derdi.

        *

        İçişleri Bakanlığı, 155 İmdat’taki polis memuruna 7777’yi öğretseydi, o polis memuru, en azından 112 Acil’deki kızcağıza öncelikle ne yapması gerektiğini söylerdi.

        *

        Veya...

        Sağlık Bakanlığı, 112 Acil’de çaresizce çırpınan o kızcağıza teknolojik eğitim vermiş olsaydı, "Benimle konuşmaya devam et, yerini bulmaya çalışıyoruz" diyeceğine,"Telefonu kapat, benimle konuşmaya devam edersen şarjın 10 dakika sonra tükenir,konuşmazsan, stand-by konumunda 5-6 saat dayanır, sinyal yaymaya devam eder, seni bulmamız kolaylaşır" derdi.

        *

        Uzatmayayım...

        Bizim Başbakan’ın, miting meydanlarında "Bırak davarı, koyun güdemez bunlar" dediği dakikalarda, Beyaz Saray’daki Obama, uzay mekiğindeki astronotlarla canlı yayındasohbet ediyordu.

        *

        Neymiş efendim, Sikorsky’ler kalkmış da, komandolar gelmiş, gece görüş sistemleridevredeymiş, Casa uçakları arıyormuş falan...

        İş işten geçtikten sonra Awacs göndersen, hikáye!

        *

        Adresi bilmen lazım... Adresi.

        *

        Adresi bilmezsen, göt kadar arazi, sana Himalaya kadar büyük gelir!

        *

        Ve, bu kafayla gidersen Türkiye... O kriz masasında anca o*** oynarsın.

        Yorum

        • Sniper®
          Senior Member
          • 22-06-2005
          • 12987

          #34
          Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

          Yine de terbiye insanlar için verilmiş bir sıfat, hakim olmak lazım. Uzaktan davulun sesi daima güzel gelir. Önemli olan o uzağı gidip yakından görmektir.

          Yorum

          • zigana
            Senior Member

            • 26-01-2004
            • 3796

            #35
            Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

            ''Kurtaramama'' operasyonunda rezalet !
            Rezalet ! Dün öldü denilen 6 kişi için bugün "4'ü bulundu, Muhsin Yazıcıoğlu dahil 2 kişi yok" denildi. Ancak çok geçmeden gerçek acı haber geldi..
            28 Mart 2009 / 12:32



            İLGİLİ HABERLER
            Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesine ulaşıldı..


            HABER3.COM

            Kafalar karıştı.. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun düşen helikopteri aranırken tarihin en büyük rezaletlerinden birine imza atıldı.
            Tamamen bir bilgi karmaşacası içerisinde devam eden kurtarma operasyonu, bugün gelen çelişkili bilgilerle kelimenin tam anlamıyla bir rezalete döndü.

            Dün öldü denilen 6 kişi için bugün "4'ü bulundu, Muhsin Yazıcıoğlu dahil 2 kişi yok" denildi. Ancak çok geçmeden gerçek acı haber geldi.. 6 kişinin de cenazesine ulaşıldı !

            DÜN "HERKES ÖLDÜ" DENMİŞTİ..

            Dün enkaz alanına ilk ulaşan 17 köylü Muhsin Yazıcıoğlu'nun da aralarında bulunduğu 6 cesede ulaştıklarını canlı yayında paylaşmasının ardından tüm Türkiye yasa boğulmuştu. Başbakan Erdoğan da yaptığı açıklamada bu bilgiyi doğrulamıştı.

            KORUCU VE KÖYLÜLER BULMUŞTU

            Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişiyi taşıyan helikopter Keş daşlarının eteklerinde dün bulunmuştu. Enkaz, arama çalışması yapılan bölgenin tam ters tarafında, korucu ve köylülerden oluşan 17 kişilik bir ekip tarafından rastgele bulunmuştu.. O ekiptekilerden bir çok isim TV kanallarının canlı yayınlarına bağlanmış ve 6 kişinin cesetlerini bulduklarını söylemişti.

            BAŞBAKAN BİLE "ÖLDÜLER" DEMİŞTİ
            Akşam saatlerinde ise Başbakan Erdoğan, Yazıcıoğlu ve diğer 5 kişinin öldüğünü duyurmuş ve “Başsağlığı” dilemişti..

            Ancak dün gece şiddetini artıran kar ve tipi nedeniyle köylüler ve onlardan sonra bölgeye ulaşan askeri-sivil ekipler geri dönmek zorunda kalmıştı.
            BAKAN SABAH BAŞKA KONUŞTU..
            Bugün yeni bir kafile daha coğrafi şartların zor olduğu bölgeye ulaştı.. Bugün yani helikopter düştükten 3 gün sonra enkaza ulaşabilen

            Devlet yetkilileri henüz 4 cesede ulaşıldığını ve bu cesetlerin arasında ise Muhsin Yazıcıoğlu'nun olmadığını açıkladı.

            Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek: "4 cesede ulaşıldı, 2 kişi aranıyor. Bulunanlar arasında Muhsin Yazıcıoğlu yok. Savcılık olay yerinde incelemeyi sürdürüyor. İlk tespite göre helikopter gövdeden çarptı" dedi.

            BBP'LİLER TEPKİ GÖSTERDİ

            Yazıcıoğlu'nun bulunamamış olmasının ardından dün akşam yapılan "herkes öldü" açıklamaları BBP'lileri kızdırdı.. BBP'li yetkililer, "Herkesin öldüğüne ilişkin açıklamayı kim nasıl yaptı? Basın organları bunu nasıl duyurdu?" diye tepki gösterdi.

            VE SONUNDA RESMİ AÇIKLAMA GELDİ..

            En sonunda resmi açıklama BBP'den geldi.. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü resmen açıklandı.

            BBP Genel Merkezi önünde kameralar karşısına geçen BBP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Topçu, Yazıcıoğlu'nun da aralarında bulunduğu 6 kişinin öldüğünü söyledi..

            Yorum

            • zigana
              Senior Member

              • 26-01-2004
              • 3796

              #36
              Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

              Kazadaki tuhaf ayrıntıları neler?

              Bu, kendiliğinden bir kaza olabilir mi? Olabilir. Ama ortada bazı tuhaflıklar da var. Bu tuhaflıklar atlanmamalı.




              Ali Bulaç/Zaman
              Bu yazıyı yazdığımda Muhsin Yazıcıoğlu`nu ve beş kişiyi taşıyan helikopter bulunmuş, Yazıcıoğlu ve beş arkadaşının vefat ettiği açıklanmıştı. `İnna lillahi ve inna ileyhi raciun (Biz Allah`a aidiz ve (yine) O`na döneceğiz)!..` Allah rahmet etsin, nur içinde yatsınlar.

              Bu, kendiliğinden bir kaza olabilir mi? Olabilir. Ama ortada bazı tuhaflıklar da var. Bu tuhaflıklar atlanmamalı. Önce Yazıcıoğlu`yla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

              İnsanlar `hasbî` ve `hesabî` olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Siyasetçilerin kahir ekseriyeti hesabîdir. Yazıcıoğlu ise bu sınıftan bir insan değildi. Görüşlerini beğenmeyebilirsiniz, ama onun mert, dürüst, açık yürekli, cesur, fedakâr ve samimi bir insan olmadığını söyleyemezsiniz. İdeal politiği reel politiğin önünde tutan bir Anadolu delikanlısıydı.

              Onunla üç hafta önce görüşme fırsatım oldu. Verdiği kahvaltıya giderken bir anda ayağım döndü, sanki yarım metre havaya fırlayıp yere düştüm. O arada sağ dizim ve tabii pantolonum parçalandı. Geri dönmedim, toplantıya gittim. Beni öyle görünce çok üzüldü, hastaneye göndermek istedi, kabul etmedim. Bana, `Artık sana bir takım elbise borcum var, İzmir`de bir arkadaşım var, o beni giydirir, beden numaranı söyle, hemen arayayım.` dedi. Çok ısrar etti, kabul etmedim.

              Erken gittiğim için onunla yaklaşık bir saat konuşma fırsatını buldum. Seçim gezilerinin yoğunluğundan bahsetti. Bu sefer Sivas`tan emin görünüyordu, belediye seçimlerini kazanacaklardı. Söz döndü dolaştı Ergenekon davasına, Cizre-Silopi hattında açılan ölüm kuyularına geldi. 7 Mart tarihli yazımda da değindiğim gibi faili meçhuller konusunda önemli bilgiler verdi, ilginç değerlendirmelerde bulundu. Bazı şeyleri `yazılmaması kaydı`yla anlattı. Onun değerlendirmesine göre, bu önemli olay `bütün boyutları`yla ortaya çıkarılmayacaktı; gerektiği kadarıyla aydınlatılacaktı. Bir ara kendisi sözü, son senelerde işlenen bazı cinayetlere Alperen Ocakları`nın nasıl karıştırılmak istendiğine getirdi. Herhangi bir korkusunun olmadığını, bunun planlı olduğunu, bazı çevrelerin kendilerini bu işlere karıştırmak istediklerini belirtti.

              Seçim sonrasında hem bu konuların üzerine gitmeyi, hem genel siyasete ilişkin bir açılım yapmayı planlıyordu.

              Evet, helikopter olayı tabii ki salt bir kaza olabilir. Ama `tuhaf` gelen bazı noktalar var:

              1) Yazıcıoğlu, helikoptere binmek isteyen biri değil. Basına da yansıdığı kadarıyla, bunu kendisine teklif edenlere, `Beni öldürmek mi istiyorsunuz?` demişti.

              2) Bu model helikopterlerin çok güvenli olmadığı yolunda söylentiler var, acaba kiralanırken yeterince araştırmalar yapıldı mı?

              3) Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını almadan önce helikopterin bulunduğu yerden ayrılıp bir müddet sonra döndüğü söyleniyor. Helikopter sadece yakıt mı aldı, kimler yanına yaklaştı?

              4) Helikopterin düştüğü bilgisinin gelmesiyle ciddi olarak aramalara başlanması arasında geçen zaman aralığı ihmal edilmeyecek kadar önemli. Bu arada bir tür `bilgi kirliliği` ortalığı kapladı, helikopterin bulunduğu, yaralıların Kayseri`de tedavi altına alınmak üzere yola çıkarıldığı söylendi. Ciddi arama, karanlık bastıktan sonra başladı. Bu bilgileri kim ve hangi amaçla yaydı?

              5) İlk aramada yanlış koordinatların kullanıldığı söylendi, 1,5 gün sonra başka yönde arandı. Bu, bariz bir hata değil mi?

              6) Bunca dinleme sistemleri ve yüksek teknolojinin geliştiği bir dünyada `Ergenekon davasında bu teknolojinin ne kadar başarıyla kullanıldığını görüyoruz- koca bir helikopterin ve cep telefonları olan beş kişinin `İHA muhabiri 112`yi arayıp dakikalarca konuşuyor- bulunamaması `tuhaf` değil mi?

              Bu istifhamlar olmasa bile, ortada bir yetersizlik olduğu açık. İçim rahat değil. Yazıcıoğlu, önümüzdeki dönemde siyaseti `Sivas ve Orta Anadolu`dan çıkarıp Türkiye`nin sathına yaymak` istiyordu. Bu kadar önemli bir şahsiyetin bir kazaya kurban gitmesi bana inandırıcı gelmiyor. Muhsin Yazıcıoğlu, `Sonsuzluğun Sahibi`ne giderken bu gökkubbede hoş bir seda bıraktı. İla rahmetillah!..

              Yorum

              • emin_070
                Senior Member
                • 03-07-2006
                • 3337

                #37
                Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                Allah rahmet eylesin, cennet mekanları olsun......

                Yorum

                • zigana
                  Senior Member

                  • 26-01-2004
                  • 3796

                  #38
                  Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                  KAFALARI KARIŞTIRAN 6 ŞOK SORU




                  28 Mart 2009 13:19
                  Seçimlerden hemen önce gerçekleşen kaza, akıllarda derin soru işaretleri bırakırken, helikopterin düşüş nedeninin medyada sorgulanmaması dikkat çekiyor.
                  Cevap bekliyorlar!..
                  Helikopter kazasının aydınlanması için cevabı verilmesi gereken 6 soru... Ergenekon 2. İddianamesi’nin açıklandığı gün ve seçimlerden hemen önce gerçekleşen kaza, akıllarda derin soru işaretleri bırakırken, helikopterin düşüş nedeninin medyada sorgulanmaması dikkat çekiyor.
                  Geçmişte benzer kazalarda televizyon ekranlarında pek çok teknik personel konuk edilir ve kazanın nedeni üzerine görüş alınırdı. Bina çökmesi gibi olaylarda bile ekranlara onlarca mimar, mühendis çıkartılırken, Yazıcıoğlu’nun kazasında bu yapılmadı.
                  Bu durum düşen helikopterin, Aydın Doğan’ın damadı Ali Sabancı’nın şirketine ait olması şeklinde yorumlansa da ortada kapatılmayacak kadar ciddi durum var.

                  1 - HANİ HELİKOPTER YAVAŞ DÜŞMÜŞTÜ?
                  Helikopterin yerini bildiren ELT cihazının sinyal vermemesinin sorgulanması üzerine Helikopter’in sahibi Medair'in yetkilisi Çağatay Özdoğru, "Electronic Location Transmitter (ELT). Bu cihaz var. Olmaması diye bir şey mümkün değil. Yalnız bu cihaz çok şiddetli çarpmalarda devreye girer. Dolayısıyla, tahminimiz çok şiddetli bir çarpma olmadı, o yüzden de alet devreye girmedi. Otomobildeki hava yastığı gibi yani. Bir düşme var... Zaten gazeteci arkadaş da yaşıyordu. Dün 16.00-16.30 sularında bir tek ayağında kırık vardı. Helikopterde parçalanma vesaire olduğunu zannetmiyoruz, bir düşüş oldu, ama bir çakılma olmadı diye düşünüyorum.” demişti.
                  Ancak helikopter bulunduğunda paramparça olmuş ve parçaları 130 metre alana yayılmıştı. Üstelik çarpma anında İHA Muhabiri hariç herkes ölmüştü. Bu durumda şirketin savunması tamamen çökmüş oluyor. Şirketten cihazın çalışmamasıyla ilgili yeni bir açıklama yok.
                  Bu durumda: O cihaz o helikopterde var mıydı yok muydu? Varsa patlamalı kazalarda bile kendini koruyan ve çalışması gereken cihaz neden çalışmadı?

                  2 � KULE’YE BİLGİ NEDEN VERİLMEDİ?
                  Her uçuşta kuleye verilmesi gereken uçuş rotası ve irtifa raporu neden ortada yok? Helikopter pilotu ve firma aklına estiği gibi kontrolsüz, kuleye bildirmeden yapılan bu uçuşu nasıl açıklıyor?
                  3 � HELİKOPTERİN BAKIM RAPORLARI NEREDE?
                  Düşen helikopter modeli hakkında yayınlanan mesajda, ABD Federal Havacılık Dairesi (FAA), Muhsin Yazıcıoğlu'nun da düştüğü helikopter modeli olan Bell 206 tipi helikopterler için 19 Mart 2009 tarihinde acil koduyla bir uyarı yayımladı. Amerikan Federal Havacılık Kurulu'nun (FAA) 2009-07-52 madde numaralı 19 Mart 2009 tarihli uyarı mesajında, 206 serisi helikopterlerin her uçuştan önce aşınmış olan parçalarının değişmesi gerektiği vurgulandı.
                  Helikopter’in düzenli bakım raporları var mı? En son bakım ne zaman yapıldı? Şirket neden bu konuda sessiz?

                  5 � PİLOT NEDEN GERİ DÖNMEDİ?
                  Pilotaj hatası var mı? Helikopter burun üstü dağa neden çakıldı? Sis varsa, geri dönmesi gereken helikopter neden dönmedi?
                  6-KAZANIN HEMEN SONRASI MEDYAYA SAÐ HABERLERİNİ KİM VERDİ?
                  Helikopter kazasının hemen sonrası medyada müthiş bir bilgi kirliliği yaşandı.İlk gelen bilgilerde Yazıcıoğlu'nun sağ olduğu haberleri kimler tarafından ortaya atıldı? Enkaz mahalline ulaşan ve korucu olduğu iddia edilen kişiler neden ilk önce yetkilileri değil de medyayı aradılar?

                  Aktif Haber

                  Yorum

                  • zigana
                    Senior Member

                    • 26-01-2004
                    • 3796

                    #39
                    Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                    DÜŞEN HELİKOPTERDEKİ BÜYÜK AYRINTI




                    28 Mart 2009 08:03
                    Samanyoluhaber.com'dan Abdullah Abdülkadiroğlu, bugünkü köşesinde çok önemli bir konuya değindi.
                    NİYE ISRARLA ‘BBP HELİKOPTERİ’ DENİYOR?
                    Büyük Birlik Partisi Genelbaşkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun da hayatını kaybettiği helikopter kazasında üzerinde neredeyse hiç durulmayan bir konu var.

                    Konu azıcık gündeme geldi ve hemen üstü kapatıldı.
                    Ne biliyor musunuz ?
                    Helikopterin gerekli teçhizata sahip olup olmadığı, gerekli donanımların helikopterde bulunup bulunmadığı, eğer teçhizat varsa bunların çalışıp çalışmadığı.
                    Helikopterde sinyal cihazı bulunması yetmiyor. Acaba sinyal cihazı çalışıyor muydu ? Cihazın şarjı var mıydı ?
                    Bunlar hep önemli sorular.
                    Helikopterde sinyal cihazı vardı demek meseleyi çözmüyor.
                    Şimdi düşünün her şeyi en ince ayrıntısına kadar irdeleyen medyamız sizce niçin bu konu üzerinde yeteri kadar durmadı ?
                    Uğur Dündar ya da Mehmet Ali Birand ya da CNN Türk’ün habercileri niçin konuyu hep pas geçti. Niçin Hürriyet, Milliyet, Vatan bu olayı büyütmedi ?
                    Niçin helikopter “BBP Helikopteri” olarak lanse edilip duruldu ?
                    Oysa rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bu helikopteri kiraladıklarını kazadan dakikalar önce bizzat söylemişti.
                    Uçanla kaçanın bile ellerinden kurtulamayacağı Doğan Medyası acaba niçin helikopteri sorgulamaya hiç yanaşmadı ?
                    Niçin hep arama çalışmalarının uzaması ve yanlış yerlerde arama yapıldığı üzerinde duruldu ?
                    Yoksa arama çalışmalarının bilinçli olarak uzaması ve yanlış yerlere yönlendirilmesi mi sağlandı ?
                    Acaba helikopter kazasından hemen sonra Yazıcıoğlu’nun iyi olduğu hatta Kayseri’ye hastaneye götürüldüğü bilgisi bilinçli olarak mı kamuoyuna pompalandı ?
                    Bunları hiç düşündünüz mü ?
                    Gelin düşünelim.
                    Bütün bu soruların gündeme gelmemiş olması sizce normal mi ?
                    Hayır normal değil.
                    Yoksa bunda bir iş olmasın ?
                    Şu bilgilere dikkat edin.
                    Düşen helikopter Med-Air adlı firmaya ait.
                    Bu firma Ali Sabancı’nın.
                    Ali Sabancı ise Aydın Doğan’ın damadı.
                    Diğer bir deyişle düşen helikopter Doğan Grubunun patronu Aydın Doğan’ın kızı Vuslat Doğan Sabancı’nın eşine ait.
                    Sizce Doğan gazete ve televizyonları kendi patronlarının kızının firmasını zor duruma düşürecek soruları irdeler mi ?
                    Helikopterde bulunan hayati öneme sahip cihazların çalışıp çalışmadığı incelemelerden sonra belli olacak.
                    Şimdi düzeltelim.
                    Düşen helikopter ‘BBP helikopteri’ değil.
                    Doğan’ın kızının ve damadının helikopteri.

                    samanyoluhaber

                    Yorum

                    • zigana
                      Senior Member

                      • 26-01-2004
                      • 3796

                      #40
                      Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                      OTOPARKTAKİ BOMBALI MİNİBÜSÜN HEDEFİ YAZICIOÐLU MUYDU?




                      28 Mart 2009 12:08
                      Cafesiyaset'in Ankara Temsilcisi Muhammet Kutlu, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu hakkında ilginç bir iddiada bulundu. Kutlu, Yazıcıoğlu'nun yazmaması konusunda uyardığı bir konuyu bugün kaleme aldı.
                      Muhammet Kutlu'nun analizi...
                      Ankara’da gazetecilik yapıyorsanız, algılarınız zamanla her yönden gelen duyumlara, bilgilere açık olmaya başlıyor. Aslında bu gerçek, her ülke başkentinde böyle. Başkentte haberciyseniz, zamanla her seviyede devlet görevlilerinden, akademisyenlerden, emniyet ve istihbarat çevrelerinden tanıdıklar ediniyorsunuz. Böyle bir ortamda, dost sohbetlerinde geçen konular, algılarınız güçlüyse çok önemli olayların ipuçlarını verebiliyor.
                      2007 yılının ortalarından itibaren, bazı ortamlarda, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu aleyhinde bir şeyler tezgâhlandığı yönünde değerlendirmeler yapıldığına şahit olmuştum. Türkiye gibi bir ülkede, milliyetçi bir partinin lideri için her zaman bu türden oyunlar, planlar hazırlanabileceği düşüncesiyle fazla önemsemedim.
                      Ardından, Türk istihbarat kuruluşlarıyla içli dışlı bir işadamının, bir Avrupa başkentinde, kendisi gibi istihbarat çevreleriyle bağlantılı birileriyle sohbet sırasında aldığı bir bilgi kulağıma geldi.
                      Bu bilgiye göre, söz konusu sohbette, Türkiye’de peş peşe gerçekleşen bazı sansasyonel cinayetler konuşulurken, dünyanın en büyük gizli servislerinden birinin elemanı, arkadaşı olan Türk işadamına dönerek, “Şu sizin aşırı milliyetçi partinin lideri olan Muhsin Yazıcıoğlu’na yönelik operasyon başlatıldı. Önce bu tür cinayetlerle arasında bağ kurulacak. Kamuoyunda gözden düşürülmesi sağlanacak. Eğer bundan beklenen sonuç alınamazsa ortadan kaldırılacak” demişti.
                      Çok şaşıran işadamı da, ilk fırsatta BBP’li tanıdıklarına ve Yazıcıoğlu’na sempati duyduklarına inandığı bazı istihbaratçılara konuyu aktarmıştı. Kulislerde anlatılanlara göre, istihbaratçılar da uygun bir şekilde Muhsin Yazıcıoğlu’nu bilgilendirmişti. Bununla da kalmamışlar, BBP lideri ve parti çevresinde gerekli tedbirleri almışlardı.
                      Söz konusu bilginin, iyi haber alan bazı gazetecilerde de olduğunu görünce ciddi olabileceğini düşündüm. Birlik Akademisi’nin 2007 Ekim sonunda TOBB’da düzenlediği “Nasıl Bir Anayasa” konulu panele katılan Muhsin Yazıcıoğlu’na, hakkında düzenlendiği konuşulan söz konusu komployu sordum.
                      Muhsin Yazıcıoğlu, panelden ayrılarak çıkışa yöneldiği sırada sorduğum bu soru karşısında birden durdu. Beraberindekilere biraz beklemelerini söyledi. Rahat konuşabileceğimiz bir köşeye çekildik. Tam olarak neler duyduğumu sordu. Ben anlatırken elini çenesine götürerek dikkatle dinledi. Piyasada konuşulanları aktarınca da, “Bu tür duyumlar sıklıkla geliyor bize de. Ama bu konuyla ilgili özel bir bilgi gelmedi. Tabi gelişen olaylara ve medyada aleyhimizde çıkan haberlere bakınca gerçeklik payı olduğunu düşündürüyor açıkçası” dedi.
                      Yaklaşık bir buçuk ay kadar önce, 11 Eylül saldırısının yıl dönümünde, Kurtuluş Katlı Otoparkı’nda ele geçirilen patlayıcı dolu minibüsün kendisiyle ilgisi olup olmadığı hakkındaki görüşünü sorduğumda ise, elini tekrar çenesine götürdü ve işaret parmağını ısırarak, “Ya Cuma günleri namazı hep orada kılıyoruz. Partiye de elli metre mesafede. Arkadaşlar sağ olsunlar iyi bir çalışmayla zamanında bulmuşlar” diye karşılık verdi.
                      Bu yöndeki söylentilerin piyasada konuşulduğunu öğrenmekten oldukça rahatsız olduğu anlaşılıyordu. Sonra aniden konuyu değiştirerek, “Bize tehdit bu ara PKK’dan geliyor. Güneydoğu’ya yapacağımız geziyi öğrenince haber gönderdiler. Gel de görelim diye. Biz de inadına planladığımızdan daha uzun bir gezi yaptık. Bunu yaz istersen” dedi.
                      Bense “Bunu da yazarız efendim ama öbür konuyla ilgili düşünceleriniz daha çarpıcı olurdu” diye üsteledim.
                      Muhsin Yazıcıoğlu ise “Muhammet, o sıkıntılı bir konu. O konuya hiç girmesek daha yerinde olur” diyerek kibarca yazmamamı istedi. Ben de yazmayacağım konusunda söz verdim.
                      Şimdi, bu kahredici helikopter kazasından sonra yazmam gerektiğini düşündüm.
                      Özellikle;
                      -Hiç tarzı olmadığı ve partisinin büyük bir mali sıkıntı yaşadığı dönemde helikopter kiralama konusunda ikna edilmesi. Helikopter kiralamayı hiç istemediği, “Bırakın bu helikopter işini. Hava var diyorlar. Beni öldürtecek misiniz?” dediği halde ısrar edilmesi.
                      -Helikopterin düştüğü anda, İHA muhabiri İsmail Güneş’in, dakikalarca telefonla konuşmasına karşın yerlerinin tespit edilememesi.
                      -Helikopterde bulunan ve yer belirtme sinyali veren ELT adlı kahrolası cihazın, helikopterin paramparça olduğu çarpmaya rağmen çalışmaması.
                      -Bölgedeki köylülerin, helikopterin irtifa kaybederek üzerlerinden geçip, hemen yukarıdaki dağa büyük bir gürültüyle düştüğünü görerek Jandarmayı aramasına karşın, bu ihbarlarının dikkate alınmaması. Aramaların tümüyle aksi istikamete yönlendirilmesi.
                      -Hergün onlarca casus uyduları ülkemizin üzerinden geçen, başta ABD olmak üzere batılı müttefik ülkelerden destek istenmesinin, iki gün boyunca kimsenin aklına gelmemesi.
                      -ABD’de yaşayan bir Türkün, NASA’da çalışan bir mühendis arkadaşından rica etmesiyle, 27 Mart gece 23.00’te enkazın koordinatlarının tespit edilmesi gibi, pek çok kafa kurcalayan unsurun da bir araya geldiği göz önüne alındığında, bu duyumla ilgili olarak Muhsin Yazıcıoğlu ile yaptığımız görüşmeyi yazmamak, o büyük devlet adamının anısına ihanet olurdu.
                      İşte yazdım� Şimdi top, sorumlu makamlarda bulunan yöneticilerde. Bakalım bu konularda ne gibi açıklamalar yapacaklar.

                      cafesiyaset

                      Yorum

                      • zigana
                        Senior Member

                        • 26-01-2004
                        • 3796

                        #41
                        Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                        HELİKOPTER DOÐAN'IN DAMADININ OLUNCA...




                        28 Mart 2009 14:01
                        Düşen helikopterin Aydın Doğan'ın damadının şirketinin olması haberleri nasıl etkiliyor? Düşen helikopterde ELT cihazının sinyal vermemesi ilginç biçimde merkez medyada sorgulanmıyor.
                        Daha önce düşen Atlasjet ve THY uçaklarıyla ilgili cıvata bilgilerine kadar merkez medya tarafından haberleştirilmişti.

                        Ancak bu sefer tüm tepkiler arama kurtarma çalışmaları üzerine yoğunlaştırıldı. Neredeyse teknik konuda hiçbir haber yapılmadı.

                        İşte bu noktada ortaya çok kritik bir bilgi çıktı. Helikopter'in sahibi olan şirket Ali Sabancı'nın�

                        Ali Sabancı ise Aydın Doğan'ın kızı Vuslat Doğan Sabancı'yla evli.

                        Şimdi kamuoyunda akla su soru geliyor: Daha önceki kazalarda ekranı teknik elemanlarla dolduran Doğan Grubu'nun bir tek helikopter pilotu, bir tek helikopter teknisyenini ekranlara çıkarmamasının ardında “DAMAT FAKTÖRÜ” mü var?

                        Hatırlayacağınız üzere kazadan sonra helikopterin sahibi şirketin yetkilisi Çağatay Özdoğru'ya mikrofon tutulmuş ve Özdoğru; "Electronic Location Transmitter (ELT). Bu cihaz var. Olmaması diye bir şey mümkün değil. Yalnız bu cihaz çok şiddetli çarpmalarda devreye girer. Dolayısıyla, tahminimiz çok şiddetli bir çarpma olmadı, o yüzden de alet devreye girmedi. Otomobildeki hava yastığı gibi yani. Bir düşme var... Zaten gazeteci arkadaş da yaşıyordu. Dün 16.00-16.30 sularında bir tek ayağında kırık vardı. Helikopterde parçalanma vesaire olduğunu zannetmiyoruz, bir düşüş oldu, ama bir çakılma olmadı diye düşünüyorum.” demişti.

                        Yani bir nevi bu açıklamayla şirket “hava yastığı” mantığıyla aklanmıştı.

                        Oysa İHA muhabirinin konuşmalarından anlaşılıyor ki, helikopter düştüğünde herkes baygın, İHA Muhabiri'nin ise ayağı kırık.

                        Helikopterin içindeki yolcuları bu hale getirecek şiddette bir kazada LSC cihazının çalışmaması mümkün mü? ELT cihazı bu durumda çalışmayacaksa hangi durumda çalışacak. Helikopter paramparça olup içindeki herkes ölünce mi?

                        ELT cihazının amaca yerini bildirip insanların biran önce kurtarılması değil mi?

                        Ayrıca o helikopter niye düştü? Bir arızası var mıydı? Bakımları tam mıydı? Bu konuda neden tek bir soru sorulmuyor?

                        İşte bu soruların daha önceki kazalarda ekranları teknik elemanlarla dolduran Doğan Grubu Televizyonlarında, ve sayfalarını teknik elemanlara açan Doğan Grubu Gazeteleri'nde sorulmaması akla tek şeyi getiriyor;

                        Damat Faktörü�

                        Postmedya

                        Yorum

                        • zigana
                          Senior Member

                          • 26-01-2004
                          • 3796

                          #42
                          Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                          Suikast olabilir mi?
                          En yakınlarından BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, helikopterle seyahat konusu ilk açıldığında, Muhsin Yazıcıoğlu'ndan aldıkları tepkiyi şöyle aktarmış:



                          28 Mart 2009 08:36
                          En yakınlarından BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, helikopterle seyahat konusu ilk açıldığında, Muhsin Yazıcıoğlu'ndan aldıkları tepkiyi şöyle aktarmış: "Bırakın bu helikopter işlerini, hava koşulları kötü olunca uçamayız. Tehlikeli bir şeyler olur. Beni öldürecek misiniz?"
                          Kırmızı helikopteri TV'de ne zaman görsem bu tepkiyi hatırlıyorum. Siyaset böyle bir şey, siz istemeseniz -hatta itiraz etseniz- de sizi o helikoptere bindirirler...
                          Son zamanlarda devlet adamlarının yediği-içtiğine dikkat ediliyor; cumhurbaşkanı ve başbakanın yanında gözleri yediklerinde olan insanlar var. Bugün en kolay suikast türü 'gıda zehirlenmesi' çünkü... Yakın geçmişin muhataralı günlerinde, Org. Hilmi Özkök de, bir süre sefertasıyla ev yemeği taşımıştı Genelkurmay Başkanlığı'na...
                          Benzer bir tedbir binilen araçlar için de düşünülmeli, düşünülmüşse daha dikkatli olunmalı; özellikle de tekerlekleri yerden kesilen araçlar için... Org. Eşref Bitlis'i kendisine en çok ihtiyaç duyulan bir zamanda garip bir uçak kazasında kaybetmiştik (17 Şubat 1993). Pakistan lideri Ziya-ül Hak olağanüstü dikkatliydi; dikkatinin dağılması için Amerikan Büyükelçisi Arnold Raphel ile birlikte seyahat etmesi gerekmişti... Herkesin 'tuhaf' dediği bir uçak kazasında (17 Ağustos 1988) birlikte öldüler...
                          Siyasetçiler son zamanlarda daha fazla uçakla ve helikopterle seyahat ediyorlar, onların bindiği araçlar normalin üzerinde kaza geçiriyor. Amerikalı politikacıların maruz kaldığı uçak/helikopter kazalarına şöyle bir göz attım, ortaya çıkan tablo beni ürküttü: Çoğu Temsilciler Meclisi üyesi, birkaçı ise senatör ve vali konumundaki politikacıların son 30 yılda uğradığı uçak kazası sayısı 20'ye yaklaşıyor...
                          Reagan döneminin 'İran/Kontra Skandalı'nı araştıran 'Tower Komisyonu' başkanı Senatör John Tower bunlardan biri (5 Nisan 1991).
                          Bir diğeri de Başkan John Kennedy'nin uğradığı suikastı soruşturan 'Warren Komisyonu' üyesi Hale Boggs... Komisyon Kennedy'yi öldüren Lee Harvey Oswald'ın tek başına hareket ettiği kanaatini raporlaştırmıştı; Boggs ise suikastın çete işi olduğuna inanıyordu. O yolda açıklamalar yapmaya başlamasından kısa süre sonra uçağı düştü (16 Ekim 1972).
                          İçinde iki önemli politikacı bulunan Boggs'un uçağının enkazı o gün bugündür bulunamadı.
                          John Kennedy'nin kendisiyle aynı adı taşıyan oğlunun hayatı da bir uçak kazasında sona erdi (16 Temmuz 1999). Karizmatik bir kişiliği vardı yakışıklı Kennedy Jr'un; politikaya da yakın duruyordu.
                          Genel kanaati 'bizim ülkemizde uçak veya helikopter kazası cinsinden ince suikastlar sahneye konulamayacağı' olan, ama yine de böyle alengirli konularda akıl danıştığım bir dostum, “Ben olsam, bu olayda iki konu üzerinde yoğunlaşırdım” dedi bana: “İlki şu: Neden ilk gelen haberler aramayı geciktirecek türdendi? 'Muhsin Bey iyi durumda, şu anda hastanede dinleniyor' bilgisini kim pompaladı?”
                          Gerçekten önemli bir nokta bu. Yeni Şafak Ankara Bürosu ne zaman '155' ile temas kursa, bilgi veren görevli, “Henüz helikoptere ulaşılamadı” diyordu; ama aynı saatlerde birileri ısrarla farklı bilgi sundu kamuoyuna...
                          Dostumun ikinci yoğunlaşma alanı da helikopterin uyduruk oluşuydu. “Havanın iyi olduğu bir gün İstanbul üzerinde turistik geziler için tercih edilebilecek uyduruk bir araç, nasıl olur da, hâlâ kış şartlarından kurtulamamış bir dağlık bölgede uçuş için kiralanabilir?”
                          Siyasi romanlar da yazan BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır'ın aktardığı Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterle taşınmaya gösterdiği tepki bu bakımdan önemli. Onun helikopterinin düştüğü gün arama faaliyeti yapması beklenen askeri Skorsky helikopterleri 'hava uçuşa elverişli değil' diye kalkamıyordu.
                          İnsanın aklı bu tür noktalar üzerinde yoğunlaştıkça çaresizliğini daha da anlıyor...
                          Biraz önce Senatör Boggs'un Alaska üzerinde düşen uçağının enkazının bugüne kadar bulunamadığına işaret etmiştim. Amerika'da oluyor bu.
                          Görüştüğüm dostum siyasi suikastlar tarihinde benzer vak'alara fazlaca rastlandığı görüşünde. “Siyasi suikastlarda hedef bazen suikasta uğrayan kişidir, bazen de onu sevenlerin vereceği tepkilerle doğması beklenen infiali elde etmektir” dedi. Ona göre, Çetin Emeç şahsen hedefmiş, Necip Hablemitoğlu da öyle; buna karşılık Bahriye Üçok ile kitlesel infial amaçlanmış... “Uğur Mumcu ise hem şahsen hedefti, hem de suikastıyla kitlelerin sokaklara dökülmesi planlanmıştı” dedi.
                          “Suikast mı?” sorusuna cevap olarak, Muhsin Yazıcıoğlu'nun kayınbiraderi de olan Ak Partili TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, “Belki pilotaj hatası olabilir, ama suikast olacağını sanmıyorum” demiş...

                          Bu arada Zaman yazarı Ali Bulaç da konuya ilişkinki yazısında şunlara değindi.
                          "Evet, helikopter olayı tabii ki salt bir kaza olabilir. Ama 'tuhaf" gelen bazı noktalar var:
                          1) Yazıcıoğlu, helikoptere binmek isteyen biri değil. Basına da yansıdığı kadarıyla, bunu kendisine teklif edenlere, "Beni öldürmek mi istiyorsunuz?" demişti.
                          2) Bu model helikopterlerin çok güvenli olmadığı yolunda söylentiler var, acaba kiralanırken yeterince araştırmalar yapıldı mı?
                          3) Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını almadan önce helikopterin bulunduğu yerden ayrılıp bir müddet sonra döndüğü söyleniyor. Helikopter sadece yakıt mı aldı, kimler yanına yaklaştı?
                          4) Helikopterin düştüğü bilgisinin gelmesiyle ciddi olarak aramalara başlanması arasında geçen zaman aralığı ihmal edilmeyecek kadar önemli. Bu arada bir tür "bilgi kirliliği" ortalığı kapladı, helikopterin bulunduğu, yaralıların Kayseri'de tedavi altına alınmak üzere yola çıkarıldığı söylendi. Ciddi arama, karanlık bastıktan sonra başladı. Bu bilgileri kim ve hangi amaçla yaydı?
                          5) İlk aramada yanlış koordinatların kullanıldığı söylendi, 1,5 gün sonra başka yönde arandı. Bu, bariz bir hata değil mi?
                          6) Bunca dinleme sistemleri ve yüksek teknolojinin geliştiği bir dünyada �Ergenekon davasında bu teknolojinin ne kadar başarıyla kullanıldığını görüyoruz- koca bir helikopterin ve cep telefonları olan beş kişinin �İHA muhabiri 112'yi arayıp dakikalarca konuşuyor- bulunamaması 'tuhaf' değil mi?
                          Bu istifhamlar olmasa bile, ortada bir yetersizlik olduğu açık. İçim rahat değil. Yazıcıoğlu, önümüzdeki dönemde siyaseti "Sivas ve Orta Anadolu'dan çıkarıp Türkiye'nin sathına yaymak" istiyordu. Bu kadar önemli bir şahsiyetin bir kazaya kurban gitmesi bana inandırıcı gelmiyor. Muhsin Yazıcıoğlu, 'Sonsuzluğun Sahibi'ne giderken bu gökkubbede hoş bir seda bıraktı. İla rahmetillah!..

                          Yorum

                          • eren511
                            Member
                            • 29-07-2006
                            • 2805

                            #43
                            Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                            İşte enkazdan ilk fotoğraflar


                            Yorum

                            • sak55
                              Banned
                              • 30-05-2008
                              • 2059

                              #44
                              Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı

                              Helikopter kazasında hayatını kaybeden BBP lideri Yazıcıoğlu ve 4 kişiye otopsi yapıldı. İşte açıklanan otopsi sonuçları...

                              BBP lideri Yazıcıoğlu ile birlikte 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili otopsi sonucu açıklandı.
                              Kahramanmaraş'ta düşen helikopterde bulunan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 4 kişinin otopsi sonucu ile Ulaştırma Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün kazaya ilişkin ilk bulguları, helikopterdeki beş kişinin çarpma anında yaşamını yitirdiğini ortaya koydu.
                              Göksun ilçesi yakınlarında düşen helikopterde bulunan Yazıcıoğlu ve 4 kişiye yapılan otopsi sonucuna göre, enkazın bulunduğu yere 5 metre uzaklıkta bulunan Muhsin Yazıcıoğlu'nun kaburgaları ve bacaklarının kırıldığı, akciğerlerinde kanama olduğu ve karın zarının yırtıldığı öğrenildi.
                              Yazıcıoğlu ve 4 kişinin otopsisini Adana'dan giden 2 profesör, 1 doçent ve bir adli tıp uzmanı yaptı. Ölenlerin vücudunda çok sayıda kırık ve iç organlarında zedelenme olduğu, ölümlerin donmadan kaynaklanmadığı belirtildi.
                              Yazıcıoğlu'nun kayınbiraderi, TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, "Oranın şartlarını ve enkazı gördükten sonra, Sikorsky helikopterlerin bile ulaşmakta güçlük çektiği noktada sabotaj ya da başka iddialarla ilgili hiçbir kuşkum kalmadı. Donarak ölmediklerine eminim. Cesetler farklı yerlere dağılmış" dedi.
                              Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün helikopter kazasına ilişkin ilk bulguları ise şöyle: Helikopter, 1000 ile bin 500 feette (alçaktan) uçuş yapıyor. Bölgede yoğun sis var. Sis nedeniyle görüş mesafesi sıfıra yakın. Helikopter, sis içinden geçerken bir anda dağa çarpıyor. Helikopterin kafası içeri göçüyor.
                              Çarpmanın etkisiyle kanatlar dağılıyor. Motor düşüyor. Helikopter parçaları, 35-40 metre etrafa yayılıyor. Çarpma anında yolculardan bir bölümü helikopterden dışarı fırlıyor. Yolcuların bir bölümü, çarpma ve fırlama anında yaşamını yitirdi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise net bir şey söylemek için raporları görmek gerektiğini belirterek "Bu anlamda ek donanım ya da ek teçhizat gerekiyorsa onun da adımları atılır" dedi.

                              Yorum

                              • sak55
                                Banned
                                • 30-05-2008
                                • 2059

                                #45
                                Konu: Helikopterin enkazına ulaşıldı


                                İHA muhabirinin cesedi bulundu

                                30.03.2009 13:59:00



                                Kahramanmaraş'da geçen çarşamba günü düşen helikopterdeki 6 kişiden kaybolan İsmail Güneş'in cesedi, bulundu.






                                Kahramanmaraş'da geçen çarşamba günü düşen helikopterdeki 6 kişiden kaybolan İsmail Güneş'in cesedi, bulundu.

                                Jandarma ekipleri, İsmail Güneş'i helikopter enkazının 400 metre güneybatısında bir ağacın altında bulundu.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor