Yeşil'in oğlunun yazdığı ve babasını anlattığı kitap Türkiye'de gündemi değiştirdi. Eski Özel Harekat Şube Müdürü Birgün, Canlı Gaste'de Yeşil'in Antalya'ya gittiğini duyduğunu söyleyerek özel ekibin istenirse Yeşil'i 1 ayda yakalayabileceğini söyledi.
Yeşil'in 1996'da çekilen son fotoğrafı kitabın kapağında...
İSTANBUL - "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım için için devletin "kara kutusu" deniliyordu, bir çok faili meçhul cinayetin sorumlusu olarak gösteriliyordu. Susurluk kazasından beri aranıyor, öldüğü, bilinmeyen bir yere gömüldüğü söyleniyordu. Bugün farklı sesler çıkıyor, söylentiler doğruysa "Yeşil" hayatta... Hatta hangi şehirde olduğu ve yeri de biliniyor.Susurluk kazasının üzerinden 13 yıl geçti. O gün adı geçenlerin ve onların da amirlerinin hepsi yakalandı, biri hariç: "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım! 13 yıldır Yeşil'den haber alan olmadı.
"Öldürüldü" dendi, "Yaşıyor" dendi, "Devlet korumasında" dendi. Derin devletin kilit ismi, devletin kara kutusu "Yeşil", artık neredeyse bir efsaneye dönüştü. "Yeşil" yeniden Türkiye'nin gündeminde...
Oğlu Murat Yıldırım, babasını anlatan bir kitap çıkardı. Türkiye onu tek bir siyah-beyaz fotoğraf ile tanıdı, kitapta ise boy boy renkli fotoğrafları var.
"Yeşil" adlı kitapta ise 21 fotoğraf kullanılıyor. Yeşil'den ailesine kalan son fotoğraf da kitabın kapağında yer alıyor.
Murat Yıldırım, babasının 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı'na katıldığı dönemde 'devlet için çalış' teklifi aldığını belirterek, askerlik sonrası MİT'te göreve başladığını anlatıyor kitapta. Yıldırım, Yeşil'in PKK kadar Susurluk ekibiyle de çatışma halinde olduğu iddia ediliyor.
Oğlu, Yeşil'in öldürdüğü iddia edilen Behçet Cantürk, MİT'çi Tarık Ümit, İranlı asker Smitko'nun Susurluk ekibi tarafından ortadan kaldırıldığını düşünüyor.
Yeşil'in oğlu, kitapta PKK lideri Öcalan'ı öldürmek için Susurluk ekibinin devletten 80 milyon dolar aldığını iddia ederek "Bu paralara ne oldu?" diye soruyor.
Kitapta Yeşil'in yaşayıp yaşamadığı konusunda ise ilginç bir not bulunuyor. Oğlu 'bilmiyorum' diyor ve ekiliyor: "Babam eğer yaşıyorsa ve gelmemesi gerekiyorsa, onu 10 yıl bir odaya koyun, 10 yıl o odadan çıkmadan hayatını devam ettirir."
eşil'in öldüğüne dair açık bir bilgi yok, yaşıyor olması güçlü ihtimal. Peki nerede? Yurt dışında mı, Türkiye'de mi?
BİRGÜN: ANTALYA'DA ÇEK-SENET VE MAFYA İŞLERİ YAPIYORDUR
Yeşil'le ilgili aldığı duyumları eski Özel Harekat Şube Müdürü, yeni DSP Milletvekili Recai Birgün Canlı Gaste'de aktardı. Birgün'ün sözleri Ankara'yı harekete geçirebilir.
Yeşil'in kitapta yayınlanan fotoğraflarından biri...
Recai Birgün şunları söyledi:
"İki-üç ay kadar önce İstanbul'da bir sohbet ortamında Yeşil'in hayatta olduğu ve İlyas isimli bir kişiyle birlikte hareket ettiğini duydum. Bir buçuk-iki ay önce de Ankara'ya geldiği ve Ankara'dan 4 kişi alarak Antalya'ya geçtiği söylendi. İlyas denilen kişinin emekli bir binbaşı olduğunu biliyorum. Yeşil'in Güneydoğu'daki görevini tamamlayıp emekliye ayrıldıktan sonra batıda birçok karanlık işe girdiğini, çek senet mafya işlerine girdiğini herkes biliyor. Antalya'da da muhtemelen yine aynı işleri yapıyor.
Estetik ameliyat olmamıştır, estetik olursa Yeşil'in Yeşil olma özelliği kalmaz. Bu nedenle hala aynı fiziki görüntüyle işlerine devam ediyordur.
YEŞİL'İ İLK KEZ GÖRDÜÐÜ AN
1991 yılında Bingöl'de komser muaviniyken "Yeşil" veya diğer adıyla "Sakallı"yı tanıdım. Özel Harekat Şube Müdürlüğü'nde komser muavinliği görevini sürdürürken bir gün bir kişi geldi şubeye, oturdu. Herkesin tanıdığı birisiydi. Şube müdürünün odasında oturduk, çay kahve içtik. İlk defa görüyordum kendisini ve çok yakın diyalog vardı. Sağa sola telefon etti. Benim ilk görüşmeden aldığım intiba geldiğinde o ilin en üst makamlarıyla çok rahat diyalog kurabilen, Ankara ile telefonda görüşebilen bir imaj çizmişti. 'Bu kim?' diye sorduğumda bana 'Tanımıyor musun, Yeşil veya Sakallı" dediler. Bir müddet sonra bir dergide fotoğrafı yayınlanmıştı, Irak'ın kuzeyindeki bir bölgede çekilen bir fotoğraftı bu. Dış göreve de gittiği anlaşılıyordu fotoğraftan. Bu fotoğrafla birlikte kim olduğunu anladım. Daha sonra da kendisini birkaç kez gördüm.
YEŞİL GELİR, ALIR, GÖTÜRÜR, SORGULARDI
Bölgenin o yıllarda kendine has şartları vardı, bugün de aynı şartlar mevcut. 'Derin devlet'in kullandığı bir kişi olarak o bölgede hep bilinirdi zaten. Devlet legal işler için vardır, illegal işler yapılması gerektiğinde devreye girer. Yeşil de orada hukuki olmayan bir takım görevleri ifa etmek için kullanılıyordu. Diyelim ki bir şahıs hakkında bir duyum var, şahsın uyuşturucu kaçakçısı olduğu veya PKK'ya destek verdiği biliniyor. Elde bilgi ve belge olmadığı için polis o şahsı sorgulayamaz. Yeşil gelir, bu şahsı alır götürür, özel yerlerde sorgulayıp alması gereken bilgileri alır. Aldığı bilgiler resmi güvenlik görevlilerine intikal ettirilir ve ona göre operasyonlar yapılır. O dönemde ve belki bugün de, bölgede devlet adına bir takım insanların kullanıldığını ve kullanılan insanların ellerindeki gücü farkettikten sonra kendi adına illegal faaliyetler yaptığı biliniyordu. Susurluk olayı bunlardan bir tanesiydi.
SORGUDAKİ ÇELİŞKİLERİN GÖSTERDİÐİ GERÇEK
1999 yılında Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcısı görevini yürütürken Yeşil'le irtibatlı olan bir şahıs yakalanmıştı ve sorgusuna ben de girmiştim. Yine aynı dönemde ağabeyiyle yaptığımız mülakat vardı. Bu iki görüşmeden sonra Yeşil'in yaşadığına bir kez daha inandım. Sorguda çapraz soru sorarsınız, sorulara verilen cevaplar arasındaki çelişkiden sonucu çıkarırsınız. Aynı çelişkileri hem gözaltına alınan şahısta hem de ağabeyinde görmüştüm. Nitekim oğlu da 'Henüz daha ölüsünü görmedim' diyor.
Kitapta yer alan bir başka fotoğraf...
POLİS İSTESE 1 AYDA YAKALAR
Yeşil beni tanıdığım 1991 yılından bu yana kadar hiç gündemden düşmedi. Açıkçası Yeşil'in arandığını düşünmüyorum, kağıt üzerinde aranıyor olabilir ama Emniyet'in bu bilgi birikimi veya teknik donanınımıyla özel bir ekip kurulursa en geç 1 ay içinde yakalanabileceğine inanıyorum. Eğer öldürülmüş veya ölmüşse de bunun da yine 1 ay içinde tespit edileceğine inanıyorum. Yalnız bu durumlarda polis kendisi harekete geçmez, özel bir ekip kurulmalı ve yukarıdan siyasi irade tarafından desteklenmeli. Bu şekilde sonuç alınır.
ÖLSE TÜM TÜRKİYE HEMEN DUYAR
Abdullah Çatlı öldükten sonra yeni 'Reis' kim olacak gibi şeyler konuşulmuştu. Yeşil ölmüş olsa yerini kimin alacağı, görevi kimin üstleneceği kesinlikle duyulurdu. Yeşil kendi aleminde bir güçtür, bu güçten faydalananlar olduğu gibi korkanlar da bulunur. Öldürüldüğü veya öldüğü anda kendisinden ürkenler, onların ağzıyla söylersek bölge kaybedenler ortaya çıkarlar öldüğünü ilan ederler. Yeşil'in ortadan kalkması birçok insanı nüfuz ettiği güç bakımından rahatlatacaktır. Yeşil'in ölürse anında bunu tüm Türkiye duyar.
POLİSTE KEMİKLERİ KIRILDI, MİT'TE TEDAVİ EDİLDİ
Yeşil'in bugüne kadar bulunmamasının sebebi şudur: Bugüne kadar kendisini koruyanlar tarafından korunmuştur. Ankara Emniyeti'nde kaburgaları kırılıncaya kadar dövüldüğü, MİT'te tedavi edildiği iddiası vardır mesela. Bu olayı Emniyet'te çalışırken ben de duymuştum, muhtemelen de doğrudur. Daha önce derin devletin bir kanadı tarafından korunuyordu, şimdi de bir başka ekip tarafından kontrol altına alındı ve korunuyor.
ERGENEKON'DA GİZLİ TANIK OLABİLİR
Yeşil bulunursa Güneydoğu'da ve batı bölgelerdeki karanlık ilişkiler gün yüzüne çıkacaktır, özellikle Ergenekon sürecinde bu daha da önem kazanıyor.Belki de Yeşil Ergenekon soruşturmasında gizli tanıklardan birisi, benim öngörülerimden birisi bu...
Aldığım duyumları gayr-ı resmi olarak devletin organlarına bildirdim, henüz bir şey çıkmadı. Belki bu haberlerden sonra üzerine gidilebilir. Bir milletvekili olarak soru önergesi vermeyi de düşünüyorum.
ntvmsnbc
Yeşil'in 1996'da çekilen son fotoğrafı kitabın kapağında...
İSTANBUL - "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım için için devletin "kara kutusu" deniliyordu, bir çok faili meçhul cinayetin sorumlusu olarak gösteriliyordu. Susurluk kazasından beri aranıyor, öldüğü, bilinmeyen bir yere gömüldüğü söyleniyordu. Bugün farklı sesler çıkıyor, söylentiler doğruysa "Yeşil" hayatta... Hatta hangi şehirde olduğu ve yeri de biliniyor.Susurluk kazasının üzerinden 13 yıl geçti. O gün adı geçenlerin ve onların da amirlerinin hepsi yakalandı, biri hariç: "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım! 13 yıldır Yeşil'den haber alan olmadı.
"Öldürüldü" dendi, "Yaşıyor" dendi, "Devlet korumasında" dendi. Derin devletin kilit ismi, devletin kara kutusu "Yeşil", artık neredeyse bir efsaneye dönüştü. "Yeşil" yeniden Türkiye'nin gündeminde...
Oğlu Murat Yıldırım, babasını anlatan bir kitap çıkardı. Türkiye onu tek bir siyah-beyaz fotoğraf ile tanıdı, kitapta ise boy boy renkli fotoğrafları var.
"Yeşil" adlı kitapta ise 21 fotoğraf kullanılıyor. Yeşil'den ailesine kalan son fotoğraf da kitabın kapağında yer alıyor.
Murat Yıldırım, babasının 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı'na katıldığı dönemde 'devlet için çalış' teklifi aldığını belirterek, askerlik sonrası MİT'te göreve başladığını anlatıyor kitapta. Yıldırım, Yeşil'in PKK kadar Susurluk ekibiyle de çatışma halinde olduğu iddia ediliyor.
Oğlu, Yeşil'in öldürdüğü iddia edilen Behçet Cantürk, MİT'çi Tarık Ümit, İranlı asker Smitko'nun Susurluk ekibi tarafından ortadan kaldırıldığını düşünüyor.
Yeşil'in oğlu, kitapta PKK lideri Öcalan'ı öldürmek için Susurluk ekibinin devletten 80 milyon dolar aldığını iddia ederek "Bu paralara ne oldu?" diye soruyor.
Kitapta Yeşil'in yaşayıp yaşamadığı konusunda ise ilginç bir not bulunuyor. Oğlu 'bilmiyorum' diyor ve ekiliyor: "Babam eğer yaşıyorsa ve gelmemesi gerekiyorsa, onu 10 yıl bir odaya koyun, 10 yıl o odadan çıkmadan hayatını devam ettirir."
eşil'in öldüğüne dair açık bir bilgi yok, yaşıyor olması güçlü ihtimal. Peki nerede? Yurt dışında mı, Türkiye'de mi?
BİRGÜN: ANTALYA'DA ÇEK-SENET VE MAFYA İŞLERİ YAPIYORDUR
Yeşil'le ilgili aldığı duyumları eski Özel Harekat Şube Müdürü, yeni DSP Milletvekili Recai Birgün Canlı Gaste'de aktardı. Birgün'ün sözleri Ankara'yı harekete geçirebilir.
Yeşil'in kitapta yayınlanan fotoğraflarından biri...
Recai Birgün şunları söyledi:
"İki-üç ay kadar önce İstanbul'da bir sohbet ortamında Yeşil'in hayatta olduğu ve İlyas isimli bir kişiyle birlikte hareket ettiğini duydum. Bir buçuk-iki ay önce de Ankara'ya geldiği ve Ankara'dan 4 kişi alarak Antalya'ya geçtiği söylendi. İlyas denilen kişinin emekli bir binbaşı olduğunu biliyorum. Yeşil'in Güneydoğu'daki görevini tamamlayıp emekliye ayrıldıktan sonra batıda birçok karanlık işe girdiğini, çek senet mafya işlerine girdiğini herkes biliyor. Antalya'da da muhtemelen yine aynı işleri yapıyor.
Estetik ameliyat olmamıştır, estetik olursa Yeşil'in Yeşil olma özelliği kalmaz. Bu nedenle hala aynı fiziki görüntüyle işlerine devam ediyordur.
YEŞİL'İ İLK KEZ GÖRDÜÐÜ AN
1991 yılında Bingöl'de komser muaviniyken "Yeşil" veya diğer adıyla "Sakallı"yı tanıdım. Özel Harekat Şube Müdürlüğü'nde komser muavinliği görevini sürdürürken bir gün bir kişi geldi şubeye, oturdu. Herkesin tanıdığı birisiydi. Şube müdürünün odasında oturduk, çay kahve içtik. İlk defa görüyordum kendisini ve çok yakın diyalog vardı. Sağa sola telefon etti. Benim ilk görüşmeden aldığım intiba geldiğinde o ilin en üst makamlarıyla çok rahat diyalog kurabilen, Ankara ile telefonda görüşebilen bir imaj çizmişti. 'Bu kim?' diye sorduğumda bana 'Tanımıyor musun, Yeşil veya Sakallı" dediler. Bir müddet sonra bir dergide fotoğrafı yayınlanmıştı, Irak'ın kuzeyindeki bir bölgede çekilen bir fotoğraftı bu. Dış göreve de gittiği anlaşılıyordu fotoğraftan. Bu fotoğrafla birlikte kim olduğunu anladım. Daha sonra da kendisini birkaç kez gördüm.
YEŞİL GELİR, ALIR, GÖTÜRÜR, SORGULARDI
Bölgenin o yıllarda kendine has şartları vardı, bugün de aynı şartlar mevcut. 'Derin devlet'in kullandığı bir kişi olarak o bölgede hep bilinirdi zaten. Devlet legal işler için vardır, illegal işler yapılması gerektiğinde devreye girer. Yeşil de orada hukuki olmayan bir takım görevleri ifa etmek için kullanılıyordu. Diyelim ki bir şahıs hakkında bir duyum var, şahsın uyuşturucu kaçakçısı olduğu veya PKK'ya destek verdiği biliniyor. Elde bilgi ve belge olmadığı için polis o şahsı sorgulayamaz. Yeşil gelir, bu şahsı alır götürür, özel yerlerde sorgulayıp alması gereken bilgileri alır. Aldığı bilgiler resmi güvenlik görevlilerine intikal ettirilir ve ona göre operasyonlar yapılır. O dönemde ve belki bugün de, bölgede devlet adına bir takım insanların kullanıldığını ve kullanılan insanların ellerindeki gücü farkettikten sonra kendi adına illegal faaliyetler yaptığı biliniyordu. Susurluk olayı bunlardan bir tanesiydi.
SORGUDAKİ ÇELİŞKİLERİN GÖSTERDİÐİ GERÇEK
1999 yılında Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcısı görevini yürütürken Yeşil'le irtibatlı olan bir şahıs yakalanmıştı ve sorgusuna ben de girmiştim. Yine aynı dönemde ağabeyiyle yaptığımız mülakat vardı. Bu iki görüşmeden sonra Yeşil'in yaşadığına bir kez daha inandım. Sorguda çapraz soru sorarsınız, sorulara verilen cevaplar arasındaki çelişkiden sonucu çıkarırsınız. Aynı çelişkileri hem gözaltına alınan şahısta hem de ağabeyinde görmüştüm. Nitekim oğlu da 'Henüz daha ölüsünü görmedim' diyor.
Kitapta yer alan bir başka fotoğraf...
POLİS İSTESE 1 AYDA YAKALAR
Yeşil beni tanıdığım 1991 yılından bu yana kadar hiç gündemden düşmedi. Açıkçası Yeşil'in arandığını düşünmüyorum, kağıt üzerinde aranıyor olabilir ama Emniyet'in bu bilgi birikimi veya teknik donanınımıyla özel bir ekip kurulursa en geç 1 ay içinde yakalanabileceğine inanıyorum. Eğer öldürülmüş veya ölmüşse de bunun da yine 1 ay içinde tespit edileceğine inanıyorum. Yalnız bu durumlarda polis kendisi harekete geçmez, özel bir ekip kurulmalı ve yukarıdan siyasi irade tarafından desteklenmeli. Bu şekilde sonuç alınır.
ÖLSE TÜM TÜRKİYE HEMEN DUYAR
Abdullah Çatlı öldükten sonra yeni 'Reis' kim olacak gibi şeyler konuşulmuştu. Yeşil ölmüş olsa yerini kimin alacağı, görevi kimin üstleneceği kesinlikle duyulurdu. Yeşil kendi aleminde bir güçtür, bu güçten faydalananlar olduğu gibi korkanlar da bulunur. Öldürüldüğü veya öldüğü anda kendisinden ürkenler, onların ağzıyla söylersek bölge kaybedenler ortaya çıkarlar öldüğünü ilan ederler. Yeşil'in ortadan kalkması birçok insanı nüfuz ettiği güç bakımından rahatlatacaktır. Yeşil'in ölürse anında bunu tüm Türkiye duyar.
POLİSTE KEMİKLERİ KIRILDI, MİT'TE TEDAVİ EDİLDİ
Yeşil'in bugüne kadar bulunmamasının sebebi şudur: Bugüne kadar kendisini koruyanlar tarafından korunmuştur. Ankara Emniyeti'nde kaburgaları kırılıncaya kadar dövüldüğü, MİT'te tedavi edildiği iddiası vardır mesela. Bu olayı Emniyet'te çalışırken ben de duymuştum, muhtemelen de doğrudur. Daha önce derin devletin bir kanadı tarafından korunuyordu, şimdi de bir başka ekip tarafından kontrol altına alındı ve korunuyor.
ERGENEKON'DA GİZLİ TANIK OLABİLİR
Yeşil bulunursa Güneydoğu'da ve batı bölgelerdeki karanlık ilişkiler gün yüzüne çıkacaktır, özellikle Ergenekon sürecinde bu daha da önem kazanıyor.Belki de Yeşil Ergenekon soruşturmasında gizli tanıklardan birisi, benim öngörülerimden birisi bu...
Aldığım duyumları gayr-ı resmi olarak devletin organlarına bildirdim, henüz bir şey çıkmadı. Belki bu haberlerden sonra üzerine gidilebilir. Bir milletvekili olarak soru önergesi vermeyi de düşünüyorum.
ntvmsnbc
Yorum