15 Ağustos 1984... Emirgân'da, Abdullah Efendi Lokantası'nda öğle yemeği...
Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başbakan Özal'ı ağırlıyor, bakanlardan Mustafa Kalemli de var.
Korumalardan biri, yemeğin ortasında Başbakan'ın yanına geliyor, eğiliyor, bir şeyler söylüyor. Özal hemen kalkıyor, müdüriyet odasındaki telefona gidiyor, o günlerde cep telefonu filan yok.
Başbakan biraz sonra geliyor, belli etmemeye çalışsa da canı sıkılmışa benziyor.
* * *
BİR süre sonra Özal'a gelen telefon anlaşılıyor, PKK Eruh ve Şemdinli'yi basmış, adeta ilçeyi esir almış, herkesi sindirmiş, bazı görevlilerin silahlarını alarak çekip gitmiş...
Özal da bir açıklama yapıp, güneyde bir yere tatile gidiyor:
“Birkaç çapulcu eşkıyanın işi!”
* * *
ÖZAL'ın “Birkaç çapulcu eşkıya” dedikleri, yani PKK bir süre sonra o hale geliyor ki!
Çapulcu eşkıya dediğine, DEP milletvekilleri Orhan Doğan, Mahmut Alınak, Selim Sadak'la haber yolluyor.
Ne mi diyor?
Orhan Doğan anlatıyor:
“Çocuklar gidin ona söyleyin, ateşkesi uzatsın, ateşkesi uzatsın ki, generalleri de ikna etme şansı bulabileyim. Dağda ne yapıyor bu adam? Gelsin Ankara'da siyaset yapsın, gelsin seçimlere girsin, arkasında halk varsa bakan da milletvekili de olsun. Artık Türkiye bu savaşı taşıyamıyor, size de büyük iş düşüyor.” (Faruk Bildirici, 23 Şubat 2005, Hürriyet)
* * *
YILLAR yılları kovalıyor, “PKK bitti/PKK çöktü/PKK perişan” manşetleri eşliğinde (!) bakın nereye geliniyor.
Hakkâri'de valinin odasında, İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli'ye brifing veriliyor, en büyük rütbelisinden bölgenin en ulu makam sahibine kadar...
Onlara anlatılıyor ki “PKK etkisiz hale getirilmiştir/Bölge huzur içindedir/Endişe edilecek bir şey yoktur.”
* * *
BİRDEN bir ses:
“Yalan!”
Sesin sahibi Tuğgeneral Altay Tokat'tır.
Arkaya dönen Korgeneral, kaşıyla, gözüyle işaret ederek, Tuğgeneral'e susmasını söylemektedir.
Tuğgeneral susmaz:
“Susmam komutanım, burada Bakan'a yalan söyleniyor, hiçbir şey sona ermedi. Mevsim kış, her yer kar, eşkıya mağaralara kapandı, kar eriyince her şey eskisinden kötü olacak.”
Yavuz Donat, o toplantıyı hatırlıyor musun? O Tuğgeneral'in akşam söylediklerini de:
“Herkes birbirini kandırıyor!”
* * *
VE gelinir yarına...
PKK, Eruh ve Şemdinli baskınının 25. yıldönümünde Abdullah Öcalan'ın yapacağı açıklamaya...
Herhalde İmralı'da mahkemede söylediklerini tekrar edecek.
Anayasa değiştirilmeli, bu cumhuriyetin iki uluslu ve iki dilli bir devlet olduğu kabul edilmelidir.
Bakalım Öcalan ne diyecek?
Yüz kere de olsa, bin kere de olsa tekrarlayacağız:
“Terörle bir yere varılamaz diyenler görsünler nereye varıldı.”
Öcalan'ın ağzına bakar hale gelindi.
Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başbakan Özal'ı ağırlıyor, bakanlardan Mustafa Kalemli de var.
Korumalardan biri, yemeğin ortasında Başbakan'ın yanına geliyor, eğiliyor, bir şeyler söylüyor. Özal hemen kalkıyor, müdüriyet odasındaki telefona gidiyor, o günlerde cep telefonu filan yok.
Başbakan biraz sonra geliyor, belli etmemeye çalışsa da canı sıkılmışa benziyor.
* * *
BİR süre sonra Özal'a gelen telefon anlaşılıyor, PKK Eruh ve Şemdinli'yi basmış, adeta ilçeyi esir almış, herkesi sindirmiş, bazı görevlilerin silahlarını alarak çekip gitmiş...
Özal da bir açıklama yapıp, güneyde bir yere tatile gidiyor:
“Birkaç çapulcu eşkıyanın işi!”
* * *
ÖZAL'ın “Birkaç çapulcu eşkıya” dedikleri, yani PKK bir süre sonra o hale geliyor ki!
Çapulcu eşkıya dediğine, DEP milletvekilleri Orhan Doğan, Mahmut Alınak, Selim Sadak'la haber yolluyor.
Ne mi diyor?
Orhan Doğan anlatıyor:
“Çocuklar gidin ona söyleyin, ateşkesi uzatsın, ateşkesi uzatsın ki, generalleri de ikna etme şansı bulabileyim. Dağda ne yapıyor bu adam? Gelsin Ankara'da siyaset yapsın, gelsin seçimlere girsin, arkasında halk varsa bakan da milletvekili de olsun. Artık Türkiye bu savaşı taşıyamıyor, size de büyük iş düşüyor.” (Faruk Bildirici, 23 Şubat 2005, Hürriyet)
* * *
YILLAR yılları kovalıyor, “PKK bitti/PKK çöktü/PKK perişan” manşetleri eşliğinde (!) bakın nereye geliniyor.
Hakkâri'de valinin odasında, İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli'ye brifing veriliyor, en büyük rütbelisinden bölgenin en ulu makam sahibine kadar...
Onlara anlatılıyor ki “PKK etkisiz hale getirilmiştir/Bölge huzur içindedir/Endişe edilecek bir şey yoktur.”
* * *
BİRDEN bir ses:
“Yalan!”
Sesin sahibi Tuğgeneral Altay Tokat'tır.
Arkaya dönen Korgeneral, kaşıyla, gözüyle işaret ederek, Tuğgeneral'e susmasını söylemektedir.
Tuğgeneral susmaz:
“Susmam komutanım, burada Bakan'a yalan söyleniyor, hiçbir şey sona ermedi. Mevsim kış, her yer kar, eşkıya mağaralara kapandı, kar eriyince her şey eskisinden kötü olacak.”
Yavuz Donat, o toplantıyı hatırlıyor musun? O Tuğgeneral'in akşam söylediklerini de:
“Herkes birbirini kandırıyor!”
* * *
VE gelinir yarına...
PKK, Eruh ve Şemdinli baskınının 25. yıldönümünde Abdullah Öcalan'ın yapacağı açıklamaya...
Herhalde İmralı'da mahkemede söylediklerini tekrar edecek.
Anayasa değiştirilmeli, bu cumhuriyetin iki uluslu ve iki dilli bir devlet olduğu kabul edilmelidir.
Bakalım Öcalan ne diyecek?
Yüz kere de olsa, bin kere de olsa tekrarlayacağız:
“Terörle bir yere varılamaz diyenler görsünler nereye varıldı.”
Öcalan'ın ağzına bakar hale gelindi.
Yorum