14 Haziran Pazar 2009
İngiltere, The Daily Telegraph gazetesinin muhabiri bir haberin peşindedir: Milletvekili harcamaları.
Altı milletvekilinin parlamentoya resmen bildirdikleri gider hesaplarının dökümlerini görmek için başvuru üstüne başvuru yapar gazeteci.
Her seferinde reddedilir.
Ama o iyi bir gazetecidir.
Çünkü fikri takip yanı gelişmiştir. Avını kovalamayı sürdürür ve sonuç alır.
Enformasyon Mahkemesi’nin kararı:
Milletvekillerinin parlamentoya bildirmiş oldukları gider hesaplarının tüm ayrıntılarıyla açıklanmasında kamu yararı vardır!
Gazete, bu harcamaları ayrıntılarıyla basıp işin içinden sıyrılmak istemez.
Yani kolay yola sapmaz. Zor olanı seçer, işi büyütür ve gerçek gazeteciliğin gereğini yapmaya koyulur.
Gazete içinden 45 gazeteci ve 12 avukat sadece bu olayı deşmek için ayrılır. Ekibe güvenlikli büyük bir mekân sağlanır, sızmalara karşı önlem olarak...
İki ay boyunca çalışırlar. Muhafazakâr Daily Telegraph 154 yıllık tarihinin en büyük araştırmacı gazetecilik olayını böyle bir takım çalışmasıyla başlatır.
Sonuca gelince...
Muhafazakâr Parti’den bir milletvekili evine 25 ampul taktırmış, bunun karşılığında devlete 174 dolar fatura göndermişti. Aynı zamanda duş başlığının temizlenmesi dahil evinde yapılan bazı işler için 3.318 dolarlık fatura çıkarmıştı.
Bir başka Muhafazakâr milletvekili Ortaçağ’dan kalma şatosunun hendeğini temizletmek için devlete 3400 dolar fatura kestirmişti.
İşçi Partisi’nden bir milletvekili daha yeni olan kır evinin gözden geçirilmesi için 30 bin dolarlık masraf göstermişti.
Hatta bir Liberal Parti milletvekili pantolon ütüsü için yapılmış 180 dolarlık ödemeyi devlete fatura etmişti.
Belki daha ilgincine gelince:
İçişleri Bakanı, eşinin internetten indirdiği birkaç ***** filmin parasını da devlete masraf olarak yazabilmişti.
Gazetenin kamuoyunda bomba gibi patlayan yazı dizisiyle birlikte, İngiliz siyaset sahnesi rengârenk ama çok büyük bir skandalı yaşamaya başladı.
Yayınlar iki hafta sürdü.
Bu sürede 120 tam sayfa ayrıldı.
Gazetenin tirajı 600 bin arttı.
Bu satış patlaması İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, savaşla ilgili olmayan bir haberin yol açtığı en büyük satış artışıydı.
Rakip gazeteler, konuyla ilgili haberlerini günlerce The Daily Telegraph’ın manşetlerini kullanarak vermek zorunda kaldılar.
Gündem tamamen değişti.
Kamuoyu sarsıldı.
Avam Kamarası Başkanı istifa etti.
Bu bir ilkti, 300 yıldan beri...
1070 dolara evindeki sarmaşığı temizleten, bunu devlete masraf yazabilen Muhafazakâr Parti lideri Cameron, siyasal sistemin ‘felç olması‘ndan söz etti ve erken seçim çağrısı yaptı.
Bazı bakanları istifa etmek zorunda kalan Başbakan Brown‘ın İşçi Partisi geçen haftaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde tarihi bir yenilgiye uğradı ve üçüncü sıraya düştü.
The Guardian şöyle yazdı:
“Öyle anlaşılıyor ki, Parlamento ile siyasetin devrim niteliğinde bir değişime uğrayacağı yeni bir döneme girdik. Belki daha iyiye, belki daha kötüye...”
Uzun lafın kısası:
Gazetecilik ölmez!
İktidar odaklarının elinde ‘aşırı güç birikimi‘ne karşıysak, yani demokrasinin aydınlığında yaşamak istiyorsak, o zaman geleneksel gazeteciliğin ve haberin gücüne inanın.
Yalanda yaşamayın!
İyi pazarlar.
Hasan Cemal
h.cemal@milliyet.com.tr
İngiltere, The Daily Telegraph gazetesinin muhabiri bir haberin peşindedir: Milletvekili harcamaları.
Altı milletvekilinin parlamentoya resmen bildirdikleri gider hesaplarının dökümlerini görmek için başvuru üstüne başvuru yapar gazeteci.
Her seferinde reddedilir.
Ama o iyi bir gazetecidir.
Çünkü fikri takip yanı gelişmiştir. Avını kovalamayı sürdürür ve sonuç alır.
Enformasyon Mahkemesi’nin kararı:
Milletvekillerinin parlamentoya bildirmiş oldukları gider hesaplarının tüm ayrıntılarıyla açıklanmasında kamu yararı vardır!
Gazete, bu harcamaları ayrıntılarıyla basıp işin içinden sıyrılmak istemez.
Yani kolay yola sapmaz. Zor olanı seçer, işi büyütür ve gerçek gazeteciliğin gereğini yapmaya koyulur.
Gazete içinden 45 gazeteci ve 12 avukat sadece bu olayı deşmek için ayrılır. Ekibe güvenlikli büyük bir mekân sağlanır, sızmalara karşı önlem olarak...
İki ay boyunca çalışırlar. Muhafazakâr Daily Telegraph 154 yıllık tarihinin en büyük araştırmacı gazetecilik olayını böyle bir takım çalışmasıyla başlatır.
Sonuca gelince...
Muhafazakâr Parti’den bir milletvekili evine 25 ampul taktırmış, bunun karşılığında devlete 174 dolar fatura göndermişti. Aynı zamanda duş başlığının temizlenmesi dahil evinde yapılan bazı işler için 3.318 dolarlık fatura çıkarmıştı.
Bir başka Muhafazakâr milletvekili Ortaçağ’dan kalma şatosunun hendeğini temizletmek için devlete 3400 dolar fatura kestirmişti.
İşçi Partisi’nden bir milletvekili daha yeni olan kır evinin gözden geçirilmesi için 30 bin dolarlık masraf göstermişti.
Hatta bir Liberal Parti milletvekili pantolon ütüsü için yapılmış 180 dolarlık ödemeyi devlete fatura etmişti.
Belki daha ilgincine gelince:
İçişleri Bakanı, eşinin internetten indirdiği birkaç ***** filmin parasını da devlete masraf olarak yazabilmişti.
Gazetenin kamuoyunda bomba gibi patlayan yazı dizisiyle birlikte, İngiliz siyaset sahnesi rengârenk ama çok büyük bir skandalı yaşamaya başladı.
Yayınlar iki hafta sürdü.
Bu sürede 120 tam sayfa ayrıldı.
Gazetenin tirajı 600 bin arttı.
Bu satış patlaması İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, savaşla ilgili olmayan bir haberin yol açtığı en büyük satış artışıydı.
Rakip gazeteler, konuyla ilgili haberlerini günlerce The Daily Telegraph’ın manşetlerini kullanarak vermek zorunda kaldılar.
Gündem tamamen değişti.
Kamuoyu sarsıldı.
Avam Kamarası Başkanı istifa etti.
Bu bir ilkti, 300 yıldan beri...
1070 dolara evindeki sarmaşığı temizleten, bunu devlete masraf yazabilen Muhafazakâr Parti lideri Cameron, siyasal sistemin ‘felç olması‘ndan söz etti ve erken seçim çağrısı yaptı.
Bazı bakanları istifa etmek zorunda kalan Başbakan Brown‘ın İşçi Partisi geçen haftaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde tarihi bir yenilgiye uğradı ve üçüncü sıraya düştü.
The Guardian şöyle yazdı:
“Öyle anlaşılıyor ki, Parlamento ile siyasetin devrim niteliğinde bir değişime uğrayacağı yeni bir döneme girdik. Belki daha iyiye, belki daha kötüye...”
Uzun lafın kısası:
Gazetecilik ölmez!
İktidar odaklarının elinde ‘aşırı güç birikimi‘ne karşıysak, yani demokrasinin aydınlığında yaşamak istiyorsak, o zaman geleneksel gazeteciliğin ve haberin gücüne inanın.
Yalanda yaşamayın!
İyi pazarlar.
Hasan Cemal
h.cemal@milliyet.com.tr