Meclis ifade kriziyle çalkalanıyor
Savcılık, DTP'li Demirtaş, Ayna, Kurtulan, Tuğluk ve Tuncel’in ifadesini almak üzere TBMM Başkanlığı'na talepte bulundu. Yazıda gelmemeleri halinde zorla getirilecekleri ifadesine de yer verildi. DTP'liler savcılığa gitmemekte ısrarlı, Toptan krize çözüm arıyor.
İlişkili fotoğrafları göster
ntvmsnbc ve Ajanslar
Güncelleme: 18:33 TSİ 15 Mayıs. 2009 Cuma
ANKARA - Ankara'da 1994 yılında Meclis kapısında DEP milletvekilleri polis tarafından gözaltına alınmıştı. Aradan geçen 15 yılın ardından bu sahnenin yeniden yaşanması ihtimali var.
Savcılar, milletvekili olmadan önce işledikleri suçlardan ötürü haklarında dava açılan DTP'li Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel’in ifadesini almak istiyor.
Bu konudaki yazı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na iletildi. Yazıda, davete icabet etmemeleri durumunda milletvekillerinin polis zoruyla getirilecekleri de belirtiliyor.
Dokunulmazlığa dikkat çeken milletvekilleri, ifade vermeye gitmeyeceklerini söylüyor.
DTP milletvekili Emine Ayna, "Eğer böyle bir hak varsa, AKP'li ve CHP'li milletvekilinin ne kadar hakkıysa bizim de o kadar hakkımızdır. Hala gidip herhangi bir ifade vermeyi düşünmüyoruz. Ne zaman Başbakan hakkında hazırlanan fezlekelerle ilgili gidip savcılığa ifade verir, biz de düşüncelerimizi açıkladığımızdan dolayı açılan davalarla ilgili oturur, yine düşünür, değerlendirir ve bir karar alırız" diye konuştu.
Ayna Meclis'te sadece DTP milletvekillerinin fezlekesinin bulunmadığını dile getirdi.
TOPTAN KRİZE ÇÖZÜM ARIYOR
Krize bir çözüm bulmaya çalışan Meclis Başkanı Köksal Toptan ise savcılık yazısını mahkemenin de hoşgörüsüyle uzun süredir bekletiyor. Toptan, milletvekili olmadan önce başlayan davalarda dokunulmazlığın işlemediğine yönelik görüşler bulunduğuna dikkat çekiyor.
Konuyla ilgili hukuki inceleme yaptırdığını söyleyen Toptan, şöyle devam etti:
"Ben inceliyorum, arkadaşlarıma incelettiriyorum, Adalet ve İçişleri Bakanları ile de konuştum. Hukuki sonuca varmaya çalışıyoruz. Ankara görevli Ağır Ceza Mahkemesi, talimat mahkemesi olduğu için, işin esasına bakan dosyalar başka mahkemelerde olduğu için, bir anlamda buradaki Ağır Ceza Mahkemesindeki arkadaşlarımızın da çok fazla yapacağı bir şey gözükmüyor. Aslında bizim de gözükmüyor. Bize yazılan yazıda, TBMM'ye duyulan saygı nedeniyle şimdiye kadar beklenildi. Bizim aracılığımızla bir duyuru yapılması ve adı geçen milletvekillerinin bu şekilde gidip savunmaları yapmaları isteniyor. Doğrudan mahkemeler bunu yapabilirdi. Nezaket gösterdiler. Biz de mahkememize nasıl yardımcı oluruz diye çalışma yapıyoruz.
Anayasanın lafzına baktığımız zaman, aslında davet üzerine savunma yapmaya gidilmediği takdirde, yasaların öngördüğü şekilde, ısraren sanıkların mahkemeye götürülüp orada savunmalarının yapılmasının sağlanması mümkün. İlgili Ağır Ceza Mahkemesi ise böyle bir yol deniyor. Bakalım ne yapacağız, inceleniyor."
AKP'Lİ BOZDAÐ: SAVCININ KAFASI KARIŞIK
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ise, gazetecilerin sorusu üzerine DTP'li milletvekilleriyle ilgili savcının kafasının net olmadığını söyledi.
Savcının TBMM'ye yazı göndererek bu konuda inisiyatifi Meclise bıraktığını düşündüğünü belirten Bozdağ, "Mahkeme buraya yazdıysa mahkemenin de kafası bu konuda net görünmüyor. Prosedüre baktığınız zaman böyle işlemediğini görüyorsunuz. Bu nedenle Meclis Başkanı bir tavır alacaktır, bir görüş belirleyecek ona göre bir inisiyatif alacaktır. Bu konu değerlendirmeye muhtaç bir konudur. Çünkü Meclis Başkanı bir açıklama yapmadığı zaman konu ortada kalır. Meclis hata yapmaz, kafasına göre hareket edecek hali yok. Anayasaya göre hareket eder. Bunun içinde bir inceleme yapacaktır" dedi.
Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
"Eğer dokunulmazlıkların kapsamına giren bir konuysa, Anayasanın dokunulmazlıklara ilişkin hükmü uygulanacaktır. Eğer dokunulmazlıklara ilişkin bir konu değilse, Anayasanın dokunulmazlıklara ilişkin maddesindeki istisna uygulanacaktır."
1994'TE NE OLMUŞTU?
5 DTP'li milletvekilinin ifade krizi 1994'de DEP'li milletvekillerinin TBMM kapısında gözaltına alınmasını akıllara getirdi.
1994'de SHP kontenjanından ilk kez Meclis'e giren DEP milletvekillerinden Leyla Zana, Selim Sadak, Hatip Dicle ve Orhan Doğan hakkında Meclis'te Kürtçe yemin ettikleri gerekçesiyle, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde bölücülük suçlamasıyla dava açıldı.
Tutuklamaya diğer milletvekilleri kapıyı açtı, çünkü Meclis bu dört milletvekilinin dokunulmazlığını 2 Mart 1994'de kaldırdı. Eski DEP milletvekilleri aynı gün, TBMM'den çıkarken polis tarafından yaka paça gözaltına alındı.
Meclis Başkanı Köksal Toptan, şu an söz konusu olan milletvekillerinin ifadesinin alınmak istenmesinden ibaret oyduğunu ve 1994'teki olayla karşılaştırılamayacağını söylüyor.
Ancak tartışma konusu olan ve yanıtı hala aranan soru şu: Milletvekili ifade vermeye gitmezse ne yapılacak? Polisin bu durumda savcılık yazısına dayanarak milletvekillerini zorla ifadeye götürmek istemesinin dokunulmazlık kapsamına girip girmeyeceği tartışılıyor
Savcılık, DTP'li Demirtaş, Ayna, Kurtulan, Tuğluk ve Tuncel’in ifadesini almak üzere TBMM Başkanlığı'na talepte bulundu. Yazıda gelmemeleri halinde zorla getirilecekleri ifadesine de yer verildi. DTP'liler savcılığa gitmemekte ısrarlı, Toptan krize çözüm arıyor.
İlişkili fotoğrafları göster
ntvmsnbc ve Ajanslar
Güncelleme: 18:33 TSİ 15 Mayıs. 2009 Cuma
ANKARA - Ankara'da 1994 yılında Meclis kapısında DEP milletvekilleri polis tarafından gözaltına alınmıştı. Aradan geçen 15 yılın ardından bu sahnenin yeniden yaşanması ihtimali var.
Savcılar, milletvekili olmadan önce işledikleri suçlardan ötürü haklarında dava açılan DTP'li Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel’in ifadesini almak istiyor.
Bu konudaki yazı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na iletildi. Yazıda, davete icabet etmemeleri durumunda milletvekillerinin polis zoruyla getirilecekleri de belirtiliyor.
Dokunulmazlığa dikkat çeken milletvekilleri, ifade vermeye gitmeyeceklerini söylüyor.
DTP milletvekili Emine Ayna, "Eğer böyle bir hak varsa, AKP'li ve CHP'li milletvekilinin ne kadar hakkıysa bizim de o kadar hakkımızdır. Hala gidip herhangi bir ifade vermeyi düşünmüyoruz. Ne zaman Başbakan hakkında hazırlanan fezlekelerle ilgili gidip savcılığa ifade verir, biz de düşüncelerimizi açıkladığımızdan dolayı açılan davalarla ilgili oturur, yine düşünür, değerlendirir ve bir karar alırız" diye konuştu.
Ayna Meclis'te sadece DTP milletvekillerinin fezlekesinin bulunmadığını dile getirdi.
TOPTAN KRİZE ÇÖZÜM ARIYOR
Krize bir çözüm bulmaya çalışan Meclis Başkanı Köksal Toptan ise savcılık yazısını mahkemenin de hoşgörüsüyle uzun süredir bekletiyor. Toptan, milletvekili olmadan önce başlayan davalarda dokunulmazlığın işlemediğine yönelik görüşler bulunduğuna dikkat çekiyor.
Konuyla ilgili hukuki inceleme yaptırdığını söyleyen Toptan, şöyle devam etti:
"Ben inceliyorum, arkadaşlarıma incelettiriyorum, Adalet ve İçişleri Bakanları ile de konuştum. Hukuki sonuca varmaya çalışıyoruz. Ankara görevli Ağır Ceza Mahkemesi, talimat mahkemesi olduğu için, işin esasına bakan dosyalar başka mahkemelerde olduğu için, bir anlamda buradaki Ağır Ceza Mahkemesindeki arkadaşlarımızın da çok fazla yapacağı bir şey gözükmüyor. Aslında bizim de gözükmüyor. Bize yazılan yazıda, TBMM'ye duyulan saygı nedeniyle şimdiye kadar beklenildi. Bizim aracılığımızla bir duyuru yapılması ve adı geçen milletvekillerinin bu şekilde gidip savunmaları yapmaları isteniyor. Doğrudan mahkemeler bunu yapabilirdi. Nezaket gösterdiler. Biz de mahkememize nasıl yardımcı oluruz diye çalışma yapıyoruz.
Anayasanın lafzına baktığımız zaman, aslında davet üzerine savunma yapmaya gidilmediği takdirde, yasaların öngördüğü şekilde, ısraren sanıkların mahkemeye götürülüp orada savunmalarının yapılmasının sağlanması mümkün. İlgili Ağır Ceza Mahkemesi ise böyle bir yol deniyor. Bakalım ne yapacağız, inceleniyor."
AKP'Lİ BOZDAÐ: SAVCININ KAFASI KARIŞIK
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ise, gazetecilerin sorusu üzerine DTP'li milletvekilleriyle ilgili savcının kafasının net olmadığını söyledi.
Savcının TBMM'ye yazı göndererek bu konuda inisiyatifi Meclise bıraktığını düşündüğünü belirten Bozdağ, "Mahkeme buraya yazdıysa mahkemenin de kafası bu konuda net görünmüyor. Prosedüre baktığınız zaman böyle işlemediğini görüyorsunuz. Bu nedenle Meclis Başkanı bir tavır alacaktır, bir görüş belirleyecek ona göre bir inisiyatif alacaktır. Bu konu değerlendirmeye muhtaç bir konudur. Çünkü Meclis Başkanı bir açıklama yapmadığı zaman konu ortada kalır. Meclis hata yapmaz, kafasına göre hareket edecek hali yok. Anayasaya göre hareket eder. Bunun içinde bir inceleme yapacaktır" dedi.
Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
"Eğer dokunulmazlıkların kapsamına giren bir konuysa, Anayasanın dokunulmazlıklara ilişkin hükmü uygulanacaktır. Eğer dokunulmazlıklara ilişkin bir konu değilse, Anayasanın dokunulmazlıklara ilişkin maddesindeki istisna uygulanacaktır."
1994'TE NE OLMUŞTU?
5 DTP'li milletvekilinin ifade krizi 1994'de DEP'li milletvekillerinin TBMM kapısında gözaltına alınmasını akıllara getirdi.
1994'de SHP kontenjanından ilk kez Meclis'e giren DEP milletvekillerinden Leyla Zana, Selim Sadak, Hatip Dicle ve Orhan Doğan hakkında Meclis'te Kürtçe yemin ettikleri gerekçesiyle, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde bölücülük suçlamasıyla dava açıldı.
Tutuklamaya diğer milletvekilleri kapıyı açtı, çünkü Meclis bu dört milletvekilinin dokunulmazlığını 2 Mart 1994'de kaldırdı. Eski DEP milletvekilleri aynı gün, TBMM'den çıkarken polis tarafından yaka paça gözaltına alındı.
Meclis Başkanı Köksal Toptan, şu an söz konusu olan milletvekillerinin ifadesinin alınmak istenmesinden ibaret oyduğunu ve 1994'teki olayla karşılaştırılamayacağını söylüyor.
Ancak tartışma konusu olan ve yanıtı hala aranan soru şu: Milletvekili ifade vermeye gitmezse ne yapılacak? Polisin bu durumda savcılık yazısına dayanarak milletvekillerini zorla ifadeye götürmek istemesinin dokunulmazlık kapsamına girip girmeyeceği tartışılıyor
Yorum