Oktay Ekşi
oeksi@hurriyet.com.tr
Yazının kaynağına gitmek için tıklayınız...
Şükür helvası
EÐİTİM biliyorsunuz insanın davranış biçimlerini değiştiren sürecin adıdır. O nedenle tüm ulus bireylerinin “eğitim”inden sorumlu bir Bakan’ın da, başkalarına örnek teşkil edecek düzeyde uygar, zarif ve dikkatli bir kişi olmasını beklemek herkesin hakkıdır.
Peki 6 sene "eğitim bakanı" olan zatın hali nedir?
Ne olduğunu dünkü gazetelerde okudunuz:
Yeni Milli Eğitim Bakanı’na görev devrederken, "Yapısal reform, değişim, dönüşüm adına ne varsa MEB’de yapılmıştır. (...) Milli Eğitim Bakanlığı otomatik pilota bağlanmıştır" diyor.
Bunun anlamı, "Sen eğitimden anlamazsın ama önemli değil. Önüne gelen evrakı imzala, yeter" değil mi?
Bu ülkede Cumhuriyet ilan edileli 86 yıl oldu. Bu 86 yıl boyunca "bakanlık" koltuğuna belki 5, belki 10 bin kişi oturdu.
Siz hiçbirinin, halefine karşı böyle bir kabalık yaptığını anımsıyor musunuz?
Bu, son 6 sene boyunca çocuklarımızı "adam etsin" diye eline teslim ettiğimiz kişi!
Varın, böyle birine emanet ettiğimiz çocukların büyüyünce neye benzeyeceğini siz hesap edin.
Tanınmış Prof. Dr. Mehmet Haberal "Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alınınca, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in onu uğurlamak amacıyla Esenboğa Havalimanı’na gitmesini "Demirel’in siyasi hayatının lekesi" diye tanımlaması -sonra onu da tevil etti- bir başka örnektir.
Kaldı ki muhteremin arızası sadece "kaba" olmak değildi. O, sıkıştığı yerde "konuyu saptıran", o olmazsa "tevil" yoluna başvuran, o da yetmezse "yalan" söyleyen biriydi. Bunun son örneği "Kutlu Doğum Haftası" nedeniyle yaşandı:
Milletvekili İsa Gök, "Okullardaki Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri" hakkında bilgi isteyince, "yapılan etkinliği" değil, "İlgili yönetmelikte Kutlu Doğum Haftası’nın bulunmadığını" söyledi. Oysa o konuyu çarpıtırken, çeşitli illerdeki 30 okulda Kutlu Doğum Haftası kutlaması yapıldığını Diyanet İşleri Başkanlığı açıkladı.
Siz "hukuka" zerre kadar saygısı olan bir bakanın, bir ilin Milli Eğitim Müdürü’nü tam 11 kere başka göreve tayin ettiğine, her defasında o tayinin yargı tarafından iptal edildiğine ama onun yine de aynı ***filiği tekrar tekrar sürdürdüğüne inanır mısınız?
Bu adam, Erzurum Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak’a tam 11 kere bu zulmü yaptı. Giresun Milli Eğitim Müdürü Halit Azizoğlu lehine verilen mahkeme kararlarını uygulamadığı için de Azizoğlu’na 5 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu.
Nitekim 22 Temmuz 2006 tarihi itibarıyla, Çelik’in görevden aldığı 517 öğretmen ve bürokrattan 316’sı yargı tarafından göreve iade edilmişti.
Bu öyle usul ve hukuk tanımaz bir bakandı ki, 28 Mayıs 2006 tarihinde kendi başkanlığında yapılan Milli Eğitim Vakfı Genel Kurul işlem ve kararlarının tamamını yargı iptal etti.
Sahi, görevden ayrılması nedeniyle kimsenin "vah" demediği, üstelik kendi bakanlık personelinin bile "şükür helvası" dağıttığı bir başka bakan duydunuz mu?
oeksi@hurriyet.com.tr
Yazının kaynağına gitmek için tıklayınız...
Şükür helvası
EÐİTİM biliyorsunuz insanın davranış biçimlerini değiştiren sürecin adıdır. O nedenle tüm ulus bireylerinin “eğitim”inden sorumlu bir Bakan’ın da, başkalarına örnek teşkil edecek düzeyde uygar, zarif ve dikkatli bir kişi olmasını beklemek herkesin hakkıdır.
Peki 6 sene "eğitim bakanı" olan zatın hali nedir?
Ne olduğunu dünkü gazetelerde okudunuz:
Yeni Milli Eğitim Bakanı’na görev devrederken, "Yapısal reform, değişim, dönüşüm adına ne varsa MEB’de yapılmıştır. (...) Milli Eğitim Bakanlığı otomatik pilota bağlanmıştır" diyor.
Bunun anlamı, "Sen eğitimden anlamazsın ama önemli değil. Önüne gelen evrakı imzala, yeter" değil mi?
Bu ülkede Cumhuriyet ilan edileli 86 yıl oldu. Bu 86 yıl boyunca "bakanlık" koltuğuna belki 5, belki 10 bin kişi oturdu.
Siz hiçbirinin, halefine karşı böyle bir kabalık yaptığını anımsıyor musunuz?
Bu, son 6 sene boyunca çocuklarımızı "adam etsin" diye eline teslim ettiğimiz kişi!
Varın, böyle birine emanet ettiğimiz çocukların büyüyünce neye benzeyeceğini siz hesap edin.
Tanınmış Prof. Dr. Mehmet Haberal "Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alınınca, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in onu uğurlamak amacıyla Esenboğa Havalimanı’na gitmesini "Demirel’in siyasi hayatının lekesi" diye tanımlaması -sonra onu da tevil etti- bir başka örnektir.
Kaldı ki muhteremin arızası sadece "kaba" olmak değildi. O, sıkıştığı yerde "konuyu saptıran", o olmazsa "tevil" yoluna başvuran, o da yetmezse "yalan" söyleyen biriydi. Bunun son örneği "Kutlu Doğum Haftası" nedeniyle yaşandı:
Milletvekili İsa Gök, "Okullardaki Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri" hakkında bilgi isteyince, "yapılan etkinliği" değil, "İlgili yönetmelikte Kutlu Doğum Haftası’nın bulunmadığını" söyledi. Oysa o konuyu çarpıtırken, çeşitli illerdeki 30 okulda Kutlu Doğum Haftası kutlaması yapıldığını Diyanet İşleri Başkanlığı açıkladı.
Siz "hukuka" zerre kadar saygısı olan bir bakanın, bir ilin Milli Eğitim Müdürü’nü tam 11 kere başka göreve tayin ettiğine, her defasında o tayinin yargı tarafından iptal edildiğine ama onun yine de aynı ***filiği tekrar tekrar sürdürdüğüne inanır mısınız?
Bu adam, Erzurum Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak’a tam 11 kere bu zulmü yaptı. Giresun Milli Eğitim Müdürü Halit Azizoğlu lehine verilen mahkeme kararlarını uygulamadığı için de Azizoğlu’na 5 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu.
Nitekim 22 Temmuz 2006 tarihi itibarıyla, Çelik’in görevden aldığı 517 öğretmen ve bürokrattan 316’sı yargı tarafından göreve iade edilmişti.
Bu öyle usul ve hukuk tanımaz bir bakandı ki, 28 Mayıs 2006 tarihinde kendi başkanlığında yapılan Milli Eğitim Vakfı Genel Kurul işlem ve kararlarının tamamını yargı iptal etti.
Sahi, görevden ayrılması nedeniyle kimsenin "vah" demediği, üstelik kendi bakanlık personelinin bile "şükür helvası" dağıttığı bir başka bakan duydunuz mu?