Yavuz Semerci
Aziz Nesin'lik olduk yine
03.08.2009 05:43:48
AZİZ Nesin'in "Yüz Liraya Bir Deli" hikâyesini bilir misiniz?
Ruh hastalıkları hastanesinden beş akıl hastası kaçmıştır. Ne zaman kaçtıkları bilinmemekle birlikte, kayıp oldukları anlaşıldığı an kaçtıkları kabul edilmiştir. Kaçanların beşi de azılı, saldırgan ve daha önce cinayet işlemiş suçludur. İçlerinden birinin en büyük hastalığı yangın çıkarmaktır.
Hastane başhekimi, emniyeti arar ve alarm verilmesini sağlar. Delilerden birinin üzerinde hastanenin çubuk çizgili elbisesi vardır. Kaçanlardan biri kadındır ve hem kadın hem de diğer bir erkek elbiselerini hastanede çıkarmışlardır. Demek ki ikisi de çıplak kaçmıştır. Diğer ikisi de görevli elbiseleri giymiştir... Tabii hepsi şizofren ve anormal davranışları vardır.
*
Olay bakanlık düzeyinde ele alınınca emniyet kırmızı alarm verir. Ve bir telsiz anonsu ile tüm polis karakollarına şu talimat iletilir:
"Yazılı emir sonra gönderilecektir, ancak dün gece akıl hastanesinden 5 deli kaçmıştır ve çok tehlikelidir." Delilerin tarifi verilir. Bir kadın ve erkeğin çıplak olduğu söylenir ve eklenir: "Şehir içinde kargaşa ve karışıklık çıkarabilecek ve tehlikeler yaratabilecek bu beş akıl hastasının yakalanması için tüm polislerimiz seferber olsun. Şehirde olağandışı davranışları görülenlerin yakalanarak akıl hastanesine muayeneye gönderilmeleri gerekiyor. Ayrıca bakanlık, kaçak akıl hastalarını yakalayacak polis memurlarına nakdi mükafat olarak yüzer lira vereceğini bildirmiştir."
Polis teşkilatı seferber olur. Hatta bekçiler bile komiserlere, "Allah rast getirir de bir deli de ben yakalarsam, bekçilere de yüz lira verilir mi?" diye sorar. Elbette der komiserler, "Sen ben yok, hepimiz biriz... "
*
Talimatın gelmesiyle ilk delinin yakalanması arasında dakika geçmez. Komiser şüphelenir, polise sorar: "Nereden anladın bunun deli olduğunu?" Polis yanıtlar: "Anormal dediniz. Bunda anormallik var... "
O sırada bir başka polis, iki kişiyle içeri girer sevinçle, "Komiserim, iki tane yakaladım. Hem de halis muhlis deli bunlar" der.
Nasıl anladın kardeşime polisin yanıtı, "Bunun adı Halis, diğerinin Muhlis komiserim" olur.
Bir bekçi, yarı beline kadar çıplak iki kişiyi getirir ve "Allah'ıma şükür iki yüz lira cepte sayılır" der... Komiser itiraz eder: "Deliler çıplak olacaktı. Bunlar yarı çıplak."
"Eh çıplak sayılır. Daha da soyarım. Bunları nezarete koyayım, dışarısı nah böyle vıcır vıcır deli kaynıyor... "
Kısa süre içinde deli olduğu için yakalanıp akıl hastanesine götürülen şüphelilerin sayısı birkaç yüze çıkar. Ancak aranan 5 deli aralarında yoktur.
*
Aziz Nesin'in hikâyesi şöyle devam eder:
"Plajlara yapılan baskınlarda da olağandışı davranışları görülen pek çok kişi ele geçirilmişti. Bunların çoğu, deli olmadıklarını, plaj kabininde donlarını çıkarıp mayolarını giyecekleri ya da tam tersi bir durumda yakalandıklarını iddia eder. Ama delilerin deliliklerini hiçbir zaman itiraf etmedikleri düşünülerek, hiçbirinin sözü dikkate alınmaz... "
Deli avlayan polislerin, deli başına istedikleri para, hastaneden kaçanlar yakalanmadığından verilmeyince işler savsaklanır. Sokaklardaki deliler de rahat nefes alır...
*
Bu kara mizah, son günlerde yaşanan Ergenekon Davası'na pek bir benziyor. Ül***i kargaşaya sokmayı, seçilmişleri darbeyle uzaklaştırmayı amaçlayanlara; devletin karanlık dehlizlerinde bin bir fırıldak işler çevirenlere yönelik soruşturma umutlandırmıştı toplumu. Ancak bu soruşturmanın yarattığı atmosferden mi, bir dönemin mağdurlarının hesaplaşma adına önüne geleni damgalamasından mı bilmem, demokrasi adına karanlık ve yargısız hükümler sardı etrafı...
Tarif belli: Askere yakın... Emekli asker... Hükümete muhalif, hükümeti devirmek isteyen, sokaklarda kitlesel eylem yapan, telefonlarda ileri geri konuşan, Türkiye'nin hızlı bir şekilde İslami yöne doğru kaydığını uluorta haykıran, emekli generallerle görüşen, memleket meselesini askerin halletmesini isteyen deliler aranıyor...
Böyle bir deli veya deliliği gösterecek teşhirlik belge bulan, "Demokrasi düşmanını yakaladık" diye sevinçten zıp zıp zıplıyor.
Bu şölene, kutlamaya katılmayanlar da dikkatli şekilde takip ediliyor.
Delileri bulmak zor olmuyor elbette. Sokaklar onlarla dolu!
Aziz Nesin'lik olduk yine
03.08.2009 05:43:48
AZİZ Nesin'in "Yüz Liraya Bir Deli" hikâyesini bilir misiniz?
Ruh hastalıkları hastanesinden beş akıl hastası kaçmıştır. Ne zaman kaçtıkları bilinmemekle birlikte, kayıp oldukları anlaşıldığı an kaçtıkları kabul edilmiştir. Kaçanların beşi de azılı, saldırgan ve daha önce cinayet işlemiş suçludur. İçlerinden birinin en büyük hastalığı yangın çıkarmaktır.
Hastane başhekimi, emniyeti arar ve alarm verilmesini sağlar. Delilerden birinin üzerinde hastanenin çubuk çizgili elbisesi vardır. Kaçanlardan biri kadındır ve hem kadın hem de diğer bir erkek elbiselerini hastanede çıkarmışlardır. Demek ki ikisi de çıplak kaçmıştır. Diğer ikisi de görevli elbiseleri giymiştir... Tabii hepsi şizofren ve anormal davranışları vardır.
*
Olay bakanlık düzeyinde ele alınınca emniyet kırmızı alarm verir. Ve bir telsiz anonsu ile tüm polis karakollarına şu talimat iletilir:
"Yazılı emir sonra gönderilecektir, ancak dün gece akıl hastanesinden 5 deli kaçmıştır ve çok tehlikelidir." Delilerin tarifi verilir. Bir kadın ve erkeğin çıplak olduğu söylenir ve eklenir: "Şehir içinde kargaşa ve karışıklık çıkarabilecek ve tehlikeler yaratabilecek bu beş akıl hastasının yakalanması için tüm polislerimiz seferber olsun. Şehirde olağandışı davranışları görülenlerin yakalanarak akıl hastanesine muayeneye gönderilmeleri gerekiyor. Ayrıca bakanlık, kaçak akıl hastalarını yakalayacak polis memurlarına nakdi mükafat olarak yüzer lira vereceğini bildirmiştir."
Polis teşkilatı seferber olur. Hatta bekçiler bile komiserlere, "Allah rast getirir de bir deli de ben yakalarsam, bekçilere de yüz lira verilir mi?" diye sorar. Elbette der komiserler, "Sen ben yok, hepimiz biriz... "
*
Talimatın gelmesiyle ilk delinin yakalanması arasında dakika geçmez. Komiser şüphelenir, polise sorar: "Nereden anladın bunun deli olduğunu?" Polis yanıtlar: "Anormal dediniz. Bunda anormallik var... "
O sırada bir başka polis, iki kişiyle içeri girer sevinçle, "Komiserim, iki tane yakaladım. Hem de halis muhlis deli bunlar" der.
Nasıl anladın kardeşime polisin yanıtı, "Bunun adı Halis, diğerinin Muhlis komiserim" olur.
Bir bekçi, yarı beline kadar çıplak iki kişiyi getirir ve "Allah'ıma şükür iki yüz lira cepte sayılır" der... Komiser itiraz eder: "Deliler çıplak olacaktı. Bunlar yarı çıplak."
"Eh çıplak sayılır. Daha da soyarım. Bunları nezarete koyayım, dışarısı nah böyle vıcır vıcır deli kaynıyor... "
Kısa süre içinde deli olduğu için yakalanıp akıl hastanesine götürülen şüphelilerin sayısı birkaç yüze çıkar. Ancak aranan 5 deli aralarında yoktur.
*
Aziz Nesin'in hikâyesi şöyle devam eder:
"Plajlara yapılan baskınlarda da olağandışı davranışları görülen pek çok kişi ele geçirilmişti. Bunların çoğu, deli olmadıklarını, plaj kabininde donlarını çıkarıp mayolarını giyecekleri ya da tam tersi bir durumda yakalandıklarını iddia eder. Ama delilerin deliliklerini hiçbir zaman itiraf etmedikleri düşünülerek, hiçbirinin sözü dikkate alınmaz... "
Deli avlayan polislerin, deli başına istedikleri para, hastaneden kaçanlar yakalanmadığından verilmeyince işler savsaklanır. Sokaklardaki deliler de rahat nefes alır...
*
Bu kara mizah, son günlerde yaşanan Ergenekon Davası'na pek bir benziyor. Ül***i kargaşaya sokmayı, seçilmişleri darbeyle uzaklaştırmayı amaçlayanlara; devletin karanlık dehlizlerinde bin bir fırıldak işler çevirenlere yönelik soruşturma umutlandırmıştı toplumu. Ancak bu soruşturmanın yarattığı atmosferden mi, bir dönemin mağdurlarının hesaplaşma adına önüne geleni damgalamasından mı bilmem, demokrasi adına karanlık ve yargısız hükümler sardı etrafı...
Tarif belli: Askere yakın... Emekli asker... Hükümete muhalif, hükümeti devirmek isteyen, sokaklarda kitlesel eylem yapan, telefonlarda ileri geri konuşan, Türkiye'nin hızlı bir şekilde İslami yöne doğru kaydığını uluorta haykıran, emekli generallerle görüşen, memleket meselesini askerin halletmesini isteyen deliler aranıyor...
Böyle bir deli veya deliliği gösterecek teşhirlik belge bulan, "Demokrasi düşmanını yakaladık" diye sevinçten zıp zıp zıplıyor.
Bu şölene, kutlamaya katılmayanlar da dikkatli şekilde takip ediliyor.
Delileri bulmak zor olmuyor elbette. Sokaklar onlarla dolu!
Yorum