Aziz Nesin'lik olduk yine

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • sak55
    Banned
    • 30-05-2008
    • 2059

    Aziz Nesin'lik olduk yine

    Yavuz Semerci
    Aziz Nesin'lik olduk yine
    03.08.2009 05:43:48

    AZİZ Nesin'in "Yüz Liraya Bir Deli" hikâyesini bilir misiniz?
    Ruh hastalıkları hastanesinden beş akıl hastası kaçmıştır. Ne zaman kaçtıkları bilinmemekle birlikte, kayıp oldukları anlaşıldığı an kaçtıkları kabul edilmiştir. Kaçanların beşi de azılı, saldırgan ve daha önce cinayet işlemiş suçludur. İçlerinden birinin en büyük hastalığı yangın çıkarmaktır.
    Hastane başhekimi, emniyeti arar ve alarm verilmesini sağlar. Delilerden birinin üzerinde hastanenin çubuk çizgili elbisesi vardır. Kaçanlardan biri kadındır ve hem kadın hem de diğer bir erkek elbiselerini hastanede çıkarmışlardır. Demek ki ikisi de çıplak kaçmıştır. Diğer ikisi de görevli elbiseleri giymiştir... Tabii hepsi şizofren ve anormal davranışları vardır.
    *
    Olay bakanlık düzeyinde ele alınınca emniyet kırmızı alarm verir. Ve bir telsiz anonsu ile tüm polis karakollarına şu talimat iletilir:
    "Yazılı emir sonra gönderilecektir, ancak dün gece akıl hastanesinden 5 deli kaçmıştır ve çok tehlikelidir." Delilerin tarifi verilir. Bir kadın ve erkeğin çıplak olduğu söylenir ve eklenir: "Şehir içinde kargaşa ve karışıklık çıkarabilecek ve tehlikeler yaratabilecek bu beş akıl hastasının yakalanması için tüm polislerimiz seferber olsun. Şehirde olağandışı davranışları görülenlerin yakalanarak akıl hastanesine muayeneye gönderilmeleri gerekiyor. Ayrıca bakanlık, kaçak akıl hastalarını yakalayacak polis memurlarına nakdi mükafat olarak yüzer lira vereceğini bildirmiştir."
    Polis teşkilatı seferber olur. Hatta bekçiler bile komiserlere, "Allah rast getirir de bir deli de ben yakalarsam, bekçilere de yüz lira verilir mi?" diye sorar. Elbette der komiserler, "Sen ben yok, hepimiz biriz... "
    *
    Talimatın gelmesiyle ilk delinin yakalanması arasında dakika geçmez. Komiser şüphelenir, polise sorar: "Nereden anladın bunun deli olduğunu?" Polis yanıtlar: "Anormal dediniz. Bunda anormallik var... "
    O sırada bir başka polis, iki kişiyle içeri girer sevinçle, "Komiserim, iki tane yakaladım. Hem de halis muhlis deli bunlar" der.
    Nasıl anladın kardeşime polisin yanıtı, "Bunun adı Halis, diğerinin Muhlis komiserim" olur.
    Bir bekçi, yarı beline kadar çıplak iki kişiyi getirir ve "Allah'ıma şükür iki yüz lira cepte sayılır" der... Komiser itiraz eder: "Deliler çıplak olacaktı. Bunlar yarı çıplak."
    "Eh çıplak sayılır. Daha da soyarım. Bunları nezarete koyayım, dışarısı nah böyle vıcır vıcır deli kaynıyor... "
    Kısa süre içinde deli olduğu için yakalanıp akıl hastanesine götürülen şüphelilerin sayısı birkaç yüze çıkar. Ancak aranan 5 deli aralarında yoktur.
    *
    Aziz Nesin'in hikâyesi şöyle devam eder:
    "Plajlara yapılan baskınlarda da olağandışı davranışları görülen pek çok kişi ele geçirilmişti. Bunların çoğu, deli olmadıklarını, plaj kabininde donlarını çıkarıp mayolarını giyecekleri ya da tam tersi bir durumda yakalandıklarını iddia eder. Ama delilerin deliliklerini hiçbir zaman itiraf etmedikleri düşünülerek, hiçbirinin sözü dikkate alınmaz... "
    Deli avlayan polislerin, deli başına istedikleri para, hastaneden kaçanlar yakalanmadığından verilmeyince işler savsaklanır. Sokaklardaki deliler de rahat nefes alır...
    *
    Bu kara mizah, son günlerde yaşanan Ergenekon Davası'na pek bir benziyor. Ül***i kargaşaya sokmayı, seçilmişleri darbeyle uzaklaştırmayı amaçlayanlara; devletin karanlık dehlizlerinde bin bir fırıldak işler çevirenlere yönelik soruşturma umutlandırmıştı toplumu. Ancak bu soruşturmanın yarattığı atmosferden mi, bir dönemin mağdurlarının hesaplaşma adına önüne geleni damgalamasından mı bilmem, demokrasi adına karanlık ve yargısız hükümler sardı etrafı...
    Tarif belli: Askere yakın... Emekli asker... Hükümete muhalif, hükümeti devirmek isteyen, sokaklarda kitlesel eylem yapan, telefonlarda ileri geri konuşan, Türkiye'nin hızlı bir şekilde İslami yöne doğru kaydığını uluorta haykıran, emekli generallerle görüşen, memleket meselesini askerin halletmesini isteyen deliler aranıyor...
    Böyle bir deli veya deliliği gösterecek teşhirlik belge bulan, "Demokrasi düşmanını yakaladık" diye sevinçten zıp zıp zıplıyor.
    Bu şölene, kutlamaya katılmayanlar da dikkatli şekilde takip ediliyor.
    Delileri bulmak zor olmuyor elbette. Sokaklar onlarla dolu!
  • sak55
    Banned
    • 30-05-2008
    • 2059

    #2
    Konu: Aziz Nesin'lik olduk yine

    125 milyon dolara malolan Atatürk Olimpiyat Stadı, Dubaililerin antrenman sahası oldu. Saat başına 200 lira ödeyen Dubaileler her gün yaklaşık 2 saat antrenman yapıyor. Yapıldığı günden bu yana tartışmalara neden olan Atatürk Olimpiyat Stadı, ulaşım sorunları giderilemediği için futbol maçları için bir türlü cazip hale gelemedi ancak stat sessiz sedasız bir takım faaliyetlere evsahipliği yapmayı sürdürüyor.
    2005'te tarihe geçen Liverpool-Milan Şampiyonlar Ligi finaline evsahipliği yapan Atatürk Olimpiyat Stadı, halihazırda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un (İBB) maçlarına evsahipliği yapıyor. İBB, her maç için 10 bin lira ödüyor. Statta ayrıca atletizm yarışları, konserler ve çeşitli spor kulüplerinin antrenmanları yapılıyor.
    Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet yürüten Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Hazırlık ve Düzenleme Kurulu tarafından yönetilen stat, bugünlerde Dubai Milli Takımı'nı ağırlıyor.
    Geçen sene de Atatürk Olimpiyat Stadı'nda 12 antrenman yapan Dubai Milli Takımı, bu yıl ise yaklaşık 2 ay Atatürk Olimpiyat Stadı'nda antrenman yapacak.

    2 ay için 24 bin lira
    26 Temmuz-22 Eylül tarihleri arasında hemen hemen her gün bir antrenmana çıkacak olan Dubai Milli Takımı bunun yaklaşık 24 bin lira ödeyecek. Fenerbahçe de, pazar akşamı Süper Kupa'yı kaldırdığı statta bir gece antrenmanı yapmak için 6500 lira ödedi. Geçen ışıklandırma sistemi de açıldığı için anternamn ödemesi daha da artıyor. Buna karşı Dubaililerin daha düşük ödeme yapmasında milli takım olmasının da etkisi var.
    Efes Pilsen Basketbol Takımı da 4 Ağustos-30 Eylül arasında atletizm pistini kullanmak için izin aldı. Ancak atletizm pisti için spor kulüplerinden herhangi bir ücret talep edilmiyor. 125 milyon dolara mal olan 80 bin kişilik Atatürk Olimpiyat Stadı'nın yıllık gideri 2 milyon lirayı buluyor. Stadı idare eden kurulun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesinde kanunen aldığı bir pay var ve bugüne kadar biriken yaklaşık 70 milyon lirası var. Fakat belediye, bir çok spor tesisi yaptığı için ödemesi gereken paranın buralara sayılması gerektiğini söylüyor. Belediye ayrıca, 2005'teki Şampiyonlar Ligi finali için yaptığı ulaşım ve çevre düzenlemeleri harcamalarının da bu alacaktan mahsuplaşılmasını talep ediyor.
    Maç, antrenman gelirleri dışında stadın bir diğer gelir kalemi de statta çekilen reklamlar. Stadyumda bir saatlik çekim saatinin bedeli bin lira. Stadın otopark alanında yer kiralayan GUSEM İleri Sürüş Teknikleri Kursu ve Driftacademy İstanbul aylık 700 lira kira ödüyor. Stadın otoparklarını ise İspark işletiyor.

    Madonna'ya saati 1 milyon lira
    Atatürk Olimpiyat Stadı'nın gözü Madonna'da. Eylül ayında Türkiye'ye gelmesi beklenen ünlü pop starı Madonna, konserine evsahipliği yapması muhtemel stadın 1 saatlik kazancı 1 milyon lira olacak. Genelde gelirleri giderlerini karşılamayan stat, şayet Madonna'yı kendi sahasında ağırlayabilirse bu yıl kâra geçebilir.

    Cimbom 1.3 milyon doları depoda yatıyor
    2003/04 sezonunda Atatürk Olimpiyat Stadı'nı kullanan Galatasaray, stattaki rüzgar sorununu engellemek için 1 milyon dolar harcayarak Fransız Bio Structures firmasından rüzgar paneli almıştı. 13 adet direk için de yerli firmaya 350 bin lira ödeyen sarı/kırmızılıların bu yatırım heba oldu. Paneller rüzgar nedeniyle zarar görünce tekrar yerlerinden sökülmüştü. Kulüp, bu yüzden Fransız firmasıyla mahkemelik olmuştu. Galatasaray'ın 1 milyon 350 bin lira harcadığı paneller bugün stat tribünlerinin altında öylece yatıyor.

    İstanbullular için en uzak deplasman
    "Olimpiyat Stadı'ndaki 100 bin kişi 20 dakikada metro ile şehre aktarılacak…" Bu sözler Şubat 2007'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş'a ait. Pazar akşamı oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe Süper Kupa finaline 100 bin değil sadece 25 bin kişi gitti ancak onların şehrin merkezine ulaşması saatler sürdür.
    125 milyon dolara mal edilen 80 bin kişilik Atatürk Olimpiyat Stadı, 5 yıldır süren metro çalışmaları tamamlanmadığı için İstanbullu futbolseverler için en uzak "deplasman" konumunu koruyor. Otogar-Bağcılar-İkitelli-Başakşehir Olimpiyat Hattı metro inşaatı nedeniyle stada giden 2 yol geliş ve gidiş istikametleri kapalı. Bu yüzden maça gitmek tam bir eziyet. 2008 sonunda tamamlanacağı açıklanan metro çalışmaları bu yıl sonunda bitmesi bekleniyor.

    28 reklam filmi çekildi

    1 saatlik reklam çekimine bin liranın alındığı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda bugüne kadar toplam 28 reklamı filmi çekildi. Statta ilk reklam filmi 30 Nisan 2004'te, son reklam ise 10 Ekim 2008'de çekildi.
    Kaynak: Referans gazetesi

    Yorum

    İşlem Yapılıyor