Karaman ile Ankara arasındaki kara yolunun uzunluğu tam 369 kilometre...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül önceki gün Türk Dil Bayramı kutlamalarına katılmak üzere Karaman’a gitti...
Törenlere katıldı, sevenlerinin gönlünü bir kez daha kazandı...
Ama bu arada programı sarktı!
Oysa söz vermişti; yakın arkadaşı, eski Enerji Bakanı Zeki Ergezen’in oğlunun Ankara’da kıyılacak nikâhında şahit olacaktı...
Havanın kararmasına yakın bindi makam aracına... Onlarca arabadan oluşan konvoyla birlikte, saatte 200 kilometre hıza ulaşarak Ankara’ya gitti!
Cumhurbaşkanı’nın iki saat süren bu yolculuğu sırasında, Karaman-Konya-Ankara yolu kısım kısım trafiğe kapatıldı...
Bu üç ilin Emniyet Müdürlükleri, her kilometreye bir polis yerleştirerek, Cumhurbaşkanı’nın geçmesine yakın zamanlarda yola araç çıkmasını engelledi!
Adana’dan ve Konya’dan Ankara’ya ulaşmak için yola çıkan araçlar benzinliklere, dinlenme tesislerine yönlendirildi.
O araçlardaki on binlerce kişi, saatlerce hapsedildi!
Öylesine hızlı gidiyordu ki konvoy, kameralar bile yetişemiyordu...
Bu görüntüleri televizyonda izlerken, kendi can güvenliğini bile riske atarak her kırmızı ışıkta duran önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer geldi aklıma!
Sadece... Gülümseyebildim!
***
Trafiğe kısım kısım kapatılan yol; 369 kilometre...
Ne o, Cumhurbaşkanı, Ankara’daki bir siyasetçinin oğlunun nikâhına gidiyor...
Eski bakan arkadaşına verdiği sözü tutsun diye on binlerce çocuğa, kadına, yaşlıya yollarda eziyet çektiriliyor!
Aralarında hastaneye gitmeye çalışanlar da var; en az Cumhurbaşkanı’nın randevusu kadar önemli randevusu olanlar da...
Ama hiçbiri sözünü tutamıyor.
Evlerine, randevularına, hastanelerine zamanında gidemiyor.
Görevi “halkın güvenliğini” sağlamak olan polis, halkı bırakıp Cumhurbaşkanı için yol kesiyor çünkü!
***
Sözüm Cumhurbaşkanı’na:
Madem o kadar aceleniz vardı; neden ille de makam arabası diye ısrar ettiniz?
Emrinizdeki helikopterlerden birine atlayıp gitmek neden aklınıza gelmedi?
Diyelim ki aklınıza gelmedi. Peki, saatte 200 kilometre hızla giderken makam arabanızın camından hiç mi dışarıya bakmadınız?
Benzinliklerde, yol kenarlarında, dinlenme tesislerinde bekleşen o on binlerce insanı da mı görmediniz?
Yoksa gördünüz de, onları sizi yolcu etmek için dağlara bayırlara çıkmış hayranlarınız mı sandınız?
Eğer öyle sandıysanız; acaba konvoyunuzun geçtiği sırada onların ağızlarından dökülen sözcükleri duysanız ne yapardınız?
***
Demokratik ülkelerin cumhurbaşkanları, nikâha yetişmek için “şehirlerarası yolu” trafiğe kapattırmaz...
Eğer birileri, ondan habersiz bu “yalakalığı” yaparsa, onlardan hesap sorar!
Siz Ankara’ya gideceksiniz diye yollarda mahsur kalan on binlerce kişiden özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
Mustafa Mutlu Yazara ulaşmak için : mmutlu@gazetevatan.com***
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül önceki gün Türk Dil Bayramı kutlamalarına katılmak üzere Karaman’a gitti...
Törenlere katıldı, sevenlerinin gönlünü bir kez daha kazandı...
Ama bu arada programı sarktı!
Oysa söz vermişti; yakın arkadaşı, eski Enerji Bakanı Zeki Ergezen’in oğlunun Ankara’da kıyılacak nikâhında şahit olacaktı...
Havanın kararmasına yakın bindi makam aracına... Onlarca arabadan oluşan konvoyla birlikte, saatte 200 kilometre hıza ulaşarak Ankara’ya gitti!
Cumhurbaşkanı’nın iki saat süren bu yolculuğu sırasında, Karaman-Konya-Ankara yolu kısım kısım trafiğe kapatıldı...
Bu üç ilin Emniyet Müdürlükleri, her kilometreye bir polis yerleştirerek, Cumhurbaşkanı’nın geçmesine yakın zamanlarda yola araç çıkmasını engelledi!
Adana’dan ve Konya’dan Ankara’ya ulaşmak için yola çıkan araçlar benzinliklere, dinlenme tesislerine yönlendirildi.
O araçlardaki on binlerce kişi, saatlerce hapsedildi!
Öylesine hızlı gidiyordu ki konvoy, kameralar bile yetişemiyordu...
Bu görüntüleri televizyonda izlerken, kendi can güvenliğini bile riske atarak her kırmızı ışıkta duran önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer geldi aklıma!
Sadece... Gülümseyebildim!
***
Trafiğe kısım kısım kapatılan yol; 369 kilometre...
Ne o, Cumhurbaşkanı, Ankara’daki bir siyasetçinin oğlunun nikâhına gidiyor...
Eski bakan arkadaşına verdiği sözü tutsun diye on binlerce çocuğa, kadına, yaşlıya yollarda eziyet çektiriliyor!
Aralarında hastaneye gitmeye çalışanlar da var; en az Cumhurbaşkanı’nın randevusu kadar önemli randevusu olanlar da...
Ama hiçbiri sözünü tutamıyor.
Evlerine, randevularına, hastanelerine zamanında gidemiyor.
Görevi “halkın güvenliğini” sağlamak olan polis, halkı bırakıp Cumhurbaşkanı için yol kesiyor çünkü!
***
Sözüm Cumhurbaşkanı’na:
Madem o kadar aceleniz vardı; neden ille de makam arabası diye ısrar ettiniz?
Emrinizdeki helikopterlerden birine atlayıp gitmek neden aklınıza gelmedi?
Diyelim ki aklınıza gelmedi. Peki, saatte 200 kilometre hızla giderken makam arabanızın camından hiç mi dışarıya bakmadınız?
Benzinliklerde, yol kenarlarında, dinlenme tesislerinde bekleşen o on binlerce insanı da mı görmediniz?
Yoksa gördünüz de, onları sizi yolcu etmek için dağlara bayırlara çıkmış hayranlarınız mı sandınız?
Eğer öyle sandıysanız; acaba konvoyunuzun geçtiği sırada onların ağızlarından dökülen sözcükleri duysanız ne yapardınız?
***
Demokratik ülkelerin cumhurbaşkanları, nikâha yetişmek için “şehirlerarası yolu” trafiğe kapattırmaz...
Eğer birileri, ondan habersiz bu “yalakalığı” yaparsa, onlardan hesap sorar!
Siz Ankara’ya gideceksiniz diye yollarda mahsur kalan on binlerce kişiden özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
Mustafa Mutlu Yazara ulaşmak için : mmutlu@gazetevatan.com***
Yorum