Yoğun stres altındaki kişilerin sakinleşmek için neler yapması gerekiyor?
26.05.2009 10:45 Özellikle sıkıntının arttığı ekonomik kriz dönemlerinde kontrol altına alınmayan öfkenin, kişinin iş, aile ve arkadaşlık ortamlarında kapanmayacak yaralar açabileceği, kişide depresyon ve kalp krizi riskini artırabileceği bildirildi.
Psikiyatr Dr. Sümer Öztanrıöver, kriz dönemlerinde artan işsizlik ve iş kaybetme korkusunun, geleceğe dair belirsizlikleri de beraberinde getirebildiğini söyledi.
Geleceği ile ilgili kaygıları olan kişilerde, artan stresin öfke olarak ortaya çıkabileceğini belirten Öztanrıöver, bu tür kişilerin psikolojik sorunların yanı sıra çevresi ile de sorunlar yaşayabileceğine dikkati çekti. Öztanrıöver, şöyle konuştu:
''Hayatta umulmayan değişiklikler, kişilerin uzun vadeli kararlarını etkiliyor. Bireyin ev, araba sahibi olmak, evlenmek gibi düşüncelerinden uzaklaşması umutsuzluk ve karamsarlığa yol açıyor. Bu durum, özellikle dış koşullarla kendini tanımlayan, başarısıyla parasıyla işiyle bütünleşen insanlar için bir yıkım olabiliyor. Belirsizlik, umutsuzluk, kararsızlık ve üzüntü duygusu öf***i daha da artırıyor. Öfke ve beraberindeki sinir ise aile, iş ve arkadaşlık ortamlarında sorunları da tetikliyor. Kapanmayacak yaralar açılmasına neden oluyor. Özgüveni kendi iç dinamiklerine bağlı, kendini koşulsuz seven, kendisine değer veren kişiler ise bu durumları daha kolay atlatabiliyor.''
Kişinin hiç beklenmeyen bir zamanda kendi isteği dışında ortaya çıkan bu durumu iyi yönetmesi gerektiğini vurgulayan Öztanrıöver, ''Eğer değiştirebileceğimiz bir şey varsa önlem alabiliriz, yoksa hayatın normal akışına devam etmeliyiz'' dedi.
Kontrol altına alınmayan öfkenin depresyon hatta kalp krizi riskleri doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, bu durumdaki kişilerin özellikle hobilerine yönelmesi gerektiğini söyledi.
Yoğun stres altındaki bu kişilerin kapalı mekanlardan uzak durmasını öneren Öztanrıöver, şöyle devam etti:
''Böyle durumlarda kendimiz için bir şeyler yapmalıyız. Eve kapanmak yerine bir gezinti yapmak ücretsizdir. Ayrıca spor yapmanın da bir ücreti yok. Bu tür faaliyetler, bedensel ve fiziksel olarak bizi rahatlatır. Ailemizle gidilecek bir piknik, birlikte oynanacak oyunlar, sorunları unutturarak kısa zaman da olsa sıkıntıları rafa kaldırmamıza neden olur. Kişiler bu dönemlerde neden hoşlanıyorlarsa ilgi alanlarını da onlar oluşturmalı.''
-''EŞLER BİRBİRİNİ YARGILAMAMALI''-
Ekonomik sıkıntının neden olduğu öfkenin, iş ve arkadaşlığın yanı sıra aile yaşantısını da etkilediğini bildiren Sümer Öztanrıöver, bu dönemlerde eşlerin birbirlerine daha anlayışlı yaklaşması gerektiğini ifade etti.
Öfkeli davranışların ailenin geleceğini tehli***e sokabileceğini anımsatan Öztanrıöver, ''Eşler 'sen böyle yapsaydın, şöyle yapsaydın' şeklinde birbirini yargılamadan, mutlaka sorunlarını paylaşmalı. Paylaşılmayan sorun, daha kalıcı yaralar açabilir'' dedi.
Bu durumdaki anne ve babanın çocuklarını da incitmemesi gerektiğini söyleyen Öztanrıöver, sorunların basit şekilde çocuklarla da paylaşılmasını önerdi.
-''BESLENMEYE DE DİKKAT EDİLMELİ''-
Geleceğe yönelik kaygı ve aşırı stres altındaki kişilerde beslenme bozuklukları da yaşanabileceğini belirten Öztanrıöver, özellikle bu dönemde dengeli beslenmenin önemine değindi.
Beslenme sorununun değişik rahatsızlıklar doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, ''Kriz dönemleri mutlaka olacaktır. Bu da geçer, psikolojisi ile hayattan zevk alarak geleceğe olumlu bakanlar, krizi daha iyi atlatacağını unutmamalı'' diye konuştu.
AA
26.05.2009 10:45 Özellikle sıkıntının arttığı ekonomik kriz dönemlerinde kontrol altına alınmayan öfkenin, kişinin iş, aile ve arkadaşlık ortamlarında kapanmayacak yaralar açabileceği, kişide depresyon ve kalp krizi riskini artırabileceği bildirildi.
Psikiyatr Dr. Sümer Öztanrıöver, kriz dönemlerinde artan işsizlik ve iş kaybetme korkusunun, geleceğe dair belirsizlikleri de beraberinde getirebildiğini söyledi.
Geleceği ile ilgili kaygıları olan kişilerde, artan stresin öfke olarak ortaya çıkabileceğini belirten Öztanrıöver, bu tür kişilerin psikolojik sorunların yanı sıra çevresi ile de sorunlar yaşayabileceğine dikkati çekti. Öztanrıöver, şöyle konuştu:
''Hayatta umulmayan değişiklikler, kişilerin uzun vadeli kararlarını etkiliyor. Bireyin ev, araba sahibi olmak, evlenmek gibi düşüncelerinden uzaklaşması umutsuzluk ve karamsarlığa yol açıyor. Bu durum, özellikle dış koşullarla kendini tanımlayan, başarısıyla parasıyla işiyle bütünleşen insanlar için bir yıkım olabiliyor. Belirsizlik, umutsuzluk, kararsızlık ve üzüntü duygusu öf***i daha da artırıyor. Öfke ve beraberindeki sinir ise aile, iş ve arkadaşlık ortamlarında sorunları da tetikliyor. Kapanmayacak yaralar açılmasına neden oluyor. Özgüveni kendi iç dinamiklerine bağlı, kendini koşulsuz seven, kendisine değer veren kişiler ise bu durumları daha kolay atlatabiliyor.''
Kişinin hiç beklenmeyen bir zamanda kendi isteği dışında ortaya çıkan bu durumu iyi yönetmesi gerektiğini vurgulayan Öztanrıöver, ''Eğer değiştirebileceğimiz bir şey varsa önlem alabiliriz, yoksa hayatın normal akışına devam etmeliyiz'' dedi.
Kontrol altına alınmayan öfkenin depresyon hatta kalp krizi riskleri doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, bu durumdaki kişilerin özellikle hobilerine yönelmesi gerektiğini söyledi.
Yoğun stres altındaki bu kişilerin kapalı mekanlardan uzak durmasını öneren Öztanrıöver, şöyle devam etti:
''Böyle durumlarda kendimiz için bir şeyler yapmalıyız. Eve kapanmak yerine bir gezinti yapmak ücretsizdir. Ayrıca spor yapmanın da bir ücreti yok. Bu tür faaliyetler, bedensel ve fiziksel olarak bizi rahatlatır. Ailemizle gidilecek bir piknik, birlikte oynanacak oyunlar, sorunları unutturarak kısa zaman da olsa sıkıntıları rafa kaldırmamıza neden olur. Kişiler bu dönemlerde neden hoşlanıyorlarsa ilgi alanlarını da onlar oluşturmalı.''
-''EŞLER BİRBİRİNİ YARGILAMAMALI''-
Ekonomik sıkıntının neden olduğu öfkenin, iş ve arkadaşlığın yanı sıra aile yaşantısını da etkilediğini bildiren Sümer Öztanrıöver, bu dönemlerde eşlerin birbirlerine daha anlayışlı yaklaşması gerektiğini ifade etti.
Öfkeli davranışların ailenin geleceğini tehli***e sokabileceğini anımsatan Öztanrıöver, ''Eşler 'sen böyle yapsaydın, şöyle yapsaydın' şeklinde birbirini yargılamadan, mutlaka sorunlarını paylaşmalı. Paylaşılmayan sorun, daha kalıcı yaralar açabilir'' dedi.
Bu durumdaki anne ve babanın çocuklarını da incitmemesi gerektiğini söyleyen Öztanrıöver, sorunların basit şekilde çocuklarla da paylaşılmasını önerdi.
-''BESLENMEYE DE DİKKAT EDİLMELİ''-
Geleceğe yönelik kaygı ve aşırı stres altındaki kişilerde beslenme bozuklukları da yaşanabileceğini belirten Öztanrıöver, özellikle bu dönemde dengeli beslenmenin önemine değindi.
Beslenme sorununun değişik rahatsızlıklar doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, ''Kriz dönemleri mutlaka olacaktır. Bu da geçer, psikolojisi ile hayattan zevk alarak geleceğe olumlu bakanlar, krizi daha iyi atlatacağını unutmamalı'' diye konuştu.
AA