Mustafa Mutlu Yazara ulaşmak için : mmutlu@gazetevatan.com O çocuk, sizin kızınız olsa Adli Tıp’tan rapor mu beklerdiniz?
Adalete isyan edilir mi? Yargının kestiği parmak acır mı?
Yargının verdiği karar yanlışsa acır...
Bu gibi durumlarda da ister istemez adalete isyan duygusu doruğa tırmanır!
***
Vakit yazarı, 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez, tam 15 ay önce 14 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.
Sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu bir rapor hazırladı ve kızın ruh sağlığının bozulmadığını belirtti...
Bunun üzerine Hüseyin Üzmez salıverildi!
Bu karar, kamu vicdanını kanattı... Adalete “isyan” duygusunu doruğa tırmandırdı...
Bunun üzerine aylar süren bir komedi filmi başladı:
Kurul defalarca toplandı, üyeleri değişti, o arada Hüseyin Üzmez ekran ekran dolaşıp ahlâksızlığını meşrulaştırmaya çalıştı...
Sonuçta kamu vicdanı baskın çıktı ve aynı Adli Tıp, aynı olayın, aynı kız çocuğunun ruh sağlığını bozduğuna karar verdi!
Bunun üzerine Hüseyin Üzmez dün yeniden tutuklandı...
***
Diyelim ki o kız çocuğunun akli dengesi zaten bozuktu ve bu olaydan hiç etkilenmedi...
Ya da akli dengesi yerinde ama kız güçlü: Olaya güldü, geçti...
İyi de bundan “adalete ne?”
Çağdaş hukukta, “suç” olan eylemler belli değil mi?
Üzmez’in bu eylemi de Türk Ceza Kanunu’na göre bal gibi suç değil mi?
Kızın “ruhsal dengesinin bozulmaması” bu suçun işlenmiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı?
Cezanın alt sınırı bile, Üzmez’in yıllarca içeride tutulmasını gerektirmiyor mu?
***
Aradan geçen yaklaşık bir yılda biz bu basit gerçeği göremedik...
Daha doğrusu, rapordu, heyetti derken, kafamızı karıştırdılar; görmemizi engellediler...
Emin olun ki bu oyunu sürdürmeye çalışacaklar...
Heyet raporunu reddedecekler ve ilk raporun geçerli olması için yasal yollara başvuracaklar...
Oysa hukuk kuralları belli; Türk Ceza Kanunu açık...
Bu davanın bu kadar sürüncemede bırakılmasını gerçekten anlayamıyorum...
İşte bu yüzden parmağım acıyor.
Acıyan parmağım da, hukuka isyan duygularımı körüklüyor...
***
Ve son söz; bu gözü dönmüş din tüccarını savunan avukatlara ve yandaşlarına:
Böyle bir olay sizin kızınızın başına gelse; Adli Tıp’tan rapor mu beklerdiniz?
*****
Kılıf aynı: Allah’ın takdiri!
Hüseyin Üzmez, dün cezaevine gönderilirken, yeniden tutuklanmasını değerlendirmiş ve “Allah’ın takdiri” demiş...
Hani; Maliye Bakanı’nın Amerika’da ameliyat olmasını “takdir eden” Allah’ın...
Bunların başına iyi-kötü ne gelirse; Allah’tandır... Kendi kusurları, hataları, suçları, ayıpları hiç yoktur!
Zaten Hüseyin Üzmez de henüz lise öğrencisiyken sırf Allah öyle takdir ettiği için ateş ederek yazar Ahmet Emin Yalman’ı, ağır yaraladı.
Yasalar öyle istediği için değil, Allah öyle takdir ettiği için 20 yıl hapse mahkûm edildi.
2003 yılında, kendisinden 50 yaş küçük, 22 yaşındaki kızla; kendi gözü döndüğü için değil, Allah’ın takdiri yüzünden evlendi.
***
Eminim ki Allah; kendisini böylesine adi suçlara “neden” olarak gösteren bu “kul”una hak ettiği yanıtı verecektir!
*****
GÜNÜN SORUSU
RTÜK Başkanlığı dün biten Zahid Akman hakkında çok ilginç bir suç duyurusu daha yapıldı. RTÜK Daire Başkanı Cengiz Özdiker, elindeki belgelerle savcılığa gitti ve “resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanmak ve kanunları uygulamamak” suçlarından dava açılmasını istedi.
Bakalım Başbakan yine “Zahid Bey kendisini savunmayı iyi bilir” demekle mi yetinecek?
Adalete isyan edilir mi? Yargının kestiği parmak acır mı?
Yargının verdiği karar yanlışsa acır...
Bu gibi durumlarda da ister istemez adalete isyan duygusu doruğa tırmanır!
***
Vakit yazarı, 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez, tam 15 ay önce 14 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.
Sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu bir rapor hazırladı ve kızın ruh sağlığının bozulmadığını belirtti...
Bunun üzerine Hüseyin Üzmez salıverildi!
Bu karar, kamu vicdanını kanattı... Adalete “isyan” duygusunu doruğa tırmandırdı...
Bunun üzerine aylar süren bir komedi filmi başladı:
Kurul defalarca toplandı, üyeleri değişti, o arada Hüseyin Üzmez ekran ekran dolaşıp ahlâksızlığını meşrulaştırmaya çalıştı...
Sonuçta kamu vicdanı baskın çıktı ve aynı Adli Tıp, aynı olayın, aynı kız çocuğunun ruh sağlığını bozduğuna karar verdi!
Bunun üzerine Hüseyin Üzmez dün yeniden tutuklandı...
***
Diyelim ki o kız çocuğunun akli dengesi zaten bozuktu ve bu olaydan hiç etkilenmedi...
Ya da akli dengesi yerinde ama kız güçlü: Olaya güldü, geçti...
İyi de bundan “adalete ne?”
Çağdaş hukukta, “suç” olan eylemler belli değil mi?
Üzmez’in bu eylemi de Türk Ceza Kanunu’na göre bal gibi suç değil mi?
Kızın “ruhsal dengesinin bozulmaması” bu suçun işlenmiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı?
Cezanın alt sınırı bile, Üzmez’in yıllarca içeride tutulmasını gerektirmiyor mu?
***
Aradan geçen yaklaşık bir yılda biz bu basit gerçeği göremedik...
Daha doğrusu, rapordu, heyetti derken, kafamızı karıştırdılar; görmemizi engellediler...
Emin olun ki bu oyunu sürdürmeye çalışacaklar...
Heyet raporunu reddedecekler ve ilk raporun geçerli olması için yasal yollara başvuracaklar...
Oysa hukuk kuralları belli; Türk Ceza Kanunu açık...
Bu davanın bu kadar sürüncemede bırakılmasını gerçekten anlayamıyorum...
İşte bu yüzden parmağım acıyor.
Acıyan parmağım da, hukuka isyan duygularımı körüklüyor...
***
Ve son söz; bu gözü dönmüş din tüccarını savunan avukatlara ve yandaşlarına:
Böyle bir olay sizin kızınızın başına gelse; Adli Tıp’tan rapor mu beklerdiniz?
*****
Kılıf aynı: Allah’ın takdiri!
Hüseyin Üzmez, dün cezaevine gönderilirken, yeniden tutuklanmasını değerlendirmiş ve “Allah’ın takdiri” demiş...
Hani; Maliye Bakanı’nın Amerika’da ameliyat olmasını “takdir eden” Allah’ın...
Bunların başına iyi-kötü ne gelirse; Allah’tandır... Kendi kusurları, hataları, suçları, ayıpları hiç yoktur!
Zaten Hüseyin Üzmez de henüz lise öğrencisiyken sırf Allah öyle takdir ettiği için ateş ederek yazar Ahmet Emin Yalman’ı, ağır yaraladı.
Yasalar öyle istediği için değil, Allah öyle takdir ettiği için 20 yıl hapse mahkûm edildi.
2003 yılında, kendisinden 50 yaş küçük, 22 yaşındaki kızla; kendi gözü döndüğü için değil, Allah’ın takdiri yüzünden evlendi.
***
Eminim ki Allah; kendisini böylesine adi suçlara “neden” olarak gösteren bu “kul”una hak ettiği yanıtı verecektir!
*****
GÜNÜN SORUSU
RTÜK Başkanlığı dün biten Zahid Akman hakkında çok ilginç bir suç duyurusu daha yapıldı. RTÜK Daire Başkanı Cengiz Özdiker, elindeki belgelerle savcılığa gitti ve “resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanmak ve kanunları uygulamamak” suçlarından dava açılmasını istedi.
Bakalım Başbakan yine “Zahid Bey kendisini savunmayı iyi bilir” demekle mi yetinecek?