Mustafa Mutlu Yazara ulaşmak için : mmutlu@gazetevatan.com ‘PKK eşittir DTP mi?’ Bu soruyu herkesten önce DTP yanıtlamalı!
Deniz Baykal, iktidar partisi liderinin, DTP yöneticileriyle görüşmesini eleştirdi.
DTP’nin, PKK’dan farkı olmadığını söyleyerek, “Bu konuşma Kandil’le, İmralı’yla yapılan konuşma sayılır” dedi.
Bu sözler de ortalığı karıştırdı.
Kimileri Baykal gibi düşünüyor ve “DTP eşittir PKK” diyor; kimileri de “Meclis’te temsil edilen bir partiyi terör örgütü ile özdeşleştirmenin yanlış olacağını” savunuyor.
***
DTP’nin “ne olup, olmadığı” konusunda başkalarının düşünceleri çok da önemli değil.
Asıl önemli olan, DTP’lilerin ne düşündükleri...
Bu yüzden onların yapacakları açıklamaya inanmaya hazırım.
Haydi; Sayın Ahmet Türk...
Bakın ahkâm kesmiyorum, sadece mesleğimin gereğini yerine getirerek soru soruyorum:
* PKK sizce de bir terör örgütü mü?
* Bugüne kadar neden bir kez olsun PKK terörünü lanetlemediniz?
* PKK eşittir DTP mi?
* DTP’yle PKK’nın herhangi bir ilişkisi var mı?
* Siz ve Meclis’teki arkadaşlarınız Kandil’dekilerin ve İmralı’dakinin temsilcisi misiniz?
* Onlardan ayrıldığınız ve onlara katıldığınız noktalar nelerdir?
***
Sözü kendilerine bırakalım.
Ve ne derlerse inanalım...
Eğer “Bizim PKK’yla hiçbir ilişkimiz yok, o bir terör örgütüdür, biz milletin seçilmiş vekilleriyiz” derlerse; alıp onları başımızın üzerine koyalım!
Ama bunu yapamazlarsa...
Üç yıldır yaptıkları gibi bu sorular her gündeme geldiğinde yine “susmaya” devam ederlerse...
Bakışlarını kaçırırlarsa...
Oturup düşünelim...
Çünkü o zaman Baykal’ın haklı olması ihtimali vardır.
Bu durumda da kararı iktidar verecektir!
Çünkü; PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul edemeyen bir zihniyetle bu sorunu çözmek için masaya oturmak, onların da kaderini belirler.
***
Uzun söze, hararetli tartışmaya, suçlamalara gerek yok...
Haydi; Sayın Ahmet Türk:
Bize DTP’yi anlatın...
Bize kendinizi anlatın!
*****
SAYIN TRT!
İktidar yandaşı bir yazar, TRT-2’de yayınlanan ve Ahmet Türk’ün katıldığı canlı yayında, terörist başından “Sayın Öcalan” diye söz etmiş...
Yakışır...
Sayın TRT’nin...
Sayın Genel Müdürü...
Sayın Yönetim Kurulu üyeleri...
Sayın denetçileri...
Çok “sayın” kişilerdir.
Bu yüzden teröriste bile “sayın” denmesinden rahatsız olmazlar...
Bakalım; sayın savcılar da onlar kadar “saygılı” olacak mı?
*****
GÜNÜN SORUSU
Ankara’da açlık grevi yapan işsiz öğretmen adaylarının, parti liderlerine seslerini duyurabilmek için 3-G’li cep telefonu hediye etmeleri mi gerekiyor?
*****
Bundan sonra kimse bana ‘Meclis’in saygınlığı’ demesin...
Yeni Meclis Başkanı belli oldu... Göreceksiniz; Meclis’in açıldığı gün, medyayı Meclis’in saygınlığını korumaya davet edecek.
Nereden mi biliyorum?
Bugüne kadar tüm başkanlar bunu yaptı da oradan!
Oysa; Meclis’in saygınlığından birinci derecede sorumlu olanlar, milletvekillerinin kendileridir.
Alın size bir örnek:
Ankara büromuzdan Şebnem Hoşgör arkadaşımızın haberine göre; iktidar partisinin milletvekili Alev Dedegil, Meclis’te geçen yıl kabul edilen öğrenci affından, bir akrabasının sayesinde haberdar olduğunu açıklamış. Bu sayede yüksek lisans öğrenimine devam etme şansı yakaladığını söylemiş.
Yani; yasalaşmasına oy vererek katkıda bulunduğu öğrenci affının içeriğinden o kadar habersizmiş!
***
Sadece Alev Dedegil’i suçlamayalım:
Çünkü; milletvekillerinin çoğu aynı durumda.
Ellerini kaldırıp indirerek kaderimizi belirliyorlar ama; o yasa tasarıları hakkında en küçük bir bilgi edinmeye tenezzül bile etmiyorlar!
Sonra da Meclis’in saygınlığını düşünmek medyaya kalıyor...
***
Sayın Mehmet Ali Şahin... Bu yazıyı kesip saklatın... Lâzım olur!
Deniz Baykal, iktidar partisi liderinin, DTP yöneticileriyle görüşmesini eleştirdi.
DTP’nin, PKK’dan farkı olmadığını söyleyerek, “Bu konuşma Kandil’le, İmralı’yla yapılan konuşma sayılır” dedi.
Bu sözler de ortalığı karıştırdı.
Kimileri Baykal gibi düşünüyor ve “DTP eşittir PKK” diyor; kimileri de “Meclis’te temsil edilen bir partiyi terör örgütü ile özdeşleştirmenin yanlış olacağını” savunuyor.
***
DTP’nin “ne olup, olmadığı” konusunda başkalarının düşünceleri çok da önemli değil.
Asıl önemli olan, DTP’lilerin ne düşündükleri...
Bu yüzden onların yapacakları açıklamaya inanmaya hazırım.
Haydi; Sayın Ahmet Türk...
Bakın ahkâm kesmiyorum, sadece mesleğimin gereğini yerine getirerek soru soruyorum:
* PKK sizce de bir terör örgütü mü?
* Bugüne kadar neden bir kez olsun PKK terörünü lanetlemediniz?
* PKK eşittir DTP mi?
* DTP’yle PKK’nın herhangi bir ilişkisi var mı?
* Siz ve Meclis’teki arkadaşlarınız Kandil’dekilerin ve İmralı’dakinin temsilcisi misiniz?
* Onlardan ayrıldığınız ve onlara katıldığınız noktalar nelerdir?
***
Sözü kendilerine bırakalım.
Ve ne derlerse inanalım...
Eğer “Bizim PKK’yla hiçbir ilişkimiz yok, o bir terör örgütüdür, biz milletin seçilmiş vekilleriyiz” derlerse; alıp onları başımızın üzerine koyalım!
Ama bunu yapamazlarsa...
Üç yıldır yaptıkları gibi bu sorular her gündeme geldiğinde yine “susmaya” devam ederlerse...
Bakışlarını kaçırırlarsa...
Oturup düşünelim...
Çünkü o zaman Baykal’ın haklı olması ihtimali vardır.
Bu durumda da kararı iktidar verecektir!
Çünkü; PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul edemeyen bir zihniyetle bu sorunu çözmek için masaya oturmak, onların da kaderini belirler.
***
Uzun söze, hararetli tartışmaya, suçlamalara gerek yok...
Haydi; Sayın Ahmet Türk:
Bize DTP’yi anlatın...
Bize kendinizi anlatın!
*****
SAYIN TRT!
İktidar yandaşı bir yazar, TRT-2’de yayınlanan ve Ahmet Türk’ün katıldığı canlı yayında, terörist başından “Sayın Öcalan” diye söz etmiş...
Yakışır...
Sayın TRT’nin...
Sayın Genel Müdürü...
Sayın Yönetim Kurulu üyeleri...
Sayın denetçileri...
Çok “sayın” kişilerdir.
Bu yüzden teröriste bile “sayın” denmesinden rahatsız olmazlar...
Bakalım; sayın savcılar da onlar kadar “saygılı” olacak mı?
*****
GÜNÜN SORUSU
Ankara’da açlık grevi yapan işsiz öğretmen adaylarının, parti liderlerine seslerini duyurabilmek için 3-G’li cep telefonu hediye etmeleri mi gerekiyor?
*****
Bundan sonra kimse bana ‘Meclis’in saygınlığı’ demesin...
Yeni Meclis Başkanı belli oldu... Göreceksiniz; Meclis’in açıldığı gün, medyayı Meclis’in saygınlığını korumaya davet edecek.
Nereden mi biliyorum?
Bugüne kadar tüm başkanlar bunu yaptı da oradan!
Oysa; Meclis’in saygınlığından birinci derecede sorumlu olanlar, milletvekillerinin kendileridir.
Alın size bir örnek:
Ankara büromuzdan Şebnem Hoşgör arkadaşımızın haberine göre; iktidar partisinin milletvekili Alev Dedegil, Meclis’te geçen yıl kabul edilen öğrenci affından, bir akrabasının sayesinde haberdar olduğunu açıklamış. Bu sayede yüksek lisans öğrenimine devam etme şansı yakaladığını söylemiş.
Yani; yasalaşmasına oy vererek katkıda bulunduğu öğrenci affının içeriğinden o kadar habersizmiş!
***
Sadece Alev Dedegil’i suçlamayalım:
Çünkü; milletvekillerinin çoğu aynı durumda.
Ellerini kaldırıp indirerek kaderimizi belirliyorlar ama; o yasa tasarıları hakkında en küçük bir bilgi edinmeye tenezzül bile etmiyorlar!
Sonra da Meclis’in saygınlığını düşünmek medyaya kalıyor...
***
Sayın Mehmet Ali Şahin... Bu yazıyı kesip saklatın... Lâzım olur!
Yorum