M. Kemal Paşa çalışmaların bir program şekline getirilmesi gereğini görerek Rauf Bey ile Ali Fuat Paşa'yı Amasya'ya davet etti. Refet Bey ise daha önce geldi. Rauf Bey ile Ali Fuat Paşa 19 Haziran'da Amasya'ya geldiler. Amasya'da buluşan dört subay, M. Kemal Paşa tarafından 18 Haziran'da hazırlanmış, hatta Trakya'ya bildirilmiş bulunan metin üzerinde çalıştılar. Refet Bey imzalamakta biraz duraksama gösterdiyse de Ali Fuat Paşa'nın kendisini ikna etmesi üzerine imzaladı. Böylece dört bu subayın imzası ve Konya'da bulunan Ordu Müfettişi Cemal Paşa ile Erzurum'da Kazım Karabekir Paşa'nın da onaylamasından sonra bu genelge 21-22 Haziran 1919 tarihinde ilgililere duyuruldu. Yeni Türk Devleti'nin kuruluşu yolunda ilk önemli adım olan ve Ali Fuat Paşa'nın "Kutsal İttifak" dediği bu genelgenin başlıca noktaları şöyleydi:
1- Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
2- İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor.
3- Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
4- Ulusun durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir.
5- Anadolu'nun her yönden en giivenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin tezelden toplanması kararlaştırılmıştır.
6- Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
7- Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşünülerek bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizlirerek gelmelidirler.
8- Doğu illeri adına 10 Temmuz'da bir kurultay toplanacaktır. O güne kadar öteki il delegeleri de Sivas'a ulaşabilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas'ta yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkarlar.
Amasya Genelgesi Türk Ulusu'nu, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik savaşına çağıran bir ulusal uyanış alarmı idi. Türk Ulusu'nun bu çağrıya uymasının gerekçesi ve kurtuluş için uygulanacak programı ve amacı belirleyen bir bildiriydi. İlk bakışta dört subayın başkaldırması şeklinde görülen bu genelge, içerdiği hükümler yönünden gerçek bir savaşın, yani "Ulusal Mücadele" nin fikrini ortaya koyuyordu. Vatanın bütünlüğünün tehlikede olduğu ve ulusun yok kabul edildiği belirtiliyor, bu durum karşısında ise ulusun bağımsızlığının yine ulusun azim ve kararı ile kurtulacağı açıklanıyordu. Ancak ulusun iradesinin ortaya çıkarılabilmesi için bir "Ulusal" kurulun varlığının gerektiği, bunun için de Anadolu'nun en güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin en kısa zamanda toplanması ve bunun ulusal bir sır gibi saklanması isteniyordu. Ulusun azim ve kararı ile Anadolu'da Padişah iradesinin yerine yeni bir iradenin geçmesini hazırlayacak olan bu bildiri, M. Kemal Paşa'nın "Ulusu ve orduyu durumdan haberdar etmek ve Osmanlı Padişahı ve müslümanların Halifesi'ne karşı isyan ettirmek" düşüncesinin uygulamaya konması idi. Bu bakımdan Amasya Genelgesi bir devrim bildirgesi idi.Her ne kadar Padişah doğrudan hedef alınmamış ise de, Anadolu'da M. Kemal Paşa'nın liderliğinde oluşan ve örgütlenen ulusal irade, yüz yılların dini ve geleneksel Osmanlı iradesini yıkıyordu. Bir yandan düşman işgaline karşı başlayan bu örgütleniş, diğer yönden ulusal egemenliği sağlamak için Padişah ve onun temsil ettiği değerlere karşı da yapılıyordu. Bu nedenle "Ulusal Bağımsızlık" ve "Ulusal Egemenlik" iç içe birbiriyle bütünleşmiş bir şekilde başlıyordu.
Amasya Genelgesi Anadolu'daki bütün sivil ve askeri makamlara bildirildi. Bundan ayrı olarak M. Kemal Paşa İstanbul'da bulunan bazı önemli kişilere bu bildiri ile birlikte birer mektup yollayarak, yalnız mitingler ve gösterilerle büyük amaçların gerçekleştirilemeyeceğini, ancak ulusun bağrından doğan güce dayanılırsa kurtuluşun sağlanabileceğini, zararlı propagandaların durdurulması gerektiğini ve artık "İstanbul Anadolu'ya egemen değil, bağlı olmak zorunda" olduğunu belirtti.
Amasya Genelgesi'nin gizli tutulması istenmekle beraber, bunun gizli kalması mümkün değildi. Ülkenin her yerinde Sivas'da yapılacak kongreye gönderilecek üyeler seçilmeye başlandı. Anadolu'daki bu gelişmeler işgal kuvvetlerini endişeye düşürdü. İstanbul Hükümeti'ne baskı yaparak M. Kemal Paşa'nın İstanbul'a getirilmesini istediler. Zaten Padişah ve Hükümet de bu gelişmelerden hoşnut değildi. 22 Haziran 1919'da Hükümet M. Kemal'in görevinden azli için karar çıkarttı ve 23 Haziran'da bu kararı bütün vilayetlere bildirdi. İstanbul Hükümeti M.Kemal Paşa'nın görevinden alındığını bildirip, emirlerinin dinlenmemesini isterken Harbiye Nezareti de O'nun yerine Üçüncü Ordu Müfettişliği'ne Kazım Karabekir Paşa'yı atamaya çalıştı, fakat Karabekir bunu kabul etmedi. M. Kemal Paşa bu sırada Amasya'dan ayrılmış bulunuyordu. İçişleri Bakanı Ali Kemal Bey'in bu girişimleri başarısızla sonuçlandı. M. Kemal Paşa'nın emirleri uygulanıyor, İstanbul ise çaresiz kalıyordu.
1- Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
2- İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor.
3- Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
4- Ulusun durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir.
5- Anadolu'nun her yönden en giivenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin tezelden toplanması kararlaştırılmıştır.
6- Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
7- Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşünülerek bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizlirerek gelmelidirler.
8- Doğu illeri adına 10 Temmuz'da bir kurultay toplanacaktır. O güne kadar öteki il delegeleri de Sivas'a ulaşabilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas'ta yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkarlar.
Amasya Genelgesi Türk Ulusu'nu, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik savaşına çağıran bir ulusal uyanış alarmı idi. Türk Ulusu'nun bu çağrıya uymasının gerekçesi ve kurtuluş için uygulanacak programı ve amacı belirleyen bir bildiriydi. İlk bakışta dört subayın başkaldırması şeklinde görülen bu genelge, içerdiği hükümler yönünden gerçek bir savaşın, yani "Ulusal Mücadele" nin fikrini ortaya koyuyordu. Vatanın bütünlüğünün tehlikede olduğu ve ulusun yok kabul edildiği belirtiliyor, bu durum karşısında ise ulusun bağımsızlığının yine ulusun azim ve kararı ile kurtulacağı açıklanıyordu. Ancak ulusun iradesinin ortaya çıkarılabilmesi için bir "Ulusal" kurulun varlığının gerektiği, bunun için de Anadolu'nun en güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin en kısa zamanda toplanması ve bunun ulusal bir sır gibi saklanması isteniyordu. Ulusun azim ve kararı ile Anadolu'da Padişah iradesinin yerine yeni bir iradenin geçmesini hazırlayacak olan bu bildiri, M. Kemal Paşa'nın "Ulusu ve orduyu durumdan haberdar etmek ve Osmanlı Padişahı ve müslümanların Halifesi'ne karşı isyan ettirmek" düşüncesinin uygulamaya konması idi. Bu bakımdan Amasya Genelgesi bir devrim bildirgesi idi.Her ne kadar Padişah doğrudan hedef alınmamış ise de, Anadolu'da M. Kemal Paşa'nın liderliğinde oluşan ve örgütlenen ulusal irade, yüz yılların dini ve geleneksel Osmanlı iradesini yıkıyordu. Bir yandan düşman işgaline karşı başlayan bu örgütleniş, diğer yönden ulusal egemenliği sağlamak için Padişah ve onun temsil ettiği değerlere karşı da yapılıyordu. Bu nedenle "Ulusal Bağımsızlık" ve "Ulusal Egemenlik" iç içe birbiriyle bütünleşmiş bir şekilde başlıyordu.
Amasya Genelgesi Anadolu'daki bütün sivil ve askeri makamlara bildirildi. Bundan ayrı olarak M. Kemal Paşa İstanbul'da bulunan bazı önemli kişilere bu bildiri ile birlikte birer mektup yollayarak, yalnız mitingler ve gösterilerle büyük amaçların gerçekleştirilemeyeceğini, ancak ulusun bağrından doğan güce dayanılırsa kurtuluşun sağlanabileceğini, zararlı propagandaların durdurulması gerektiğini ve artık "İstanbul Anadolu'ya egemen değil, bağlı olmak zorunda" olduğunu belirtti.
Amasya Genelgesi'nin gizli tutulması istenmekle beraber, bunun gizli kalması mümkün değildi. Ülkenin her yerinde Sivas'da yapılacak kongreye gönderilecek üyeler seçilmeye başlandı. Anadolu'daki bu gelişmeler işgal kuvvetlerini endişeye düşürdü. İstanbul Hükümeti'ne baskı yaparak M. Kemal Paşa'nın İstanbul'a getirilmesini istediler. Zaten Padişah ve Hükümet de bu gelişmelerden hoşnut değildi. 22 Haziran 1919'da Hükümet M. Kemal'in görevinden azli için karar çıkarttı ve 23 Haziran'da bu kararı bütün vilayetlere bildirdi. İstanbul Hükümeti M.Kemal Paşa'nın görevinden alındığını bildirip, emirlerinin dinlenmemesini isterken Harbiye Nezareti de O'nun yerine Üçüncü Ordu Müfettişliği'ne Kazım Karabekir Paşa'yı atamaya çalıştı, fakat Karabekir bunu kabul etmedi. M. Kemal Paşa bu sırada Amasya'dan ayrılmış bulunuyordu. İçişleri Bakanı Ali Kemal Bey'in bu girişimleri başarısızla sonuçlandı. M. Kemal Paşa'nın emirleri uygulanıyor, İstanbul ise çaresiz kalıyordu.
derlemedir.
emeği geçenlere TKŞ.:flower:
emeği geçenlere TKŞ.:flower:
Yorum