Felakette devlet vatandaşı suçladı
17 Temmuz 2009 Cuma 22:39
Artvin yerle bir oldu canlar gitti DSİ, asıl suçu vatandaşta buldu. İşin en kötü tarafı ise soruşturmanın iki günde tamamlanması;
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, ''Artvin'deki sel felaketinde yaşanan can ve mal kayıplarının nedeninin dere yataklarına ve kıyılarına ev yapılmasının önüne geçilememesi'' olarak gösterdi
DSİ'den yapılan yazılı açıklamada, Artvin'in Şavşat ilçesinin ortasından geçen Tigrat deresinin 15 Temmuz 2009 tarihinde saat 15.30 sıralarında başlayan sağanak yağış sonucu taştığı hatırlatıldı. Yağışların, 16.30-17.00 arasında sele dönüşerek, can kaybı ve maddi zarara neden olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''DSİ Genel Müdürlüğü, Şavşat ilçe merkezinden geçen Tigrat deresinin taşmasını önlemek maksadıyla 2 kilometre boyunca taşkın koruma projesi hazırlamış ve çalışmalarına 2008'de başlanan inşaat, tamamlanma aşamasına getirilmiştir. Projede 13 adet tersip bendi ve 500 metre sağlı sollu olmak üzere toplam bin metre taşkın koruma duvarı mevcuttur.
Tigrat deresinde yapılan sekileme ve taşkın koruma duvarlarının bulunduğu kesitlerin proje tasarım debisi, 500 yıllık taşkın tekerrür debisine göre belirlenmiştir. 500 yıllık taşkın tekerrür debisi 86 metreküp/saniye, proje tasarım debisi ise 97 metreküp/saniyedir. Sel sularıyla gelen debinin bunun çok üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu yüzden can kayıplarının yaşandığı bu elim olay meydana gelmiştir.''
MEDYADAKİ HABERLER
Açıklamada, dün itibariyle can ve mal kayıplarına neden olan sel felaketinin yazılı ve görsel basının yoğun ilgisini topladığına işaret edilerek, ''haberlerde, felaketin bütün sorumluluğunun DSİ üzerinde olduğu iddialarının ifade edildiği'' kaydedildi.
''Yaşanan elim olayın acısı bu kadar taze iken kurumun ilk düşüncesinin felaket bölgesindeki vatandaşların acılarını hafifletebilmek ve mağduriyetlerini giderebilmek olduğu'' belirtilen açıklamada, bu yönde yoğun çalışmaların ve mesainin devam ettiği bildirildi.
''Ancak basında yer alan iddialara cevap vermenin de gelecekte yaşanabilecek bu tip felaketlerin önlenebilmesi ve gerçek sorumluların belirlenerek, sorumluluklarının gereğini yapmaları açısından büyük önem taşıdığı'' ifade edilen açıklamada, ''dolayısıyla, haberlerde geçen iddiaların cevaplanmasının gereklilik arz ettiği'' kaydedildi.
''TAŞKIN KORUMA TESİSLERİ STANDARTLARA VE ŞARTNAMEYE UYGUN''
''DSİ tarafından yapılan Tigrat deresi taşkın koruma tesislerinin, Türk Standartları Enstitüsü'nün bütün standartlarına, Bayındırlık İşleri Şartnamesine uygun olarak yapıldığı ve tamamlanma aşamasına getirildiği'' belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:
''İş esnasında betondan sürekli karotlar ve numuneler alınarak, laboratuvarlarda test edilmiştir. Basında yer alan haberlerde ise taşkın bentlerinin 'kum gibi dağıldığı' yönünde tespitlere yer verilmektedir. Ancak bu tespitler gerçek gözlemlere dayanmamaktadır. Zira idaremiz tarafından yapılan incelemelerde beton blokların dağılmadan yekpare olarak devrildiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla betonun kalitesinde sorun bulunmamaktadır.
Haber bültenleri, betonun demirsiz olması, bir eksiğin olduğu ya da DSİ tarafından müteahhit firmanın yeterli şekilde kontrol edilmediği için eksik malzeme kullanıldığı yönünde bir izlenim uyandırmaktadır. Oysa kullanılan beton, projesi gereği zaten demirsizdir. Söz konusu taşkın yapıları projelendirilirken, beton ağırlık yapısı olarak tasarlanmış olup, bu sebeple demir kullanılmamıştır. Bentlerin bu şekilde tasarlanması genel bir uygulama olup, genel müdürlüğümüzün birçok taşkın önleme tesisinde bu uygulama yoluna gidilmiştir.''
Açıklamada, basında müteahhit firmanın ihalede yüzde 50'den fazla tenzilata gittiği yönünde iddiaların yer aldığına işaret edilerek, ''Bu yanlı bir bilgi olup, ihale tenzilatı yüzde 37'dir. Söz konusu oran, bu gibi ihalelerde normal karşılanmaktadır. Tüm ihale prosedürü 4734 ve 4735 sayılı kanunlar çerçevesinde yapılmış ve Kamu İhale Kurumu tarafından onaylanmıştır'' ifadesine yer verildi.
''Yıkımın boyutunun, bentler tarafından tutulan suyun birikmesi ve bentlerin yıkılması ile arttığı ifadelerinin de gerçeği yansıtmadığı'' belirtilen açıklamada, ''zira, yıkılan 7 bendin sadece yanaklarının koptuğu, bazılarının da üst kademesinin zarar gördüğü''ne işaret edildi.
Açıklamada, ''yukarı havzadaki orman kesiminden gelen ağaç kütükleri ve artıklarının, feyezanla beraber kopan kaya bloklarıyla taşkın koruma duvarları ve bentlerin zarar görmesinde büyük rol oynadığı'' ifade edilerek, ''bentlerin sel sularının kanalize olmasını sağladığı ve eğimi düşürdüğü için suyun şiddetini azalttığı'' bildirildi.
''FELAKETİN SEBEBİ''
''DSİ'nin, bütün projelerinde olduğu gibi, işini ciddiyetle ve hiçbir ihmale meydan vermeyecek şekilde yaptığı ve yapmaya da devam edeceği'' bildirilen açıklamada, ''Afet, adı üzerinde, olağanüstü halleri anlatmaktadır. Afetlerde her zaman can ve mal kaybı olması ihtimali mevcuttur. Kurumumuz, bu ihtimali asgariye indirmek maksadıyla çalışmaktadır'' denildi.
17 Temmuz 2009 Cuma 22:39
Artvin yerle bir oldu canlar gitti DSİ, asıl suçu vatandaşta buldu. İşin en kötü tarafı ise soruşturmanın iki günde tamamlanması;
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, ''Artvin'deki sel felaketinde yaşanan can ve mal kayıplarının nedeninin dere yataklarına ve kıyılarına ev yapılmasının önüne geçilememesi'' olarak gösterdi
DSİ'den yapılan yazılı açıklamada, Artvin'in Şavşat ilçesinin ortasından geçen Tigrat deresinin 15 Temmuz 2009 tarihinde saat 15.30 sıralarında başlayan sağanak yağış sonucu taştığı hatırlatıldı. Yağışların, 16.30-17.00 arasında sele dönüşerek, can kaybı ve maddi zarara neden olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''DSİ Genel Müdürlüğü, Şavşat ilçe merkezinden geçen Tigrat deresinin taşmasını önlemek maksadıyla 2 kilometre boyunca taşkın koruma projesi hazırlamış ve çalışmalarına 2008'de başlanan inşaat, tamamlanma aşamasına getirilmiştir. Projede 13 adet tersip bendi ve 500 metre sağlı sollu olmak üzere toplam bin metre taşkın koruma duvarı mevcuttur.
Tigrat deresinde yapılan sekileme ve taşkın koruma duvarlarının bulunduğu kesitlerin proje tasarım debisi, 500 yıllık taşkın tekerrür debisine göre belirlenmiştir. 500 yıllık taşkın tekerrür debisi 86 metreküp/saniye, proje tasarım debisi ise 97 metreküp/saniyedir. Sel sularıyla gelen debinin bunun çok üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu yüzden can kayıplarının yaşandığı bu elim olay meydana gelmiştir.''
MEDYADAKİ HABERLER
Açıklamada, dün itibariyle can ve mal kayıplarına neden olan sel felaketinin yazılı ve görsel basının yoğun ilgisini topladığına işaret edilerek, ''haberlerde, felaketin bütün sorumluluğunun DSİ üzerinde olduğu iddialarının ifade edildiği'' kaydedildi.
''Yaşanan elim olayın acısı bu kadar taze iken kurumun ilk düşüncesinin felaket bölgesindeki vatandaşların acılarını hafifletebilmek ve mağduriyetlerini giderebilmek olduğu'' belirtilen açıklamada, bu yönde yoğun çalışmaların ve mesainin devam ettiği bildirildi.
''Ancak basında yer alan iddialara cevap vermenin de gelecekte yaşanabilecek bu tip felaketlerin önlenebilmesi ve gerçek sorumluların belirlenerek, sorumluluklarının gereğini yapmaları açısından büyük önem taşıdığı'' ifade edilen açıklamada, ''dolayısıyla, haberlerde geçen iddiaların cevaplanmasının gereklilik arz ettiği'' kaydedildi.
''TAŞKIN KORUMA TESİSLERİ STANDARTLARA VE ŞARTNAMEYE UYGUN''
''DSİ tarafından yapılan Tigrat deresi taşkın koruma tesislerinin, Türk Standartları Enstitüsü'nün bütün standartlarına, Bayındırlık İşleri Şartnamesine uygun olarak yapıldığı ve tamamlanma aşamasına getirildiği'' belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:
''İş esnasında betondan sürekli karotlar ve numuneler alınarak, laboratuvarlarda test edilmiştir. Basında yer alan haberlerde ise taşkın bentlerinin 'kum gibi dağıldığı' yönünde tespitlere yer verilmektedir. Ancak bu tespitler gerçek gözlemlere dayanmamaktadır. Zira idaremiz tarafından yapılan incelemelerde beton blokların dağılmadan yekpare olarak devrildiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla betonun kalitesinde sorun bulunmamaktadır.
Haber bültenleri, betonun demirsiz olması, bir eksiğin olduğu ya da DSİ tarafından müteahhit firmanın yeterli şekilde kontrol edilmediği için eksik malzeme kullanıldığı yönünde bir izlenim uyandırmaktadır. Oysa kullanılan beton, projesi gereği zaten demirsizdir. Söz konusu taşkın yapıları projelendirilirken, beton ağırlık yapısı olarak tasarlanmış olup, bu sebeple demir kullanılmamıştır. Bentlerin bu şekilde tasarlanması genel bir uygulama olup, genel müdürlüğümüzün birçok taşkın önleme tesisinde bu uygulama yoluna gidilmiştir.''
Açıklamada, basında müteahhit firmanın ihalede yüzde 50'den fazla tenzilata gittiği yönünde iddiaların yer aldığına işaret edilerek, ''Bu yanlı bir bilgi olup, ihale tenzilatı yüzde 37'dir. Söz konusu oran, bu gibi ihalelerde normal karşılanmaktadır. Tüm ihale prosedürü 4734 ve 4735 sayılı kanunlar çerçevesinde yapılmış ve Kamu İhale Kurumu tarafından onaylanmıştır'' ifadesine yer verildi.
''Yıkımın boyutunun, bentler tarafından tutulan suyun birikmesi ve bentlerin yıkılması ile arttığı ifadelerinin de gerçeği yansıtmadığı'' belirtilen açıklamada, ''zira, yıkılan 7 bendin sadece yanaklarının koptuğu, bazılarının da üst kademesinin zarar gördüğü''ne işaret edildi.
Açıklamada, ''yukarı havzadaki orman kesiminden gelen ağaç kütükleri ve artıklarının, feyezanla beraber kopan kaya bloklarıyla taşkın koruma duvarları ve bentlerin zarar görmesinde büyük rol oynadığı'' ifade edilerek, ''bentlerin sel sularının kanalize olmasını sağladığı ve eğimi düşürdüğü için suyun şiddetini azalttığı'' bildirildi.
''FELAKETİN SEBEBİ''
''DSİ'nin, bütün projelerinde olduğu gibi, işini ciddiyetle ve hiçbir ihmale meydan vermeyecek şekilde yaptığı ve yapmaya da devam edeceği'' bildirilen açıklamada, ''Afet, adı üzerinde, olağanüstü halleri anlatmaktadır. Afetlerde her zaman can ve mal kaybı olması ihtimali mevcuttur. Kurumumuz, bu ihtimali asgariye indirmek maksadıyla çalışmaktadır'' denildi.
Yorum