ÖSS sonuçlarından sonra, pek çok kişinin sokağa çıkamaması gerekiyor. Çünkü ortada eğitim adına tam bir facia söz konusu.
Ama bu yetmiyormuş gibi bir de kamuoyu yanıltılıyor. En başarısız öğrenciler bile, başarılıymış gibi gösteriliyor.
Bu bir kandırmacadır. Hem de vebali çok büyük bir kandırmaca!..
Dünyanın neresinde, 100 üzerinden 15-20 alan bir aday başarılı sayılıyor?
Çıtayı aşağı indirdikten sonra, herkes barajı aşsa ne olacak, aşmasa ne olacak? Sonuçlar ortada. Sıfırcıların sayısı artıyor, ortalamalar düştükçe düşüyor.
Fende bir milyon 229 bin adaydan 704 bini sıfır çekti. Türkiye ortalaması 30 soruda 4’te kaldı. Diğer derslerde de durum farklı değil.
Peki bunun sorumlusu kim?
Milli Eğitim Bakanlığı mı, okul müdürleri mi, YÖK mü, ÖSYM mi, dershaneler mi, veliler mi, öğrenciler mi, siyasetçiler mi? Yoksa hepsi birden mi?
Evet, hepsi birden sorumlu ya da suçlu. Sorumluluk sırasında en başta Milli Eğitim Bakanlığı geliyor. En son sırada da öğrenciler. Ama maalesef fatura her seferinde öğrenciye kesiliyor.
Bu sonuçlardan sonra, nedir bu rezalet diye birilerinin, birilerine hesap sorması gerekiyor. Örneğin Başbakan’ın Milli Eğitim Bakanı’na, onun da YÖK, ÖSYM ve okul müdürlerine. Ama ara ki bir sorumlu bulasın!..
Türkiye ortalamaları
Sınav analizlerini inceledikçe insanın içi kararıyor. Eğer aday olarak istediğiniz başarıyı elde edemediyseniz sakın üzülmeyin, çünkü yalnız değilsiniz. Daha da önemlisi, bu başarısızlığın suçlusu siz değilsiniz.
Çok ilginç veriler var.
ÖSS’deki Türkiye ortalamalarına baktığınızda, eğitim sisteminin de, sınav sisteminin de, dershane sisteminin de tümüyle çöktüğünü görüyorsunuz.
Öğrenciler yıllarca canla başla çalışıyor, dershanelere milyarlarca dolar akıtılıyor ve işte tablo:
30 fen sorusundan sadece 4’ü cevaplanıyor.
Görünen o ki Türkiye’de en başarılı olanlar sadece yabancı dil öğretmenleri. Dil öğrencileri her iki sorudan birisini doğru olarak yapmışlar. Peki ya diğerleri?
İşte 30 soru üzerinden ortalamalar:
Fen 1: 4, Türkçe: 14.1, Sos 1: 11.4, Mat 1: 9, Edb-Sos: 11.1, Mat 2: 8.7, Fen 2: 8.9, Sos 2: 9
Evet, tekrar soruyorum: Bu sonuçlardan sonra birilerinin sokağa çıkmaması gerekiyor. Peki ama kim?
Bu konuda en çok üzülen ve odalarına kapanan öğrenciler mi yoksa dünya umurlarında olmayan diğerleri mi? Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum.
Yığılma nerede olacak?
Başarı oranının bu kadar düşük olduğu bir ortamda, hangi puanlarda ya da hangi puan dilimlerinde yığılma olacak? Bu da çok önemli. Çünkü tercihler yapılırken hangi puan diliminde ne kadar adayın bulunduğunun bilinmesi birçok soruya da cevap olacaktır.
Bu konudaki birkaç rakamı daha sizlerle paylaşmak istiyorum:
Örneğin, Edebiyat-Sosyal Bilimler’de toplam 629 bin adayın puanı hesaplandı. Bunlar içerisinde 20 netin üzerinde puanı olan aday sayısı 90 bin. 5 netin üzerindeki aday sayısı ise 477 bin.
Bir başka örnek ise Fen 2’de. Toplam 249 bin adayın puanı hesaplandı. 20 net üzeri 27 bin, 5 net üzeri ise 151 bin aday var.
Burada dikkat çeken, tepedeki öğrenci sayısının azlığı.
Yani bu yıl, iyi öğrenciler altın değerinde olacak. Hemen her üniversite onların peşine düşecek. Orta ve altı puan dilimindeki öğrenciler ise çok dikkatli tercih yapmak zorundalar, yoksa virgülden sonraki binde birlik puanlar yüzünden bile açıkta kalabilirler veya bir alt tercihlerine girebilirler.
KKTC ve vakıflar
YÖK, puan barajlarını neden bu kadar aşağıya indirdi? Bu konuda KKTC ve vakıf üniversitelerinden kendilerine yoğun baskı geldiği ve bu konuda siyasetin de devreye girdiği konuşuluyor. “Eğer puanlar inmezse ne KKTC üniversiteleri ne de vakıf üniversiteleri kontenjanlarının yarısını bile doldurabilir” söylemi etkili oldu ki, puanlar indi. Peki bunun kime ne yararı var?
En çok irdelenmesi gereken konulardan biri de bu. İşte bugüne kadar yaşanan ve yaşanması muhtemel olası gelişmeler:
* Kontenjanlar yine de dolmayacak.
* Kalite dibe vuracak.
* Bu puanlarla üniversiteye girenlerin en az yarısı, gelecek yıllarda ya bölüm değiştirecek ya da çeşitli nedenlerle okulu bırakacak.
* Tıpkı lise diploması gibi, bir süre sonra üniversite diploması da bir anlam ifade etmeyecek ve KPSS benzeri yeterlilik sınavları getirilecek.
* Beş kat daha başarılı öğrenci bir yere giremezken, örneğin 90 neti olan açıkta kalırken 20 neti ve parası olan vakıf üniversitelerine girebilecek.
Sorun sistemde mi?
Okullarda klasik sınav, ÖSS’de ise test sistemi uygulanıyor. Ortalama 60 kelimelik sorulara ise yine 60 saniye gibi kısa bir süre verilerek, bu süre içinde adayın soruyu okuması, anlaması ve çözüme ulaştıktan sonra cevap kartına da doğru bir şekilde işlemesi gerekiyor ki, buna da zaman yetmiyor. Başarısızlığın önemli bir nedeni de bu. Hızlı düşünen, hızlı karar veren ve bunu hızla uygulamaya dönüştüren gençler yetiştiremiyoruz.
Soruların içeriği ve süre ayarlanırken hep en iyi öğrencilere göre bir düzen kuruluyor. Ama bu da son sınavda görüldüğü gibi iyi işlemiyor.
Peki ÖSS kötü bir sistem mi? İyi puan alanlar çok başarılı, düşük puan alanlar da çok başarısız mı? Son 25 yılı yakından gözleyen birisi olarak bunun böyle olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. ÖSS, çalışma disiplini olan öğrencileri seçmede çok başarılı. Ama test sistemi yaratıcılığı körelttiği için ÖSS’de başarılı olmanın faturası ileriki yıllarda şampiyonlara pahalıya mal olabiliyor.
Zaten ÖSYM de bu konuda rahatsızlık duyduğu için sınavın içeriğini değiştirme kararı aldı.
Özetin özeti: Çelik’in otomatik pilota bağladığı eğitim sistemimiz, bırakın çağı yakalamayı, can çekişiyor. Daha da vahimi kimsenin durumdan vazife çıkarmaması...
Ama bu yetmiyormuş gibi bir de kamuoyu yanıltılıyor. En başarısız öğrenciler bile, başarılıymış gibi gösteriliyor.
Bu bir kandırmacadır. Hem de vebali çok büyük bir kandırmaca!..
Dünyanın neresinde, 100 üzerinden 15-20 alan bir aday başarılı sayılıyor?
Çıtayı aşağı indirdikten sonra, herkes barajı aşsa ne olacak, aşmasa ne olacak? Sonuçlar ortada. Sıfırcıların sayısı artıyor, ortalamalar düştükçe düşüyor.
Fende bir milyon 229 bin adaydan 704 bini sıfır çekti. Türkiye ortalaması 30 soruda 4’te kaldı. Diğer derslerde de durum farklı değil.
Peki bunun sorumlusu kim?
Milli Eğitim Bakanlığı mı, okul müdürleri mi, YÖK mü, ÖSYM mi, dershaneler mi, veliler mi, öğrenciler mi, siyasetçiler mi? Yoksa hepsi birden mi?
Evet, hepsi birden sorumlu ya da suçlu. Sorumluluk sırasında en başta Milli Eğitim Bakanlığı geliyor. En son sırada da öğrenciler. Ama maalesef fatura her seferinde öğrenciye kesiliyor.
Bu sonuçlardan sonra, nedir bu rezalet diye birilerinin, birilerine hesap sorması gerekiyor. Örneğin Başbakan’ın Milli Eğitim Bakanı’na, onun da YÖK, ÖSYM ve okul müdürlerine. Ama ara ki bir sorumlu bulasın!..
Türkiye ortalamaları
Sınav analizlerini inceledikçe insanın içi kararıyor. Eğer aday olarak istediğiniz başarıyı elde edemediyseniz sakın üzülmeyin, çünkü yalnız değilsiniz. Daha da önemlisi, bu başarısızlığın suçlusu siz değilsiniz.
Çok ilginç veriler var.
ÖSS’deki Türkiye ortalamalarına baktığınızda, eğitim sisteminin de, sınav sisteminin de, dershane sisteminin de tümüyle çöktüğünü görüyorsunuz.
Öğrenciler yıllarca canla başla çalışıyor, dershanelere milyarlarca dolar akıtılıyor ve işte tablo:
30 fen sorusundan sadece 4’ü cevaplanıyor.
Görünen o ki Türkiye’de en başarılı olanlar sadece yabancı dil öğretmenleri. Dil öğrencileri her iki sorudan birisini doğru olarak yapmışlar. Peki ya diğerleri?
İşte 30 soru üzerinden ortalamalar:
Fen 1: 4, Türkçe: 14.1, Sos 1: 11.4, Mat 1: 9, Edb-Sos: 11.1, Mat 2: 8.7, Fen 2: 8.9, Sos 2: 9
Evet, tekrar soruyorum: Bu sonuçlardan sonra birilerinin sokağa çıkmaması gerekiyor. Peki ama kim?
Bu konuda en çok üzülen ve odalarına kapanan öğrenciler mi yoksa dünya umurlarında olmayan diğerleri mi? Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum.
Yığılma nerede olacak?
Başarı oranının bu kadar düşük olduğu bir ortamda, hangi puanlarda ya da hangi puan dilimlerinde yığılma olacak? Bu da çok önemli. Çünkü tercihler yapılırken hangi puan diliminde ne kadar adayın bulunduğunun bilinmesi birçok soruya da cevap olacaktır.
Bu konudaki birkaç rakamı daha sizlerle paylaşmak istiyorum:
Örneğin, Edebiyat-Sosyal Bilimler’de toplam 629 bin adayın puanı hesaplandı. Bunlar içerisinde 20 netin üzerinde puanı olan aday sayısı 90 bin. 5 netin üzerindeki aday sayısı ise 477 bin.
Bir başka örnek ise Fen 2’de. Toplam 249 bin adayın puanı hesaplandı. 20 net üzeri 27 bin, 5 net üzeri ise 151 bin aday var.
Burada dikkat çeken, tepedeki öğrenci sayısının azlığı.
Yani bu yıl, iyi öğrenciler altın değerinde olacak. Hemen her üniversite onların peşine düşecek. Orta ve altı puan dilimindeki öğrenciler ise çok dikkatli tercih yapmak zorundalar, yoksa virgülden sonraki binde birlik puanlar yüzünden bile açıkta kalabilirler veya bir alt tercihlerine girebilirler.
KKTC ve vakıflar
YÖK, puan barajlarını neden bu kadar aşağıya indirdi? Bu konuda KKTC ve vakıf üniversitelerinden kendilerine yoğun baskı geldiği ve bu konuda siyasetin de devreye girdiği konuşuluyor. “Eğer puanlar inmezse ne KKTC üniversiteleri ne de vakıf üniversiteleri kontenjanlarının yarısını bile doldurabilir” söylemi etkili oldu ki, puanlar indi. Peki bunun kime ne yararı var?
En çok irdelenmesi gereken konulardan biri de bu. İşte bugüne kadar yaşanan ve yaşanması muhtemel olası gelişmeler:
* Kontenjanlar yine de dolmayacak.
* Kalite dibe vuracak.
* Bu puanlarla üniversiteye girenlerin en az yarısı, gelecek yıllarda ya bölüm değiştirecek ya da çeşitli nedenlerle okulu bırakacak.
* Tıpkı lise diploması gibi, bir süre sonra üniversite diploması da bir anlam ifade etmeyecek ve KPSS benzeri yeterlilik sınavları getirilecek.
* Beş kat daha başarılı öğrenci bir yere giremezken, örneğin 90 neti olan açıkta kalırken 20 neti ve parası olan vakıf üniversitelerine girebilecek.
Sorun sistemde mi?
Okullarda klasik sınav, ÖSS’de ise test sistemi uygulanıyor. Ortalama 60 kelimelik sorulara ise yine 60 saniye gibi kısa bir süre verilerek, bu süre içinde adayın soruyu okuması, anlaması ve çözüme ulaştıktan sonra cevap kartına da doğru bir şekilde işlemesi gerekiyor ki, buna da zaman yetmiyor. Başarısızlığın önemli bir nedeni de bu. Hızlı düşünen, hızlı karar veren ve bunu hızla uygulamaya dönüştüren gençler yetiştiremiyoruz.
Soruların içeriği ve süre ayarlanırken hep en iyi öğrencilere göre bir düzen kuruluyor. Ama bu da son sınavda görüldüğü gibi iyi işlemiyor.
Peki ÖSS kötü bir sistem mi? İyi puan alanlar çok başarılı, düşük puan alanlar da çok başarısız mı? Son 25 yılı yakından gözleyen birisi olarak bunun böyle olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. ÖSS, çalışma disiplini olan öğrencileri seçmede çok başarılı. Ama test sistemi yaratıcılığı körelttiği için ÖSS’de başarılı olmanın faturası ileriki yıllarda şampiyonlara pahalıya mal olabiliyor.
Zaten ÖSYM de bu konuda rahatsızlık duyduğu için sınavın içeriğini değiştirme kararı aldı.
Özetin özeti: Çelik’in otomatik pilota bağladığı eğitim sistemimiz, bırakın çağı yakalamayı, can çekişiyor. Daha da vahimi kimsenin durumdan vazife çıkarmaması...
Yorum