Doğan Satmış
Bırakın ineği, ite uğursuza bakın
15.05.2009 02:57:38
İNEK Atatürk büstünü devirdi diye tüm köyün ifadesini almak tam bir işgüzarlık örneği. Başka bir ülkede ancak fıkra olarak anlatılabilir.
Rahmetli Atatürk bunu duysa, herhalde epey bir haşlardı yaptıranları.
Fakat nedense Türkiye'de bürokrasi bazen böyle ipin ucunu kaçırıyor.
Bürokrasinin bir işgüzarlığı da, Hakkari'de şehit olan askerin Adana'daki ailesine acı haberi verirken ortaya çıkmış. Şehit babası ve annesine sabaha karşı 02.00'de, ekip otosuyla karakola götürüp, durumu anlatmışlar.
Yani vatan uğruna çocuklarını veren anne-babaya bir ceza da bürokrasiden gelmiş. Aslında TSK, buna düzen getirmişti ama nedense Adana'da bu tuhaf yol seçilmiş.
*
Bürokrasinin, ağırlığını bu tür işgüzarlıklarda değil, toplum vicdanını kanatan olaylarda hissettirmesi gerekir.
Yani, ehliyetini yeniletmek isteyen vatandaşı zora sokmanın ne anlamı var?
Asıl, kuralları uygulamayan, yasalara karşı suç işleyen, uyanık, menfaatçi, it-uğursuzların peşine düşülmesi gerekir.
Unutmayın, Amerika, gangster Al Capone'u, işlediği suçlardan, azmettirdiği cinayetlerden değil, vergi borcundan ötürü mahkum ettirerek içeri attırabilmişti.
*
Türkiye'de bürokrasinin en başta çözmesi gereken sorun, şu vergi konusudur.
Hiç bir ülkede, dolaylı, yani tüketim mallarına gizlice giydirilen vergilerin oranı Türkiye'deki kadar değil. Türkiye yüzde 70'lerle dünya şampiyonu.
Yani akaryakıt, cep telefonu, içki, gıda, sigara, her türlü tüketim maddesini alırken, Türkiye'nin en zengin işadamı Hüsnü Özyeğin de aynı vergiyi ödüyor, asgari ücretli de. Bu yüzden alınan vergi adaletsiz.
Devlet, başka ülkelerde olduğu gibi kazancı doğrudan vergilendiremiyor. Ya da almak istemiyor. Tüketim malına konulan vergiyi almak daha kolay. Ötekiyle, gidip uğraşmak gerekiyor çünkü.
*
Kurumlar Vergisi ödeyeceklerin listesi açıklandı. Prof. Şükrü Kızılot'a göre Türkiye'de 640 bin 679 Kurumlar Vergisi mükellefi var. Bunların herbiri, şirketten öte birer kurum. Ama iş vergi ödemeye gelince, adı kurum olan bu şirketler bir anda cüceleşiyor. Tüm kurumlar vergisinin yarısını sadece 100 şirket, kalan yarısını da geriye kalan 640 bin 579 şirket ödemiş.
Altlarında 1 milyon Euro'luk Rolls Royce'larla gezenler, helikopterle dolaşanlar, Kurumlar Vergisi listelerinde yoktu. Bunu yazanlara da "İt-Uğursuz" diye küfretti.
*
İşte Türkiye'de bürokrasinin asıl uğraşacağı iş, bu olmalı. Rolls Royce'la dolaşıp, bu arabaya ödediğinden daha az gelir vergisi verenler didik didik edilmeli.
Edilmeli ki, yüzde 70'lik "dolaylı vergi" altında inim inim inleyen vatandaş "Evet ben aldığım her ürün için devlete vergi veriyorum, ama parası olan daha çok veriyor" diye müsterih olsun.
Yoksa, vatandaşın vicdanı kanar, bürokrasiden korkmayan da gerçeği yazana küfretmekten korkmaz.
Mesele büst kıran ineği yakalamak değil, vicdanı kanatanlarla baş edebilmekte.
not siyasi bir içerik taşımamaktadır lütfen yanlış yelere çekmeyin
Bırakın ineği, ite uğursuza bakın
15.05.2009 02:57:38
İNEK Atatürk büstünü devirdi diye tüm köyün ifadesini almak tam bir işgüzarlık örneği. Başka bir ülkede ancak fıkra olarak anlatılabilir.
Rahmetli Atatürk bunu duysa, herhalde epey bir haşlardı yaptıranları.
Fakat nedense Türkiye'de bürokrasi bazen böyle ipin ucunu kaçırıyor.
Bürokrasinin bir işgüzarlığı da, Hakkari'de şehit olan askerin Adana'daki ailesine acı haberi verirken ortaya çıkmış. Şehit babası ve annesine sabaha karşı 02.00'de, ekip otosuyla karakola götürüp, durumu anlatmışlar.
Yani vatan uğruna çocuklarını veren anne-babaya bir ceza da bürokrasiden gelmiş. Aslında TSK, buna düzen getirmişti ama nedense Adana'da bu tuhaf yol seçilmiş.
*
Bürokrasinin, ağırlığını bu tür işgüzarlıklarda değil, toplum vicdanını kanatan olaylarda hissettirmesi gerekir.
Yani, ehliyetini yeniletmek isteyen vatandaşı zora sokmanın ne anlamı var?
Asıl, kuralları uygulamayan, yasalara karşı suç işleyen, uyanık, menfaatçi, it-uğursuzların peşine düşülmesi gerekir.
Unutmayın, Amerika, gangster Al Capone'u, işlediği suçlardan, azmettirdiği cinayetlerden değil, vergi borcundan ötürü mahkum ettirerek içeri attırabilmişti.
*
Türkiye'de bürokrasinin en başta çözmesi gereken sorun, şu vergi konusudur.
Hiç bir ülkede, dolaylı, yani tüketim mallarına gizlice giydirilen vergilerin oranı Türkiye'deki kadar değil. Türkiye yüzde 70'lerle dünya şampiyonu.
Yani akaryakıt, cep telefonu, içki, gıda, sigara, her türlü tüketim maddesini alırken, Türkiye'nin en zengin işadamı Hüsnü Özyeğin de aynı vergiyi ödüyor, asgari ücretli de. Bu yüzden alınan vergi adaletsiz.
Devlet, başka ülkelerde olduğu gibi kazancı doğrudan vergilendiremiyor. Ya da almak istemiyor. Tüketim malına konulan vergiyi almak daha kolay. Ötekiyle, gidip uğraşmak gerekiyor çünkü.
*
Kurumlar Vergisi ödeyeceklerin listesi açıklandı. Prof. Şükrü Kızılot'a göre Türkiye'de 640 bin 679 Kurumlar Vergisi mükellefi var. Bunların herbiri, şirketten öte birer kurum. Ama iş vergi ödemeye gelince, adı kurum olan bu şirketler bir anda cüceleşiyor. Tüm kurumlar vergisinin yarısını sadece 100 şirket, kalan yarısını da geriye kalan 640 bin 579 şirket ödemiş.
Altlarında 1 milyon Euro'luk Rolls Royce'larla gezenler, helikopterle dolaşanlar, Kurumlar Vergisi listelerinde yoktu. Bunu yazanlara da "İt-Uğursuz" diye küfretti.
*
İşte Türkiye'de bürokrasinin asıl uğraşacağı iş, bu olmalı. Rolls Royce'la dolaşıp, bu arabaya ödediğinden daha az gelir vergisi verenler didik didik edilmeli.
Edilmeli ki, yüzde 70'lik "dolaylı vergi" altında inim inim inleyen vatandaş "Evet ben aldığım her ürün için devlete vergi veriyorum, ama parası olan daha çok veriyor" diye müsterih olsun.
Yoksa, vatandaşın vicdanı kanar, bürokrasiden korkmayan da gerçeği yazana küfretmekten korkmaz.
Mesele büst kıran ineği yakalamak değil, vicdanı kanatanlarla baş edebilmekte.
not siyasi bir içerik taşımamaktadır lütfen yanlış yelere çekmeyin
Yorum