AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • serbest
    Member
    • 16-01-2006
    • 1105

    AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den

    Al sana açılım


    27 senedir gazetecilik yapıyorum... Ve, çalışma hayatımın en enteresan "sansür" olaylarından biri geldi başıma... "Açılım"ı destekleyen arkadaşların, iyi okumasını öneririm.

    *

    Tatilden döndüm...

    "Kürtçe" başlıklı

    bir yazı yazdım.

    Bugün çıkacaktı.

    *

    Şöyle başlıyordu:

    "Kimimiz Türk, kimimiz Kürt, kimimiz Laz, kimimiz Çerkez... Yahudimiz, Rumumuz, Ermenimiz, Rus gelinlerimiz, Alman damatlarımız; uzatmayayım, ’mozaik’ derler, değiliz aslında, ’ebru’yuz, koskoca bir aileyiz... Ve, ortak bir vatanımız, ortak bir resmi dilimiz var bizim; Türkçe... Bizi, biz yapan."

    *

    Şöyle devam ediyordu:

    "Dünyaya entegreyiz; İngilizce de öğreniriz, Japonca da... Elbette, anadilini de, mesela Kürtçeyi de öğrenmek en doğal hakkıdır yurttaşların... Ama, bu doğal hakkı, ’açılım’ adı altında, ’resmi dil’ haline dönüştürmeye çalışmak, bizi biz olmaktan çıkarmaz mı? ’Bizi bize yabancı’ hale getirmez mi? İki lisanlı toplum olursak eğer... Birlikte yaşamak isteyen, sorunlarını konuşa konuşa çözme iddiasında olan, ancak, birbirinin dilinden anlamayan bir toplumu, hangi tutkal bir arada tutabilir?"

    *

    Ve, şöyle bitiyordu:

    "Silahla beceremeyen bölücülerin tuzağına düşmemeli Türkiye... Kanın durması için teröriste bile şefkat gösterilebilir; bakarsın, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır... Fakat, farklı dil, kardeşi kardeşe yabancı haline getirir, ki, terörden tehlikelidir."

    *

    Yazı buydu.

    Peki "sansür" nerede?

    Şurada...

    *

    Yazıyı Kürtçe yazmak istedim!

    *

    Hayır...

    Amacım, Türkiye’nin en etkin gazetesinde ilk Kürtçe makaleyi yazan kişi olmak değildi... Yukarıdaki satırları okuyacaktınız ve anlamayacaktınız.

    Amacım işte buydu.

    *

    Araya "ikinci resmi lisan" girdiğinde... Farklı etnik gruplara mensup olan, ancak, Türkçe konuşarak, Türkçe yazarak, Türkçe okuyarak "anlaşan" bir toplumun, nasıl aniden birbirine yabancılaşacağını görecektik...

    Kanıtı da, bu yazı olacaktı.

    *

    E hani sansür?

    Buyrun...

    *

    Kürtçe bilmediğim için, Türkiye Çevirmenler Derneği’ne başvurdum, "Bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istiyorum" dedim. "Hay hay" dediler, İstanbul’daki "yeminli tercüme bürosu"nun telefonlarını verdiler. Aradım... "Hay hay" dediler, Kürtçe tercüman bulmak için iki gün izin istediler ve çevirme ücretinin de 180 lira artı KDV olduğunu belirttiler... "Hay hay" dedim, fatura bilgilerimi gönderdim, yazımın Kürtçe tercümesini beklemeye başladım.

    *

    İki gün sonra... Türkiye Çevirmenler Derneği’nden aradılar... "Kürtçe tercüman bulduklarını, hatta 8 tane Kürtçe tercümana başvurduklarını, ancak 8 tercümanın da bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istemediğini" söylediler...

    *

    Allah Allah!

    Niye birader?

    "Yazının içeriğini uygun bulmamışlar!"

    *

    (Bu arkadaşlar "yeminli" tercüman ama, yeminleri bi acayip... İçeriğini beğenirlerse, tercüme ediyorlar, beğenmiyorlarsa, etmiyorlar... Sanırsın, tercüman değil,

    sansür kurulu!)

    *

    İşte böyle...

    Terör, bizi bölemez.

    Lisan, böler.

    Cart diye.

    *

    Bizi bize yabancı eder.

    Kanıtı da bu yazı.

    Yılmaz Özdil
  • eren511
    Member
    • 29-07-2006
    • 2805

    #2
    Konu: AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den

    anlayana tabi bu..

    Yorum

    • sak55
      Banned
      • 30-05-2008
      • 2059

      #3
      Konu: AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den

      bu ülkede kürt sorunu yok terör sorunu var kürt kardeşlerim benden daha özgür elk bedava su bedava istedikleri kadar çoluk çocukları var hatta sayılarını kendileri bile bilmiyor bir çoğunun geçim dertleri yok (olsa idi çocuk sayısı birazdaha az olurdu) daha ne istiyorlar

      Yorum

      • *@€f€@*
        Banned
        • 04-06-2006
        • 268

        #4
        Konu: AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den

        Originally posted by serbest
        Al sana açılım


        27 senedir gazetecilik yapıyorum... Ve, çalışma hayatımın en enteresan "sansür" olaylarından biri geldi başıma... "Açılım"ı destekleyen arkadaşların, iyi okumasını öneririm.

        *

        Tatilden döndüm...

        "Kürtçe" başlıklı

        bir yazı yazdım.

        Bugün çıkacaktı.

        *

        Şöyle başlıyordu:

        "Kimimiz Türk, kimimiz Kürt, kimimiz Laz, kimimiz Çerkez... Yahudimiz, Rumumuz, Ermenimiz, Rus gelinlerimiz, Alman damatlarımız; uzatmayayım, ’mozaik’ derler, değiliz aslında, ’ebru’yuz, koskoca bir aileyiz... Ve, ortak bir vatanımız, ortak bir resmi dilimiz var bizim; Türkçe... Bizi, biz yapan."

        *

        Şöyle devam ediyordu:

        "Dünyaya entegreyiz; İngilizce de öğreniriz, Japonca da... Elbette, anadilini de, mesela Kürtçeyi de öğrenmek en doğal hakkıdır yurttaşların... Ama, bu doğal hakkı, ’açılım’ adı altında, ’resmi dil’ haline dönüştürmeye çalışmak, bizi biz olmaktan çıkarmaz mı? ’Bizi bize yabancı’ hale getirmez mi? İki lisanlı toplum olursak eğer... Birlikte yaşamak isteyen, sorunlarını konuşa konuşa çözme iddiasında olan, ancak, birbirinin dilinden anlamayan bir toplumu, hangi tutkal bir arada tutabilir?"

        *

        Ve, şöyle bitiyordu:

        "Silahla beceremeyen bölücülerin tuzağına düşmemeli Türkiye... Kanın durması için teröriste bile şefkat gösterilebilir; bakarsın, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır... Fakat, farklı dil, kardeşi kardeşe yabancı haline getirir, ki, terörden tehlikelidir."

        *

        Yazı buydu.

        Peki "sansür" nerede?

        Şurada...

        *

        Yazıyı Kürtçe yazmak istedim!

        *

        Hayır...

        Amacım, Türkiye’nin en etkin gazetesinde ilk Kürtçe makaleyi yazan kişi olmak değildi... Yukarıdaki satırları okuyacaktınız ve anlamayacaktınız.

        Amacım işte buydu.

        *

        Araya "ikinci resmi lisan" girdiğinde... Farklı etnik gruplara mensup olan, ancak, Türkçe konuşarak, Türkçe yazarak, Türkçe okuyarak "anlaşan" bir toplumun, nasıl aniden birbirine yabancılaşacağını görecektik...

        Kanıtı da, bu yazı olacaktı.

        *

        E hani sansür?

        Buyrun...

        *

        Kürtçe bilmediğim için, Türkiye Çevirmenler Derneği’ne başvurdum, "Bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istiyorum" dedim. "Hay hay" dediler, İstanbul’daki "yeminli tercüme bürosu"nun telefonlarını verdiler. Aradım... "Hay hay" dediler, Kürtçe tercüman bulmak için iki gün izin istediler ve çevirme ücretinin de 180 lira artı KDV olduğunu belirttiler... "Hay hay" dedim, fatura bilgilerimi gönderdim, yazımın Kürtçe tercümesini beklemeye başladım.

        *

        İki gün sonra... Türkiye Çevirmenler Derneği’nden aradılar... "Kürtçe tercüman bulduklarını, hatta 8 tane Kürtçe tercümana başvurduklarını, ancak 8 tercümanın da bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istemediğini" söylediler...

        *

        Allah Allah!

        Niye birader?

        "Yazının içeriğini uygun bulmamışlar!"

        *

        (Bu arkadaşlar "yeminli" tercüman ama, yeminleri bi acayip... İçeriğini beğenirlerse, tercüme ediyorlar, beğenmiyorlarsa, etmiyorlar... Sanırsın, tercüman değil,

        sansür kurulu!)

        *

        İşte böyle...

        Terör, bizi bölemez.

        Lisan, böler.

        Cart diye.

        *

        Bizi bize yabancı eder.

        Kanıtı da bu yazı.

        Yılmaz Özdil



        *Önce tüm içtenligimle tşk. ediyor ve kaleminize saglık diyorum. ÜSTAD.
        Bakın ne güzel ÖZDİL özdilimiz variken ikinci anadil olurmu
        yeminlisi dahi tercümeden sarfı nazar eylerse yeminsiziyle baş derde girer. Birde bizim sıradan vatandaşların pek de mahir olmadıgı VÜCUT dilimiz var : bu vücut dili okadar şeyleri ifade ediyorki bugünlerde bir
        şaçılım furyası içinde olan ve olmayanlara nacizane tavsiyem ANKARA daki GAZİLERİMİZİN :
        REHABİLİTASYON merkezidir. Sn. Bakan ATALAY'a ziyaretlerinde oraya yer ayırmasını o vücut ların dillerinin döndüğünce neler anlatacaklarını dikkate alarak,ANITKABİRE kurtuluşun canlandırıldıgı sahnelere,oradan da bu mübarek günlerde
        değerlendirmeleri son şekle getirmek üzere KOCATEPE CAMİİ ne ugramalarını temenni ederim .
        Çünkü BİNLERCE ifade edilen ŞEHİŞTLERİMİZİN yanı sıra YÜZBİNLERCE pisikolojik rehabiliteye tabi olması gereken EVLADIM,
        Evlatlarımız VAR.
        BAKMAK yetmiyor GÖRMEMİZ gerekiyor.
        Sevgi vede Saygılarımla..

        Yorum

        • SAROS
          Member

          • 13-02-2004
          • 2422

          #5
          Konu: AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den



          Al sana açılım dediniz de aklıma geldi.

          Yorum

          • anterior
            Senior Member
            • 06-11-2006
            • 6453

            #6
            Konu: AL SANA AÇILIM ! Yılmaz Özdil'den



            TÜRKİYE BU KIZI KONUŞUYOR

            Star muhabirine doğaçlama bir şekilde mermi gösterip, “Bunu değil kalem tutmak istiyoruz” deyince dikkatleri çeken Çiçek, ertesi gün yine ekranlarda ’Okulunuz neden kapalı’ sorusuna verdiği cevapla yine bir bomba patlattı:

            “Atatürk olsaydı okulumuz kapanmazdı!”
            "Açılım" deyince, aklıma bu kız geliverdi.

            Aktütün (yoksa, Bezele mi diyecektik artık..) baskınından sonra kendisine uzanan mikrofonla, en doğal haliyle, en önemli isteğini paylaşıyor, (özetle) eğitim istediğini anlatıyordu. Hem de gayet net ve anlaşılır bir şekilde Türkçe konuşarak...

            Devletimin kanalında artık kürtçe çizgi filmler yayınlanırken, Çiçek kızımız şimdi evinde hangi kanaldan, hangi yayını seyrediyordur (seyrettiriliyordur) acaba...

            Yorum

            İşlem Yapılıyor