Necati Doğru Yazara ulaşmak için : ndogru@gazetevatan.com Demokrasiden cayan alçak olsun!
İstanbul’un Çağlayan semtinde, Avrupa’nın 42 ülkesinin 2 binden fazla şehrinin; AB’nin en büyük adliye binası yükseliyor. 330 bin metrekare kapalı alanı var.
1 yıl kaldı.
2010’da bitecek.
1 trilyon TL harcanıyor.
Padişahına, cumhurbaşkanına, çok paralı zenginine, mafya liderine bile “saraylar yapmış” ülkemiz, bugüne kadar “adaletine saray” kuramamıştı. İşte İstanbul’da “adalet sarayımız” da bitiyor. İstanbul’un Avrupa yakasında 10 adliyeyi bünyesinde toplayacak, üstün teknolojik imkânla donatılmış 326 adet duruşma salonu, 26 ağır ceza, 120 ceza, 180 hukuk mahkemesi ve 48 icra müdürlüğüne bina olacak.
Yaşa yaşa, çok yaşa!
En büyük saray bizim!
Sıra geldi adalete!
İçimize sindireceğimiz adaletimiz de olsun. Şu sıralarda adaletimizin tarafsız, bağımsız olanına; devletin bir katından sızdırılmış fotokopi raporlarla devletin öbür katını vurma tuzaklarına düşmeden, “darbeci ile demokratı, suçlu ile suçsuzu” ayırt edebilecek gözü bağlı kıza çok ihtiyacımız var.
***
Saraya yakışır savcılar.
Saraya yakışır hâkimler.
Saraya yakışır kanunlar.
Saraya yakışır kanun yapıcılarımız da olmalı. Bu Adalet Sarayı’na; sızdırma raporların yayınlayıcısı tetikçi gazetecilerin “mağdur iktidar peydahlatma” çanakçılığına kulak asmayan adalet yakışır. Albay Dursun Çiçek’i 9 günde 2 farklı gerekçe göstererek; bir mahkemede 2’ye karşı 1 oyla tutuklatan, öbür mahkemede 2’ye karşı 1 oyla 18 saat sonra serbest bırakan tutarsızlıkları barındırmamalı bu saray...
Adaletin yoksa!
Neyleyim sarayı!
Evet, ordu reformu da olmalı.
Darbecilik ve askeri müdahale geleneği olan bizim gibi bir ülkede; darbelere ihtiyaç duymayacak, bağımsız adalete ve herkesi kucaklayan güçlü anayasaya dayalı değişim de olmalı. Bu değişimi destekleyecek; siyasi partiler yasası, seçim yasası, dokunulmazlıklar yasası, her alanda şeffaflık, her alanda eşitlikçi rekabet da gelmeli.
Değişimden korkan.
Ordu reformundan ürken!
Demokrasiden cayan!
Alçak olsun.
Adi insan sayılsın.
***
Fakat bu yaptığınız nedir? Bu gerilimi tırmandırmalar, bu orduya “sıkıyorsa darbe yap...” dercesine meydan okumalar... Bu kutuplaşmayı keskinleştirmeler, ülkenin ordusunun içinde varsa darbe niyeti olanları hedeflemek yerine ordunun bütününe karşı gece yarıları girişilen onur kırıcı, rencide edici hamleler niçindir? Böyle yaparak gerçekten İstanbul Çağlayan’da yükselen Avrupa’nın en görkemli Adalet Sarayı’na yakıştığınıza bizi inandırabilecek misiniz?
Evet, ordu reformu olmalı.
Ordu reformundan kaçan!
Oligarşik oportünsit sayılmalı.
Demokrasiden cayan da alçak!
Bütün Avrupa ülkelerinde ve dünyanın ileri demokrasilerinde ordular nereye konuluyorsa, bizim ülkemizde de bizim ordumuz oraya konulmalı; harcamaları denetlenmeli, askeri yargı sınırı gerektiği noktaya çekilmeli.
Fakat bu densizlik ne!
Bu ağır hakaret neden!
Orduyu mu dövmek istiyorsunuz, darbe yaptırmaya mı kışkırtıyorsunuz? Gizli planınız mı var? Temiz niyetiniz demokrasiyi geliştirmek ve ordu reformu yapmak ise geçmiş yaraları deşmeye ve kimseye fayda getirmeyecek gözü dönmüş intikamcılığa ne ihtiyaç var?
Demokrasiden cayan!
Alçak olsun!
İstanbul’un Çağlayan semtinde, Avrupa’nın 42 ülkesinin 2 binden fazla şehrinin; AB’nin en büyük adliye binası yükseliyor. 330 bin metrekare kapalı alanı var.
1 yıl kaldı.
2010’da bitecek.
1 trilyon TL harcanıyor.
Padişahına, cumhurbaşkanına, çok paralı zenginine, mafya liderine bile “saraylar yapmış” ülkemiz, bugüne kadar “adaletine saray” kuramamıştı. İşte İstanbul’da “adalet sarayımız” da bitiyor. İstanbul’un Avrupa yakasında 10 adliyeyi bünyesinde toplayacak, üstün teknolojik imkânla donatılmış 326 adet duruşma salonu, 26 ağır ceza, 120 ceza, 180 hukuk mahkemesi ve 48 icra müdürlüğüne bina olacak.
Yaşa yaşa, çok yaşa!
En büyük saray bizim!
Sıra geldi adalete!
İçimize sindireceğimiz adaletimiz de olsun. Şu sıralarda adaletimizin tarafsız, bağımsız olanına; devletin bir katından sızdırılmış fotokopi raporlarla devletin öbür katını vurma tuzaklarına düşmeden, “darbeci ile demokratı, suçlu ile suçsuzu” ayırt edebilecek gözü bağlı kıza çok ihtiyacımız var.
***
Saraya yakışır savcılar.
Saraya yakışır hâkimler.
Saraya yakışır kanunlar.
Saraya yakışır kanun yapıcılarımız da olmalı. Bu Adalet Sarayı’na; sızdırma raporların yayınlayıcısı tetikçi gazetecilerin “mağdur iktidar peydahlatma” çanakçılığına kulak asmayan adalet yakışır. Albay Dursun Çiçek’i 9 günde 2 farklı gerekçe göstererek; bir mahkemede 2’ye karşı 1 oyla tutuklatan, öbür mahkemede 2’ye karşı 1 oyla 18 saat sonra serbest bırakan tutarsızlıkları barındırmamalı bu saray...
Adaletin yoksa!
Neyleyim sarayı!
Evet, ordu reformu da olmalı.
Darbecilik ve askeri müdahale geleneği olan bizim gibi bir ülkede; darbelere ihtiyaç duymayacak, bağımsız adalete ve herkesi kucaklayan güçlü anayasaya dayalı değişim de olmalı. Bu değişimi destekleyecek; siyasi partiler yasası, seçim yasası, dokunulmazlıklar yasası, her alanda şeffaflık, her alanda eşitlikçi rekabet da gelmeli.
Değişimden korkan.
Ordu reformundan ürken!
Demokrasiden cayan!
Alçak olsun.
Adi insan sayılsın.
***
Fakat bu yaptığınız nedir? Bu gerilimi tırmandırmalar, bu orduya “sıkıyorsa darbe yap...” dercesine meydan okumalar... Bu kutuplaşmayı keskinleştirmeler, ülkenin ordusunun içinde varsa darbe niyeti olanları hedeflemek yerine ordunun bütününe karşı gece yarıları girişilen onur kırıcı, rencide edici hamleler niçindir? Böyle yaparak gerçekten İstanbul Çağlayan’da yükselen Avrupa’nın en görkemli Adalet Sarayı’na yakıştığınıza bizi inandırabilecek misiniz?
Evet, ordu reformu olmalı.
Ordu reformundan kaçan!
Oligarşik oportünsit sayılmalı.
Demokrasiden cayan da alçak!
Bütün Avrupa ülkelerinde ve dünyanın ileri demokrasilerinde ordular nereye konuluyorsa, bizim ülkemizde de bizim ordumuz oraya konulmalı; harcamaları denetlenmeli, askeri yargı sınırı gerektiği noktaya çekilmeli.
Fakat bu densizlik ne!
Bu ağır hakaret neden!
Orduyu mu dövmek istiyorsunuz, darbe yaptırmaya mı kışkırtıyorsunuz? Gizli planınız mı var? Temiz niyetiniz demokrasiyi geliştirmek ve ordu reformu yapmak ise geçmiş yaraları deşmeye ve kimseye fayda getirmeyecek gözü dönmüş intikamcılığa ne ihtiyaç var?
Demokrasiden cayan!
Alçak olsun!