Elbette kimse Suudi Arabistan Kralı’nın Ankara ziyaretindeki görüntülerle, ABD Başkanı Obama’nın görüntülerinin arasındaki farkı sorgulamayacak bugün...
Oysa önce sorgulanması gereken Suudi Arabistan Kralı ile ABD Başkanı arasındaki görgü, nezaket, alçak gönüllülük, jest ve elbette siyaset farkıdır...
Suudi Arabistan Kralı, Ankara’da Swiss Otel’in Concerto restoranının eşyalarını değiştirmiş ve kendisine bir çeşit mobil Suudi ikametgâhı yapmıştı... Duvara kendi resmini koydurtmuştu... Türkiye’nin Cumhurbaşkanı jest olsun diye oraya gidip, resim çektirmişti...
Hatırlayacaksınız, Suudi Kral’ı bir yanında Abdullah Gül diğer yanında Tayyip Erdoğan olduğu halde gerine gerine resim çektiriyordu...
***
Oysa ül***i ziyaret eden bir devlet başkanı ya da cumhurbaşkanıysa, ülkenin Başbakan’ı ona gider, amma velakin ülkenin Cumhurbaşkanı kendi makamında misafiri kabul eder...
Geri kalanı diplomaside “jest”e tekabül eder...
Suudi Kral Abdullah Swiss Otel’de kendi resmini astığı duvarın önünde gerim gerim geriniyordu...
Oysa ABD Başkanı Obama, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı bile “Başbakanlık Konutu”nda ziyaret ederek, anlamlı bir tevazu ve alçak gönüllü bir jestte bulundu...
Barack Obama’nın gösterdiği nezaketin anlamı büyüktür, çünkü Suudi Kral, Türk Cumhurbaşkanı’nın kendi oteline gelmesinde mahsur görmezken, ABD Başkanı hem Türkiye Cumhurbaşkanı’nın hem de Türkiye Başbakanı’nın makamına yani argodaki ağızla ayağına gitmekte sakınca görmedi...
***
Batılı ile Orta Doğulu arasındaki fark ne kadar açıktır, ne kadar geniş bu tabloya göre...
Biri ABD Başkanı...
Başbakanı kendi istediği yere çağıracağı halde, “Türkiye’yi ziyaret ediyorum... Onun çalışma ofisine gideceğim” diyor, Türkiye’yi onore ediyor...
Diğeri Türk Başbakanı’nı kendi otel dairesine çağırdığı yetmiyormuş gibi bir de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın da oraya gelmesini istiyor...
Elbette kimin kime gittiği benim açımdan da önemli değil, ben de Orta Doğu’lu değilim...
Ancak ve fakat gelen kişi ülkenin misafiridir...
Onun Başbakanlığa gitmesi bir tevazu jesti, bir alçak gönüllüktür ve gittiği ül***e verdiği önemi gösterir...
Ötekinin misafir olduğu ülkede, herkesi oteline çağırması ise, kabalık göstergesi olarak anılabilir...
Üstelik Suudi Kral Anıtkabir’e de gitmeyi reddetmişti, Obama Anıtkabir’e gitti.
Atatürk’ün ne kadar önemli bir lider olduğunu söyledi...
***
Ne acı tarih hiç değişmiyor...
Zamanında Libya lideri Kaddafi’nin Çadır’da yaptığı hakaretler konuşulurdu...
Obama’nın davranışını gördükten sonra, Suudi Kralı Abdullah’ın davranışlarındaki çiğlik nasıl da göze batıyor...
En kötüsü de şu...
Reha Muhtar Yazara ulaşmak için : rmuhtar@gazetevatan.com
Oysa önce sorgulanması gereken Suudi Arabistan Kralı ile ABD Başkanı arasındaki görgü, nezaket, alçak gönüllülük, jest ve elbette siyaset farkıdır...
Suudi Arabistan Kralı, Ankara’da Swiss Otel’in Concerto restoranının eşyalarını değiştirmiş ve kendisine bir çeşit mobil Suudi ikametgâhı yapmıştı... Duvara kendi resmini koydurtmuştu... Türkiye’nin Cumhurbaşkanı jest olsun diye oraya gidip, resim çektirmişti...
Hatırlayacaksınız, Suudi Kral’ı bir yanında Abdullah Gül diğer yanında Tayyip Erdoğan olduğu halde gerine gerine resim çektiriyordu...
***
Oysa ül***i ziyaret eden bir devlet başkanı ya da cumhurbaşkanıysa, ülkenin Başbakan’ı ona gider, amma velakin ülkenin Cumhurbaşkanı kendi makamında misafiri kabul eder...
Geri kalanı diplomaside “jest”e tekabül eder...
Suudi Kral Abdullah Swiss Otel’de kendi resmini astığı duvarın önünde gerim gerim geriniyordu...
Oysa ABD Başkanı Obama, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı bile “Başbakanlık Konutu”nda ziyaret ederek, anlamlı bir tevazu ve alçak gönüllü bir jestte bulundu...
Barack Obama’nın gösterdiği nezaketin anlamı büyüktür, çünkü Suudi Kral, Türk Cumhurbaşkanı’nın kendi oteline gelmesinde mahsur görmezken, ABD Başkanı hem Türkiye Cumhurbaşkanı’nın hem de Türkiye Başbakanı’nın makamına yani argodaki ağızla ayağına gitmekte sakınca görmedi...
***
Batılı ile Orta Doğulu arasındaki fark ne kadar açıktır, ne kadar geniş bu tabloya göre...
Biri ABD Başkanı...
Başbakanı kendi istediği yere çağıracağı halde, “Türkiye’yi ziyaret ediyorum... Onun çalışma ofisine gideceğim” diyor, Türkiye’yi onore ediyor...
Diğeri Türk Başbakanı’nı kendi otel dairesine çağırdığı yetmiyormuş gibi bir de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın da oraya gelmesini istiyor...
Elbette kimin kime gittiği benim açımdan da önemli değil, ben de Orta Doğu’lu değilim...
Ancak ve fakat gelen kişi ülkenin misafiridir...
Onun Başbakanlığa gitmesi bir tevazu jesti, bir alçak gönüllüktür ve gittiği ül***e verdiği önemi gösterir...
Ötekinin misafir olduğu ülkede, herkesi oteline çağırması ise, kabalık göstergesi olarak anılabilir...
Üstelik Suudi Kral Anıtkabir’e de gitmeyi reddetmişti, Obama Anıtkabir’e gitti.
Atatürk’ün ne kadar önemli bir lider olduğunu söyledi...
***
Ne acı tarih hiç değişmiyor...
Zamanında Libya lideri Kaddafi’nin Çadır’da yaptığı hakaretler konuşulurdu...
Obama’nın davranışını gördükten sonra, Suudi Kralı Abdullah’ın davranışlarındaki çiğlik nasıl da göze batıyor...
En kötüsü de şu...
Reha Muhtar Yazara ulaşmak için : rmuhtar@gazetevatan.com
Yorum