- Hocam acil bir durum var. Müdür bey bütün öğretmenleri toplantıya davet ediyor.
- Dersimi bitirseydim.
- Hocam yeni vali okulları geziyormuş. Birkaç saat sonra bizim okula da gelecekmiş. Durum acil.
- Anladım hemen geliyorum.
Dersin kesilmesinden hiç hoşlanmazdı Mehmet Emin öğretmen. Ama Vali gelecekse önemliydi tabi.
- Arkadaşlar, şimdi acil bir toplantıya gitmem lazım ama sizin de dersten geri kalmamanız lazım. Ben yokken benim vekilim kimdir?
Çocuklar hep bir ağızdan bağırdılar:
- Sıınııııfff baaşkanıııııı!
- Aferin arkadaşlar. Şimdi oğlum gel tahtaya. Sen bu konuyu çok iyi biliyorsun. Size ödev verdiğim matematik problemlerini tahtaya yaz ve arkadaşlarına açıklayarak anlat. Ben gelinceye kadar durmak yok. Tamam mı?
- Peki öğretmenim.
Sınıf başkanı göğsünü kabartarak, ciddiyet kazandırmak için hafif de kaşlarını çatarak matematik kitabıyla tahtaya çıkıp tebeşiri eline aldı ve harıl harıl kara tahtaya problemleri yazmaya başladı. Mehmet Emin öğretmen huzurlu bir tebessümle çıktı sınıftan…
Öğretmenler odasında;
- Herkes geldiğine göre başlayabiliriz arkadaşlar. Bildiğiniz gibi ilimize yeni bir vali atandı. Bu vali eğitime çok önem veriyormuş. Bu yüzden sürekli okulları teftişe gelir, eksikleri yerinde görüp yardımcı olurmuş. Ama en sevmediği şey öğrencilerin zayıf olması. Eğer öğrenciler sorduğu soruları bilemezse o okullara bir daha uğramıyormuş. Asker hocam, sizin sınıfa gelmesi için uğraşıcam. Malum okulun en iyi sınıfı sizin. Aman Mehmet Emin Hocam, sakın sizin sınıfa gelmesin, yoksa yandık.
- Ne münasebet efendim. Benim sınıfım iyidir.
- Hocam alınganlık göstermeyin. Herkes biliyor sizin sınıfın ne kadar haylaz ve tembel olduğunu. Vali bey bir saat sonra gelecek. Herkes elinden geldiğince Vali beyi Asker öğretmenin sınıfına yönlendirsin lütfen. Şimdi beni iyi dinleyin…
Mehmet Emin öğretmen suratını asarak emekliliği öncesi mezun edeceği son sınıfın bu şekilde anılmasından rahatsızlığını belli etse de müdür muavinine de kızamıyordu. Derin düşüncelere dalarken müdür muavinin ne dediğini duymuyordu artık.
Toplantı devam ederken;
- Okuldaki bu gürültü ne yahu?
- Vali bey bütün öğretmenler toplantıdaymış. Bu yüzden sınıflarda çocuklar gürültü yapıyor.
- Bu ne ciddiyetsizlik. Ders zamanı toplantı mı olurmuş.
- Herhalde sizin geleceğinizi haber almışlar, onun için toplantıya girmişlerdir efendim.
- Olur mu öyle şey? Ben haber verilmesin demiştim. Kim haber vermiş?
- Eee şey efendim. Önceki gittiğimiz okuldan haber vermişlerdir muhakkak.
- Okulu yıkılıyor yahu! Ne haylazmış bu okulun öğrencileri!
- Ne yapsınlar efendim. Daha çok ufaklar.
- Disiplin yok bu okulda disiplin. Şurada boş bir sınıf var galiba hiç ses yok. Bari orada bekleyelim şu toplantının bitmesini.
Bunu derken bir yandan da kapıyı açan vali bir anda gördüğü manzara karşısında hayretler içinde kaldı. Bir öğrenci tahtada matematik problemi çözerken anlatıyor, diğer öğrenciler de büyük bir ciddiyetle dinliyor bir yandan da not alıyorlardı. Geldiğini gören tahtadaki öğrencinin sesiyle irkildi:
- Ders işliyoruz. Lütfen sonra gelin.
- Özür dileriz. Biz sınıf boş sanmıştık da. Girebilir miyiz?
- Ses çıkarmadan arka tarafa geçip oturun. Ama çok kalabalıksınız sadece iki kişi gelsin.
Heyetin geri kalanı kapıda kalıp Vali bey ve bir yardımcısı mahcubiyet ve biraz da şaşkınlık içinde arka sıraya oturuken sınıf başkanı soruları anlatarak çözmeye devam ediyordu.
- Hayret doğrusu başlarında öğretmenleri de yok ama diğer sınıfların aksine nasıl da sessizce ders işliyorlar.
- Evet efendim. Çok takdir ettim.
Sınıf başkanı kaşlarını çatarak gerisin geriye döndü ve
- Lütfen ders sırasında kendi aramızda konuşmayalım.
Vali beyin şaşkınlığı katlanmıştı.
- Özür dilerim. Bir daha olmaz lütfen dersinize devam edin.
Sınıf başkanı iyice gururlanmış, öğretmenlik rolüne iyice gaza gelmiş bir şekilde devam ediyordu. Problemler bitince yine aynı havayla sınıfa sordu:
- Arkadaşlar! Anlamadığınız bir yer var mı?
Kimseden bir müddet ses çıkmayınca vali bey parmağını kaldırdı.
- Evet buyrun.
- Evladım ben Kocaeli valisiyim. Okulunuzu teftişe gelmiştim.
- Madem Kocaeli valisisiniz neden bizim okulumuzu teftişe geldiniz?
- Tekrar özür dilerim. Ben yeni Konya valisiyim ama uzun süredir Kocaeli’nde görev yaptığım için ağız alışkanlığıyla söyledim.
Tam bu sırada Mehmet Emin öğretmen, müdür ve diğer öğretmenler vali beyin geldiğini haber almış ve telaş içinde açık olan kapıdan gözüktüğünde teneffüs zili de çaldı. Vali bey sınıf başkanını alnından öpüp, müdürün yanına gidip heyecanla sordu:
- Kim bu harika sınıfın kahraman öğretmeni?
Müdür şoku atlatamadığı için kimsenin anlayamadığı bir kaç şey geveleyerek Mehmet Emin öğretmeni eliyle gösterebildi.
- Tebrik ederim öğretmen bey. Bu kadar sınıf öğretmen olmadığı için gürültü patırtı içindeyken, sizin sınıfınız ders işliyordu. Üstelik bütün ders kurallarına da riayet ederek. Eserinizle ne kadar övünseniz azdır.
Ertesi gün Mehmet Emin öğretmen gazetelerde vali bey tarafından yılın örnek sınıfı seçilen ve ödüllendirilen öğrencilerinin haberini okurken göz yaşlarını tutamıyordu:
- Valiye üç kere özür dileten öğrenci!
Alıntıdır:
- Dersimi bitirseydim.
- Hocam yeni vali okulları geziyormuş. Birkaç saat sonra bizim okula da gelecekmiş. Durum acil.
- Anladım hemen geliyorum.
Dersin kesilmesinden hiç hoşlanmazdı Mehmet Emin öğretmen. Ama Vali gelecekse önemliydi tabi.
- Arkadaşlar, şimdi acil bir toplantıya gitmem lazım ama sizin de dersten geri kalmamanız lazım. Ben yokken benim vekilim kimdir?
Çocuklar hep bir ağızdan bağırdılar:
- Sıınııııfff baaşkanıııııı!
- Aferin arkadaşlar. Şimdi oğlum gel tahtaya. Sen bu konuyu çok iyi biliyorsun. Size ödev verdiğim matematik problemlerini tahtaya yaz ve arkadaşlarına açıklayarak anlat. Ben gelinceye kadar durmak yok. Tamam mı?
- Peki öğretmenim.
Sınıf başkanı göğsünü kabartarak, ciddiyet kazandırmak için hafif de kaşlarını çatarak matematik kitabıyla tahtaya çıkıp tebeşiri eline aldı ve harıl harıl kara tahtaya problemleri yazmaya başladı. Mehmet Emin öğretmen huzurlu bir tebessümle çıktı sınıftan…
Öğretmenler odasında;
- Herkes geldiğine göre başlayabiliriz arkadaşlar. Bildiğiniz gibi ilimize yeni bir vali atandı. Bu vali eğitime çok önem veriyormuş. Bu yüzden sürekli okulları teftişe gelir, eksikleri yerinde görüp yardımcı olurmuş. Ama en sevmediği şey öğrencilerin zayıf olması. Eğer öğrenciler sorduğu soruları bilemezse o okullara bir daha uğramıyormuş. Asker hocam, sizin sınıfa gelmesi için uğraşıcam. Malum okulun en iyi sınıfı sizin. Aman Mehmet Emin Hocam, sakın sizin sınıfa gelmesin, yoksa yandık.
- Ne münasebet efendim. Benim sınıfım iyidir.
- Hocam alınganlık göstermeyin. Herkes biliyor sizin sınıfın ne kadar haylaz ve tembel olduğunu. Vali bey bir saat sonra gelecek. Herkes elinden geldiğince Vali beyi Asker öğretmenin sınıfına yönlendirsin lütfen. Şimdi beni iyi dinleyin…
Mehmet Emin öğretmen suratını asarak emekliliği öncesi mezun edeceği son sınıfın bu şekilde anılmasından rahatsızlığını belli etse de müdür muavinine de kızamıyordu. Derin düşüncelere dalarken müdür muavinin ne dediğini duymuyordu artık.
Toplantı devam ederken;
- Okuldaki bu gürültü ne yahu?
- Vali bey bütün öğretmenler toplantıdaymış. Bu yüzden sınıflarda çocuklar gürültü yapıyor.
- Bu ne ciddiyetsizlik. Ders zamanı toplantı mı olurmuş.
- Herhalde sizin geleceğinizi haber almışlar, onun için toplantıya girmişlerdir efendim.
- Olur mu öyle şey? Ben haber verilmesin demiştim. Kim haber vermiş?
- Eee şey efendim. Önceki gittiğimiz okuldan haber vermişlerdir muhakkak.
- Okulu yıkılıyor yahu! Ne haylazmış bu okulun öğrencileri!
- Ne yapsınlar efendim. Daha çok ufaklar.
- Disiplin yok bu okulda disiplin. Şurada boş bir sınıf var galiba hiç ses yok. Bari orada bekleyelim şu toplantının bitmesini.
Bunu derken bir yandan da kapıyı açan vali bir anda gördüğü manzara karşısında hayretler içinde kaldı. Bir öğrenci tahtada matematik problemi çözerken anlatıyor, diğer öğrenciler de büyük bir ciddiyetle dinliyor bir yandan da not alıyorlardı. Geldiğini gören tahtadaki öğrencinin sesiyle irkildi:
- Ders işliyoruz. Lütfen sonra gelin.
- Özür dileriz. Biz sınıf boş sanmıştık da. Girebilir miyiz?
- Ses çıkarmadan arka tarafa geçip oturun. Ama çok kalabalıksınız sadece iki kişi gelsin.
Heyetin geri kalanı kapıda kalıp Vali bey ve bir yardımcısı mahcubiyet ve biraz da şaşkınlık içinde arka sıraya oturuken sınıf başkanı soruları anlatarak çözmeye devam ediyordu.
- Hayret doğrusu başlarında öğretmenleri de yok ama diğer sınıfların aksine nasıl da sessizce ders işliyorlar.
- Evet efendim. Çok takdir ettim.
Sınıf başkanı kaşlarını çatarak gerisin geriye döndü ve
- Lütfen ders sırasında kendi aramızda konuşmayalım.
Vali beyin şaşkınlığı katlanmıştı.
- Özür dilerim. Bir daha olmaz lütfen dersinize devam edin.
Sınıf başkanı iyice gururlanmış, öğretmenlik rolüne iyice gaza gelmiş bir şekilde devam ediyordu. Problemler bitince yine aynı havayla sınıfa sordu:
- Arkadaşlar! Anlamadığınız bir yer var mı?
Kimseden bir müddet ses çıkmayınca vali bey parmağını kaldırdı.
- Evet buyrun.
- Evladım ben Kocaeli valisiyim. Okulunuzu teftişe gelmiştim.
- Madem Kocaeli valisisiniz neden bizim okulumuzu teftişe geldiniz?
- Tekrar özür dilerim. Ben yeni Konya valisiyim ama uzun süredir Kocaeli’nde görev yaptığım için ağız alışkanlığıyla söyledim.
Tam bu sırada Mehmet Emin öğretmen, müdür ve diğer öğretmenler vali beyin geldiğini haber almış ve telaş içinde açık olan kapıdan gözüktüğünde teneffüs zili de çaldı. Vali bey sınıf başkanını alnından öpüp, müdürün yanına gidip heyecanla sordu:
- Kim bu harika sınıfın kahraman öğretmeni?
Müdür şoku atlatamadığı için kimsenin anlayamadığı bir kaç şey geveleyerek Mehmet Emin öğretmeni eliyle gösterebildi.
- Tebrik ederim öğretmen bey. Bu kadar sınıf öğretmen olmadığı için gürültü patırtı içindeyken, sizin sınıfınız ders işliyordu. Üstelik bütün ders kurallarına da riayet ederek. Eserinizle ne kadar övünseniz azdır.
Ertesi gün Mehmet Emin öğretmen gazetelerde vali bey tarafından yılın örnek sınıfı seçilen ve ödüllendirilen öğrencilerinin haberini okurken göz yaşlarını tutamıyordu:
- Valiye üç kere özür dileten öğrenci!
Alıntıdır:
Yorum