Ülke ekonomisinde 20 yıl önce uç veren büyük değişim; sıçramalar, kırılmalar, atlamalar, fırlamalar yaratarak hayatı etkiledi. Hayat etkilenince gazeteler de uyuma geçti. Önce ekonomi sayfaları doğdu, sonra da analiz yapanlar, yorum yazanlar çoğaldı.
Gerçekten iyi oldu!
Müthiş yazılar var.
Kapsamlı analizler.
Öğreniyoruz.
Ekonomi yazarı arkadaşlar analiz-sentez-yorum döktürüyorlar, söz gelimi son zamların nedenlerini modelin mantığı açısından açıklıyorlar.
Her şeyi yazıyorlar.
Bir şeyi unutuyorlar.
Ben de söylenmeyeni söyleyeyim: İktidarın bize bulduğu “cici babamız” kaçtı, suya da zam gelecek, benzine de, sigaraya da, vergilere de; havaya, toprağa, selam vermeye, namaza durmaya, okula gitmeye, hastaneye uğramaya, kefene girmeye, evlenmeye, canımın içi demeye de zamlar yağacak. Durmayacak, hep yağacak; bu zamlar işsizliği daha da artıracak.
Çünkü cici babamız kaçtı.
Bizi terk etti.
İktidar partisi AKP, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da üstün hitabetiyle omuz vermesi ve liderlik karizmasıyla destek sunmasıyla, “halka bir cici baba” bulmuştu!
Asıl baba değil.
Asıl babamız ölmüştü.
Halkımızın dul kalmış anasına küresel finans sisteminden bir cici baba peydahlanmış, anamızla seviyeli küresel beraberliğe sokulmuştu.
Cici baba veriyor.
Bizler yiyorduk.
Belediyeler, yokuşu çıkamaz otobüsler alıyor, yandaşlardan “zift danışmanı” tutup trilyonlar ziftleniliyor, doğal gaz halka satılıyor BOTAŞ’ın parası verilmiyor, Çankaya Köşkü’ne trilyonlar harcanıyor, Başbakan üçüncü uçağını alıyor, seçimlerde valiler kömür getir götürcüsü yapılıyor, her anlamda hortumlama diriliyor ve yükselen harcamaların karşılığı olan parayı hep cici baba ödüyordu. Zamlara gerek yoktu.
Cici baba!
Yabancıya borçlanıyor.
Eldekini avuçtakini satıyor.
Anamızın, rahmetli babamızdan ve dedemizden kalan bileziklerini, gerdanlıklarını, tarlasını, dükkânını (milli serveti) ucuz ucuz elden çıkartıyordu.
Örneğin İstanbul şehri kadar nüfusu olan komşumuz Yunanistan telefon şirketini 20 milyar dolar değer üzerinden satarken, 73 milyonluk Türkiye’nin telefon şirketini bizim cici baba, 12 miyar dolar üzerinden elden çıkartıyor, TEKEL’in içki bölümünü 300 milyon dolara (onu alan 900 milyon dolara satıyor) ülkenin tek alüminyum tesisi Seydişehir fabrikasını, yanında Oymapınar Hidroelektrik Santralı’nı, 7 maden ocağını, 1300 adet lojmanı, 200 yataklı misafirhaneyi ve koca Antalya Limanı’nı hepsi birden sadece 300 milyon dolara veriyor, havameydanı, liman, şehir suyu, kanalizasyon, trafik araç muayenesi imtiyazlarını ucuz ucuz kaptırıyordu.
Cici baba ucuza satıyor.
Biz de hazırı yiyorduk.
Zamlara gerek yoktu.
Cici baba “cari açık” seviyor, bize de “cari açığa sıkı sıkı yapışmamızı” öğütlüyor; cari açık büyüdükçe ekonominin büyüdüğünü, Çin’den ucuz mallar geldiğini, enflasyonu ucuz Çin mallarıyla indirdiğimizi anlatıp duruyor, “cici babamızın” kudretli kalkınma kaldıracı ithalat sayesinde vergi gelirleri de arttığı için zamlara gerek kalmıyordu.
Cici babamız vardı.
O, anamıza gece sarıldı.
Biz ona gündüz tutunduk.
1 ürettik, 3 yedik.
Esasen cici baba kriz gelmeden önce kaçmaya niyetlenmişti; kriz geldi, cici baba tüydü. Dış borç gelmez ve dış para akmaz oldu, elde anamızdan kalma satacak milli servet de kalmadı. Şimdi yokuşu çıkamayan ithal otobüs bize suya zam olarak geri dönüyor. AKP iktidarının ve Tayyip Erdoğan’ın “cici baba bulma modeli” çöktü, modeli diriltmek için IMF ile anlaşmaya çalışıyor.
Haberiniz olsun.
Gerçekten iyi oldu!
Müthiş yazılar var.
Kapsamlı analizler.
Öğreniyoruz.
Ekonomi yazarı arkadaşlar analiz-sentez-yorum döktürüyorlar, söz gelimi son zamların nedenlerini modelin mantığı açısından açıklıyorlar.
Her şeyi yazıyorlar.
Bir şeyi unutuyorlar.
Ben de söylenmeyeni söyleyeyim: İktidarın bize bulduğu “cici babamız” kaçtı, suya da zam gelecek, benzine de, sigaraya da, vergilere de; havaya, toprağa, selam vermeye, namaza durmaya, okula gitmeye, hastaneye uğramaya, kefene girmeye, evlenmeye, canımın içi demeye de zamlar yağacak. Durmayacak, hep yağacak; bu zamlar işsizliği daha da artıracak.
Çünkü cici babamız kaçtı.
Bizi terk etti.
İktidar partisi AKP, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da üstün hitabetiyle omuz vermesi ve liderlik karizmasıyla destek sunmasıyla, “halka bir cici baba” bulmuştu!
Asıl baba değil.
Asıl babamız ölmüştü.
Halkımızın dul kalmış anasına küresel finans sisteminden bir cici baba peydahlanmış, anamızla seviyeli küresel beraberliğe sokulmuştu.
Cici baba veriyor.
Bizler yiyorduk.
Belediyeler, yokuşu çıkamaz otobüsler alıyor, yandaşlardan “zift danışmanı” tutup trilyonlar ziftleniliyor, doğal gaz halka satılıyor BOTAŞ’ın parası verilmiyor, Çankaya Köşkü’ne trilyonlar harcanıyor, Başbakan üçüncü uçağını alıyor, seçimlerde valiler kömür getir götürcüsü yapılıyor, her anlamda hortumlama diriliyor ve yükselen harcamaların karşılığı olan parayı hep cici baba ödüyordu. Zamlara gerek yoktu.
Cici baba!
Yabancıya borçlanıyor.
Eldekini avuçtakini satıyor.
Anamızın, rahmetli babamızdan ve dedemizden kalan bileziklerini, gerdanlıklarını, tarlasını, dükkânını (milli serveti) ucuz ucuz elden çıkartıyordu.
Örneğin İstanbul şehri kadar nüfusu olan komşumuz Yunanistan telefon şirketini 20 milyar dolar değer üzerinden satarken, 73 milyonluk Türkiye’nin telefon şirketini bizim cici baba, 12 miyar dolar üzerinden elden çıkartıyor, TEKEL’in içki bölümünü 300 milyon dolara (onu alan 900 milyon dolara satıyor) ülkenin tek alüminyum tesisi Seydişehir fabrikasını, yanında Oymapınar Hidroelektrik Santralı’nı, 7 maden ocağını, 1300 adet lojmanı, 200 yataklı misafirhaneyi ve koca Antalya Limanı’nı hepsi birden sadece 300 milyon dolara veriyor, havameydanı, liman, şehir suyu, kanalizasyon, trafik araç muayenesi imtiyazlarını ucuz ucuz kaptırıyordu.
Cici baba ucuza satıyor.
Biz de hazırı yiyorduk.
Zamlara gerek yoktu.
Cici baba “cari açık” seviyor, bize de “cari açığa sıkı sıkı yapışmamızı” öğütlüyor; cari açık büyüdükçe ekonominin büyüdüğünü, Çin’den ucuz mallar geldiğini, enflasyonu ucuz Çin mallarıyla indirdiğimizi anlatıp duruyor, “cici babamızın” kudretli kalkınma kaldıracı ithalat sayesinde vergi gelirleri de arttığı için zamlara gerek kalmıyordu.
Cici babamız vardı.
O, anamıza gece sarıldı.
Biz ona gündüz tutunduk.
1 ürettik, 3 yedik.
Esasen cici baba kriz gelmeden önce kaçmaya niyetlenmişti; kriz geldi, cici baba tüydü. Dış borç gelmez ve dış para akmaz oldu, elde anamızdan kalma satacak milli servet de kalmadı. Şimdi yokuşu çıkamayan ithal otobüs bize suya zam olarak geri dönüyor. AKP iktidarının ve Tayyip Erdoğan’ın “cici baba bulma modeli” çöktü, modeli diriltmek için IMF ile anlaşmaya çalışıyor.
Haberiniz olsun.
Yorum